Kabul veya red açısından hadisler makbul ve merdud olmak üzere iki kısma ayrılırlar.
Makbul hadis:
Ravisinin doğruluğu kabul edilen ve kendisiyle amel edilmesi gereken hadistir.
Merdud hadis:
Ravisinin doğruluğu kabul edilmeyen ve kendisiyle amel etmek gerekmeyen hadistir.
Amel edilip edilmemesi konusunda karar verilemeyen hadisler de merduddur.
Ravi sayısı açısından hadisler mütevatir ve ahad olmak üzere iki kısma ayrılırlar, meşhur hadisler de ahad içinde mütalaa edilir.
Mütevatir hadis:
Aklın yalan üzerinde birleşmelerini âdeten mümkün görmediği raviler topluluğunun her nesilde kendileri gibi bir topluluktan alıp naklettiği, işitme veya görmeye dayanan hadistir. Bu nitelikleriyle kesin bilgi ifade ederler ve tenkit dışıdırlar.
Mütevatir hadisler bütün rivayetlerinde aynı lazfılara sahipse "lafzen mütevatir" şeklinde adlandırılır. Bu tür hadislerin yok denecek kadar az olduğu kabul edilmektedir.
Eğer aralarında ortak bir nokta bulunan değişik hükümlerin, tevatür şartlarını taşıyan raviler tarafından nakledilmesiyle ortaya çıkan ortak manaya ise "manen mütevatir" denir. Bu tür mütevatir haberlerin adedi çoktur.
Ahad hadis:
Mütevatirin şartlarını taşımayan hadistir. Böyle olunca da hadislerin büyük bir çoğunluğu tevatür şartlarını taşımayan ahad hadislerdir. Hadis kitaplarımızdaki hadislerin hemen hemen hepsi bu anlamda ahad hadislerdir.
Meşhur Hadis:
Başlangıçta ahad hadis özelliği taşırken, daha sonraki nesillerde (tabiîn veya etbau'-tabiîn) tevatür derecesine ulaşan hadislere "meşhur hadisler" denir. Bu hadisleri her nesilde en az iki ravi nakletmelidir
Hadis metninin kendisine atfedildiği zat yani senedin müntehası farklı olabilir. Buna göre de hadisler başka başka isimlerle anılırlar. Hadis Allah Teâlâ'ya izafe edilmişse kudsî, Hz. Peygamber'e izafe edilmişse merfu, sahabiye izafe edilmişse mevkuf, bir tabiî veya daha sonraki nesilden birine izafe edilmişse maktu adını alır.
Âyet olmamak kaydıyla Hz. Peygamber'in "Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur" diyerek Allah Teâlâ'ya nisbet ve izafe ettiği hadislere kudsî hadisler veya İlahî, Rabbanî hadisler denir. Bu hadislerin konuları genellikle Allah'ın sıfatları ile ilgilidir.
Merfu hadisler ise söz, fiil, takrir veya ahlaki vasıflar olarak senedi muttasıl veya munkatı olsun açıkça veya dolaylı bir şekilde Hz. Peygamber'e izafe edilen hadistir. Eğer hadis açık bir şekilde Hz. Peygamber'e izafe ediliyorsa bu hadis "sarahaten merfu" şeklinde adlandırılır. Herhangi bir sahabenin geçmiş peygamberler veya gelecekte cereyan edecek olaylar ya da işlenmesi halinde işleyene sevab veya azab gerekecek konular gibi şahsi görüş ve kanaata dayanması mümkün olmayan mevzulara dair verdiği haberlere "hükmen merfu" denir.
Mevkuf hadisler ise sahabilerin söz, fiil ve takrirlerine dair -muttasıl veya munkatı- haberlere mevkuf denir. Sened sahabede kalır, Hz. Peygamber'e ulaşmaz.
Tabiîye izafe olunan söz, fiil veya takrirlere ise "maktu hadis" denmektedir. Etbau't-tabiîn de tabiîler gibi kabul edilmektedir.
Sıhhat veya hüküm açısından hadisler daha doğru deyimle, ahad hadisler üç kısma ayrılmaktadır:sahih, hasen, zayıf.
Sahih:
Adalet ve zabt sahibi ravilerin muttasıl bir senedle rivayet ettikleri şazz ve muallel olmayan hadise sahih denir. Eğer sahih hadis bu şartların tümüne en üst seviyeye sahipse ona "sahih li zatihî" denir. Mutlak olarak sahih denilince "sahih li zatihî" anlaşılır.
Hasen:
Sıhhat şartlarını en üst seviyede taşımamasına rağmen, kendisini sıhhat derecesine çıkaracak başka bir rivayet (adıd) bulunan hadislere "sahih li gayrihî" denir.
Hadisçiler sahih hadisleri kendi arasında yedi dereceye ayırmışlardır:
a. Buharî ve Müslim'in ortaklaşa kitaplarına aldıkları rivayetler. Bunlara "müttefakun aleyh" de denir. M. Fuad Abdülbaki'nin el-Lu'lu'u ve'l-mercan adlı eserinde bu nitelikte hadis sayısı 1906'dır.
b. Buharî'nin yalnız başına rivayet ettiği hadisler
c. Müslim'in yalnız başına rivayet ettiği hadisler
d. Kitaplarına almamış olsalar da, Buharî ve Müslim'in şartlarına uygun hadisler
e. Yalnızca Buharî'nin şartlarına uygun olanlar
f. Sadece Müslim'in şartlarına uygun olanlar
g. Buharî ve Müslim dışındaki hadis mütehassıslarının sahih dedikleri hadisler
Sıhhat açısından ikinci gruptaki hadisler hasen hadislerdir. Bunlar zabtı gevşek olan ravilerin muttasıl senedle rivayet ettikleri şazz ve muallel olmayan hadisdir. Bu hadis hasen li zatihî olarak da adlandırılır ve lafzı benzer başka bir hadis tarafından takviye edilirse sahih li gayrihî seviyesine çıkar.
Yalancılıkla itham edilmemiş ve çok hata yapacak kadar dalgın olmayan ve fakat ehliyeti açıkça anlaşılmayan (mestur) bir ravisi bulunan hadis lafız veya mana yönünden başka rivayetlerle desteklenirse bu hasen li gayrihî adını alır.
Zayıf:
Yukarıda tarif edilen sahih ve hasen hadisin şartlarını taşımayan hadisler "zayıf"tır. Hadiste zayıflık genelde iki sebepten kaynaklanır: 1) Senedde inkıta (kopukluk) bulunması 2) Ravide cerhi gerektiren bir halin bulunması
İnkıta senedden en azından bir ravinin düşmesi demektir. Böyle bir inkıta varsa seneddeki bütün şahıslar sika (güvenilir) olsalar bile sırf bu inkita metnin reddini gerektirir. İnkıta yüzünden zayıf kabul edilen hadisler muallak, mürsel, mudal, munkatı, müdellesdir.
Mürsel, tabiînin sahabeyi atlayarak Hz. Peygamber'e izafe ettiği hadistir.
Munkatı hadis, senedi muttasıl olmayan hadistir. Senedin herhangi bir yerinden bir ravinin düşürülmesi veya senedin farklı yerlerinden peş peşe olmamak şartıyla birden fazla ravinin düşürülmesi halinde de hadis munkatı adını alır.
Mudal hadis, senedinin herhangi bir yerinden peş peşe iki veya daha çok ravinin düştüğü hadistir. Bu tür hadisleri munkatı hadislerden daha zayıftır.
Muallak hadis, senedinin baş tarafından bir veya birkaç ravi ya da müntehasına kadar senedin bütünüyle hazf olunduğu hadistir. Son zamanlarda bilhassa halk için yazılan hadis kitaplarında sadece sahabe ravisi zikredilerek yapılan rivayetler hep muallaktır. Ancak bunların asıl kaynaklarda senetleri muttasıl olarak yer almış olduğundan sıhhatlerinden bir şey kaybetmezler.
Tedlis, senede dahil bir ravinin ismini atlayarak orada böyle biri yokmuş izlenimi verecek şekilde senedi sevk etmek demektir. Tedlis ile rivayet edilen hadise de müdelles denir. Tedlis üç çeşittir:
İsnad tedlisi: Ravinin görüşmediği veya görüştüğü halde hadis almadığı çağdaşı bir kişiden işitmiş gibi "kâle fülân" veya "an fülân" diyerek hadisi rivayet etmesidir.
Şuyuh tedlisi: Ravinin hocasını bilinmeyen bir isim, sıfat veya künye ile zikretmesidir.
Tesviye tedlisi: Sika raviler arasındaki zayıf bir raviyi atlayarak hep sikalardan gelmiş intibaını verecek şekilde hadisin rivayet edilmesidir.
Ravide cerhi gerektiren bir halin olması nedeniyle zayıf olan hadisler ise mevzu, metruk, münker, muallel, müdrec, maklub, muzdarib, şaz, musahhaf, muharref şeklinde on çeşittir.
Mevzu, Hz. Peygamber adına yalan uydurmak ile cerh edilmiş ravinin rivayetidir.
Metruk, yalancılıkla itham edilmiş bir ravinin rivayetinde yalnız kaldığı hadise metruk veya matruh denir. Metruk hiçbir sikanın rivayetine muhalif olmaksızın kizb, kesret-i galat, fısk ve gaflet gibi cerh noktalarından biri ile itham edilen ravini yalnız başına rivayet ettiği hadis diye de tarif edilmektedir.
Münker hadisin tarifi için farklı görüşler ileri sürülmüştür, belli başlı iki anlayış bulunmaktadır:
a. Zayıf bir ravinin sika raviye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir.
b. Sika olsun olmasın ravisi tek kalan hadistir.
Muallel hadis, görünürde sahih olmakla birlikte bu sıhhati yok edebilecek gizli bir illet taşıyan hadislere muallel veya malul denir. Hadisin illetini bulan muhaddise muallil denir.
Müderec, hadisten olmayan bir kelamın hadise bitişik olarak zikredilmesine idrac, böyle bir uygulamaya uğramış hadise de müdrec denir. Bu, Rasûlullah'ın sözüne herhangi bir ravinin sözünün karışması demektir. İdrac senedde veya metinde olabilir.
Maklub, seneddeki ravi isimlerini ya da metindeki bazı kelimeleri takdim-tehirle rivayet etmekle gerçekleşir.
Muzdarib, birden çok rivayeti bulunduğu halde rivayetlerinin birini diğerine tercih edecek sebep bulunamayan hadislere muzdarib denir. Izdırab çoğunlukla isnada bazen de metinde olur.
Şaz, makbul bir ravinin kendisinden daha makbul olan raviye muhalif rivayetidir. Daha makbul olan ravinin rivayetine ise mahfuz denir. Şazlık senedde de metinde de olabilir.
Musahhaf, kelimesi nokta değişikliğine uğramış hadistir. Bu tür hatalar bilhassa yazılı vesikalar istinsah edilirken daha çok görülür.
Muharref, kelimesi hareke değişikliğine uğramış hadise muharref denir.
a.Seneddeki inkıta nedeniyle zayıf kabul edilen hadisler
b.Ravide cerhi gerektiren bir hal nedeniyle zayıf kabul edilen hadisler
Makbul hadisler (sahih ve hasen hadisler) tearuz açısından sınırlandırmaya tabi tutulduğundamuhkem ve muhtelif olmak üzere iki kısma ayrılır.
Muhkem:
Muarazadan salim olan makbul haberdir.
Muhtelif:
Makbul bir hadisin çeliştiği makbul hadistir. Şayet muarız olan hadis makbul olmazsa muaraza yok demektir.
Muhtelif hadis muarazadan zorlanmaksızın kurtarılabilirse bir başka ifade ile iki hadisin arası cem vetelif edilebilirse aralarında tearuz olmadığı anlaşılır ve her ikisi de muhkem olmuş olurlar.
Kaynak: sonpeygamber.info