• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











El Âlem Ne Der Değil, el-Alîm Ne Der

El Âlem Ne Der Değil, el-Alîm Ne Der-Müberra AKTÜRK

18-07-2018

İnsan yalnız olarak geldiği dünyadan yine yalnız olarak ayrılacağının ve yaratıcıya tek başına hesap vereceğinin bazen farkında olmayabiliyor. Öyle kapılıyor ki hayatın ritmine yüreğinin sesini duyamayacak hale geliyor. Fıtrat üzere yaratılan insan, fıtratın sesini dinlemek yerine, kişiliği üzerinde aileden sonra en fazla etkisi bulunan çevre ile fıtrata aykırı hal alabiliyor. Özellikle ergenlik ve gençlik döneminde arkadaş çevresinin belirlediği bir hayatı yaşamaya başlıyor. Kalabalık psikolojisi ile hareket ederek kendisini felakete bile sürükleyebiliyor.

Günümüz gençlerinin aşısı olmayan virüsü “özenti” ile hayatlarını mahvettiklerine şahit oluyoruz. Aslında onları büyüten, eğiten anne babalar hayatın merkezine neyi alacaklarını iyice öğretmiş olsalardı, genç hangi şart ve ortamda olursa olsun yolunu şaşırmayacaktı.

Bizler eğer çocuğumuzu başkalarının arzu ve istekleri doğrultusunda büyütmüşsek o da büyüdüğünde aynı yolu takip ediyor. Doğduğu ilk andan itibaren hep başkalarına göstermek için, göstermelik bir hayat yaşamışsak o da büyüdüğünde hep başkalarına şirin görünmeye çalışacaktır. Daha çocuğa isim verirken farklı olsun, kimse duymamış olsun, herkese orijinal gelsin diyerek çocuklara isim vermek en başta yaptığımız hatalardan biridir. Diş çıkarma kutlamaları, ilk yaş günleri, bebek şekerleri ve daha bunun gibi nice yeni uygulama…

Düğünlerimizden cenazelerimize varıncaya kadar hayatın pek çok döneminde hep başkalarının hakkımızda ne düşüneceği korkusu ile hayatımıza şekil veriyoruz. Asıl bilen, el-Alîm olan, bizi bizden iyi bilen Yaratıcının bize şekil verdiği gibi, hayatımıza da şekil vermesine müsaade etmiyoruz.

Peygamberi çok seviyoruz ama hayatlarımız O’nun (s.a.s) hayatına da benzemiyor. Hayat kitabımız Kur’an’da Yüce Yaratıcı; “Peygamberde sizin için güzel örnek vardır” (Ahzap Suresi, 21) buyururken, hayat şartlarınız ne olursa olsun, O’nda (s.a.s) hepiniz için örnekler bulacaksınız müjdesini veriyor. Bu ayet, Müslümanların hayatlarının her yönünde Allah Rasûlü'nü bir örnek, model kabul etmelerini ve kişilik ile karakterlerini bu modele göre şekillendirmelerini söylüyor. Evladını güzel yetiştirmek isteyen ebeveynler elbette ki O’nu (s.a.s.) örnek alacak. Bir eğitimci eğittiği insanlara nasıl davranacağını elbette O’ndan (s.a.s) öğrenecek. O’nunla (s.a.s) yokluğa sabretmeyi, varlıkta infak etmeyi öğrenecek. İnsanı Kamil olmak isteyen elbette O’nun (s.a.s) izinden gidecek.

Attığımız her adımda, söylediğimiz her kelamda; acaba Rabbim bundan razı mı? Peygamberim beni bu durumda görse hoşuna gider miydi? Duygu ve düşüncesinde olsak kolay kolay yanlış davranışlarda bulunmayız. Derdimiz, gayemiz, davamız Allah’ın rızasını kazanmak olmalı. Rabbim razı olsun, başkalarını da razı eder diyebilmek için Rabbimizin razı olduğu zatı, Hz. Peygamber’i örnek almak zorundayız. “Eğer Allah’ı seviyorsanız Peygambere uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın”. (Al-i İmran Suresi, 31) ferman-ı ilahîsine göre hareket etmeliyiz.

el-Alîm olan yaratıcımız “Siz ister sözünüzü gizleyin, ister açık açık söyleyin, O gönüllerde saklı olanı bilir. Yaratan bilmez olur mu hiç?” (Mülk Suresi, 13-14) buyurarak bizi bizden iyi bildiğini, önemli olanın bizimde kendimizi bilmemiz olduğunu söylüyor.

Yunus Emre diyor ya;

İlim, ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir.

Sen kendini bilmezsin bu nice okumaktır!

Kendini bilen Rabbini bilir. Rabbini bilen hayatını ona göre şekillendirir. Hayatının her aşamasında O’nun razı olacağı işlerde koşturur. Ömrünü bu uğurda ebedileştirir. Çünkü bilir ki hayat O’nun la güzel, O’nun la anlamlı. O’nu bulmak insanı en büyük dehlizlerden, boşluklardan kurtarır. Ve bilir ki; O’nu tanıyan ve bilen zindanlarda da olsa bahtiyardır, O’nu tanımayan saraylarda da olsa bedbahttır.

İlk emri “Oku” olan dinin müntesipleri olarak, O’nu bulmak için önce kendimizi okumalı, nerden geldim, nereye gidiyorum, verilen bunca nimet neden verildi, neden yaratılan her şey bana hizmet ediyor, bunun karşılığında benden ne isteniyor. Bu sorularla okumalı kendini, bu sorulara cevap bulmak için okumalı. Her gece başı ellerinin arasında hayatını okumalı. Bu fani hayatı nasıl ebedi kılarımın hesabını yapmalı. Ömrünün neresinde olursa olsun dünyaya neden geldiğinin farkında olmalı.

Kendini okuyup bitirdikten sonra hemen yeni okumalara koyulmalı. Kâinatı okumalı mesela, yaratılan her şeyde eşiz bir nizam ve intizam var. Bunların hiç biri boş değil. Bir yaprak bile O’ndan izinsiz düşmezken bunca olan bitenin bir amacı olmalı. Kâinatı okuyarak hayatın farkına varmalı.

Sonra Kerim Kitabı okumalı, anlamalı. “De ki benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir” (Enam Suresi 162) diyebilmeli. Hayatının tam merkezine O’nun rızasını koyabilmeli. O’nun için sevmeli, O’nun için bugzetmeli. Dünyanın boş işlerinden yüz çevirebilmeli. Bilmeli ki Allah’ın yasakladığı şeylerden uzaklaştığında kendisine hicret sevabı yazılır.

Yaptığı her işi Allah için, ibadet bilinci ile yapmalı. Ev hanımı işini Allah için yapmalı, aşını Allah için yapmalı. Çocuklarına Allah’ın emaneti diyerek bakmalı. Baba sabah işe gitmek üzere evden çıkarken O’nun rızasını aramaya koyulmalı. Helal rızık peşinde koşarken O’nu bir an bile unutmamalı. Öğrenci kitabını O’nun adı ile açmalı. Dersleri can kulağı ile dinlerken her ilmin O’nu anlattığının farkında olmalı.

Yaşayabiliyorsa insan işte böyle yaşamalı. Hayırda yarışmalı, iyiliklerini arttırmak için uğraşmalı. Her an kendine şunu fısıldamalı; El âlem ne derse desin, yeter ki el-Alîm "senden razıyım kulum" desin!

Müberra AKTÜRK

Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Kız Yurdu
Manevi Rehberlik Birimi

1818 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam576
Toplam Ziyaret5023787
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI