Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR
08/05/2021 Zaman, haddizatında değerlidir ve ilâhî bir nimet olarak onun her anının en iyi şekilde değerlendirilmesi icap eder. Ancak, bütün zamanların Rabbi olan yüce Allah, bazı vakitlere özel bir anlam ve değer atfetmiştir. Kadir gecesi de bunlardan biridir. Bu geceye "kadir" denilmesi, onun şeref ve kıymetinden dolayıdır. Çünkü kadir kelimesi, "güç, hüküm, değer, şeref" gibi anlamlara gelir. Bu gecenin şerefini, değerini ve insanlık için önemini ortaya koyan Kadir Suresinde Cenab-ı Hak, şöyle buyurur: "Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir." (Kadir, 1-5) Elbette bu sure birçok ilahî hikmeti ihtiva etmekte fakat ben burada sadece dört önemli mesaja dikkatlerinizi çekmek isterim. Bunlardan birincisi, Kadir gecesine değer ve fazilet veren en önemli unsurun, Kur'an-ı Kerim olduğudur. Allah'ın kullarına merhametinin ve muhabbetinin bir nişanesi ve onları karanlıklardan aydınlığa çıkaran bir rehber olarak Kur'an-ı Kerim'in bu gece indirilmeye başlanmış olması, Kadir gecesini diğer zamanlardan üstün ve ayrıcalıklı kılan en önemli vasıftır. Bu sebeple diyebiliriz ki Kadir gecesi, bir Kur'an gecesidir. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim, Kadir gecesini içinde barındırdığından Ramazan ayını da müstesna bir zaman dilimine dönüştüren en temel unsurdur. Bu husus, Kur'an'da şöyle beyan edilir: "Ramazan ayı öyle bir aydır ki onda insanlara yol gösteren, hakla bâtılı ayıran, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'an o ayda indirildi." (Bakara, 2/185) Kur'an, bir hidayet rehberi olmasının yanında aynı zamanda "Biz Kur'an'dan, mü'minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz..." (İsra, 17/82) ayetinde vurgulandığı üzere, Allah'ın sonsuz merhametinin bir yansıması ve ona inanan gönüllerin şifa kaynağıdır. İkincisi, sahne olduğu söz konusu olağanüstü olay sebebiyle bu gecenin değerinin adeta bir ömre bedel olduğudur. Surede bu gerçek "Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır" şeklinde ifade edilir ki bin ay, 83 yıllık bir süredir. Üçüncüsü, bu gece meleklerin Allah'ın rahmeti ve çeşitli görevlerle yeryüzünü teşrif edeceği hakikatidir. Bu gece Yüce Allah, "Rahmân" ism-i şerifiyle yeryüzüne tecelli eder. Allah'ın her türlü iş için görevlendirdiği melekler, gecenin başından itibaren şafak sökünceye kadar gruplar halinde inerek müminlere selâm verir, esenlik ve mağfiret dilerler. Dördüncüsü ise bu geceye kıymet, şeref ve yücelik veren Kur'an'ın kadrini bilerek onun ölçülerine göre yaşayan müminlerin şifa bulacağı ve rahmet, mağfiret ve esenlik iklimine kavuşacağı müjdesidir. Bu müjde, surenin sonunda ifade edilen esenlik vurgusunda mündemiçtir ki, zaten bu, Kur'an'ın indiriliş gayesidir. Zira Yunus Suresi'nde şöyle buyurulur: "Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir şifa, müminlere doğru yolu gösteren bir hidayet ve rahmet (olan Kur'an) geldi." (Yûnus, 10/57) İşte bu dört önemli mesajın idrakiyle, yepyeni bir hayata başlamak için bu geceyi fırsat bilenler, kuşkusuz Kur'an'ın bu geceye verdiği değer, şeref, huzur ve esenliğin yansımalarını kendi hayatlarında da göreceklerdir. Bu itibarla bilinmelidir ki, mübarek bir iklimin son demlerine tekabül eden Kadir Gecesi, aslında bir nihayetin değil, bilakis yeni bir başlangıcın seher vaktidir. Çünkü bu gece; Allah'ın ezeli kelamı Kur'an'ın hayatla buluştuğu, hayatın anlamını bulduğu ve insanlığın adeta yeniden dirildiği bir milattır. Sıkıntı, kötülük ve haksızlıklarla bunalan yeryüzünün ufuklarında insanlık için bir umut olarak doğan aydınlık bir şafaktır. Kısacası bu gece, insanlığın esenlik ve huzur iklimine giriş kapısı; daha huzurlu bir hayat, daha güvenli bir dünya ve daha güzel bir gelecek inşası için karar ve gayret vaktidir. Nitekim bu vaktin feyzi, bereketi ve bu vakitte yeryüzüyle buluşan Kur'an'ın hidayetiyle tanışan insanlar, büyük bir dönüşüm ve aydınlanma yaşamışlardır. Hayatı yaşanmaz ve dünyayı çekilmez kılan her türlü bunalımdan Kur'an'ın ferahlığıyla sıyrılmışlardır. Cehaletin, bağnazlığın ve her nevi sapkınlığın karanlık dehlizlerinden Kur'an'ın nuruyla kurtulan o insanlar, bütün insanlığa umut ışığı ve dünyaya yeni bir soluk olmuşlardır. Kur'an'ın rehberliğinde ve Sevgili Peygamberimizin örnekliğinde İslam'ın iman, iffet, adalet, hakkaniyet ve güzel ahlak gibi değerleri üzerine inşa ettikleri merhamet medeniyetiyle tarihin akışına istikamet vermişlerdir. Kadir gecesi, bugün de taliplilerine aynı ufku işaret etmektedir. Bugünün sıkıntı, bunalım ve savrulmalarından kurtuluşun yolu da yine Kur'an'ın rehberliğinden geçmektedir. Zira Kur'an, insanları en iyiye ve mutlak doğruya yönelten eşsiz bir rehber ve onun rehberliğini özümseyen müminleri büyük mükâfatlarla müjdeleyen ilahî bir haberdir. Cenab-ı Hakk, bu gerçeği İsra Suresinde şöyle ferman buyurur: "Kuşkusuz bu Kur'an en doğru olana iletir; dünya ve âhiret için yararlı işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler." (İsra, 9) Elbette Kur'an, sadece bizim için değil; bütün insanlık için kurtuluş umudu ve yegâne çıkış yoludur. Rabbimiz Azze ve Celle, Kur'an'ın insanlık için taşıdığı önemi şöyle ifade buyurur: "Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (İbrahim, 14/1) Peygamber Efendimize hitaben nazil olan bu ayet, O'nun mübarek şahsında hepimize aynı sorumluluğu yüklemektedir. Bu sebeple, Kur'an'ı Kerim'i okumak, anlamak, yaşamak ve onun hikmet yüklü mesajlarını tüm dünyaya anlatmak, biz Müslümanlar için en ulvi gaye ve en temel sorumluluktur. Bu minvalde yapılacak ilk iş ise öncelikle kendi hayatımızı Kur'an'ın hidayetiyle, nuruyla, ilkeleriyle ve ahlakıyla buluşturmaktır. Ardından en yakınımızdakilerden başlamak suretiyle ailemize, akrabalarımıza, komşularımıza ve bütün insanlığa örnek olacak Müslümanca bir hayat modeli ortaya koymaktır. Bu, nihaî hedefi "i'lâ-i kelimetullah" olan her Müslümanın iman ve kulluk görevidir. Bu önemli görevin bilinciyle, vahyin gösterdiği hedefe ihlasla, samimiyetle ve gayretle yürüyen herkes, tıpkı asr-ı saadette olduğu gibi bugün de, bundan sonra da Allah'ın inayet ve kudretini her daim yanlarında bulacaklardır. Zamanın kadrini bilmek ve miktarınca yaşamak ümidiyle... Kadir gecemiz mübarek olsun! Selam ve dua ile.. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020 |
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir. |
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020 |
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir. |
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020 |
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir.. |
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020 |
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir. |
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019 |
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur |
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019 |
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki? |
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019 |
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir. |
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019 |
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap: |
EN BÜYÜK MİRAS - 05/01/2019 |
İnsan çalışır, çabalar, kazanır ama kazancının pek azını kendisi yer. Hak vâki' olup da dünya denen bu misafirhaneden göç ederken, kazancından tükettiğinin belki kat kat fazlasını çocuklarına (vârislerine) bırakır. |
Devamı |