• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Talip AKBAŞ
takbas5@hotmail.com
FİLİSTİN'İ HİLAFET Mİ KURTARACAK VAHDET Mİ?
11/05/2021

Yön, yönetim, yöntem farklı anlamlara gelen bu üç kelime, aynı mahallenin çocuklarıdır. "Herkesin yöneldiği bir yön vardır." (Bakara, 148). Yönünüz nereye ise yönetim anlayışınız ve tercih ettiğiniz yönteminiz oraya yaslanmaktadır. İslam dini açık bir şekilde belli bir yönetim modeli teklif etmiş midir? Hilafet, İslam'ın önerdiği genel geçer bir yönetim biçimi midir? Yoksa bir yönüyle dönemsel bir yönüyle de Arap siyasal aklının icat ettiği bir yönetim biçimi midir? Bu minvalde geliştirilen sorular, cevaplanmayı bekleyen önemli sorulardır.

Bu sorular cevap bekleyedursun ama hilafetle idare yöntemine öyle anlamlar yükleniyor, öyle kutsallıklar atfediliyor ki alternatifini düşünmek kimi çevreler tarafından günah bile sayılıyor. Bu duygusal yaklaşım, fikri mecranın önüne set çeken, düşünceyi kötürümleştiren yaklaşımdır. Aklı, ilmi ve düşünceyi yücelten İslam dini bu anlayışı onaylar mı? Seçenekleri teke indirmek onu da adeta tek kurtuluş yolu bellemek geleceği bloke etmekten başka nedir ki?

İlk dört halife dönemini bir şekilde istisna esecek olsak bile hilafet dönemlerini asr-ı saadet olarak nitelendirmek makul değil, hissi bir değerlendirmedir. Gayr-i müslimler bir yana Müslümanların kendi arasında yaşanan siyasal, sosyal ve dini içerikli sorunların izini sürün bakalım ne ile karşılaşacaksınız. Günümüz sosyolojisini şekillendiren, inanca dayalı tefrikaların temellerini oluşturan derin fay hatlarının ve koca koca sorunların hep hilafet dönemlerinin eseri olduğunu höreceksiniz.

"Filistin işgal olmazdı eğer hilafet olsaydı" diye başlayan cümleler kimi çevrelerce yüceltiliyor olması, gerçeği yansıttığı anlamına gelmiyor. Aslında böylesine hissi bir bakış, zamanın kişiye yüklediği sorumluluktan kaçışın başka bir yoludur. Kişinin, içinde yaşadığı zamanın ruhunu kavrayıp ona uygun bir yönetim formu geliştirmesi, etkin ve etken bir konum elde etmesi zorunluluktur. Yeryüzünü inşa ve ihya (hilafet) etme mesuliyeti tam da bunu gerektirmektedir. Vahyin nuru, aklın gücü ve sünnetin rehberliği buna imkân veriyor.

Hilafetin egemen olduğu dönemlerde de siyasi politik hataların yapılageldiği dikkate alınacak olursa şu cümleyi kurmak yersiz olmayacaktır. Hilafet her şey değildir. Her yönetim modelinin iyi yanları olduğu gibi eksik tarafları da vardır. Bu da son derece tabi bir şeydir. Çünkü beşerî olan her şey, bir yönü ile eksiktir yani mükemmellikten uzaktır. İrfan geleneğimizde mükemmel insan değil de kâmil insan kullanımının tercih edilmesi de işte bundandır. Yani mükemmel değil, onun yolunda, yolda olan. Zşra mükemmel olan yalnızca Allah'tır.
Hilafet, belli bir dönemde tercih edilmiş beşeri bir yönetim biçimidir. Ciddi başarıları da belli zaafları da olmuştur. Kuran, bizim tarihe bakışımızın ölçülerini verir. Biz tarihe o pencereden bakarız. "Onlar, bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz." (Bakara, 141). Gelinen noktada tek kişinin hükmü ile âlem-i İslam'ın nizam alması ne kadar mümkündür? Ne kadar gerçekçidir? Bilemiyorum.

Ülkemizin yetiştirdiği ve milletimizin bağrına bastığı ilim, fikir ve siyaset insanı Erbakan'ın icadı olan D8 modeli zamanın ruhuna daha uygundur diye bir cümle kursam eminim hilafeti dini bir yönetim biçimi olarak anlayanlar itiraz edeceklerdir. Hiç itiraz etmesinler günümüz şartlarında D8 modeli hilafet modelinden daha az işlevsel değil aksine daha gerçekçi bir model olarak değerlendirilebilir. İşbirliğine, üretime, paylaşmaya ve teknolojiye yani Kur'an'ın ifadesiyle salih amele yaslanan D8 modeli daha da zenginleştirilerek benimsenir ve aklın icapları esas alınır, hukukun üstünlüğü tahkim edilirse günmüze çare ve geleceğimize umut olabilir.

Yeni bir model üretmeden hamasi söylemlerle, geçmişe öykünmekle, tarihi kahramanlıklarımız karşısında ezilip büzülerek, duygusal tatmin yaşar ve zahiri kurtarabiliriz belki. Ama işte o kadar... Daha ötesine geçemeyiz, geçemiyoruz da. Mesela insanlığın küresel buhranına çözüm bulma sorumluluğumuzu hatırlamıyoruz bile. Oysa Kuran, bizi "Siz insanlık için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz" (Âl-i İmrân, 110) diye konumlandırıyor. Dönüp halimize baktığımızda ne görelim bizim kendimize bile hayrımız yoktur. Müslüman, Müslüman kardeşine bile şifa olamıyor. Bu acı bir tablodur.

51 yaşındayım 37 senedir meydanlarda Filistin mitinglerine şahitliğim vardır. Ne değişti? Belki bir bilinç oluşturmuştur ama ya mesuliyetimiz, o ne olacak? Bundan böyle artık mitingler bana bir şey söylemiyor. Sloganlar yüreğime su serpmiyor. Sözün bittiği yerdeyiz..



1792 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

MÜSLÜMANLARIN TEMSİL SORUNU VE GELECEK PERSPEKTİFLERİ - 13/11/2024
Müslümanların Temsil Sorunu ve Gelecek Perspektifleri
ORTALIK KOÇTAN GEÇİLMİYOR - 04/12/2023
Ortalık Koçtan Geçilmiyor
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR - 25/09/2023
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR
KULLUK ÖZGÜRLÜK MESELESİDİR - 14/03/2023
Kulluk Özgürlük Meselesidir
53. YILA GİRERKEN - 14/01/2023
53. Yıla Girerken
TÜKETİM İSTASYONU YILBAŞI - 28/12/2022
Tüketim İstasyonu Yılbaşı
YAKINLAŞMA ANAFORU - 18/10/2022
Yakınlaşma Anaforu
GÖNLÜN EN KIYMETLİ İSTİFADESİ - 25/09/2022
Dede-Torun
EKONOMİYİ ETKİLEYEN DÖRT TERİM - 15/09/2022
Ekonomiyi Etkileyen Dört Terim
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi44
Bugün Toplam853
Toplam Ziyaret5019868
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI