Doç. Dr. Durak PUSMAZ
Trakya Üniv. İlahiyat Fak. Em. Öğr. Üyesi
Yakında Toplumları Hezimete Uğrayacak
31/03/2017 Yüce Rabbimiz Kamer Suresinin 45-46’ıncı ayetinde: سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ . بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأَمَرُّ "Yakında o toplum hezimete/ bozguna uğrayacak, arkalarını dönüp kaçacaklar! Dahası kıyamette onları çok daha acı ve feci bir son bekliyor." buyurmuştur. Kamer Suresi Mekke dönemin ilk yıllarında, takriben 4’üncü yılında inmiştir. Mekke döneminde Müslümanların sayısı azdı, güçsüz idiler. Müşrikler ise güçlü idiler, Müslümanlara zulmediyorlar, her türlü eza ve cefayı yapıyorlardı. Üstelik henüz cihad da meşru kılınmamıştı. Zaten Müslümanların müşriklere karşı koyacak, onlarla savaşacak, cihad edebilecek güçleri, kuvvetleri yoktu. Hatta bazı Müslümanlar maruz kaldıkları bu işkenceler sebebiyle Habeşistan’a hicret etmek zorunda kalmışlardı. Öyle ise yakında bozguna uğrayıp kaçacak olan toplum kim olabilirdi? Ve onları hezimete uğratacak, mağlup edecek kimlerdi. Ayet indiği zaman bunların anlaşılması güç idi. Nitekim bu konuda Hz. Ömer demiştir ki: عَنْ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ قَالَ: لَمَّا نَزَلَتْ {سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ} [القمر: 45] قُلْتُ: أَيُّ جَمْعٍ هَذَا؟ فَلَمَّا كَانَ يَوْمَ بَدْرٍ، رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَبِيَدِهِ السَّيْفُ مُصْلِتًا، وَهُوَ يَقُولُ: {سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ} [القمر: 45] فَعَرَفْتُ تَأْوِيلَهَا يَوْمَئْذٍ "Bu âyet nazil olduğu zaman, kendi kendime: “Acaba hangi toplum, hangi cemaat bozguna uğratılacak ve bunlara kimler galip gelecek?!” demiştim. Nihayet Bedir Savaşı günü gelip de Resûlullah (s.a.v.)’ın kılıcını çekerek bu ayeti okuduğunu görünce, ayetin anlamını anladım.” demiştir. (Taberânî, Evsat, IV, 145; İbn Cerîr, Tefsîru’t-Taberî, VII, 161) Bedir Savaşı bu ayetin inişinden 8 veya 9 yıl sonra Hicretin ikinci yılında vuku bulmuş ve ayette belirtildiği gibi müşrikler büyük bir hezimete uğramışlar, Mekke’nin ileri gelenlerinden 70 ölü, bir o kadar da esir vererek perişan bir vaziyette arkalarını dönüp kaçıp gitmişlerdir. Böylece Yüce Rabbimiz Mekke’de vaat etmiş olduğu hususu Medine’de gerçekleştirmiştir. وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللَّهِ حَدِيثًا “Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir.” (Nisa, 87) وَمَنْ أَوْفَى بِعَهْدِهِ مِنَ اللَّهِ “Verdiği söze Allah’tan daha sadık kim olabilir!?” (Tevbe, 111) Mekke müşrikleri ve o kafada olan cemaat kendi güçlerine ve çokluklarına güveniyorlar, Müslümanları mağlup edeceklerine inanıyorlardı. Güç zehirlenmesi olmuştu, her şeye hâkim olduklarını zannediyorlardı. Zaferin Allah katında olduğunu unutmuşlardı. وَمَا النَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ “Oysa zafer ancak Azîz/ her şeye gücü yeten mutlak kudret sahibi ve Hakîm/ yaptığı her şeyde pek çok hikmetler bulunan Allah katındadır.” (Âl-i İmrân, 126) Yazımızı Alvarlı Efe Hazretlerinin aşağıdaki dörtlüğü ile noktalayalım: Kâmil îmân eğer sudûrda olsa, Şerîat-i garrâ yerini bulsa, Başdan başa dünyâ kâfirle dolsa Hiç mağlûb olur mu cündullah bir an!? |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İLİM, KÖLEYİ KRAL MERTEBESİNE YÜKSELTİR - 14/12/2018 |
İLİM, KÖLEYİ KRAL MERTEBESİNE YÜKSELTİR |
KUR’AN’DA KUSUR ARAYANIN HALİ PERİŞAN OLUR - 02/12/2018 |
KUR’AN’DA KUSUR ARAYANIN HALİ PERİŞAN OLUR |
CANLARINI VE MALLARINI CENNET MUKABİLİNDE SATANLAR - 27/11/2018 |
CANLARINI VE MALLARINI CENNET MUKABİLİNDE SATANLAR |
HERKES KENDİ AKLINI BEĞENİR - 17/11/2018 |
HERKES KENDİ AKLINI BEĞENİR |
KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE SAVMAK - 13/11/2018 |
KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE SAVMAK |
HZ. EBU BEKİR’İN YÜKSEK ZEKÂSI VE İNCE ANLAYIŞI - 11/11/2018 |
HZ. EBU BEKİR’İN YÜKSEK ZEKÂSI VE İNCE ANLAYIŞI |
BÜTÜN İNSANLAR TAKVA İLE MUHATAP - 09/11/2018 |
BÜTÜN İNSANLAR TAKVA İLE MUHATAP |
MUTTAKİLER CÖMERTTİRLER - 06/10/2018 |
Muttakiler çok cömert kimselerdir, mallarını Allah yolunda harcamaktan zevk alırlar. Kur’an-ı kerimde onların bu cömertliklerine yer yer atıfta bulunulur. |
ÖYLE YEMİN OLMAZ - 08/06/2018 |
İslam dini sadece insanlarla Yaratıcı arasındaki münasebetleri tanzim eden bir din değil, aynı zamanda insanların birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarının olduğunu belirten, sosyal yönü de olan bir dindir. |
Devamı |