Hz. Peygamber'in Çocukların Eğitimine Verdiği Önem
HZ
PEYGAMBERİN ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNE VERDİĞİ ÖNEM
Aile, eğitim ve çocuk eğitimi, İslâm’da üzerinde önemle ve hassasiyetle durulan konulardan bir tanesidir
Bu noktada gerek ayetlerde ve gerekse de hadislerde pek çok hususa dikkat çekilmiştir
Zira çocuk, kutsal bir kurum olan evlilik hayatının meyvesidir
Sağlıklı bir toplum ve nesil oluşturabilmek için, çocuk eğitiminin göz ardı ve ihmal edilmemesi gerekir
Aksi takdirde toplumlar bunun bedelini ağır bir şekilde ödeyecektir
Burada, inananlar ve bütün insanlık için en güzel örnek olan Hz
Peygamber’in çocuk eğitimine verdiği önem ve bu konudaki bazı örnekler üzerinde durulacaktır.
Aynı zamanda bir eş, baba ve büyük baba olan Hz
Peygamber’in hayatı konumuz açısından dikkate alındığında, çocuk eğitimine son derece önem verdiği görülecektir
Bu anlamda öncelikle dikkat çeken nokta, kendisinin sünneti olduğunu belirttiği (Bkz
Buhari, Nikâh, 1; İbn Mace, Nikâh, 1) evlilik kurumunun başından itibaren oluşturulma sürecinde, Hz
Peygamber’in ortaya koyduğu prensiplerdir
Ayrıca aileyi meydana getiren bireylerin hak ve sorumlulukları ve özellikle her ferdin İslâm fıtratı üzere doğduğu ve İslâmî prensipleri öğrenme ve yaşamada eğitimin etkili olduğu noktasındaki ikâzı dikkat çekicidir
(Tirmizî, Birr, 33) Nitekim, “Çocuklarınıza ikram ediniz ve onları güzel terbiye ediniz
” (İbn Mace, Edeb, 3)ve “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir bağışta bulunmamıştır
”
(Tirmizî, Birr, 33)hadisleri, bu hususu açık ve net olarak ortaya koymaktadır
Çocukların eğitimi konusunda Hz
Peygamber’in dikkat çeken uygulamalarından birisi, çocuklar arasında kız ve erkek ayırımı yapmaması, böyle davrananları da uyarması; kendi çocuk ve torunlarına ve diğer çocuklara karşı sevgi ve hoşgörü ile muamele etmesidir
Nitekim bir defasında Hz
Fatıma’nın, kendisinin bir parçası olduğunu ve onu kızdıranın kendisini kızdırmış gibi olacağını beyan etmiştir
(Müslim, Fedâilü’s-Sahabe, 93, 94)Kapının eşiğine düşüp yüzünü yaralayan Üsâme’nin yüzündeki kanı bizzat Hz
Peygamber temizlemiştir
(İbn Mace, Nikâh, 49), “Küçüklerimize sevgi, şefkat ve merhamet, büyüklerimize de saygı göstermeyen bizden değildir
” (Tirmizî, Birr, 15; Ebu Davud, Edeb, 66) buyurarak, İslâm toplumunda bu konunun ne kadar önemli olduğunu ifade etmiştir
Zira büyüklerle küçükler arasında saygı ve sevgi çerçevesinde bir ilişkinin kurulması, toplumun sağlıklı olması açısından büyük önem taşımaktadır
Hz
Peygamber, ikâz gerektiren durumlarda çocuklara karşı tatlı dilli olmayı tercih etmiştir
Bu konudaki ilginç bir örneğe göre küçük bir çocuk olan Râfi b
Amr el-Gıfârî, Ensar’dan birisinin hurma ağaçlarını taşlarken, bahçe sahibi tarafından yakalandı ve Hz
Peygamber’e getirildi
Olaydan haberdar edilen Hz
Peygamber, Râfi’ye, hurma ağaçlarına taş atmasının sebebini sordu
Aç olduğunu ve karnını doyurmak için böyle bir yola başvurduğunu söylemesi üzerine Hz
Peygamber, tebessüm etti ve şefkatle başını okşadıktan sonra ona şu tavsiyede bulunmuştu: “Yavrum, bir daha ağaçlara taş atma
Altına düşenleri al ve ye
” (Bkz
, Ebu Davud, Cihad, 94) Hz
Peygamber bu tavrıyla, hem onu ikaz etmiş ve hem de bu durumda yapması gereken en güzel yolu göstermiştir
Çocukların eğitiminde oyun ve şakaya da yer veren Hz
Peygamber’in, torunları Hz
Hasan ve Hz
Hüseyin ile ilişkisi hayli anlamlıdır
Nitekim Hz
Peygamber bir gün, torunlarından Hz
Hasan veya Hz
Hüseyin’i sırtına almış olarak mescide girer
Torununu sağ tarafına bırakır ve namaza başlar
Secdede oldukça uzun bir süre kalır
Hadisin ravisi olan sahâbi dayanamayıp başını kaldırdığında, torununun Hz
Peygamber’in sırtında oturduğunu görür
Namaz bitiminde secdeyi uzatmasının sebebi sorulduğunda Hz
Peygamber, böyle yapmasına dair bir emrin söz konusu olmadığını ve o esnada vahiy de gelmediğini belirterek, sadece torunu sırtında olduğu için böyle davrandığını açıklamıştır
(Hadisin tam metni için bkz Ebu Abdullah Muhammed b
Abdullah el-Hâkim, el-Müstedrek, Beyrut, trs
,c
III, s
165-166) Bazı rivayetlerde ise, Hz
Peygamber namaz kılarken, Hz
Hasan’ın gelip secdede iken sırtına çıktığı, düşmemesi için Hz
Peygamber’in onu tutup hafifçe yere bıraktığı, tekrar secdeye gittiğinde ise yine sırtına oturduğu; namazdan sonra Hz
Peygamber’in onu sevgiyle kucaklayıp öptüğü görülmektedir
(Meselâ bkz
Ahmed b
Hanbel, Müsned, V, 51)Hz
Peygamber, aynı şekilde ellerinden tutup ayaklarının üzerine bastırdığı torunlarını göğüs seviyesine kadar yürütüp, göğsünün üzerinde iken öperdi
(Buhari, el-Edebü’l-Müfred, Tahric Muhammed Abdülkâdir Atâ, 1
bsk
, Beyrut, 1990, bab 124, hadis 249
Ayrıca bkz
bab 134, hadis 270) Ayrıca torunu Hz
Hasan’a da “yaramaz, haylaz” diye seslenirdi
(Buhari, Libas,60) Hatta, çocukların yaramazlığı konusunda, bu durumun, onların büyüdüklerinde çok akıllı olacaklarına işaret ettiğini beyan etmiştir
(Münâvi,Feyzu’l-Kadîr, 2
bsk
, Beyrut, 1972, c
IV, s
310)Bu beyan, ebeveyne, çocuklarının yaramazlıkları karşısında daha temkinli ve makul davranmaları konusunda bir ikâz niteliği de taşıyor olmalıdır
Buraya kadar üzerinde durulan örneklere göre, sevgi ve rahmet peygamberi olan Hz
Peygamber, toplumun en küçük ferdi olan çocuklara karşı sevgi ve hoşgörüyle davranmıştır
Günümüzde toplumumuzda görülen olumsuzluklardan birisi olan, kız-erkek çocuk arasında ayırım yapmak gibi bir muameleye kesinlikle yer vermemiştir
Hatalı davranışlarında çocukları anlayabilecekleri sözlerle ikaz ederek iyiye yönlendirmiş ve daha güzel alternatifler sunmuştur
Çocuklarla birlikte oyun oynayıp şakalaşarak, karşılıklı anlayışın gelişmesini ve olumlu ilişkilerin kurulmasını sağlamıştır
Zira çocukların yetiştirilmesinde ve onlarla ilişkilerde bu ve benzeri hususların yeri ve önemi büyüktür
Ayrıca bu ve benzeri örneklerden ortaya çıkan prensiplerin, özellikle aile içi eğitiminde dikkate alınması, çocukların yetiştirilmesinde ve onlarla ilişkilerde göz önünde bulundurulması, sağlıklı bir toplumun oluşmasında da en başta gelen unsurlardandır
PROF
DR
AHMET TURAN YÜKSEL
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLÂHİYAT FAKÜLTESİ
DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN 2005