• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Nail ÇAM
nailcam09@hotmail.com
Dînî Sahada B Planı Var mıdır?
06/08/2017

* Hemencecik cevabımızı verelim: evet vardır. Azîmet-ruhsat, diyânî-kazâî, fetvâ boyutu-takva boyutu gibi ayırımlar bile bir B planın varlığının göstergesidir.

* B planının devreye alınması, emir ve yasakların (taleplerin) uygulanmasında A planının uygulan(a)maması durumunda söz konusudur.

• Şârî', taleplerinde şöyle bir metod uygulamıştır:

1. Olumlu taleplerde (emir) sadece talep etmekle yetinmemiş, güzellikler vadetmiş, özendirmiş, teşvîk etmiş, müjdelemiş, kolaylaştırmış, meşrû mazeret durumunda geçici olarak sâkıt olma gibi ilkeler ortaya koymuştur.

Buna dâir bazı örnekler sunalım:

- İnanan ve sâlih ameller işleyenlere cennet vardır, ....dünyada ve âhirette güzellikler vardır.....;

- Namaz, oruç, zekat, hac, kurban.... gibi ibadetlerin önceki ümmetlerde de var olduğu bildirilerek: "yüksünmeyin! bunlar insan olmanın bir gereğidir; sadece sizin başınızda değil" mesajı verilmiştir.

• "Namaz müminlere belli vakitlerde farzdır" âyetiyle namazın vakitli, müstakîl ve tam kılınması gereken bir ibâdet olduğu beyân edilmiştir.

- Ancak unutma, uyuyakalma gibi durumlarda başka bir plan önerilmiştir ki: Hatırlayınca veya uyanınca kılmaktır. Çünkü unutma ve uyuyakalma meşrû bir mazeret olarak açıklanmıştır.

- Sıkıntı, meşakkat ve ciddi bir durumun varlığı gibi bazı durumlarda "namazın cem edilerek kılınması" meşrûlaştırılmıştır.

- Düşman tehlikesi, yolculuk ve meşakkat gibi durumlarda da namazların kısaltılarak kılınabilmesi başka bir plan olarak sunulmuştur.

• "Sizden ramazan ayına ulaşan oruç tutsun" âyetine göre mükellef olan herkes oruç tutacaktır. Ancak:

- Hasta ve yolcu ise, ramazan sonrasına erteleyebilecektir.

- Orucu bütün gücünü harcayarak zorlukla tutabilecek olan kişi oruç tutma yerine fidye vererek başka bir plan uygulayabilecektir.

Bir fikir vermiş olması açısından bu kadar örnek yeterlidir.

2. Olumsuz taleplerde (nehiy) ise, tıp literatüründeki koruyucu hekimliğin muâdili islam hukuk literatüründe sedd-i zerâî olarak ifâde edilmiştir. Kötülüğe giden yollar kapatılmak sûretiyle yasak konulmuş, yasağa uymayanlara cezâî yaptırımlar öngörülmüş bu da fayda vermezse tevbe kapısı açık tutulmuştur.

Bu bağlamda kerîh göstermek, terhib (korkutmak), tehdït, azap, tahkîr (onur kırmak), dünyada ve ahirette rezilllik (hızy) ve cezâî müeyyideler (had, kısas, ta'zir) gibi çeşitli caydırıcı üslûplar kullanılmış; zarûret ve ruhsât gibi iki önemli ilke getirilip istisnâî hükümler konulmuştur. Birkaç örnek vermek gerekirse;

- Zinaya yaklaşmayın; muhakkak ki zina, hayasızlık ve kötü bir yoldur; ananla, bacınla...... zina yapmalarını ister misin? Senin zina yapacak olduğun kişinin de erkek kardeşi, babası vs. bu fiilin kendi yakınları ile yapılmasını istemez; zina yapan erkek ve kadına 100'er değnek vurun!

- Başkalarının mallarını haksız yollarla yemeyin; Ey peygamber......hırsızlık etmemek....üzere bey'at ederlerse bey'atlerini kabul et....; mü'min olduğu halde hırsızlık etmez; hırsızlık eden erkek ve kadının ellerini kesin!

- Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın! Yeryüzünde fesat çıkaranların dünyadaki cezası ya öldürülmeleri, ya asılmaları, ya el ayaklarının çaprazlama kesilmesi ya da sürgündür! Âhirette ise bunlara daha büyük bir azap vardır.

* Günah ve kötülüğe mâni olmak isteyen din ve kanûn adamları, ahlâkçılar, hatipler ve eğitmenler gibi meslek erbâpları da benzer bir üslûbu -her ne kadar çoğu zaman ölçüyü tutturamasalar da- uygulamaya çalışmışlardır. 

• Bunların yanlış üsluplarından bazı örnekler vermek gerekirse:

- "A zümresine mensûp bir kişiyle zina yapılırsa tuğla eriyinceye kadar guslü kabûl olmaz".(!) (Yanlış bilgi. Zina bazıları ile meşrû mu ki? Kur'an ve sünnetin haber verdiği herkesle haram olduğudur. Hem gusledilince, insan cünüplükten temizlenir.)

* Guslü gerektiren durumun vukuundan sonra hemen gusledilmez, o halde uyuma ve gezinme olursa bastığı ve yattığı yer ona lanet eder, bastığı yerde ot bitmez! (Avrupa'nın çöl olması gerekmez mi? diye bir molla Kasım çıkıp siğaya çekse ne denecek merak ettim doğrusu)

* "Faizli muamelelerde bulunmak, mübarek mekanlarda en yakınların ile zina yapman gibidir." (Her ne kadar fâize mâni olmak için söyleniyor olsa da fâizli işlemler yapan muhatabınızın bu andaki ve sonrasındaki haleti ruhiyesi ne olacak? Ya battı balık gider going going derse? )

* "Haram yiyip içenin 40 gün ibadeti kabûl olunmaz" (Ne yani bu insan kulluğunu tatile mi çıkaracak?)

* "İçki sektörüne bir şekilde bulaşan herkes lânetlenmiştir". (Şeytan gibi mi yani)

* "Defol, hürsün, yuların elinde, git babanın evine dedin; sövdün, namahremin önünde oynadın nikâhın bozuldu". (Nolcak şimdi? bu şartlarda toplumda kaç kişinin nikahı vardır? Çocuklar üvey ana-baba eline mi kalsın? Hani Allah'ın en sevmediği helal talaktı? Hani cinnet anında söylenen söz geçersizdi? Hani talak anında 2 şahit olacaktı? Galiba nikah ve talaklar Hz. Peygamberin onayı ile oluyordu, değil mi?)

* "Kadına itaat eden bir toplum iflâh olmaz" (Ne yani, şimdi bayan bakana, valiye, kaymakama, diğer amirlere itaat edilmeyecek mi? Bu sözü duyan bayanlar eve geri mi dönecek? Yoksa bu aşamadan sonra beraber çalışmanın dînî ve ahlâkî ilkeleri üzerinde mi yoğunlaşılmalı, anlatılmalı?)

* "....Namaz kılmayanın kanı helâldir....". (Eyvah, Türkiye'nin %80'i gitti) 

• Tam da bu noktada şu hususa dikkat çekmek isterim:

* "Şefaatim ümmetinden büyük günah işleyenleredir" hadisi, boğulursan büyük denizde boğul; nasılsa peygamber kurtarır şeklinde ve büyük günaha teşvîk olarak anlaşılabilecek bir üslûpla sunulmamalıdır. 

Haa bir de, ben de bunları anlatmışımdır. Oruç tutmayıpta Bayram namazına gelenlere, farzı yapmıyorsunuz da niye vâcibi yapıyorsunuz diyerek terslemiş, geldiğine pişman etmişimdir. Allah affetsin. Hâlbûki bu gelişi fırsat bilip mesela cumaya gelmesi için başka bir dil kullansam daha doğru olmaz mıydı?

* Bu tarz üslûp, hastalığı tespit edip tedâvî etmeyerek hastayı ölüme terketmekten veya hastayı ve hastalığı tedâvi etmemekten başka birşey değildir. Çünkü hedefe doğru yol ve yöntemden başkası ile varılamaz.

* Gerçekten hüküm koyucu caydırıcılık için maddi ve manevi cezâi müeyyideler öngörmüştür. Ama bunların hiçbiri helak etmek için değil, ıslah içindir. 

* Farzedelim ki, Dr. bir dostumuz var. Dedi ki: "Sigarayı bırak! Eğer sigaradan kaynaklanan bir hastalığa yakalanırsan tedâvini yapmam"! Mümkün müdür, Hipokrat yemini etmiş bir dr.'un ve dostun bu uyardığı nedenle hasta olan dostunu tedâvi etmemesi? A planı yani uyarısı işe yaramamış, dinlenilmemiş olsa da B planını devreye sokacak tedâvi edecektir hastasını elbette..

* Bu olumlu ve olumsuz talep yönteminde uygulanan A ve B planının amacı uygulanabilirliği sağlamak ve ümitsizliğe kapılmanın önüne geçebilmek için kısa ve uzun vadeli çözümler üretmektir. Bu planlar birbirinin alternatifi değildir. İkisi de asıldır, ikisi de nihâî hedef değildir. Nihâî hedef, günahsızlık ve itaatsizlik değil kulllukta devamlılık şuuru sağlamaktır. Tevbenin varlığı, günah işlememenin asıl olmadığının delilidir. Aslolan temizlenebilmektir. Talep edilenler gerçekleşmezse defter dürülüp atılmaz, kullukta devamlılığı sağlamak için yapılanın yanına kâr kalmaması kaydıyla gerekli olan ceza verilerek başka bir plan uygulamaya konulur. Hatta şu cümlenin kurulması yanlış olmaz gibi geliyor bana: "A planı dünyaya yönelik, B planı da ahirete yöneliktir."

* Şöyle de denilebilir: Bu yöntemler olsa olsa selin önüne bend çekme, barikat kurma türünden önlemlerdir. Bazen bu önlemler işe yarar, bazen de yaramaz da su, bendi aşar geçer. İşte bu noktada istenilen elde edilemeyip hedeflenene ulaşılamayınca siyasette sıksık duyduğunuz 'B planı' kavramını devreye sokmak kaçınılmaz olur.

* Hz. Peygamberin alternatif planları uygulaması ile ilgili olarak örnek olması bâbından şu çarpıcı uygulamasını nakletmek uygun olacaktır.

* Şehvetine aşırı düşkün olan bir sahâbî, ramazandan önce oruçken hataya düşmemek için zıhar yapmıştır. Ama buna rağmen nefsine hâkim olamamış ve oruçlu iken eşiyle beraber olmuştur. Meseleyi Hz peygambere arz ettiğinde, O (as), ona zıhar keffâretiyle ilgili hükmü uygulamak istemiş, köle azadı, ara vermeksizin iki ay oruç tutma ve 60 fakiri doyurma seçeneklerini teker teker sunmuş, fakir olduğunu, bu işin oruç yüzünden başına geldiğini söylemesi üzerine kendisine gelen hediyeyi o zata vererek evine göndermiştir.

* B planı, aslolan A planının işlemesinde arıza çıkmasında devreye girer, bazen A planından bile iyi sonuç verebilir. Burada B planında söz konusu tevbe olduğuna göre, gerçek manada nedâmet duymak A planının, bundan sonraki süreçte olması gerektiği gibi işlemesine sebep olabilir. 

* Bu anlayışı savunmak A planının önemsiz olduğu anlamına gelmez. A planını savsakla, nasılsa alternatifi var anlamına hiç gelmez.  O, en önemlidir. Zira A planının çökmesi B planının uygulanmasına fırsat vermeyebilir. Bu noktada şu hususu vurgulamak yerinde olacaktır. A planının çökmesi durumunda insan bir hayal kırıklığına uğramıştır. Eğer bu durumda olan insanın üzerine yangına benzinle gitmek gibi gidilirse onun tamamen bitip tükenmesine sebep olunabilir. Bunun yerine alt yapısı hazır olan diğer plan: Allah'ın affedici olduğu, rahmeti kendine farz kıldığı, bütün günahları bağışladığı gündeme alınmalıdır. 

* Hiç kimsenin dini ahkâmı küçümsemeye, ayağa düşürmeye  hakkı olmadığı gibi; zorlaştırmaya, uygulanamaz algısı oluşturmaya da hakkı yoktur. Âdil olma, olanı olduğu gibi anlatma zorunluluğu vardır. 

* Şârï'nin kim olduğu, neler istediği bellidir. Şârî, bizim ifrat ve tefritten uzak orta bir yol tutmamızı, zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olmamızı, nefret ettirici değil müjdeleyici olmamızı emretmiştir. Kendisini cebbâr, azâbı çetin olan gibi vasıflarla tanıtmıştır, ama bu tanıtım mü'mine değil kâfiredir. Mü'mini ilgilendiren tanıtımı, rahîm olduğu, merhametli olduğu, kullarını çok sevdiği, hatalarından dolayı hemen cezalandıran, onları helâk eden değil tevbe istiğfârlarıyla bağışlayan olduğudur.

* Cehennem varsa, cennet de var! Ey Rabbim, bedenimi öyle büyüt öyle büyüt ki, cehennemi ben doldurayım. Oraya benden başka kimse giremesin. (Hz. Ebû Bekr)



1193 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

NAMAZ KIRAATİNDE TEKNOLOJİK CİHAZ KULLANMAK - 10/12/2020
Farz ve nafile namazlarda yazılı bir metinden, cep telefonundan, PC’den vs. okuyuşta bulunmak câiz midir? Sorusuna cevap bulunabilecek bir yazı.
NİÇİN KULLUKTA BULUNMALIYIZ? - 22/07/2020
Allahın cenneti ve cehennemi olmasa veya farz-ı muhal asiler cennete, itaatkârlar cehenneme girecek olsaydı bile, Allah ibadete layık olduğu için ibadet edebilmektir kulluk.
GENÇ KUŞAKLARI KENDİ EMEKLERİMİZLE HELÂK ETMEYELİM - 13/05/2020
Önce iman! Eyleme sevketme düşüncesi ile yaptığımız işler imansızlığa götürmesin gençlerimizi. Yanlış taktik neticede bizi, imansızlık ve inançsızlık için çaba sarfedenlerle aynı ligde top koşturuyor olmak gibi bir duruma sokabilir.
ALLAH’TAN KORKULUR MU? - 04/05/2020
Korkunç, çirkin, zararlı, şerli ve kötü olan şeyden korkulur. Türkçede kullandığımız şekliyle korkuyu bu gibi etkenler doğurur. Havfullah, haşyetullah ve takvallah korkuyla ne kadar ve nasıl ilintilidir?
İKİ ASLI, EKİNİ VE NESLİ HELAK ETMEK - 27/04/2020
Bakara 205. Âyet... Bir zihniyetin portresi..
CUMA MÜSTAKİL BİR NAMAZ MIDIR? - 20/03/2020
Eski ulemamızın bahis mevzuu yaptığı; fakat günümüzde sorgulanmadığı, gündem yapılmadığı ve dillendirilip yazılmadığı için pek bilinmeyen esaslı bir mevzuuyu ele alıp değerlendirmeyi size bıraktık.
İNSANIN İNSANA SECDE ETMESİ - 10/03/2020
Açıklanmaya ve izaha muhtaç olan bir rivayetti. Zira bu rivayet hakkında çok tartışmalar olmuş ve olmaktadır. Rivayetin senedi sahih olsa da metin tenkidi yöntemi ile anlamaya ve yorumlamaya çalıştık.
POZİTİF DÜŞÜNCE (TEFÂÜL) - 23/12/2019
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Her çığlığı aleyhte sanmayın! Belki o, müjde verecek; belki de sizi uyandıracak da tehlikeden kurtaracaktır.
YABANCI BİR KADINLA MUSÂFAHA YAPMAK - 02/10/2019
Dört mezhebin, yabancı bir kadınla musafaha yapmanın hükmü hususunda söylediklerini ve hükümlerine dayanak aldıkları akli ve nakli gerekçeleri ifade etmeye çalıştım.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam936
Toplam Ziyaret5019951
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI