21/12/2024
Saptırılmış Hayatlar, Çökertilmiş Aileler mi İstiyorsunuz?
Önce insanın fıtratını hedef alın. Ailelere cinsiyet üzerinden operasyon çekin. Kadını kadınlığından erkeği erkekliğinden soyutlayın. Fıtratın sınırlarını zorlayan yeni statüler yeni roller sunun. Kadını en değerli duygu olan annelik duygusundan mahrum bırakın. Evi baba yüreğine hasret bırakın, tüketim çılgınlığına maruz kalmış olan aile fertlerinin kayyumu gibi işi gücü kredi kartı borçlarını denkleştirmek olsun. Bu girdabın içine düğmüş olan babada aileyi yüceltecek ve koruyacak mecal mi olur? Durum bu safhaya gelince işte o zaman bakın görün çökertilmiş aileler göreceksiniz. Böyle bir evde toplum huzuruna katkı sunacak bir değer üretilebilir mi? "Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeylere göz dikmeyin. Erkeklere de kazandıklarından bir pay var, kadınlara da kazandıklarından bir pay var. Allah'tan, O'nun lütfunu isteyin. Kuşkusuz Allah, her şeyi bilendir." (Nisa, 32).
1. Nikahsız ilişkilerin önünü açın
Önce aile kurumunu huzur vermekten çıkarın sonra evliliğin önünü tıkayan enstrümanları çoğaltın. Evliliği, erişilmesi herkes için mümkün olmayacak seviyelerde maliyetli yüksek bir iş haline getirin. Bunun için eğitim deyin, meslek deyin, kariyer deyin, konfor değin... Nikah sorumluluğunun altına girmeyi sevimsiz kılın. Nikahsız her türlü beraberliğin önünü açın. Harama bulaşmanın cazibesini arttırın. Gençlerinizin evliliği özgürlüğü kısıtlayan bir barikat olarak görmesini sağlayın. Düğünleri, maliyeti yüksek etkinliğe çevirin. Evlilik dışı ilişkileri hem cazip hem de erişilebilir bir durum haline dönüştürün bakın o zaman aileler nasıl patır patır çökertilmiş olacaktır. "Zinaya yaklaşmayın, çünkü o hayasızlıktır çok kötü bir yoldur." (İsrâ, 32). "Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır." (Rum, 21).
2. Helal gıdaya erişimi zorlaştırın.
İnsanın karakter gelişimini doğrudan etkileyen helal lokmaya erişimi zorlaştırın. İnsanın fücur tarafını besleyen, haram kazanç alanlarını çeşitlendirin. Haramı erişilebilir kılın. İşte o zaman göreceksiniz haramla beslenen bedenin günah işleme hususunda nasıl etkin olduğunu ve ailelerin nasıl çökertildiğini. İnsan fıtratı, temiz ve helal olana uyarlıdır. Fıtrata uygun beslenmeyen beden ne diye salih amel üretsin ki? "Ey insanlar! Yeryüzünde helâl ve temiz olan yiyecekleri yiyin. Şeytanın izinden gitmeyin. Çünkü o, sizin baş düşmanınızdır." (Bakara, 168).
3. Değer üreten yapıları ve aydınları itibarsızlaştırın
Toplumu aydınlatan ilim ehlini din adamlarını itibarsızlaştırın onların sözü toplumda para etmesin. Toplumsal ahlakın kaynağı olan dinin imajını bozun dini değerler o toplumda bir etki uyandırmasın. Dini temsil durumunda olanlar bu sorumluluğunu ihmal etsin ki dinin, insanı iyileştiren tarafı görünmez olsun. Hatta dini tartışma konusu yapın, dindarları kendi aralarında yıkıcı rekabete sokun ki güven duyulacak bir alan kalmasın. Güven duyulması, huzur ve sükunet bulunması gereken dini ve milli yapıları kendi alanlarının dışında farklı işlere bulaştırın. Toplumda, telafisi olmayan ve vicdanları yaralayan nice kırılmalar nasıl derinleşiyor. Bakın görün o vakit aile kurumu nasıl çökertiliyor. "Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür." (Zümer, 9).
4. Heva ve hevesini ilah edinen fertler yetiştirin
Mesela işe öğrenci için rol model olan öğretmenlerden başlayın. Önce onları değersizleştirecek ne kadar imkanınız varsa onları devreye alın. Ciddiye alınmayan, sözü dinlenmeyen konumda ki öğretmenlerin gerçekleştireceği eğitim faaliyeti sizi, amacınıza ulaştıracak sürece sokacaktır. Veli öğrenci ve idareci arasına sıkışıp kalmış olan öğretmenin eğittiği çocuğun kurduğu aile tam istediğiniz yıkımı gerçekleştirecek durumdadır. Aile kurumunun çökertilmesi için amaçsız, gayesiz, heyecansız, iddiasız, ibadetsiz bir nesil hazırlamış olursunuz. "Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir." (Meryem, 59).
5. Toplum içinde ahlaksızlığı sıradanlaştırın
İnsanları iletişim araçlarına ve sosyal medya platformlarına, oyun eğlence ve haz girdabına mahkum edin başka bir şey yapmanıza gerek kalmayacaktır. Oyunlarla gençlerinizi toplumdan tecrit edin, filim ve dizilerinizle her türlü ahlaksızlığı, özenilecek matah bir şeymiş gibi sunun. Müge Anlı tarzı programlarında da bu çürümüşlüğü toplumsal boyutta ve aylara yayarak görünürlüğünü sağlayın. Başka bir şey yapmanıza gerek kalmayacaktır zaten aileyi perişan eden zina, aldatma gibi gayri insani ve gayri ahlaki işleri sıradanlaştırmış olursunuz. "Müminler arasında ahlâksızlığın yaygınlaşmasını isteyenlere dünyada ve âhirette can yakıcı bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Nur, 19).
6. Toplumda güveni, umudu buharlaştırın
Fertlerin kendini güvende bulacağı ne kadar erdem varsa, umut bağlayacağı ne kadar fazilet varsa tarih boyunca insana gelecek vadeden ne kadar dini ve milli değer varsa onların alayının köküne kibrit suyu dökün. Şeytanın yolunu tutun gerisi çorap söküğü gibi gelecektir zaten. "Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm'a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır." (Bakara, 208).
7. Kitabı sünnete, sünneti kitaba kurban edin
Kitap ve sünnet bütünlüğünü bozun. Kiminiz kitabı indi yorumlarla hevasını ayete giydirsin, geleneği yani geçmiş birikimi itibarsızlaştırsın, hafıza kaybı yaşatsın kendinden menkul aile ve toplum anlayışları oluştursun. Böylece neslinizin geleceğini karartmış olursunuz. Köksüzlüğün büyük bir öksüzlük olduğu, aile içi didişmelerle su yüzüne çıkacaktır. Kiminiz ise rivayet üzerinden Kuran'ı ve aklı dışarda bırakan bir dini yorum tutturun. Böylece dev gibi hurafe kuleleriniz olur hayatın gerçekleri ile uğraşmak yerine astral alemlerde birtakım haller yaşarsınız. Veya kitabın önüne hocanızın kitabını, sünnetin önüne de hocanızı geçirirsiniz bu da sizi çok ayrıcalıklı kılar. Birleştirmesi gereken din artık ayrıştırmanın aparatı halini alır. Esenlik veren din aile içi tartışmalara ve toplumsal kavgalara konu olan din haline gelir. "Onlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi birleştirirler, Rablerinden korkarlar; kötü hesaptan ürkerler." (Rad, 21). "Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir." (Enam, 159).
8. Aşırı dini söylem oluşturun ama temsil sorumluluğuna yanaşmayın
Toplumun mayası mesabesinde olan Müslüman fertler temsil sorumluluklarını yerine getirmesinler. İbadet hayatında temsil, ticari hayatta temsil, sosyal hayatta temsil, siyasi hayatta temsil, aile hayatında temsil... Ne gerek var canım bütün bunlara. Nasıl istiyorsanız öyle yaşayın. İşi bu noktaya getirdiyseniz eğer artık yaslanın arkanıza ve puronuzu çekin, kahvenizi yudumlayın varmak istediğiniz hedefe ulaşmışsınız demektir. Kur'ân-ı Kerim meseleyi bir yönüyle "Mütref" kavramı üzerinden izah eder. Mütref diye nitelendirilen kişiler, sergiledikleri tutum ve davranışlarla bütünüyle insanlık değerlerini hedef almaktadırlar. "Biz bir toplumu helâk etmek istediğimiz zaman, oranın ileri gelen lider ve yöneticilerine gönderdiğimiz Elçi ve Kitap aracılığıyla, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip ilâhî yasalara itaat etmelerini emrederiz fakat onlar buna rağmen orada günah işlemeye ısrarla devam ederler ve halk da onları desteklerse, işte o zaman azâbı hak ederler; biz de onları en ağır biçimde cezalandırıp yok ederiz." (İsra, 16). "İşte böyle, her memlekette günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler. Hâlbuki onlar hilekârlığı ancak kendilerine yaparlar. Ama farkında olmuyorlar." (Enam, 123). "Zaten, Biz ne zaman bir memlekete uyarıcı bir Peygamber veya davetçi gönderdiysek, o ülkenin zenginliklerini ellerinde bulunduran, lüks ve refah içinde yüzen ve her türlü ahlâksızlık ve sefahate dalmış olan kesimi, alışageldikleri yaşantının sona ereceği endişesiyle, İslâm davetçilerine, "Şunu peşinen söyleyelim, biz sizin getirdiğiniz mesajı inkâr ediyoruz!" demişlerdir." (Sebe, 34).