1) Hz Muhammed'in elçi olarak gönderileceği önceki kitaplarda bildirilmişti. 

a) Meryem oğlu İsa şöyle demişti: "Ey isrâiloğulları! ben, yanımda Tevrat'tan bulunan şeyleri tasdikleyen, benden sonra gelecek olan ve ismi Ahmed olan elçiyi müjdeleyen Allah'ın elçisiyim........" (Sâf, 6)

b) Barnabas incilinin en az 30 yerinde Hz.Muhammed'le ilgili Hz.İsa'nın sözleri vardır. Bunlardan bir kaçı:

36.Bölüm 

Sonra İsa dedi: "Bakın, size söylüyorum ki, ibadet etmeyen şeytan'dan daha kötüdür ve daha büyük eziyet çekecektir. Çünkü, benden sonra gelecek ve belki de benim yolunu hazırladığım Allah'ın Elcisi dışında bütün peygamberler gelmiş bulunuyor."

39.Bölüm 

İsa Cevapladı: ".....Adem, havada güneş gibi parlayan bir yazı gördü: 'Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed, Allah'ın Resulu'dur.' Bunun uzerine Adem ağzını açarak, dedi:' Şükür sana ey Allahım. Rabb, bana hayat nimeti verdin; fakat senden bana söylemeni diliyorum: 'Bu Muhammed Allah'ın elcisidir' sözlerinin mesaji ne anlama geliyor? 

Benden önce yaratılmış başka insanlar mı var?" Bundan sonra Allah dedi:'Tabii, ey kulum Adem. Sana diyorum ki: İlk yarattığım insan sensin. Ve senin görmüş  oldugun, yıllar sonra dünyaya gelecek, benim resulum olacak ve her şeyi kendisi için yarattığım oğlundur. Geldiği zaman dünyaya ışık verecektir.

41. Bölüm

......ve Melek Mikail onları (Adem ile Havva) Cennet'ten çıkardı. Bunun üzerine Adem, çevresine bakınarak kapının üstünde yazılı olan "Allah'dan baska ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın elçisidir" sözünü gördü. Bu nedenle ağlayarak dedi: "Allah'ı razı edici olsun ki ey oğlum, çabucak gelesin ve bizi perişanlıktan kurtarasın." 

97. Bölüm

Kahin karşılık verdi: "Allah'ın elçisi geldikten sonra başka peygamberler gelecek mi?" 

Hz.İsa cevap verdi: "Ondan sonra Allah taraflından gönderilen gerçek peygamberler gelmeyecek ama, pek cok yalancı peygamberler gelecek; ki ben buna üzülüyorum....."

2) Hz. Peygamber de kendisinin Rasûl olarak gönderilmesi ile ilgili olarak: 

a) "Ben, atam ibrahimin duası, kardeşim İsa'nın müjdesi ve annem Âmine'nin rüyasıyım. Annem rüyasında içinden çıkan bir nurun Şam diyârı Saray'larını aydınlattığını söylemişti." (Ahmet b. Hanbel)

Hz. İsa'nın müjdesi yukarıdaki âyette ifâde edilmişti. İbrâhim (as)'nın duası ise şudur: 

Hz. İbrâhim ve İsmâîl, eski temelleri üzerine Kâbe'yi inşa ederken: "Rabbimiz! Onların içinden onlara; âyetlerini okuyan, kitap ve hikmeti öğreten ve onları arındıran elçi gönder..." diye duada bulunmuştu. (Bakara, 129)

- Bu tarihten sonra Hz. Muhammed'e kadarki peygamberlerin hepsi Hz. İbrâhimin diğer oğlu ishâkın neslidir. Hz Muhammed ise Hz ismâilin neslindendir.

b) "Ben kurbanlık iki adamın oğluyum." Hz peygamber bir sözlerinde böyle buyurmuştur. Bu iki kurbanlıktan biri Hz. İsmail, diğeri peygamberimizin babası abdullahtır. Rivâyet şöyledir.

Abdülmüttalib, bir gün Kâbe’nin gölgesinde uyurken rüyâsında kendisine zemzem kuyusunun yeri gösterildi ve: ”Ey Abdülmüttalib! Kalk, burayı kaz!” denildi. Abdülmüttalib de kalktı ve biricik oğlu Hâris ile gösterilen yeri kazmaya başladı. 

* Abdülmüttalib, oğlu ve kendisinin çalışması ile işin ileri gitmediğini görünce de Mekkelilerden yardım istedi. Onlar da: ”Bizden önce burayı kazan ve zemzemi arayan çok kişi olmuş ama hiçbirisi bulamamış. Biz de boşuna kürek sallamayalım, boşuna yorulmayalım” demişler.

* Abdülmüttalib, işi bırakmamış ve oğlu Hâris ile çalışmaya devam etmiş. Çok yoruldukları bir sırada: “Bir gün gelir de on oğlum olursa, onlardan birini kurban edeceğim” dedi. Nihayet yıllar sonra dediği gün geldi, on oğlu oldu. İşte şimdi rüyâsında kendisine yıllar önce yaptığı adağı hatırlatıldı. Abdülmüttalib de oğullarını toplayıp bu durumu onlara anlattı. Hepsi kurban olmaya hazır olduklarını söylediler. İçlerinden birini seçip almakta zorlanan baba, oğulları arasında kur’a çekti. Kur’a genç ve bekâr oğlu Abdullah’a çıktı. 

* Şimdi, Abdullah da çok yukarıdaki dedesi İsmâil gibi kurban edilmeye hazırdı. Ama Mekkeliler, bu işe karşı çıktılar. Abdülmüttalib’in oğlu Abdullah’ı kurban etmesinin bir gelenek haline gelmesinden korktular. Abdülmüttalib’i bu işe bir çözüm bulması konusunda ikna ettiler. Abdülmüttalib de çözüm arayışına çıktı ve çeşitli yerlere gitti. 

* Medîne’de gittiği Arrâfe (bilgin kadın), kendisine şöyle bir soru sordu: "Ey Abdülmüttalib! Sizin şehriniz Mekke’de kan bedeli nedir? Yani, birisi birisini öldürürse kâtil veya kâtilin tarafından alıp maktûlün tarafına verdiğiniz kan bedeli nedir?” Abdülmüttalib, bu soruya “Bizde kan bedeli on devedir.” diye cevap verdi. Bu cevaptan sonra Arrâfe, probleme şöyle bir çözüm yolu getirdi: “Ey Abdülmüttalib! Mekke’ye gidersin, on deve ile oğlun Abdullah arasında kur’a çekersin. Kur’a develere çıkarsa, on deveyi kurban eder oğlunu kurtarırsın. Kur’a oğluna çıkarsa, develerin sayısını on tane daha artırırsın. Kur’a, develere çıkıncaya kadar sayılarını onar onar artırarak yukarı doğru çıkarsın. Sonra da onları kurban eder, oğlunu kurtarırsın.” (İbn Hişâm, I, 164; İbn Sa’d, I, 89; Ya’kûbî, I, 252)

Kur'a'da rakam 100 deveye ulaşana kadar hep Abdullah'ın ismi çıkmıştır.

3) Hz. Peygamber Mekke'de Abdullah ve Âmine'nin çocuğu olarak Fil yılında dünyaya gelmiştir. Bu olayla ilgili birkaç noktaya değinmek uygun olacaktır.

a) Fil olayı, Fîl sûresinde anlatılmaktadır. Meâl ve tefsîrini okumanızı tavsiye ederiz.

b) Fil olayı, Müzdelife ve Mina aradındaki Muhassir vâdisinde gerçekleşmiştir.

c) Fil, o günün en güçlü silahıdır. Ama, ebâbil kuşlarının attığı pişmiş çamurdan yapılmış ve misket bombası diyebileceğimiz küçük taşlarla helâk edilmişlerdir.

d) Mekke'nin Reisi olan Abdülmuttalip, Ebrehe'nin Mekke'nin teslim edilmesi için gönderdiği elçiye: "Gasp ettiğiniz develerin sâhibi benim, onlardan ben sorumluyum, onları bana geri verin! Kâbe'ye gelince o, Allah'ındır ve onu, O koruyacaktır." demiştir.

4) Hz. Peygamber doğduğunda hariku'l-âde bazı olayların meydana geldiği rivâyetleri vardır, ama onlara değinmeyeceğim. İlgi duyanlar siyer kitaplarından bu bilgilere ulaşabilirler.

5) Son söz olarak anlattıklarımızı toparlayarak şunları söylemek istiyorum. 

- Hz. Peygamberin gönderileceği ve son peygamber olacağı önceki peygamberler tarafından müjdelenmiştir.

- Hz Muhammed diğer insanlar gibi bir ana-babadan doğmuş, yaşamın evrelerini yaşamış ve bu dünyadan irtihâl eylemiştir. Hayatını idame ettirmek için çalışmış, evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuştur. Varlık ve yokluğu görmüş, sevdiklerini kaybetmiş, hayatın acı ve tatlı tüm yönlerini yaşamıştır. Kısacası, bir insan gibi yaşamış; ayrıcalıklı bir muameleye tabi tutulmamıştır.

İnsanlara örnek olması için gönderilen Hz Muhammed'in bundan başka olması da uygun olmazdı.