Dr. Talip AKBAŞ
takbas5@hotmail.com
ORTALIK KOÇTAN GEÇİLMİYOR
04/12/2023 Çağımızın stres temelli sıkıntılar ürettiği bilinen bir gerçektir. Bunaltıcı sıkıntılara karşı direncini iyice kaybeden insanımız biçare durumdadır. Derdine çare ararken karşılaştığı istismarcılar ise dert üstüne derttir. İstismarın en çirkini, insana zaafları üzerinden işlem yapmaktır. Bunun masum sayılabilecek bir tarafı kesinlikle yoktur. Umut katilleri, insanı güven bunalımına bu uçurumdan yuvarlarlar. Sonrasında mı? Sonrasında bıkkın, bir o kadar da bitkin düşen insanımız çareyi çeşitli yollarda aramaya çalışır. Bu yollardan biri de danışmanlık hizmeti veren şahıslar ya da farklı isimler altında faaliyet gösteren danışma merkezleridir. Ne danışmanı diye sormayın bana, onları buraya sıralamakta zorluk çekerim. Yaşam koçu, şu koçu, bu koçu, ortalık koçtan geçilmiyor. Şöyle basit bir tarama yapın göreceksiniz bu anlamda piyasada ne kadar danışman ve danışmanlık merkezi olduğunu. Bir bakın, ne kadar danışılan uzmanlık alanı olduğunu da göreceksiniz. Tabii, en az benim kadar şaşkınlık yaşayacağınızdan kuşkum yok. (Bu arada alanında uzman olan, bilimsel ve ahlaki ilkelere bağlı olarak çalışan danışmanlarımız ve yasal çerçevede hizmet veren danışmanlık merkezlerimiz bizim bu değerlendirmemizin tamamen dışındadır. Meslek ahlakına sahip danışmanlarımıza ve danışmanlık merkezlerimize her zaman hem ihtiyacımız hem de saygımız vardır.) Üç aşağı beş yukarı durum şu minvalde ilerliyor. Danışmanlar başvuru yapan kişilere geriye doğru zihni yolculuk yaptırıyorlar. "Hah! İşte buldum" edasıyla geçmişte yaşananlar arasından cımbızla belli şeyler çekiliyor. Bütün dikkatler o yaşanmışlıklar üzerinde yoğunlaştırılıyor. Tüm sıkıntılar bu minvalde temellendiriliyor. Sanki bugün her şey tam anlamıyla fıtrata uygun, hayat kendi doğal mecrasında akıp gidiyor. İnsanlığın bugün karşılaştığı sıkıntılarda modern dünyanın hiç kusuru yok. Bütünüyle fatura geçmişe kesiliyor. Özellikle belli yaş aralığındaki gençleri buna ikna etmek öyle büyük çaba da gerektirmiyor. Her nedense geçmişte yaşananlar, daima ya inanç ya aile değerleri ya da kültür kapsamına giren hususlar oluyor. Gerçek şu ki teşhis bu alanlardan birine veya birkaçının üzerine bina edildiğinde kişi tedavi olmuş olmuyor. Aksine temelden bir değer sorgulaması içine düşüyor. Artık onun için üzerine teşhisin bina edildiği değerler değer olmaktan çıkıyor. Sizin değer olarak gördükleriniz, onun kendini kötü hissetmesine sebep olan ve bir an evvel kurtulması gereken kelepçeler oluyor. Ve bütün mücadele, artık bu kelepçelerden kurtulmak için veriliyor. Ardından sen güçlüsün, sen özgürsün, sen özelsin, sen değerli bir bireysin, seni hiçbir şey engelleyemez, seni kimse tutamaz gibi telkinlerle zihinsel bir başkalaşıma zorlanan kişi artık gemi azıya almış demektir. Sonrası mı? Sonrası belli. Artık geçmişle cebelleşen, kutsal olanla hesaplaşan, aile fertleri ile didişen, değerleri yok sayan, kimliğini kaybetmiş, hükümsüz, silik bir profil görürsünüz. Bu da onu elbette daha iyi yapacak değildir. Bunun iyileştirici bir şey olmadığını, aksine sorunları iyice müzminleştirdiğini görmek zorundayız. Üstelik bunu görmek ve söylemek, danışman olmayı gerektirmeyecek kadar da açıktır. Bir de danışmanlık sertifikası dağıtan merkezler var ki hak getire. Tam bir soygun merkezi gibi çalışıyorlar. Getir parayı, götür sertifikayı... Siz buna götür parsayı da diyebilirsiniz. Tabii, bu merkezlerin bizden olmayan bir başka boyutu da var. Görebildiğim kadarıyla bunların önemli bir kısmı, uzak doğu dinlerine benzer öğretilere sahip yapılardır. Bunların Allah tasavvuru, peygamber tasavvuru, ahiret bilinci ve neticesinde hayat algısı, bu topraklara yabancı olan, İslam inancıyla uzlaşmayan bir görüntüdedir. Yolu bu merkezlerden geçen gençlerin inanç ve tasavvurlarının nasıl farklılaştıklarını göreceksiniz. Örneğin, Allah yerine enerji, peygamber yerine doğa, ahiret yerine bu dünya hayatıyla sınırlı mutluluk vurgularının öne çıktığı görülecektir. Diğer taraftan bu yapılar, bu ülkede çok lüks semtlerde dolgun ücretlerle kapalı devre çalışan yapılardır. Bir kere kökü dışarıda olan bu yapıların neslimizi ifsat etmesine sessiz kalınması çok üzücüdür. Tepki verilmesi bir yana, böylesine bozuk ve çürük yapıların gündeme bile gelmemesi, hayli düşündürücüdür. Oysa bu tür yapılar, toplumun temelini sarsan faaliyetlerin odak noktası haline gelebilmektedir. Zira bu tür yapı ve anlayışlarda doğru veya yanlış diye bir yargı kendine yer bulamıyor. Bunlara göre hiçbir şey doğru ya da yanlış değildir, her şey izafidir. Bu gibi yapılarda bütün değerler alt üst olmuş diyemeyeceğim çünkü değerler buharlaşmış geriye bir şey kalmıştır o da bencilliktir. Tanrı da odur. Norm koyan da odur. Form oluşturan da odur. Kur'an'ın "Hevasını tanrı edineni görmedin mi?" sorusuyla işaret ettiği sefil bir tablonun ta kendisidir. Bilinmelidir ki bu çağın insanını hasta eden problemler, yine bu çağın insanının ürettiği problemlerdir. Her tülü problemle baş etmek ise inanç ve kararlılık gerektirir. İnancını kaybeden umudunu da kaybeder. Umudunu kaybeden her şeyini kaybeder. Çünkü umut, insanı hayata tutunduran çimentodur. Öyleyse hayat mücadelesinde başarılı olabilmek için kişi öncelikle Allah inancına sarılmalıdır. Allah inancı kişiye altın değerinde üç nimet sunar. Bunlardan biri, umuttur ki o kaybolunca hayat anlamını kaybeder. Diğeri yalnızlık duygusundan kurtulmak ki o duygu ile yaşamak karanlık bir kuyuda yaşamak gibidir. Bir diğeri de Allah'ın yardımını yanı başında hissetmektir. İnsanın başı derde girdiğinde imdadına (duasına) karşılık bulacağı bir kapının var olduğunu bilmesi, onu her durumda güçlü ve emin kılacaktır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
MÜSLÜMANLARIN TEMSİL SORUNU VE GELECEK PERSPEKTİFLERİ - 13/11/2024 |
Müslümanların Temsil Sorunu ve Gelecek Perspektifleri |
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR - 25/09/2023 |
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR |
KULLUK ÖZGÜRLÜK MESELESİDİR - 14/03/2023 |
Kulluk Özgürlük Meselesidir |
53. YILA GİRERKEN - 14/01/2023 |
53. Yıla Girerken |
TÜKETİM İSTASYONU YILBAŞI - 28/12/2022 |
Tüketim İstasyonu Yılbaşı |
YAKINLAŞMA ANAFORU - 18/10/2022 |
Yakınlaşma Anaforu |
GÖNLÜN EN KIYMETLİ İSTİFADESİ - 25/09/2022 |
Dede-Torun |
EKONOMİYİ ETKİLEYEN DÖRT TERİM - 15/09/2022 |
Ekonomiyi Etkileyen Dört Terim |
İSTANBUL'UN İNSAN KAYNAĞI: ERZURUM - 28/07/2022 |
İstanbul'a İnsan Kaynağı Sağlayan Şehir: Erzurum |
Devamı |