A- Şahitlik Kavramı
B- Şahitliğin İslam Dinindeki Yeri
C- Doğru Şahitlikte Bulunmanın Önemi
D- Yalan Şahitliğin Kötülüğü
E- Kur’anın şahitliğe bakışı
F- Hadislerde Şahitlik
G- Şahitlik ve Doğru Şahitliğin Faydaları
1-Doğru Şahitliğin Adalete Katkısı
2-Doğru Şahitliğin Ahlaki Boyutu
3- İslamın özü doğruluktur
4-Doğru şahitlik yapmak kişinin dini, insani ve ahlaki bir görevidir.
5-Doğru şahitlik yapmak toplumda hak, adalet ve güven duygusunun yerleşmesini temin eder
6-Doğru şehadette bulunmak Allahın emridir
H-Yalan Şahitliğin Zararları
1- Yalan Şahitliğin Psikolojik Zararları
2- Yalan Şahitliğin Sosyolojik Zararları
i- Yalan şahitliğin zararları ve yalan şahitlik yapan kimseden korunma yolları
1- İslam dininde yalancılık yasaklanmıştır
2- Yalan şahitliği yapmak hakkın zayi olmasına ve adaletin yanıltılmasına sebep olur
3- Yalan şahitlik toplumda güven ve kardeşlik duygularının yok olmasına yol açar
4- İlim,amel, ahlak ve takva sahibi olmak
5- Yalan şahitlikte bulunana itibar etmemek
6- Yalancı ve yalan şahitlik yapanlara engel olmaya çalışmak ve bunların şerrinden Allaha sığınmak
Konuya şahitlik kavramı açıklanarak başlanır ve devamla yalanın ve yalan şahitliğin İslam dininde yasaklandığına vurgu yapılır.Daha sonra konuyla ilgili ayet ve Hadislerle yalan şahitliğin dini durumu ortaya konulur. Vaazın ilerleyen bölümünde yalancıların ve yalan şahitlikte bulunanların dünyada bir hakkın zayi olmasına ve ahirette de azaba çarptırılacağına değinilir.Yalanın ve yalan şahitliğin zararının sadece bunu söyleyen kimseye değil kendi dışındaki diğer insanlara ve toplumun tamamına zararı olacağı belirtildikten sonra bunun kul hakkıyla ilgili boyutuna yer verilir. Ayrıca bu tür bir davranışın toplum açısından nedenli kötü bir davranış olduğuna işaret edilir. Şahitliği gizlemek, bildiğini söylememek öyle dış organların işlediği günah gibi değildir. Bizzat imanın karargahı olan kalbin işlediği bir günahtır. Bundan dolayı da en büyük günahlardandır.
Şahitlik, bildiği veya gördüğü bir olaya tanıklık etmek demektir. Yalan şahitliği yapan kimse üç çeşit günah işlemiş olur: Birincisi, yalan konuşuyor. İkincisi, haksız olan kimseye yardım ediyor. Üçüncüsü de haklı olanı kötü duruma düşürüyor. Yalan şahitliği yapmak nasıl günah ise bildiğini ve gördüğünü söylememek de aynı şekilde günahtır. Çünkü bu durumda haksız olanın bilinmesi, suçlunun cezalandırılması örtbas edilmiş olur. Yalanın her çeşidi günahtır. Hele yalancı şahitliği, yalanın en çirkini ve en zararlısıdır. Herhangi bir çıkar için yahut hatır için yalan şahitliği yapmak büyük günahtır. Yalancı şahit, başkasının dünyasını yapacağım, gönlünü alacağım diye kendi ahiretini yıkmış olur. Sonra da yaptığı yalan şahitlikle hakkın kaybolmasına ve günahsız insanların eziyet görmelerine, mağdur olmalarına sebep olur. Evet, bir mü'minin işlemediği bir günah yüzünden eziyet görmesi, buna sebep olanı rahatsız etmeyecek mi? Bunu düşündükçe içi sızlamayacak mı? Kendisine böyle bir muamelenin yapılmasını nasıl istemiyorsa kendisi de başkasına böyle muamele yapmamalıdır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُونُواْ قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاء لِلّهِ وَلَوْ عَلَى أَنفُسِكُمْ أَو الْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ إِن يَكُنْ غَنِيّاًأَوْ فَقَيراً فَاللّهُ أَوْلَى بِهِمَا فَلاَ تَتَّبِعُواْ الْهَوَى أَن تَعْدِلُواْ وَإِن تَلْوُواْ أَوْ تُعْرِضُواْ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيراً
“Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır” [1]
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُونُواْ قَوَّامِينَ لِلّهِ شُهَدَاء بِالْقِسْطِ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَىأَلاَّ تَعْدِلُواْ اعْدِلُواْ هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” [2]
Mü’minlerin vasıfları sayılırken şöyle buyurulmaktadır:
وَالَّذِينَ هُم بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُون
“Onlar, şahitliklerini dosdoğru yapan kimselerdir.” [3]
وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِمَرُّوا كِرَاماً
“Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.”[4]
Konu ile ilgili faydalanılabilecek diğer ayetler ise şunlardır:
Ahzap,33/ 58, Bakara,2/ 140-142 –146 -188-282-283; Al-i İmran, 3/169;Nisâ,4/ 135;Hadid,11/19; Maide,5/8-106-108; En’am, 6/152; Ahzab,33/70-71;Talak, 65/2. ayetlere bakılabilir.
