• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
HANGİ HOCANIN SÖYLEDİĞİ DOĞRU?
27/08/2017

Çokça duyduğumuz sorulardan biridir bu:

"Hocam, hangi hocanın söylediğine inanalım, hangisinin dediği doğru?"

Bu soru, bana hep Nasrettin hocanın şu fıkrasını hatırlatır:

Kadılık yaptığı sırada Nasreddin Hoca'ya bir adam gelip başından geçen bir olayı kendince anlatmış. 

Giderken sormuş :

- "Haklı değil miyim Hocam?"

- "Haklısın," demiş Hoca.

Biraz sonra başka biri gelmiş, o da aynı olayı kendi yorumuna göre anlatmış. 

Sonra sormuş:

- "Haklı değil miyim Hocam?"

Ona da :

- "Haklısın," demiş Hoca.

Adam gittikten sonra karısı içerden seslenmiş :

- "Efendi ikisine de haklısın dedin, birisi haksız olmalı değil mi?" dediğinde;

- "Sen de haklısın Hanım" demiş Hoca.

Şaka bir yana gerçek şu ki; dinde, Zât-ı İlahî, tevhid, nübüvvet, ahiret gibi üzerinde ittifak edilen değişmez hakikatler vardır. Bir de içtihat ve yoruma açık meseleler vardır ki bunlar daima ihtilaf erzeder. 

Yorumlamak, öznel bir eylemdir haddizatında.. Özne insan olduğunda eylemin nesnel olması mümkün mü? Çünkü olaylar ve olgular karşısında herkes (az da olsa) farklı açılarla konumlanmıştır. Her farklı açı, aynı şeyin farklı görünmesine sebep olur. Herkes kendi penceresinden bakar olaylara. Bunda bir beis yok elbette. Hatta çoğu zaman rahmet bile olur bu ihtilaflar. Yeter ki, dinleyici veya okuyucu bu öznelliğin farkında olsun.

Her bir hocanın veya âlimin bakış açısının oluşmasında çeşitli iç ve dış etkenler vardır. Yetişme tarzı, eğitim şekli ve düzeyi, inancı, idealleri, psikolojisi ve sosyal çevresi bunlardan bazılarıdır. Tutum ve kanaatleri öznelleştiren de bu etkenlerdir. Bu itibarla hoca, dinin temel kaynaklarını hep bu öznel bakışla ele alır. Olayları hep bu açıdan yorumlar.  Problemleri hep bu perspektiften izah etmeye çalışır. Her hangi bir meseleyi ne kadar etraflıca bilirse bilsin, söylemleri hep bu öznel bakış etrafında şekillenir. Herhangi bir meselenin belki bir çok yönüne vâkıf olduğu halde genellikle sadece bir yönüne yoğunlaşır ve meseleyi o açıdan değerlendirir. 

Kendisi bildiği halde dinleyicileri veya okuyucularıyla bütün farklı bakış, yorum ve anlayışları da paylaşan hoca sayısı yok denecek kadar azdır. Hem zaten bu gerekli de değildir. Fakat asıl mesele, çoğu dinleyici veya okuyucunun bu hususu hep göz ardı etmesidir. Herşeyi kendisine sunulandan ibaret zannetmesidir.

Bu vahim yanılgı, kişiyi sadece bir fikirde sabit kadem yapar.. Kişi, oradan elde ettiği bilgiye ganimet bulmuşçasına sarılır. Doğrunun sadece o olduğu vehmine kapılır. Eleştirel düşünme kabiliyetini kaybeder. Meseleyi sadece o hocanın anlattığından ibaret sanma gafletine düşer. Artık sadece onun "doğru" dediğini doğru, "yanlış" dediğini yanlış bilir.

Bu anlayış, zamanla kişide bir inanca bile dönüşebilir. Böylelikle iş, tam bir teslimiyetle önünde diz çöktüğü hocasını takdis etmeye kadar varır. Daha da kötüsü kişinin aklını, ruhunu, halini ve istikbalini ona teslim etmesidir.

Bu noktadan sonra artık feraset kaybolur. Ufuk daralır.. Böylelikle kişi, o dar ufukta göremediği her fikri, yorumu ve kişiyi ötekileştirmeye hatta tekfir etmeye bile yeltenir. Adeta intisap ettiği fikre/yoruma dört elle sarılarak başkalarını dinlemekten ve okumaktan kaçınır. Zamanla intisap taassuba dönüşür ve kişi git gide İslam'ın evrensel ruhundan uzaklaşır. Artık başka insanları, farklı fikirleri dinlediğinde veya okuduğunda onların kendini saptıracağını zanneder/vehmeder. 

Oysa ihtilaf (çeşitlilik), hayatın doğasında var; bu yüzden fikrî intisap, insanı taassuptan başka bir yere götürmez.. Farklılıklara açık olmak gerekir. Kişi, ancak farklı insanları dinleyerek, farklı fikir ve yorumlardan haberdar olarak kendisini (hatalarını) düzeltebilir.

Şayet zaten doğru yoldaysa mutlaka dayandığı güçlü bir delili olmalıdır insanın. Bu durumda başkalarının kendisini saptırmasından neden korkar ki?

Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle uyarır:

"Ey İnananlar! Siz kendinize bakın; doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir." (Maide, 105)

O halde,

Yoruma açık herhangi bir konuda bir hocayı dinlemekle yetinmemek, her hocayı dinlemek gerekir. Her yorumun doğrulanacağı gibi yanlışlanacağı da bilinmelidir.. Tehdit, tahkir, düşmanlık ve tedhiş olmadığı sürece fikrî çeşitlilik iyidir... 

Balın kıymeti ondandır ki, her çiçekten iz taşır.

Kâinatın güzelliği, çeşitliliğinde gizlidir.

İslam'ın üstünlük alametidir ki, kişileri değil ilmi (hakikati) önceler.

"Onlar ki, sözü dinlerler ve onun en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir ve onlar sağduyu sahipleridir." (Zümer, 18)

Hiç şüphesiz, güzelliğin ölçüsü de Kur'an ve Sünnete uygunluktur..

 



2109 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi17
Bugün Toplam1167
Toplam Ziyaret5039422
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI