GÜVEN TOPLUMU
Prof Dr. Ejder Okumuş
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Bugün bütün dünyada, bütün toplumlarda, bütün toplumsal ortamlarda, bütün toplumsal ilişkilerde bir güven sorunumuz olduğu aşikâr. Güven sorununa bağlı olarak bir sevgi, saygı, samimiyet, özen, nezaket, dürüstlük, emanete sahip çıkma, sözünde durma, ahde vefa, özveri, medeniyet, hak-hukuka riayet sorunumuz olduğu çok açık. Çok net bir şekilde anlaşılıyor ki, bir güven dünyası, güven toplumu inşa etmeye ihtiyacımız var.
GÜVEN TOPLUMSAL HAYATIN SIĞINAĞIDIR
Güven, toplumsal hayatın sığınağıdır. Toplumda güven varsa, insanlardan, aileden, akrabadan, komşulardan, arkadaşlardan, devletten, esnaftan eminsiniz demektir. Toplumda güven varsa, aslında kendinizden de eminsiniz demektir. Toplumda güven hâkimse hayatınız güvendedir. Çünkü güven toplumunda sevgi, saygı, özveri, özen, ciddiyet, emanete ihanet etmeme, nezaket, ahde vefa, sadakat, hak-hukuk hakim demektir. Bunların hakim olduğu toplumda, güvenilir, güven odaklı toplumsal dünyalar kurabilirsiniz demektir.
MÜ’MİN EMİN KİŞİDİR
Güven toplumunu başka yerlerde aramamalıyız, başka yerlerde bir güven toplumu kurulsa da biz de oraya sığınıp yaşasak dememeliyiz. Güven toplumunu her şeyden önce kendimiz, kendi milletimizde, kendi toplumumuzda güvenilir bireyler yetiştirerek kendimiz oluşturmalı, inşa etmeliyiz. Her şeyden önce ve çok Müslüman bir toplumda nasıl sarsıcı ve yaygın bir güven probleminin olabildiği üzerine kafa yormalıyız. Mü’min, bu ismin bütün anlam dünyasına uygun olarak emin kişidir, güvenilir kişidir; mü’min toplum emin toplumdur, güvene dayalı ilişkinin hakim olduğu toplumdur; peki öyleyse nasıl oluyor da biz güven toplumu tesis etme konusunda çok ciddi zafiyetlere sahip oluyoruz? İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s), içinde yaşadığı toplumda Peygamber olmadan önce de sonra da, kendisini sevenlerce de sevmeyenlerce de emin lakabıyla anılan, hitap edilen bir insan iken, emin bir önder iken, ona inanan, ona tâbi olduğunu söyleyen insanların yaşadığı toplumsal dünyada güven ve güvenlik sorunlarımız, nasıl oluyor da bütün dünyamızı karartıyor?
HER ŞEYİN BAŞI GÜVENDİR
Güven, hayatta her şeyin başıdır. Güvenin olmadığı bir yerde gerçekte hayat yok demektir, kendinizi atıp kurtaracak bir sığınağınız yok demektir. Güven yoksa, herkes birbirine kuşkuyla bakar, komşuluk ölür, arkadaşlıklar kısa süreli olur. Çıkarcılık, pragmatizm, hatta oportünizm alır başını gider. Güvenin egemen olmadığı bir toplumda aile hayatı da ciddi sorunlarla, yok oluş sorunuyla karşı karşıya kalır. Her şeyin başının güven olduğunu bilerek herkesin emin olması ve “kendine gel, emin ol, güvenilir ol. Sen emin ol ki, insanlar da emin olsunlar” diyerek toplumda eminlik ekmesi, emin olma, emanet bilinci yeşertmesi şart.
GÜVENİLİR OLMAK SEVİLMEKTEN DAHA ÖNEMLİDİR
Güvenilir olmak, emin insan olmak, aslında sevilmekten daha önemli, daha hayatidir. Sizi birileri sevmeyebilir, ama güvenmelidir. Herkes sizi sevmek zorunda değildir. Fakat herkes size güvenmek zorundadır. Herkese güvenilir olduğunuzu göstermek zorundasınız. Toplumsal hayatın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için güven ortamının kurulması, herkesin birbirine güvenmesi şarttır. Kendimizle ilgili “Ben onu sevmem, ama Allah var emin bir insandır, güvenilirdir, emanete sahip çıkar.” dedirtebiliyor muyuz? Peygamber Efendimizin (s) düşmanları dahi ona “emin” diyorlardı. Gerçi şunu da söylemek lazım: Güven, beraberinde sevgiyi de getirir, sevgiyi besler. Güven ortamında sevgi çabuk yayılır. Biz de böyle bir dünya kurmalıyız. Bugün acilen buna ihtiyaç var.
GÜVEN HAYATTIR
Güven, kişiyi kendisiyle barışık kılar. Güven bireyi özgüven sahibi yapar. Güvenilir insan, çevresine güven aşılar. Güvenin hakim olduğu toplumda hayat hakim olur. Güvenin egemen olduğu toplumsal dünyada insanlar, birbirini eksiltmek ve yok etmeye çalışmaz, tersine diriltmeye çalışırlar.
VELHASIL
Güven hayat demektir.