وعن زيد بن خالد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ ﺺ: أَ أخْبرُكُمْ بِخَيْرِ الشُّهَدَاءِ؟ الَّذِي يَأتِي بِشَهَادَتِهِ قَبْلَ أنْ يُسْألَه
Zeyd İbnu Halid (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Size şahidlerin en hayırlısını haber vermeyeyim mi: O kendisine taleb edilmezden önce şehadet etmeye gelendir." [5]
عن أبي بكر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ ﺹ: أَ أُنَبِّئُكُمْ بِأكْبَرِ الْكَبَائِرِ؟ ثﻶَثاً. قُلْنَا: بَلى. قَالَ: اﻻشْرَاكُ باللّهِ، وَعُقُوقُ الْوَالِدَيْنِ، وَقَتْلُ النَّفْسِ، وَكَانَ مُتَّكِئاً فَجَلَسَ فقَالَ: أَﻻ وَقَوْلُ الزُّورِ، وَشَهَادَةُ الزُّورِ. فَمَا زَالَ يُكَرِّرُهَا حَتّى قُلْنَا لَيْتَهُ سَكَتَ
Ebu Bekr (RA) dan rivayet olunmuştur.Peygamberimiz: "Büyük günahların en büyüğünü size haber vereyim mi? buyurdu. dinleyenler: Evet, bildir, ey Allah'ın Resûlü, demeleri üzerine, Peygamberimiz: Allah'a ortak koşmak, anne ve babaya karşı gelmek, adam öldürmek buyurdu. Sonra da dayandığı yerden ayrıldı ve oturdu : İyi dinleyin, bir de yalan söz, yalan şahitliğidir, buyurdu. Bu sözü durmadan tekrar ediyordu. Orada bulunanlar: Keşke sükut buyursalar, dediler.[6]
وعن أيمن بن خُرَيْم بن فاتك قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ( ﺹ): عُدِلَتْ شَهَادَةُ الزُّورِ إشْرَاكاً بِاللّهِ تَعالى. ثُمَّ قَرَأ: فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ ا‘وْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ حُنَفَاءَ للّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ.
Eymen İbnu Hureym İbni Fatik anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):"Yalan şehadet Allah'a şirkle bir tutulmuştur!" buyurdular ve şu ayeti okudular. (Mealen): "...Putlara tapmak gibi bir pislikten ve yalan sözden de kaçının." (Hacc, 22/30). [7]
VI- Yararlanılabilecek Bazı Kaynaklar
Hadisler: Müslim, Akdiye 19, (1719); Muvatta, Akdiye 3, (2, 720); Ebu Davud, Akdiye 13, (3596); Tirmizî, Şehâdât 1, (2296). Ebu Davud, Edeb, 7; Ebu Davud, Edeb, 93; Tirmizî, Fiten, 3; Şamil İslam Ansiklopedisinin Şahitlik mad.
Lütfi Şentürk, Seyfeddin Yazıcı, İslam İlmihali, DİB. Yay. İbrahim Canan, Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye; Hadis Ansiklopedisi, c: 5.; Dinde yalan yoktur Nazmi (Nizami) Sakallıoğlu. İstanbul : Alan Yayıncılık, 1990.
* Not: Bu vaaz projesi Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Medet COŞKUN tarafından hazırlanmıştır.
[1] Nisa,4/135
[2] Maide,5/8
[3] Meariç,70/33
[4] Furkan,25/72
[5] Tirmizî, Şehâdât 1, (2295), (IV ,544)
[6] Buhari, Şehâdet, 10, (III,152)
[7] Tirmizî, Şehâdât 3, (2299-2300, 2301); (IV, 547)