Dr. Talip AKBAŞ
takbas5@hotmail.com
YOL BELLİ, DÜŞMAN ÇETİNDİR
19/01/2018 Bizim yolumuz İslam yoludur. Bilinmelidir ki barış, adalet ve merhamet bizim yolumuzun olmazsa olmazlarıdır. Tavrımız barıştan yana, işimiz adaletten yana, ilişkimiz merhametten yana olsa da hayatın akışı gereği ister istemez hasımlarımız da olacaktır. Onlarla amansız mücadelenin kaçınılmaz olduğu zamanlar gelip bizi bulacaktır. Bugün olduğu gibi... Hayat, bu çirkin yüzünü hiç saklamamıştır. Dünya kurulalı böyledir. Habil ve Kabil, bunun ilk şahitleridir. Hasımlarımızla mücadelede başarılı olmak için haklı olmak yetmez, aynı zamanda güçlü olmak da gerekir. Maddi güç, manevi güçle yedeklenmelidir. "Gücünüz yettiğince kuvvet hazırlayın" ilahi buyruğu tüm zamanlar için geçerlidir. Bilgi düzeyi, istihbarat ağı, teknolojik gelişim, ekonomik güç hasımlarla mücadelede belirleyici araçlardır. Bunlar fert bazında, toplum nezdinde ve devlet çapında tartışmasız sahip olunması gereken unsurlardır. Şu kadarı var ki güç olarak görülen bu değerler, ahlak ve takva elbisesi ile de bezetilmelidir. Ahlaktan, adaletten ve merhametten soyundurulmuş güç, güç değil, başa beladır. Böyle bir güç, fert için beladır; onu militanlaştırır. Toplum için beladır; toplumu kaosa sürer. Devlet için de beladır; devleti, örgüt yapar. Salt güç, zulümden başka ne üretebilir ki? Değerlere giydirilen güç ise zulümlere kalkandır. Değer üzerine kurulan gücün önünde hiçbir hasım duramaz. Kimi zaman saygıdan, kimi zaman korkudan daima kendini gizler. Hasımları susturacak, zulümleri durduracak kıvam içi boş lafla, ayakları yere basmayan hamasetle becerilecek bir şey değildir. Akıl ister. Emek ister. Hikmet ister. Feraset ve basiret ister. İrade ister. Fertleri geliştirmek, ilimle irfanla donatmak, enerji israfına sebep olacak asrın tuzaklarından onları korumak gerekir. Toplumu değerler üzerinde yükseltmek, ahlak ve erdem sahibi kılmak ve toplumu değersizleştiren asrın eritici fitnelerine karşı korunaklı hale getirmek gerekir. Devlet tarihsel köklerine bağlı kalarak, milli ve manevi kimliğini bozmadan yüksek derecede organize olarak değerlerini sağlıklı bir yönetim biçimi ile yönetmelidir. Fertler, birini bile dışlamadan kabiliyetleri doğrultusunda topluma ve devlete katma değer oluşturacak imkanlara kavuşturulmalıdır. Toplum, hiçbir rengi bile dışlanmadan her biri bütünün bir parçası olarak görülmeli ve toplumda, birlikte yaşama bilinci tesis edilmelidir. Devlet, fertlerin ve toplumun enerjisini zayi etmeden onu bir havzada biriktirerek adalet, ahlak ve merhametle bu enerjiyi organize edip yönetmelidir. Her alanda üretim coşkusu oluşturulmalıdır. Yapılan işin en iyisini hedeflemek, yapılan işi en estetik biçimde yapmak, yapılan işte en ekonomik faydayı amaçlamak, her işi en sağlam bilgiye tutunarak gerçekleştirmek, Kuran'ın kalite standardıdır. İhsan kavramı, bu dört boyutlu kaliteyi ifade eder. Bu coşku toplumun kılcal damarlarına enjekte edilebilirse işte o zaman bu millet edilgenlikten kurtulup eski etkinliğini kazanacaktır. Tekrar edelim fertlerin ve toplumun oluşturduğu enerji bir havzaya akıtılmalıdır. Kıble birliği buna işaret ediyor. Günlük hayatımızın önemli bir parçası olarak emredilen kıble şuuru, fertleri ve toplumu aynı istikamete yönlendirir. Cuma ve bayram namazları, kurumsal yönelişi temsil eden muhteşem pratiklerdir. Bu yetenek düzeyini tutturan milletler, tarihin öznesi olmuşlardır. Bu düzeyi tutturamayan milletler, tarih sayfasından silinip gitmişlerdir. Her karakterin kendine has davranış biçimi, dışa vurum şekli vardır. İsra, 84. Tevhit ve kıble birliği oluşturan toplumlar, kendi karakteristik özelliklerine uygun davranmalıdırlar. Toplumu ve devleti ilgilendiren dahili ve harici problemler karşısında bu karakterin sarsıntı yaşama seçeneği yoktur. Millet olma şuuru, basiret ve ferasetle soğukkanlı olmayı gerektirir. Toplumu toplum yapan bağlar güçlendirilmelidir. "Dostları ile uğraşanlar, düşmanlarını yenemez". Selahaddin Eyyubi bu sözü söyleyeli asırlar geçmiş ama tazeliği hala üzerinde. Demek ki hayat, aynı yataktan akmaya devam ediyor. Kıbleden olduğu gibi namazdan da yararlanabiliriz. Namaz bugün de varsa -ki var- saf düzenini toplum içinde de yaşanır kılmalıyız. İhtilafları rahmete çevirecek mekanizmalar ve kurumlar kurmalıyız. Diz dize olmayı omuz omuza gelmeyi, kol kola girmeyi, el ele tutunmayı ve gönül gönüle yol almayı biz beceremezsek kim becerecek? Biz birbirimizi tüketirsek bizi kim üretecek? Biz birbirimize sırt dönersek çubuğumuzu kim yerden kaldıracak? Düşmanı düşman belleyemez dostu dost bilemezsek bize kim omuz verecek?
Saf insan kalma ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı karşılamak en başta Kuran'ın müntesiplerine yakışır. Derli toplu şahsiyet olma zarureti vardır. Bunu Peygamberin ümmeti karşılamazsa kim karşılayacak. Peygamber, Müslümanlara kıymetli bir örnektir. Müslümanlar da insanlığa örnek olma bilincini yakalamalıdır. Müminler bunu becereceği güne kadar durum stabildir.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
MÜSLÜMANLARIN TEMSİL SORUNU VE GELECEK PERSPEKTİFLERİ - 13/11/2024 |
Müslümanların Temsil Sorunu ve Gelecek Perspektifleri |
ORTALIK KOÇTAN GEÇİLMİYOR - 04/12/2023 |
Ortalık Koçtan Geçilmiyor |
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR - 25/09/2023 |
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR |
KULLUK ÖZGÜRLÜK MESELESİDİR - 14/03/2023 |
Kulluk Özgürlük Meselesidir |
53. YILA GİRERKEN - 14/01/2023 |
53. Yıla Girerken |
TÜKETİM İSTASYONU YILBAŞI - 28/12/2022 |
Tüketim İstasyonu Yılbaşı |
YAKINLAŞMA ANAFORU - 18/10/2022 |
Yakınlaşma Anaforu |
GÖNLÜN EN KIYMETLİ İSTİFADESİ - 25/09/2022 |
Dede-Torun |
EKONOMİYİ ETKİLEYEN DÖRT TERİM - 15/09/2022 |
Ekonomiyi Etkileyen Dört Terim |
Devamı |