• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Talip AKBAŞ
takbas5@hotmail.com
DİN TERAKKİYE MANİ MİDİR?
20/07/2022

İskandinav ülkelerini gördüm, Kopenhag'da yaşadım. Batı Avrupa'da, Almanya'da da yaşadım. Bu zaman zarfı içinde kendimize dışardan bakabilme imkanı buldum. Özellikle kadir kıymet bilmeyenlerin, bir de kuru sıkı kahramanlık naraları atanların böyle bir tecrübe yaşamalarını isterim. Ülkemize, toplumumuza, dini yaşantımıza dışarıdan bakmak gibisi yoktur. İnsan, uzaklaşmadan göremiyor çok uzaktan göremediği gibi. Biz de biraz böyleyiz. Dışarıdan bakabildiğimiz oranda noksanımızı görme imkanı bulabiliriz. "Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz." (Tabib Mehmed Bey)

Avrupa toplumları gelişim süreçlerini önemli oranda tamamlamış, devlet olmanın bütün unsurlarını muhkem hale getirmiştir. Toplumsal refahı sağlamış, dini ritüellerden alabildiğine uzak olsa da din, bütünüyle toplumun ve kurumların ciğerine nüfuz etmiştir. Kiliseler boştur ama dini motifleri her yerde görebilirsiniz. Aksine bizde ise camilere hapsedilen veya seccade üzerine sabitlenen bir din görünümü uzunca bir dönemi kapsamaktadır.

Gıpta ile bakılan, Batı Avrupa'daki bu başarının temel motivasyonu nedir? Bizim bu alanlarda aynı seviyede olamayışımızın sebepleri ne ola ki?

Bu başarı; Avrupa'nın nüfus yapısı, oradaki insanların çalışkanlığı ile izah edilmeğe çalışıldığı gibi bu durumu daha başka sebeplere yaslayanlar da olmuştur.

Bir de meseleyi Müslüman olmamız üzerinden okumaya çalışıp başarısızlıkla İslam dini arasında bir ilişki kurma çabasında olanlar var. Bu yaklaşımı ikna edici kılmak için de İslam dünyası işaret edilmektedir. Devlet olarak kurumsallaşamamış, demokrasiden uzak, birçoğu da ekonomik refahı yakalayamamış Arap ülkeleri. Bir bakıma bu doğru ama Batı Avrupa standartlarından uzak başka devletler yok mu? Elbette var. Hem onlar Müslüman da değil. Demokrasiden fersah fersah uzak oldukları gibi ekonomik refah durumları çoğu İslam ülkelerinin de gerisindedir. Öyle ise bu iddia tutarlı bir iddia değildir.

Bir de gelişmeye sadece İslam'ın değil, bütünüyle dinin engel olduğunu ileri süren bir anlayış var. İnsanlık tarihi boyunca hiçbir toplum bütünüyle dinsiz kalmamıştır. Çünkü din dışarıdan enjekte edilen bir şey değil, içsel bir tecrübedir. Onu bütünüyle söküp atmak olası değildir. Olsa olsa ancak onun yerine sahtesi ikame edilebilir. Bu, inkar edilemez bir gerçektir. İncil üzerine yemin edilmesi, paranın üzerine "Tanrı'ya güveniyoruz." ifadesi durumun rengini zaten vermektedir.

Dolayısı ile "Din, gelişmeye engeldir." anlayışı da karşılıksız bir iddiadır. Din gelişmenin, yükselmenin önemli motivasyonlarındandır. Başaranlar inananlardır. İnancını kaybeden, kaybeder. Ne var ki din ile dinin yorumunu, din ile kültürü, din ile adeti, din ile hurafeyi birbirine boca etmemek şarttır. Dinin yorumu da kültürü de elbette olmalıdır. Hurafesi olmayan din mi olur? Tabii ki o da olmalı, adet de olmalıdır. Geleneği olmayanın geleceği olur mu? Fakat hepsi kendi sınırları içinde kalmalıdır. Hiçbiri dinin statüsüne öykünmemeli ve dinin alanını işgal etmemelidir. Bugün sıkıntı biraz da burada aranmalıdır. Bunun ayırdına varılan dönemlerde din gelişmenin, ilerlemenin temel dayanağı olmuştur. Bu can alıcı noktanın ayırdına varılamayan dönemlerde ise dinin gelişmeye kaynaklık ettiği anlayışı daima tartışma konusu olmuştur, olmaya da devam edecektir. İslam dini açısından bu ayrımın yapıldığı ve insanlığın gelişmesi için ciddi başarıların ortaya konduğu çok sayıda örnek vardır. Söz konusu ayrımı yapamayıp özne durumundan nesne durumuna sürüklenen dönemlere şahit aramaya gerek var mı? Buna da biz şahidiz.

Bugün Batı dünyasında görülen gelişmeyi "Bilim, birikimin sonucudur." ilkesi bağlamında ele aldığımızda bu başarının insanlığın ortak değeri olduğu anlaşılacaktır. Yine bu başarının arkasında dinin önemli katkısının yadsınamaz bir gerçek olduğu anlaşılacaktır.

Başarıyı ve başarısızlığı, gelişmeyi ve geri kalmışlığı dinin yönlendirici ilkeleri üzerinden okumak gerekir. Kurumsallaşan, kurumlarını en iyiyi üretmek için çalıştıran, hakça bölüşen, hukuku üstün tutan, eğitimi önceleyen, farklılıkları ayet görüp zenginlik sayan, liyakati esas alan, mahlukatın alayına merhamet nazarıyla bakabilen her toplum, her ülke bunları yapamayan toplumlara ve ülkelere üstün gelecektir.



840 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

MÜSLÜMANLARIN TEMSİL SORUNU VE GELECEK PERSPEKTİFLERİ - 13/11/2024
Müslümanların Temsil Sorunu ve Gelecek Perspektifleri
ORTALIK KOÇTAN GEÇİLMİYOR - 04/12/2023
Ortalık Koçtan Geçilmiyor
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR - 25/09/2023
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR
KULLUK ÖZGÜRLÜK MESELESİDİR - 14/03/2023
Kulluk Özgürlük Meselesidir
53. YILA GİRERKEN - 14/01/2023
53. Yıla Girerken
TÜKETİM İSTASYONU YILBAŞI - 28/12/2022
Tüketim İstasyonu Yılbaşı
YAKINLAŞMA ANAFORU - 18/10/2022
Yakınlaşma Anaforu
GÖNLÜN EN KIYMETLİ İSTİFADESİ - 25/09/2022
Dede-Torun
EKONOMİYİ ETKİLEYEN DÖRT TERİM - 15/09/2022
Ekonomiyi Etkileyen Dört Terim
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi26
Bugün Toplam711
Toplam Ziyaret5019726
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI