• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
MÜFTÜLERİN NİKAH KAYDINDA YETKİLENDİRİLMESİ
22/10/2017

Geçtiğimiz hafta, evlilikleri kaydetme konusunda müftüleri de yetkilendiren yasa TBMM tarafından onayladı.

Yıllardır konuyla ilgili vaazlarımda hatta nikahın söz konusu olduğu her ortamda bu beklentimi dillendirip durdum. Haliyle bu gelişmeden duyduğum memnuniyeti anlatamam. Hayırlı olsun. Gerçek çözüme ulaştıracak önemli bir adımdır bu..

Bundan böyle kayıt dışı nikahların ve dini nikah adıyla yapılan istismarların büsbütün önüne geçmek için İslam'da "dini nikah-resmi nikah" diye bir ayrımın olmadığını, daha doğrusu "imam nikahı ve dini nikah" terkiplerinin İslamî olmadığını yeniden gündeme taşımak gerekir.

İslam fıkhında nikah, evlenmeleri önünde bir engel bulunmayan erkek ve kadının icab ve kabulü ile meydana gelen; şahitler, izin ve ilan gibi hususlarla sıhhat kazanan bir akittir. Yani İslam'da nikah, sadece nikâhtır. Artık dilimizi buna alıştırmalıyız. Toplumu bu yanlış algıdan kurtarmak idarecilerin değil din gönüllülerinin sorumluluğundadır.

Meclis, nikah konusunda gerekeni yaparak güzergahta alternatif bir makas açtı. Bundan sonra işin rayına oturması için müftülere, vaizlere, imamlara hasılı din gönüllülerine büyük görevler düşüyor.

Bu değişiklik bütün sorunları çözecek değil elbet. Belki mevcut sorunlara nazaran ufak tefek başka sorunların ortaya çıkmasına da sebep olacak. Fakat nikah konusunda mevcut büyük bir sorun var o da son yüzyılda (dini hassasiyetle zorunlu olarak) ihdas edilmiş resmi nikah-dini nikah (imam nikahı) ayrımı/anlayışıdır.

Bu sorun sebebiyle istismar edilen nice kadınlar, kızlar var. 190 Fetva hattında bir çıkış arayan insanların çaresizliklerine defalarca şahit oldum. Bu yüzden hiçbir yaptırımı olmayan dini nikâh (imam nikahı) anlayışının toplumun hafızasından bir an önce silinmesi gerekir. İslam'da nikâh, sadece nikâhtır. Dinimizin öngördüğü vucub ve sıhhat şartlarına riayet edildikten sonra kimin kıydığının ne önemi var?

Kulaklarımın birinci ağızlardan duyduğu resmi-dini ayrımından kaynaklanan nikah-talak öykülerini burada paylaşmaktan hicap duyuyorum. Evvel emirde bu ayrımın kaldırılması şart. İşbu yasal değişikliğin en büyük getirisi bu olacak.

Bir kere;
1- Milyonlarca insanın mağduriyetine sebep olan gayr-ı resmi nikâhın suç olmasının önü açılacak. Çünkü devlet bu konuda hassas olan insanlara alternatif sunmuş olacak.

2- Müftünün kıyacağı, dinin öngördüğü şartları haiz bir nikahtan sonra hâlâ eski usül yeni bir nikah kıymak son derece yersiz ve anlamsız olacak. Bu tür eğilim gösterecek insanları bilgilendirmek, eğitmek din gönüllülerinin işidir. Allah muvaffak eylesin.

3- Devleti dışlayıcı marjinal dini söylem sahiplerinin çırpınışları boşa çıkacak. Mütedeyyin insanların devlet ile bağı ve aidiyet duygusu daha da güçlenecek.

4- Toplumun büyük kesimi, evliliğinin (nikahının) dini prosedüre uygun olduğu konusunda mutmain olacak. İkinci bir nikah (imam nikahı) gibi zorlayıcı külfetten kurtaracaktır.

Şöyle bir endişeyi sık sık duyar oldum: İslam'ın onaylamadığı bir evlilik talebiyle müftülüklere gelen insanların durumu ne olacak? Müftü onların nikahını da kıyacak mı? Mesela, din farkı, süt kardeşliği ve iddet gibi İslam'ın evlenme engeli saydığı durumlarda müftü nikah kıyacak mı?

Bu hususların endişeye bile değmez olduğunu söyleyebilirim. Çünkü müftülüklerin nikah konusunda yetkilendirilmiş olması, belediyeleri devredışı bırakmıyor. Bu tür talepler için belediyeler yine açık olacak. Yetkileri alınmış değil. Dolayısıyla hiç kimsenin müftülüğe böyle bir taleple gelmesini gerektirecek bir durum yok. Kaldı ki, bu hususların yasal olarak düzenlenmesinde de hiçbir mani yok.

Tabi bazı provakatif vakaların olabileceğini de gözardı etmemek gerekir. Çünkü Türkiye'nin sosyal, siyasal, kültürel ve dinsel mozaiği, bu tür provakatif vakalar için gayet elverişli. Fakat bu da zamanla yoluna girecektir inşallah.

Bu önemli gelişmenin bir sonraki adımı, ferasetli ve dirayetli din alimlerini beklemek olacaktır...

Mülkî otorite (devlet, riyaset, hilafet) tarafından kayıt altına alınmayan, onaylanmayan nikâhların ifsadına/ibdaline dair içtihad üretecek âlimler..
Hz. Ömer gibi...
...
Bütün halleri çekip çeviren Allah, ahvalimizi hayra tahvil eylesin..

 



1632 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam1164
Toplam Ziyaret5020179
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI