Dr. Nail ÇAM
nailcam09@hotmail.com
ÇEVRE FAKTÖRÜ VE DÜŞÜNCE OLUŞUMU
28/04/2019 İnsanın muhîti genişledikçe, fikrî ufku genişler. Muhîti daralınca ise düşüncesi ve karakterinin yüceliği de daralır. İnsan, ilk çevresinin üstünlük veya noksanlıklarını başka bir çevrede yaşayınca anlar. İnsan yükseldikçe, içinde olduğu alçak yerin rakımının farkına varır. Zaman, içinde bulunulandan daha büyüktür. Mekân, üzerinde bulunulandan daha geniştir. Zaman, aynadır. Onda, hakîkati üzere kendimizi görürüz. Bu giriş cümleleri merhum Mustafa Sıbâî’ye ait. Bunlardan ilhâm alarak bir problemimizi tespit etmek veya bir bakış açısı vermek adına birkaç hatırlatma yapmak istiyorum. Zaman, sadece şu an değildir. Dünü ve yarını da vardır. Mekan, sadece senin yaşadığın yer değildir. Fikir, sadece sendeki değildir. Görüş ve ideal, sadece sende yoktur. Senin doğrun sana göre doğrudur, ya başkaları için? Bunlar gibi sıralanabilecek gerekçelerden dolayı kendimizi bir mekana, bir zamana, bir fikre ve bir ideolojiye odaklamamız başarılı olma çabamızı çoğunlukla akîm bırakacaktır. Çünkü bütün gözden kaçırılmıştır. Nasıl ki siyasiler, milletin kendilerine teveccühü için her bölgede ayrı vaadlerde bulunuyor, eksikliklere çözüm önerileri sunuyorsa; nasıl ki bir terzi, her bedene uygun elbise dikiyor, al bu var elimde bunu giy demiyorsa; nasıl ki su, koyduğunuz kabın şeklini alıyorsa; nasıl ki organ nakli için birtakım uyumlar aranıyorsa veya tam uyum yokken nakil yapıldığında bünye onu kabul etmiyorsa biz de psikolojik ve sosyolojik verileri referans almak mecburiyetindeyiz. Yoksa girmeye çalıştığımız bünye bizi kabul etmeyecektir. Bizim gibi din hizmeti sunan, konuşan, yazan-çizen insanların bünyeyi iyi tahlil etmesi lazımdır. Bu bünye, insan ve toplumdur. Bu öyle bir bünye ki, köyü var şehri var, cahili var okumuşu var, amiri var memuru var, kadını var erkeği var, çocuğu var yetişkini var, dinli var dinsiz var, gelenekçi var modernist var, sağcı var solcu var, cemaatçı-tarikatçı var bunlara karşı olan var, hasta olan var sıhhatli olan var. Bunlar dikkate alınması gereken, inkarı mümkün olmayan sosyal gerçekliktir. Bir de psikolojik gerçeklik vardır. Kişilerin, fıtratları farklıdır; hazları farklıdır; algıları farklıdır; arzuları farklıdır; algılama eşik ve şiddetleri farklıdır. Hizmet sunduğumuz, hitap ettiğimiz insan gerçeği böyle de peki ya biz? Hizmet sunan bizde de aynı durum söz konusu değil mi? Örneğin, İmam hatip lisesi, ilahiyat fakültesi, görev hayatının çoğu ve akademik hayatı İzmir’de geçen biri ile Erzurum’da geçen biri aynı olur mu? Zihin dünyasının, hayata bakışın ve insana bakışın oluşmasını eğitim, yaşananlar ve ortamdan bağımsız düşünmek mümkün müdür? Tüm bunlar ortada iken tek gerçekçi olmak, tekelci olmak, sabit fikirli olmak nasıl izah edilebilir veya kitleler ve insanlara nasıl etki edebilir ki? Devamlı mizah yapsanız, sizi kimse ciddiye almaz; devamlı ciddi olsanız, etrafınızda kimse kalmaz değil mi? Bırakın! Herkesi siz gibi yapma düşüncesini, kemâlâtçı olma fikrini. Sizde olanı, sadece kendi dünyanızda ve çevrenizde yaşayın! Empoze etmeye, dışlayıp ötekileştirmeye çalışmayın! Karadeniz kültürünü Ege’nin bir köyündeki insanlar arasında yaymaya ve yaşatmaya kalkarsanız, başarı imkanınız ne oranda olur! Siz oranın suyunu-huyunu tamamen değiştirmeye değil, içilemeyecek derece bünyeye zararlı şekilde bulanmış, içine zararlı bakteriler karışmış ise dezenfekte edip arıtmakla yetinin. Sağlıkçılar der ki, nerede yaşıyorsanız orada yetişen ürünleri yiyin. Dışarıdan getirilen ürün, sizin bünyenize uygun değildir. Her bölgenin folklörü bile, oranın coğrafi şartları ile ilintilidir der uzmanlar. Allah peygamberini de baksanıza gönderdiği halkın kendi içinden seçmiştir. Niye acaba? Bizim köyün kültürü sokağındadır, camisindedir, kahvesindedir, düğünündedir, bayramındadır, cenazesindedir, sevinç ve kederindedir. Sizinki de buralardadır, ama formatlar farklıdır? Bize çok büyük ufuk lazım. Köyünüzü, şehrinizi, bölgenizi, ümmeti ve tüm insanlığı kucaklayabilen bir ufuk. Allah’ın, vahyin, Kuran’ın ve Rasûlullahın merkeze aldığı insanın doğasını tanımadan ve ona endeksli bir sunum yapmadan ne yaparsanız yapın sözleriniz, yazılarınız o ortamda kalmaya ve işlevsel olmamaya mahkumdur. İnsan, insandır; onu melekleştirmeye çalışmak beyhude bir uğraştır. İnsanı, insanlık makamında bırakacak gerçekçi bir anlayış gerektir efendim! Allah sa’yimizi istikâmet üzere eylesin! |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
NAMAZ KIRAATİNDE TEKNOLOJİK CİHAZ KULLANMAK - 10/12/2020 |
Farz ve nafile namazlarda yazılı bir metinden, cep telefonundan, PC’den vs. okuyuşta bulunmak câiz midir? Sorusuna cevap bulunabilecek bir yazı. |
NİÇİN KULLUKTA BULUNMALIYIZ? - 22/07/2020 |
Allahın cenneti ve cehennemi olmasa veya farz-ı muhal asiler cennete, itaatkârlar cehenneme girecek olsaydı bile, Allah ibadete layık olduğu için ibadet edebilmektir kulluk. |
GENÇ KUŞAKLARI KENDİ EMEKLERİMİZLE HELÂK ETMEYELİM - 13/05/2020 |
Önce iman! Eyleme sevketme düşüncesi ile yaptığımız işler imansızlığa götürmesin gençlerimizi. Yanlış taktik neticede bizi, imansızlık ve inançsızlık için çaba sarfedenlerle aynı ligde top koşturuyor olmak gibi bir duruma sokabilir. |
ALLAH’TAN KORKULUR MU? - 04/05/2020 |
Korkunç, çirkin, zararlı, şerli ve kötü olan şeyden korkulur. Türkçede kullandığımız şekliyle korkuyu bu gibi etkenler doğurur. Havfullah, haşyetullah ve takvallah korkuyla ne kadar ve nasıl ilintilidir? |
İKİ ASLI, EKİNİ VE NESLİ HELAK ETMEK - 27/04/2020 |
Bakara 205. Âyet... Bir zihniyetin portresi.. |
CUMA MÜSTAKİL BİR NAMAZ MIDIR? - 20/03/2020 |
Eski ulemamızın bahis mevzuu yaptığı; fakat günümüzde sorgulanmadığı, gündem yapılmadığı ve dillendirilip yazılmadığı için pek bilinmeyen esaslı bir mevzuuyu ele alıp değerlendirmeyi size bıraktık. |
İNSANIN İNSANA SECDE ETMESİ - 10/03/2020 |
Açıklanmaya ve izaha muhtaç olan bir rivayetti. Zira bu rivayet hakkında çok tartışmalar olmuş ve olmaktadır. Rivayetin senedi sahih olsa da metin tenkidi yöntemi ile anlamaya ve yorumlamaya çalıştık. |
POZİTİF DÜŞÜNCE (TEFÂÜL) - 23/12/2019 |
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Her çığlığı aleyhte sanmayın! Belki o, müjde verecek; belki de sizi uyandıracak da tehlikeden kurtaracaktır. |
YABANCI BİR KADINLA MUSÂFAHA YAPMAK - 02/10/2019 |
Dört mezhebin, yabancı bir kadınla musafaha yapmanın hükmü hususunda söylediklerini ve hükümlerine dayanak aldıkları akli ve nakli gerekçeleri ifade etmeye çalıştım. |
Devamı |