Evlilik Problemlerinde Boşanma Bir Çözüm mü? ![]() Evlilik Problemlerinde Boşanma Bir Çözüm mü? Temelde hukuksal bir içeriği olan boşanma; ölüm nedeni dışında kanunda yazılı şartların gerçekleşmesi veya tarafların bizzat şarta bağlı veya şartsız anlaşarak evliliği sona erdirmesidir. Sosyal bir problem olarak boşanma, bazı toplumlarda çok zor iken bazı toplumlarda veya ülkelerde de çok kolaydır. Evlilik problemlerinin bir sonucu olarak, eşler arasındaki sorunların boşanmayla sonuçlanmasının çok çeşitli nedenleri vardır. Ancak boşanmaya, genellikle evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan ‘şiddetli geçimsizlik’ gerekçe gösterilir. Şiddetli geçimsizlik, eskiden çok sık görülen bir boşanma nedeni değildi. Modern yaşamın bir sonucu olarak bugün, şiddetli geçimsizliğin en başta gelen boşanma nedeni olması, eşlerdeki aile bilincinin zayıflamasından ve eşlerin karşı karşıya kaldıkları problemlerle başa çıkmalarında, yakın çevrelerinden gereken sosyal desteği bulamamalarından kaynaklanmaktadır. Geleneksel aile yapılarında, aile içindeki tecrübeli olan büyükler, yeni evlenen çiftlere bir anlamda aile danışmanlığı yaparak onları yönlendirebiliyorlardı. Dolayısıyla daha tecrübesiz olan eşler arasındaki problemlere, büyümeden dinamik bir şekilde çözüm üretilebiliyordu. Zamanla modern yaşamın getirdiği rekabetçi ortam ve ekonomik kaygılar gibi nedenler, aileleri bağımsız yaşamaya zorladı. Dolayısıyla çekirdek ailelerdeki bugün ortaya çıkan problemlerin çözümünde, aile büyüklerinin ve/veya akrabaların sosyal desteği ve yardımı artık görülemez oldu. Evlilikler, bir yönüyle genel olarak hayatı birlikte geçirmek ve paylaşmak üzere oluşturulan kesintisiz dinamik sosyal organizasyonlardır. Her ne kadar hayat boyu bir birliktelik planlansa da, çeşitli nedenlerle kesintisiz birliktelik sağlanamayıp bazı evlilikler ayrılmayla sonuçlanabilmektedir. Nitekim ABD’de her iki evlilikten biri ne yazık ki boşanmayla sonuçlanmaktadır. Türkiye’de ise, boşanma oranları her geçen gün hızla artmaktadır. Konuyla ilgili olarak boşanma istatistikleri dikkate alındığında başlıca boşanma nedenlerinin şunlar olduğu görülür:
Öte yandan yukarıdaki sebepler nedeniyle evlilik sorunları yaşayan bir çiftin, anne-baba olarak da çocuklarıyla aile içi sağlıklı ilişkiler kurabilmeleri oldukça zordur. Böyle bir durumdaki anne ya da baba, ayrı ayrı çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kursalar bile, birlikte çocuklarına karşı tutarlı ve dengeli tutum ve davranışlar sergilemekte güçlük çekerler. Dolayısıyla bir evliliği, çözüm üretilemeyen sorunlarla devam ettirmenin psikolojik açıdan çocuk üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler, bazen boşanmanın kendisinin yaratacağı etkilerden daha fazla yıkıcı olabilir. Eşler, tüm çabalara rağmen birlikte yaşama noktasında fikir birliğine varamayıp boşanma kararı aldıklarında söz konusu bu süreç, her iki taraf için de sancılı bir dönem olarak ortaya çıkar. Özellikle de evlilik süresince aileye yeni bir birey/çocuk katıldıysa, boşanma daha da sıkıntılı bir sürece girer. Durum böyle olunca sadece boşanma süreci değil, süreç sonrası da problemlidir. Konuyla ilgili yapılan çalışmalarda, yeni boşanan çiftlerin daha çok travma sonrası stres bozukluğu, sosyal uyum zorluğu ve yalnızlık gibi