04/05/2020
Bütün dini ibadetlerde olduğu gibi, oruç ibadetinde de asıl amaç korunmak (takva)dır. Oruç tutmaktan maksadın takva olduğunu orucun farziyetini bildiren ayet açıkça ifade etmiştir. "Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz." (Bakara,183)
O halde ‘takva' nedir? Takva, kısaca ilâhi emirleri yapmak, yasaklardan da sakınmak, uzaklaşmaktır. Bunu yapan mümine müttaki veya ehl-i takva denir. Kur'an-ı Kerim takva ve takva ehlini bir çok ayette zikreder. Sorumluluk bilinci taşımak anlamına da gelen takvayı Muhammed Esed şöyle tarif eder: Takva; ‘Allah'ın seni gözetlediğinin şuurunda olarak davranışlarına yön vermendir.'
Takva, askerin silah ve teçhizatına sahip çıkması ve savaşa her an hazırlıklı olmak için gerekli eğitimi aksatmamasına benzetilebilir. Mümini koruyan, ona güç, kuvvet veren en etkin manevi bir güçtür takva. Mayınlı bir arazide yürüyen kimsenin dikkat ve hassasiyeti gibi, mümin insan da attığı adımlarda bu hassasiyete sahip olmalı, günah ve isyana düşmekten kaçınmalıdır. Günahlar, insanın nefsi ve şeytanıyla yaptığı mücadelede alınan darbelerdir. Dolayısıyla her günah insanı zayıflatır. Takva ile korunmadığı zaman bu günahlar insanın manen ölümüne de sebep olurlar. Mümin insan hayatının her saat ve gününde bu takva hassasiyetini korumalı, ama Ramazan ayında bunun kapsamlı bir muhasebesini yapmalı ve bu hassasiyetini daha da ileri bir merhaleye taşımanın gayreti içinde olmalıdır. Yani Ramazan ayı bir tür muhasebe ve daha iyiye doğru adım atmanın planlarını uygulama ayıdır. Nefse hakim olmanın en kolay ve pratik uygulamasının ancak oruçla mümkün olabileceği gerçeği daima hatırlanmalıdır. Açlık, nefsani arzuları dizginlemenin olmazsa olmaz şartıdır. Nefis ancak açlığı yaşadığında haddini ve hududunu anlayabiliyor. Her istediğini almak ve kullanmak serbestiyetine alışan bir nefse ibadet çok ağır gelir. İbadeti terk eden kişi, çok geçmeden kulluğun gereksiz olduğuna inanır bir duruma düşme tehlikesi yaşar.
Ramazan orucunun amacı aç bırakmak değil, açlık yolu ile hem bedeni hem de ruhu tedavi ve güçlendirmektir. Zaten oruç kelimesini ifade eden ‘savm' kelimesi Arapça'da "bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek" anlamında kullanılır. Yani ayette ‘aç kalın' anlamında bir kelime yerine ‘sakınmak, nefsi men etmek anlamı taşıyan ‘savm' kelimesinin kullanılmış olması orucun maksadına yönelik ince bir işarettir.
Orucu sadece bir ‘açlık' olarak anlamanın sakıncasına değinilmiştir: "Nice oruç tutan vardır ki, onun oruçtan nasibi açlık ve susuzluktur. Nice gece kıyam eden vardır ki, onun kıyamdan nasibi uykusuzluktur." (İbn Mâce, Sünen; Ahmed, Müsned)
"Kim ki, yalan sözü ve onunla iş yapmaya veda etmezse Allah'ın, onun yemesini ve içmesini terketmesine ihtiyacı yoktur." (Buhârî, Müslim)
Diğer bir hadiste ‘ Oruç kalkandır' (Buhârî, Müslim) buyrulmak şekliyle orucun içinde barındırdığı manevi güç savaşta bedeni koruyan kalkan ile ifade edilmiştir.
İslam irfanında oruç için yapılmış bazı tasniflere de bakalım:
Avam'ın orucu: Yeme, içme ve cinsî münâsebeti terkten ibarettir
Havasın orucu: El, ayak, göz, dil ve diğer organların korunması şekliyle tutulan oruçtur.
Nefsin orucu, yeme içme ve harama karşı perhizkâr olmaktır.
Aklın orucu, heva ve heveslere aykırı hareket etmektir.
Ruhun orucu, aşırı ihtiraslardan uzak bulunmak ve kanaat sahibi olmaktır.
Yazımızı orucun her harfi için bir yorum yaparak bitirelim:
O = Okulum ben. Her kesimden insanı eğitirim.
R = Riyanın karışamadığı ibadetim. Saf ve temiz..
U = Uzman hekimim. Her derdin devasını benden al.
Ç = Çelikten bir zırhım. Şeytanın atışları bana etki edemez.
Orucu hayatın her saatine yaymak ve günahlarla orucumuzu bozmamak dileğiyle orucunuz ve yaptığınız diğer salih amelleriniz makbul olsun inşallah.