• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
İNSANÜSTÜ KURTARICI BEKLENTİSİ
22/08/2016

Sözün başında şunu belirtmek gerekir ki, öyle ya da böyle herhangi bir dinî faaliyet içinde bulunan kimseleri (din adamlarını[1]) bekleyen enteresan bazı tehlikeler vardır. Bu tehlikelerden birini, Din Adamı’nın insanlıktan soyutlanıp insanüstülüğe soyunması şeklinde ifade edebiliriz.

 

Bu tehlike, iki temel sebebe dayanmaktadır. Bunlardan biri, dinin muhtevasındaki gizem; diğeri ise öteden beri insanoğlunun bir türlü yakasını kurtaramadığı insanüstü kurtarıcı beklentisidir. Her iki sebep de bu hususta birbirini desteklemektedir.

 

Tehlikenin, muhatapları bakımından da iki boyutu var. Birincisi, Allah’ın insanlar için örnek olarak seçtiği peygamberlerle ilgili boyut; ikincisi ise, bu peygamberlerin yolundan giden veya o iddiada olan din adamlarının karşılaştığı durumdur. Yazımızın bu bölümünde, din adamlarına örnek teşkil etmesi bakımından peygamberlerin bu tehlike karşısındaki tutumlarından bahsedeceğiz.

 

İnsanoğlunun, dinî hüviyete sahip kişileri daima olağanüstü meziyet, şekil ve konumda görmek istediğini Kur'an kıssalarından[2] öğreniyoruz. Allah, insanlardaki bu beklentiyi şöyle açıklar: “İnsanlara hidayet (Kur’an) geldikten sonra onların iman etmelerine engel ancak, ‘Allah bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi’ demeleri olmuştur.”[3]

 

İnsanlar, peygamberlerin kendileri gibi insan olmasını azımsayarak(!) onların insanüstü birer varlık olmaları gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Yahut "Ona bir hazine indirilmeli veya yanında bir melek gelmeli değil miydi?"[4] gibi iddialarla içlerindeki insanüstü kurtarıcı beklentilerini dışa vurmuşlardır. Peygamberler ise, ısrarla kendilerinin de muhatapları gibi birer insan olduklarını ve bu beklentinin anlamsızlığını vurgulamışlardır.[5] Allah da, "eğer yeryüzünde (insanlar yerine) gezip dolaşan melekler olsaydı elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik” demek suretiyle bu konudaki beklentiyi boşa çıkarmıştır. Fakat buna rağmen söz konusu beklenti hep olagelmiş ve ısrarla insanüstü elçiler, kurtarıcılar, peygamberler, mesihler vs. beklenmiştir. Bu beklenti, zamanla din adamları/âlimleri üzerinde bir psikolojik baskıya da dönüşmüştür.

 

Peygamberlerin, bu baskılar ve beklentiler karşısında dimdik durarak insaniyetlerini muhafaza ve müdafaa ettiklerinde şüphe yok... Onlar Rab’leri tarafından ne verildiyse onu tebliğ etmenin ötesine geçmemişlerdir.[6] İnsanların bu beklentilerini istismar ederek asla dünyevî çıkar devşirmemişlerdir.

 

Onların insan olma bakımından diğer insanlardan tek farkları vahiy alıyor olmalarıydı.[7] Bu itibarla onlar, Allah’ın uyarılarıyla[8] hatadan, günahtan korunmuşlardır. Kendilerine verilen risalet emanetini canları pahasına muhafaza etmişlerdir. Dolayısıyla bu tür baskıları "ismet" sıfatları ve dirayetleriyle bertaraf etmiş ve tabii insan olmanın gerektirdiği şekilde bir hayat yaşamışlardır.

 

 

  • Not: Bu kısa mukaddimeden sonra bir sonraki yazımızda asıl meselemiz olan din adamlarının bu tehlike karşısındaki durumlarını ele alacağız.

 

 

[1] Din Adamı: Mesleği dinle ilgili işler olan görevli (TDK)

[2] Hûd, 11/12.

[3] İsra, 17/94.

[4] Hûd, 11/12.

[5] Kehf, 18/110;

[6] Hakka, 69/44-46.

[7] Fussılet, 41/6.

[8] Hud, 11/45-46; Abese, 80/1.



2825 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam1126
Toplam Ziyaret5020141
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI