• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
ADALET DUYGUSUNDAN YOKSUN KALINCA
05/10/2017

"Kadını yumruklamak normal de başörtülü veya şortlu kadını yumruklamak sapıklıktır.."

Öyle mi?!

Son günlerde yaşanan şiddet olaylarının medyaya yansıtılma tarzından tam da bu sonuç çıkıyor. Olaylardan mütevellid, ötekileştirici bir anlayışla yaygara yapanların, en az o kadınlara şiddet uygulayanlar kadar anormal olduğunu söylemek yanlış olmaz herhalde.

Son olayda (Ataşehir'deki) meseleyi başörtüsüyle ilişkilendirenlerin bir dayanağı var mı bilemiyorum. Kadının başörtülü olmasının saldırıya uğrama sebebi olduğuna dair herhangi bir delil var mı? İlgili haberi birçok farklı siteden okumama rağmen ben böyle bir dayanak göremedim. Ya da o kadın başı açık olsaydı saldırgan dönüp özür mü dileyecekti?

Tuhaf olduğu kadar yaygın olduğunu farkettiğim sosyal bir tutum var:

Birileri, "başörtülü kadına şiddet"i kınarken sanki başı açıklara revaymış gibi davranıyor.

Başka birileri, "şortlu kadına şiddet"e tahammül edemezken mütesettir insanları başı ezilesi varlıklar olarak görüyor. 

Bazıları, sadece "kadına şiddet"e karşı; bazıları ise sadece "çocuğa şiddet"e..

Birileri, "falan milletten olanın" şiddete maruz kalmasına karşı çıkarken ötekini büsbütün yok etme kiniyle/nefretiyle doldurmakta yüreğini.

Adalet duygusundan ne denli uzaklaştığımızın resmidir bu. "Ötekileştirme"nin, "biz" olmayı unutturduğu günlerdeyiz.  Birine yapılan şiddete karşı olanlar, diğerine uygulanan şiddetin mümessili adeta...

Çok ilginçtir, sırf "şiddet"e karşı çıkan yok? Kimin yaptığı veya kime yapıldığı daha önemli sanki.

Oysa;

İster fiili, ister sözlü olsun şiddet, şiddettir. 

İster fiziksel, ister ekonomik, ister psikolojik olsun şiddet, meşumdur.

İster kadına, ister erkeğe yapılsın aynıdır. İster çocuğa ister yaşlıya; ister hayvana, ister doğaya karşı yapılmış olsun şiddet, melanettir. 

Hangisi masum görülebilir? Hangisi meşru sayılabilir?

Başörtülü kadına şiddet kötü de başı açıklara caiz mi?

Kadına şiddet aşağılık bir davranış da erkeğe şiddet reva mı?

Çocuğa şiddet zulüm de yaşlıya şiddet normal mi?

Falan millete/ırka/gruba yapılınca "oh olsun" da filan kesim maruz kalınca "yazık oldu" mu demeli?

Kime yapılırsa yapılsın çirkindir, kötüdür, gayri ahlaki ve gayri insani bir davranıştır. Kim yaparsa yapsın şiddet, acizliktir. 

Durum şu ki, kim tarafından yapıldığı veya kime yapıldığı daha çok ilgi uyandırır olmuş toplumda. Bizzat "şiddete" karşı çıkan olmuyor bu yüzden. Husumet, tahtını işgal etmiş insafın. İnsaflı sesler hep kısık.. Hep kıstırılmış zihin kuytularına mutedil algılar. Hep aşırılıklarla tayin edilir olmuş kanaatler. Bastırılmış adalet duyguları, susturulmuş hakikat...

Hakikat:

"Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Maide, 8)

Şiddetin sebebi öfkedir. Öfkenin sebebi çaresizlik.. Çaresizlik ise, cehaletle doğru orantılıdır hep... Cehaletinden ötürü bîçare kalmış insanların davranış biçimidir şiddet. Cehaletin en acı meyvesidir. Asla çare değildir. Sorunun bizatihi kendisidir...

Bir çare:

"Sizden biriniz öfkelendiği vakit su ile abdest alsın; zira hiddet şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmıştır." (Ebu Davud)

Ateşi su söndürür...

Atalarımız ne güzel söylemiş: "Kanı kanla yumazlar." Kan, su ile temizlenir.

.......

Şiddet olaylarının gündemleri işgal etmesinin bir sebebi de toplumları tahrik için son derece kullanışlı olmasıdır belki de. Çünkü sulhtan daha çok seyirci buluyor kavgalar. Bunu fırsat bilen birileri, toplumun mozaiğini oluşturan farklı kesimlerin damarına basmaktan fena halde zevk alıyor. Bunlar, bazı adi, meczup ve ahlaksızların anlamsız davranışlarına olmadık anlamlar yükleyerek toplumu kutuplaştırma gayretindeler. Önlerine çıkan her fırsatı kullanıyorlar. Küllenmeye yüz tutmuş her ayrılık ateşini körükleme telaşındalar. Rağbet görme uğruna "tefrika borazanı" olarak kullandıkları bir medya var ellerinde. Sesleri yüksek çıkıyor daima.

Sakın ha!

Gündemleri, hep sesleri yüksek çıkanların, tayin edeceğini vehmetmeyelim...

"Biz mağdurun kim olduğuna bakmaksızın zulme karşı duranlardanız" diyen kısık seslerin, kavgaları bastıracağı günler de gelecek elbet. Şiddetin ülfetle bertaraf edileceği günler... Hiddetin muhabbetle söndürüleceği günler... O gün, adalet ve hakkın nasıl tesis edileceğini, âdil ve haklının kimler olduğunu anlayacak herkes. Kaybolan adalet duygusu yeniden yerleşecek sinelere..

Umutsuz değiliz.  Umut olmaya ve ümit vermeye ahdimiz var.

Tembih: Şiddetin cezasız kalması gerektiğini savunduğumuz sanılmasın ha. Tabiki şiddetin cezası şefkat olacak değil. Şiddet, bir kamusal problemdir. Cezasını bireyler değil, kamu adına hüküm vermeye yetkilendirilmiş kurumlar (mahkeme/devlet) tayin eder ve uygular. 

Bize düşen, olayları bize gösterildiği gibi değil, olduğu gibi okumaktır. Fitne ve tefrika maksatlı tahriklere karşı her an müteyakkız olmaktır. Adaletten ve hakkaniyetten taviz vermemektir.

Gayret bizden, inayet ve tevfik Âdil-i Mutlak'tandır.

Ve's-selam...



1631 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam1128
Toplam Ziyaret5039383
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI