23/01/2017
Kur'an, peygamber kıssalarına geniş yer verir. Kıssalar mesaj yüklüdür. Tabi alabilene... Alamayana ne? Her kıssa hayata dair bir kilidin anahtarıdır adeta. Adem (as) kıssası günahsızlık iddiasını boşa çıkarır. Günah, sadece iradeli insanlar tarafından işlenebilir bir fiildir. Günah, iradenin konusudur. İrade de insanın. İnsan, iradeli varlıktır. Bu kıssa, işlenen günahın itiraf edilmesi halinde yükselmenin önünün açıldığını Hz. Adem (as) üzerinden örneklendirir. İşlenen günahta ısrar edilmesi halinde ise felaketin kalıcılığını, başaşağı gidişin serencamını İblis üzerinden örneklendirir.
Nuh (as.) kıssası iki boyutlu mesaj içerir. Putçuluğun zirve yaptığı bir toplumda müşriklerle mücadelenin nasıllığına ışık tutar. Bu mücadeleye ömür vermiş bir peygamberin oğlu dahi olsanız kendi göbeğinizi kendiniz kesmek zorundasınız. Babanızın peygamber olması bile sizin için bir ayrıcalık oluşturmuyorsa asabiyetinizle, aidiyetlerinizle boş yere övünmeyin. İşinizi yapın. Hidayet Allah'ın elindedir. O dilemeden, peygamber dahi oğluna fayda veremiyorsa kuru sıkı kurtarıcı iddiaları anlamsız ve mesnetsizdir. Bu kıssa ilk olarak kimsenin imtiyazlı olamayacağı mesajını verir.
İkinci olarak ise karada gemi işi ilk defa bu kıssa ile gün yüzüne çıkar. Karada gemi... Bu olacak iş mi? İşte Nuh (as) bu işe büyük bir tevekkül ile koyulunca nasipsizler alay ederler. Üzerine çullanmak için arayıp bulamadıkları bir fırsat doğmuştur. Onu her durumda küçümser, kendilerince rencide ederler. Ama o, bunların hiç birine aldırmaz sadece işini yapar. Sadece işini... Ve bize şu gerçeği öğretir. Şartlar ne olursa olsun kişi üzerine düşeni yaparsa gücünün tükendiği yerde Allah'ın yardımı ulaşacaktır.
Siz sadakatle gemiyi yaparsanız onun karada olmasının önemi yoktur. Allah, denizi gemiye getirecektir. Böylece siz, o gemi ile tufanın ortasından akıp selamet sahiline çıkarsınız. Güncel telaş, ileri geri konuşmalar, "elalem ne der?" düşüncesi vs. insanın istikamet üzere yürüyüşünü etkiler. Duygusal insicamı darma dağın eder. Hadise şu ki motivasyonu bozan dikkati dağıtan durumlardan uzak kalırsanız sosyal olayları doğru okur, gidişattan sağlıklı sonuçlar çıkarırsınız. Tufanın gelişini, felaketin ayak seslerini, önceden sezer ve buna göre tedbir üretirsiniz. Felaket, kaderiniz olmaz. İşte bu kıssa, bu hasleti Hz. Nuh (as) üzerinden örneklendirir.
Hz. İbrahim (as) kıssası, "feleğin çemberinden geçmek" deyimi ile ifade edilecek büyük imtihanların kıssasıdır. Ateşin, berd (serinlik) ve selama dönüşmesi, onun teslimiyeti ile okunup anlaşılabilecek özel bir hal, muhteşem bir durumdur. Baba ile sınanmak, evlat ile sınanmak, eş ile sınanmak ve her sınavdan anlının akıyla çıkabilmek, İbrahim (as) üzerinden örneklendiriliyor. Allah'ın beytinin mimarına, adının nesiller boyu hayırla yadedileceği Hz. İbrahim'e (as) selam olsun.
İsmail (as) kıssası, İbrahim (as) kıssasıyla iç içe geçmiş bir şekilde anlatılır. Kıssada teslimiyet, tüm boyutları ile ele alınıp anlatılır. Kurtuluşun teslimiyette olduğu, yalın bir şekilde öğretilir. Teslimiyetin adresi bellidir. Alemlerin rabbi olan Allah. Ona dayanmayan teslimiyet, teslimiyet değildir. Bu olsa olsa iradeyi başkalarının eline kaptırmak olur. İradenin başkaları tarafından istismar edilmesi ise zillettir. İnsanın iradesini hiç istismar etmeyecek olan yegane varlık, Allahtır. Müslümanlığın (teslimiyetin) kıvamı, Hz. İsmail (as) üzerinden örneklendirilir.