psikolojik rahatsızlıklar yaşadıkları gözlemlenmiştir. Bu nedenle eşler, evliliğin sürmesi için gösterdikleri tüm çabalara rağmen boşanma kararı alma aşamasına gelmişlerse, bu aşamada da mantıklı hareket etmelidirler. Her şeye rağmen boşanma kararı, eşlerin yaşamlarındaki kırılma noktalarından birisi olduğu için bir anlık heyecan ve/veya öfkeyle evliliği sonlandırma seçeneği hemen düşünülmemelidir. Şüphesiz ki, boşanmaların en ağır bedelini çocuklar öder. Konuya ilişkin yapılan araştırmalarda, boşanmış ailelerin sayısının artması ile çocukların suç işleme oranlarının yükselmesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Öte yandan boşanmanın sebebi ve şekli, çocukların boşanmadan psikolojik olarak ne kadar etkileneceğini de belirler. Örneğin, konuyu daha somutlaştırmak için aile içi iletişim bozukluğu nedeniyle biten bir evlilik ile eşlerden birinin ihaneti sonucu biten bir evlilik karşılaştırılabilir. Birinci örnekte, eşler daha uzlaşmacı ve çocukla ilgili sorunların üstesinden gelme konusunda birleşerek daha akılcı davranabilirler. İkinci örnekte ise, eşler birbirlerine karşı daha öfkeli ve düşmanca tutumlar sergilerler. Durum böyle olunca, isteseler de uzlaşmacı olamayabilirler. Dolayısıyla ikinci tip boşanmalarda ise, çocuklar doğal olarak daha fazla zarar görürler. Öte yandan eşleri boşanma kararı almaya iten sebepler ne olursa olsun, boşanma kararlarını kesin olarak vermeden önce, kendi kendilerine oto-kontrol yaparak mutlaka şu kişisel önermeler üzerinde düşünmeleri gerekir:
Boşanma, bir yandan bir sonlanma iken, diğer yandan bir başlangıçtır. Fakat boşanma eşlerin hayatında, nedeni ne olursa olsun bir hata olarak görülebilir. Sonuçta pişmanlık da bir hatanın sonucudur. Bunun yanı sıra boşanmak, her zaman kurtuluş olmadığı gibi, mutsuz bir evliliği sürdürmek de çözüm olmaz. O nedenle şayet eşler, tüm çabalara rağmen boşanma kararlarını kesin olarak verdilerse, bu aşamada özellikle çocuklar için ‘boşanma sürecinin sağlıklı yönetimi’ oldukça önem arz eder. Dolayısıyla çocuğun boşanma sürecinden olabildiğince az etkilenmesini sağlayabilmek için şu noktalara dikkat edilmelidir:
Özetle, ailede yaşanan sorunların boşanmayla bitmemesi için bireylere ‘aile olma bilincinin kazandırılması’,sorunların neden kaynaklandığı, nasıl çözüleceği ve ailede kriz yönetimi gibi konularda eğitim verilmesi çok önemlidir. Çünkü eşleri boşanma aşamasına getiren tek bir nedenden söz etmek çoğu zaman mümkün değildir. Boşanma, aile içinde bir sürecin sonunda gelinen noktadır. Bu süreçte ilişkiyi olumsuz yönde etkileyen faktörler birikir ve bardağı taşıran son damla boşanmanın nedeni olarak ortaya çıkar. Eşler arası iletişimde ‘son’ damlanın ne olacağını önceden kestirmek oldukça zordur. Bu nedenle çiftlerin boşanma aşamasına gelmeden sorunlarını çözmeyi öğrenmesi ve boşanmaya neden olacak iletişim hatalarının farkına varması hayati önem arz eder. Zira konuya teolojik açıdan bakıldığında, İslam dinin temel iki kaynağı olan Kur’an ve sünnette de, mecbur kalınmadıkça boşanmanın onaylanmadığı görülür. Sonuç olarak, boşanma öncesi ve sonrasıyla ilgili eşlere pratik kapsamda şu önerilerde bulunulabilir:
Dr. Mustafa Koç, Bursa / Orhangazi Vaizi, Diyanet Aylık Dergi, Nisan 2009 |
1324 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |