.......
BERAT GECESİNİ NASIL İHYA EDELİM?
بسم الله الرحمن الرحيم
الحمد لله رب العالمين والصلاة والسلام علي رسولنا محمد وعلي اله وصحبه اجمعين
يا ايها الذين امنوا توبوا الي الله توبة نصوحا عسي ربكم ان يكفر عنكم سيئاتكم ويغفر لكم
كل بني ادم خطاء و خير الخاطئين التوابون
Muhterem kardeşlerim,
Bu gece Rabbimizin engin rahmetiyle mağfiret kapılarının ardına kadar açıldığı özel zamanlardan birisi olan Berat Gecesini ihya ediyoruz. Cenâb-ı Hak; iman, ibadet ve düşünce hayatımız bakımından geçmişimizi muhasebe etmemiz, kendimizi yenilememiz, geleceğimizi planlama ve ümitlerimizi tazelememiz için büyük bir fırsat olan bu geceyi hayırlara vesile eylesin.
Biz müminler için elbette bütün zamanlar kıymetlidir. Dolayısıyla, ömür sermayemizin her anı yüce Allah’ın rızasını kazanmak gayesiyle kulluk şuuruyla değerlendirilmesi gerekir. Bununla beraber mübarek gün ve geceler, Rabbimizin ibadetlerimizi kat kat mükâfatlandırmak, dua ve isteklerimizi kabul etmek, bağışlanmamıza imkân tanımak üzere bizlere ikram ettiği bereketli zamanlardır. Haddi zatında idrak edeceğimiz Berat gecesi de hiç şüphesiz yaratılış gayemizi, kendimize, Rabbimize, çevremize ve bütün mahlûkata karşı sorumluluklarımızı gözden geçirmek ve daha güzel bir hayata yeni bir başlangıç yapmak için önemli bir vesiledir.
Aziz Kardeşlerim!
Berat Gecesi, Her Şeyden Önce Bir Muhasebe Zamanıdır
Dünya planında bir yıllık mukadderatın kayda geçirildiği bu gece, Rabbimizle ahdimizi ve akdimizi gözden geçirmek ve geçmişimizin muhasebesini yaparak geleceğimizi planlamak için değerlendirilmesi gereken son derece kıymetli bir zamandır.
Bu zamanı en iyi şekilde değerlendirerek hayatımızın muhasebesini yapmak, hem kendimiz hem ailemiz hem de geleceğimiz için büyük bir öneme sahiptir.
Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿١٨﴾
“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”
Bu vakte erişenler için büyük bir nimet olan bu gece; nereden gelip nereye gittiğimiz hakkında bize ışık tutarak geçmişin, hâlin ve geleceğin idrakine varma imkânı sunan bir şuur vesilesidir. Dolayısıyla bu geceyi, kulluk yolculuğumuzdaki zaaf ve savrulmaları istikametle buluşturacak yeni kararlar almak ve hayatımızda yeni bir sayfa açmak için bir milat olarak değerlendirmek gerekir.
Bu itibarla, Berat gecesini kapsamlı bir tefekküre vesile kılarak bütün yönleriyle hayatımızı gözden geçirmeliyiz. Bu gecede, zamanın ve mekânın hakkımızda şahitlik edeceği adalet ve hesap gününde mahcup olmayacağımız bir ömür yaşama gayretimizi ve nesillerimize daha iyi bir dünya bırakma sorumluluğumuzu muhasebe etmeliyiz.
Berat Gecesi, Aynı Zamanda Dua ve Yakarışların İcabet Vaktidir
Allah’a kulluğun temeli ve ibadetin özü olan dua, insanın acziyetinin farkında olması ve bütün kâinatın sahibi olan Cenab-ı Hakk’a iltica etmesidir.
Dua insanın Allah katındaki değerinin göstergesidir.
Nitekim Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de:
قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ي لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْۚ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَاماً ﴿٧٧﴾
“De ki: "İbadetiniz (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” buyurarak bu gerçeğe vurgu yapmaktadır.
Kendi acizliğinin farkına varan insan, içten bir yakarışla halini Allah’a arz ederse mutlaka inayet ve hidayet bulacaktır.
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ
“Rabbiniz şöyle buyurdu: ‘Bana dua edin, size cevap vereyim (duanızı kabul edeyim)”
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”
Muhterem kardeşlerim!
Rabbimizin engin rahmetiyle umut, bağışlanma ve huzur kapılarının açıldığı bu mübarek gece, bizi değerli kılan inancımıza sımsıkı sarılıp kulluk vazifemizin idrakiyle Nebevî ahlakı yeniden kuşanma vaktidir.
Gafletle geçen yıllarımızın affı ve günahlarla kirlenen kalplerimizin arınması için bizlere verilen eşsiz bir fırsat olan bu gece, dünya ve ahirete dair isteklerimizin Allah katında karşılık bulacağı icabet vaktidir.
Bu hususta Peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Şaban ayının 15. gecesi olduğunda o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece güneşin batışından fecre kadar (olan sürede) dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim! Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim’ der”
O halde bu geceyi vesile kılarak hayatın çeşitli sıkıntıları ile nefsin şiddetli baskılarıyla mücadelede yorgun düşen ruhlarımıza yeniden bir heyecan ve coşku kazandırmalıyız.
Berat Gecesi, Sınırsız Mağfiret Müjdesidir
Bu gece, 14 asır önce ilahi mağfiret muştusunun ilan edildiği hesapsız bağışlanma vaktidir. Bizlere takva üzere bir hayat kurma bilinci aşılayan bu geceyi diğer zamanlardan üstün kılan en önemli özellik, Allah’ın sonsuz rahmetinin bu gece daha fazla tecelli etmesidir.
On dört asırdan beri insanlığın ufkunu aydınlatan hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’deki şu ayet, Rabbimizin mağfiretinin sonsuzluğuna işaret etmektedir:
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعاًۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ ﴿٥٣﴾
“De ki: "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Hiç şüphesiz bu ayetin ifade ettiği hakikat, bütün insanlık için büyük bir kurtuluş muştusudur.
O halde hiçbir insan, “günahım bağışlanmaz” diye asla ümitsizliğe düşülmemelidir. Çünkü hiçbir günah, Allah’ın rahmetinden daha büyük değildir. Yeter ki kul, günahının farkında olarak pişmanlık duysun, hatalarından tövbe ederek Allah’a yönelsin ve O’dan bağışlanma dilesin… Allah affedicidir, sonsuz kerem sahibidir ve affetmeyi sevendir.
Berat Gecesi, Tövbe Etmek İçin Büyük Bir İmkândır
Bu gece, kıymetini bilmeden tükettiğimiz ömür için bizlere bahşedilmiş adeta bir telafi imkânıdır. Geçmişin muhasebesini yaparak ardımızda bıraktığımız her hatamız için pişmanlık duyup günahlarımıza tövbe etmek için büyük bir fırsattır.
Değerli Kardeşlerim!
İnsanoğlu yaratılış itibariyle gerek kendisine ve çevresine, gerekse Rabbine karşı hata yapma ve günah işleme potansiyeline sahip bir varlıktır. Bu durum, insanın irade sahibi olmasının bir neticesi ve imtihan için yaratılmış olmasının bir alametidir.
Hiç şüphesiz bütün bu hata ve günahlara rağmen hayat sınavını başarıyla geçmenin yolu ise tövbe ve istiğfardır.
Peygamber Efendimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır:
“Bütün Âdemoğulları günahkârdır, günahkârların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.”
Tövbe etmek, Allah’ın rızasına uygun olmayan her şeyden yüz çevirmek ve Allah’ın azabından yine O’nun mağfiretine sığınmaktır.
Samimi bir tövbe, dünya ve ahiret huzurunun teminatı için açılan bir kapıdır. Tövbe, kulun işlediği kötülük ve günahlara pişman olup, onları terk ederek Allah’a yönelmesi, emirlerine uyması ve yasaklarından kaçınması suretiyle Allah’a sığınarak bağışlanma dilemesi demektir.
Tövbe etmeyi bir kurtuluş yolu olarak bize emreden Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعاً اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿٣١﴾
“Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!”
Bizlere her konuda en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimiz (sav) de tövbenin önemini şu veciz hadis-i şerifleriyle ortaya koymuştur:
“Güneş batıdan doğmadan önce kim tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder.”
“Günahlardan hâlis olarak tövbe eden kişi hiç günah işlememiş gibidir.”
Değerli Müminler,
Elbette tövbe sadece dil ile yapılan bir şey değildir. Bilakis kulun, kalbi, niyeti, azmi ve bütün davranışları kapsayan bir eylemdir.
Bu sebeple Yüce Rabbimiz,
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحاًۜ عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ
"Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle/samimiyetle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar” buyurmaktadır.
Böyle bir tövbe için;
Yapılan hata veya günahın farkında olarak samimiyetle pişmanlık duymak, kesin bir kararla onu bir daha yapmamaya azmederek salih ameller/güzel işler yapmak gerekir. Eğer kul hakkı yenmiş ve bu sebeple günaha girilmiş ise söz konusu hakkı sahibine iade ederek ya da ondan helallik alarak hatayı telafi etmek gerekir.
İşte okuduğum ayette Rabbimizin emrettiği ve kurtuluş yolu olarak gösterdiği nasuh tövbe, bu şekilde olmalıdır. Aksi halde sadece dil ile “ben tövbe ettim” demek asla yeterli olmayacaktır.
Zira insan, yaptığının yanlışlığını kabul ve itiraf etmezse ondan pişman olmaz, pişman olmazsa ondan vazgeçmez, o hatadan vazgeçmezse halini düzeltmez. Hatasını telafi etme gayreti içerisinde olmazsa o günahın zararından kurtulamaz.
Nitekim Kur’an-ı Kerim’deki tövbe ile ilgili ayetlerde, tövbe etmenin hemen peşinden “halini düzeltenler” ve “salih amel işleyenler” tanımlaması dikkat çekicidir.
Değerli Kardeşlerim!
O halde Yüce Allah’ın rahmetinin, sonsuz af ve mağfiretinin yeryüzünü kuşattığı bu esenlik gecesinde, içimizdeki manevi duyguların sesine kulak verelim. Kendimizle yüzleşmekten çekinmeden, bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız bütün hatalardan ve işlediğimiz günahlardan samimi pişmanlıkla tövbe ederek bir daha aynı günahlara yaklaşmama azmi ve bilinciyle Yüce Rabbimizden af ve mağfiret dileyelim.
Manevi diriliş ve ahlaki yükseliş için her türlü sorunun çözümüne ışık tutan Kur’an-ı Kerim’i ve yolumuzu aydınlatan Sünnet-i nebî’yi hayatımıza rehber edinelim.
Özellikle, tüm yeryüzünü etkileyen bir musibetle karşı karşıya kaldığımız bu günlerde, kendimiz, milletimiz ve tün insanlık için içten ve samimi yakarışlarla Rabbimize dua ve niyazda bulunalım. Yetkili mercilerin açıkladığı bütün tedbirlere uyalım. Tez zamanda bu sıkıntıdan kurtulmak için beraberce ümit, azim ve kararlılıkla mücadele etmeye devam edelim.
Sohbetimizi Peygamberimizin bize öğrettiği “Seyyidü’l-İstiğfar” duası ile bitirelim:
اللهمَّ انت ربي لا اِلهَ اِلاّ انت خلقْتَنِي وانا عبْدُكَ وانا علي عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ اَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ اَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَاَبُوءُ بِذَنْبِي فَاغْفِرْلِي فاِنَّهُ لا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ الَّا اَنْت
“Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ibadete lâyık ilâh yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lütfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim. Beni affet, şüphe yok ki günahları senden başka affedecek yoktur.”
Yüce Rabbimiz, günahlarımızı, hatalarımızı, isyanlarımızı, kusurlarımızı affeylesin. İki cihan mutluluğunu elde etmeyi nasip eylesin.
Bu duygu ve düşüncelerle, milletimizin ve İslam âleminin Berat Gecesi’ni tebrik ediyor; bu gecenin dünyada her türlü musibetten ve ahirette her türlü azaptan kurtuluşa, yeryüzünün sekinetine, bütün insanlığın huzur ve iyiliğine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
İnsan ve İslam
www.insanveislam.org