Bu dünya hayatında insan, üç tabakadan birine mensuptur.

1. Sağlık-âfiyet ve nimet içindedir. Bunun hakkı, şükürdür.

2. Dert, zorluk ve bela içindedir. Bunun hakkı, sabırdır.

3. Günah ve hata içindedir. Bunun hakkı, tevbe-istiğfardır. 

Kul, Allahtan bir nimet ve lütuf içinde ise üç şekilde Allah’a şükreder:

1. Nimeti bâtınen kalbi ile itiraf eder.

2. Nimeti verene zâhiren dili ile övgüde bulunur.

3. Nimet verene şükretmek ve taat için nimeti muhtaçlara ve ihtiyaç yerlerine harcar.

Şükrün en büyüğü, Allah’a taatte bulunmak ve nehyettiklerinden kaçınmaktır. Nimetler, şükür ile devam eder. “Eğer şükrederseniz, artırırım. لئن شكرتم لأزيدنكم İbrahim, 7"

Allah’ın ömrümüzü uzatması ve bu büyük ayı idrak ettirmesi, nimetlerinin en büyüklerindendir.

Nice ölüm, dosttan uzaklaştırmış; Nice toprak, sevgiliyi örttmüştür. 

Uzun ömür ve hayatta olmak, Allah’a taat gibi bir nimetle rızıklanmak ve salih amellerle Allah’a yaklaşmak için bir fırsattır. 

Müslümanın esas malı, ömrüdür. (فرأس مال المسلم عمره)

RAMAZAN AYINI SEVİNÇLE KARŞILAMAK

Allah, din ve dinle ilgili şeylerle ferahlayıp mutlu olunmasını emretmiştir. “Allah’ın lütfu ve nimeti nedeniyle sevinsinler. İşte bu, bütün biriktirdiklerinden daha hayırlıdır.” (Yunus, 58)

Ey ümmet-i Muhammed!

“Allah’ın size olan nimet ve lütuflarına, rahmetine, kitabında verdiği öğütlere ve kalbin şifası olan şeylere sımsıkı sarılın. Bunlar size, rabbinizin ikramıdır. Bunlara, sımsıkı sarılın ve üzerinize düşeni yaptığınız ve karşılaşacağınız mükafatınız için mutlu olun, sevinin. 

Bilin ki, bunlara sarılmanız ve Allah’ın tavsiyelerine uymanız, yığdığınız dünya metaının hepsinden ve fâni lezzetlerinden daha hayırlıdır. 

Allah müslümanlara, günahların bağışlanıp silindiği ve güzelliklerin kat kat sevap bulduğu bu büyük mevsimi; Kur’ânın indirildiği ve orucun farz kılındığı ramazan ayını vermiştir.

Allah bu ayda hediyelerini kat kat artırır, iyilik yapan ve yaptığı iyiliği güzelce yapan muhsinlerin derecelerini artırır ve razı olduklarını kendine yakınlaştırır.”

RAMAZAN AYINI KARŞILAMAYA HAZIRLANMAK

Allah’ın Rasûlü, kendini ramazan ayına hazırlardı. Hz Aişe demiştir ki: “Allah Rasûlünün -ramazan ayı dışında- şaban ayında tuttuğu kadar oruç tuttuğunu hiç görmedim. O şaban ayında -azı hariç- oruç tutardı.”

İnsana düşen görev, bu aya hazırlanmaktır. Çünkü bu aya girmek, ondan çıkış gibi değildir. Cebrail’in beddua ettiği ve hz. Peygamberin amin dediği bir hadis şöyledir: “Allah, ramazan ayı çıkıp gittiği halde onda bağışlanamayanı (rahmetinden) uzak kılsın! Amin. Başka bir rivayette de: “Ramazan ayı çıkıp gittiği halde bağışlanamayan kulun burnu yerde sürtünsün!” Amin. Buyurulmuştur. (İbn Hıbbân, Sahîh)

RAMAZAN AYINI TEVBE ile KARŞILAMAK

Hz. Peygamber haber vermiştir ki: “Allahu Teâla güneşin doğuşundan batışına kadar tevbe kapısını açık kılmıştır.” (Müslim)

Tevbe için acele etmek gerektir. Belli mi olur, ölüm ansızın geliverir. Belki ma’siyet anında...Allah’a kötü bir hal üzere iken kavuşmak... Allah muhafaza..

Allah, Rasûlünün tüm günahlarını bağışladığı halde O, çokça: “Rabbim, beni bağışla; tevbemi kabûl et; Sen, tevbeleri kabûl eden ve Rahîm olansın” (Ebû Dâvûd, Sünen) derdi.

Öyleyse bu aya, tevbe-i nasûh ile girmek ve bu aydan bağışlanarak çıkmaya niyet etmek gereklidir.

RAMAZAN AYINA KÖTÜ ARKADAŞLARDAN UZAKLAŞARAK HAZIRLANMAK

Ramazan ayı, taat ayıdır. Bu ayda tembel insanlarla karışık halde bulunmak asla uygun değildir. İnsana kötü arkadaşlardan uzak durmak yakışır.

KUR’ÂN TİLÂVETİ ve TEDEBBÜRÜ ile GEÇİRMEK AZMİ ile RAMAZAN AYINA HAZIRLANMAK

İnsanın ramazan ayına yüklerini ve yoğun işlerini hafifleterek hazırlanması gerekir. 

Bu ayda Kur’ân okumaya gelince: Bu ay, kendisinde Kur’ânın indirilmesi nedeni ile şereflenmiştir. Allah Rasûlü bu ayda Kur’ânı Cebrail’e arz ediyordu. Hatta vefat ettiği yıl ramazanda iki arz yapmıştı. (Buhari)

Kuran okumanın, saf zihinle ve düşünerek olması gerekir. Kalp ile tedebbür etmeden ve akıl ile anlamayan çalışmadan ve de idrak ile fehmetmeden tertil olmaz. 

Allah Kur’ânı tedebbür etsinler, tefekkür etsinler ve bunları yaptıktan sonra amel etsinler diye indirmiştir. Allah Rasûlünün ashâbı böyle yaparlardı.

RAMAZAN AYINA KALBİN ve DİLİN TEMİZLENMESİ ve TASHÎH-İ İMAN İÇİN HAZIRLANMAK

İnsanın hayır niyet taşıması gerekir. Bilinmesi gerekir ki, asıl mesele kalp temizliğidir. Göklerin ve yerin rabbinin rızasına ulaşmaya engel olan birtakım şâibeler vardır. İnsanın, kalbini bu şâibelerden temizlemek için çaba sarfetmesi ve bu taat mevsimine girmeden kalbini teftiş etmesi gerekir. 

Yine kulun, bu aya girerken dilini, dilin âfetlerinden temizlemesi gerekir. Allah Rasûlü, oruçluyu gıybetten, fuhşiyattan ve yalan sözden sakındırmıştır. “Kim yalan sözden ve onla iş yapmaktan vaz geçmezse yemeyi-içmeyi bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Sahîh)

İnsana sahîh bir akîde gerekir ki, hakikatine girip saflığını bozarak onu kirleten ve şeklini çirkinleştiren kirlerden uzak olarak ramazana girebilsin ve hayatını devam ettirsin.

Arınmamıza ve ümmet-i Muhammed’in uyanışına vesîle olması dileklerimle; hayırlı, feyizli ve bereketli bir ramazan-ı şerîf diliyorum.