Dr. Mehmet ÖZEL
mehmetozelli@hotmail.com
VİRÜSTEN Mİ, YOKSA KİRLERİMİZDEN Mİ ARINMALIYIZ?
11/04/2020 Arınmak, temizlenmek bir bedel ister. Ancak Müslümanlar olarak, bir bedel ödemeye henüz hazır değiliz. Hakikati değil, gelişmişliği merkeze yerleştirdiğimiz zihin dünyamız, özenti aşamasından çıkmaya hazır değil. Aydını, entelektüeli, âlimi, mühendisi, doktoru, eğitimcisi ile sürekli gelişmişliği ya da geri kalmışlığı tartışıyoruz. Arınmak, hakikat arayışı, hakikati tüm dünyaya hâkim kılmak aklımızın ucundan bile geçmiyor. “İnsanlar arasından çıkarılmış en hayırlı ümmet olan Müslümanlar, maalesef hayra değil, zulme talipler. Arınmaya değil, hijyene talipler. Hem hadesten hem de necasetten arınmayı anlayacak bir zihin döngümüz de yok. - Arınmaya talip olmayan toplum zalimdir. “Allah zalimlere doğru yolu göstermez,” ve de “zalimleri sevmez.” Allah zalimlere gazabını gönderir. Günahla musibet arsında bir bağlantı olmadığını savunanlar, zımnen Allah’ın zulme müdahale etmediğini kabul etmiş olurlar. Fakat şunu ıskalamış oluyorlar “Allah’ın gazabı sadece içimizdeki zalimlere gelmez.” Dolayısıyla Allah, bir topluma gazabını gönderdiğinde o azap herkesi kapsar. Bunun iki sebebi vardır: birincisi; bu imtihanın bir gereğidir, zira eğer sadece zulmedenlere azap ederse imtihanın cilvesi kalmaz. İkincisi; zulmün olduğu her yerde zulme razı olan birileri vardır. İşte o birileri de zalimdir. “Ne zulm edin ne de zulme uğrayın” bu demektir. - Arınmaya talip olmayan toplum, fıtrata (doğaya) aykırı davranır. Toplum derken küreselleşen dünyayı kastediyorum. Çünkü artık komün toplumlar kalmadı. Artık herkes dünyanın öbür ucundaki mahalli bir olaydan etkileniyor. Bu dünya, fıtratı aşıyor. Örneğin; İnanmak fıtratın bir gereğidir ancak inançsızlık fıtrata aykırıdır. Bir insan –tahrif olmuş olsa bile- Yahudi, Hıristiyan ya da Budist olabilir, ancak bir insan inançsız olamaz. Çünkü bir insanın inançsız olması, her gün kendi fıtratı ile çelişmesi demektir. İşte yeni dünyamız inançsızlığı pompalıyor. Bir insan karşı cinsine farklı duygular besleyebilir. Sapıklık olsa bile onunla zina edebilir. Ama bir insan kendi hemcinsine bu duyguları besliyorsa bu fıtrata aykırıdır. İnsanım diyenin, bunu kendine bile itiraf etmekten çekinmesi gerekir. Hadi başkasına itiraf etti, toplumdan çekinmesi gerekir. Bundan bile çekinmeyip kendi sapık duygularına hukukî zemin arayan aymazlar, fıtrata ve doğaya ihanet ederler, bu zulümdür. Fakat maalesef yeni dünyamız fıtratı aşan tüm bu sapıklıkları rahatça konuşabilir bir zemine geldi. Kirlenmişliğin moda olduğu bir dünyaya fesadın “karadan ve denizden” geleceği kesin iken, bir Müslüman günahla müsibet arasında bir bağlantı olamayacağını söyleyemez. Hele “sünnetullahı”, zulme (kirlenmişliğe) kalkan yapamaz. Allah’ın sünneti, zulmün insan fıtratını değiştirmesine müsaade etmez. Ama sadece “zalime mühlet verir.” Bu mühlet de imtihanın bir gereğidir. Fakat gazap sadece zalime gelir anlayışı da doğru değildir. Allah’ın gazabı geldiğinde zulme boyun eğmişleri de bulur. - Çocuklar öldürüldüğünde bile kılı kıpırdamayan “dilsiz şeytanların” lider olabildiği, alkışlanabildiği bir dünya musibete hazır olmalıdır. Peki, musibet her geldiğinde zalimi adam eder mi? Zannetmiyorum. Çünkü zalim toplum hidayeti bulamaz. Tam bu noktada, insan olarak karar vermeliyiz; kirlerimizden mi arınmalıyız, yoksa virüslerimizden mi? Bence kirlerimizden arınmazsak virüsten kesinlikle arınamayız. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KUR’AN’IN YAKILMASI, YERYÜZÜNDE TANRILAŞANLARIN HÜSRANI VE KÜRESEL DİRENİŞ - 03/02/2023 |
Kur’an’ın savunduğu hakikat ve değerler batıda onu tehdit edecek kadar dile gelmiştir ki kitleler ona dikkat kesilir ve yakar olmuştur. Yoksa mesela; Tipitaka’yı, Veda’yı, Avesta’yı, kimse yakmaz. Çünkü bunların kutsal kitap olduğu bile bilinmez. |
KUL VE TAKDİR - 03/11/2020 |
Niyet kulluk ise, “insan kaderini yaşar” cümlesi ile “insan kaderini çizer” cümlesi arasında pek bir fark yoktur. Her ikisi de kulluğa götürür. Ama eğer niyet isyan ise; “kaderini yaşamak”, günahları Allah’a fatura etmeye sevk eder. |
TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ OKULLAR: İMAM-HATİP OKULLARI - 02/10/2020 |
İmam hatip okulları gerek (ön yargılı)dindar gerekse dine mesafeli kesimler tarafından ideolojik ve kategorik bir kadre tabi tutulmaktadırlar. Bu okulları aşan bir din eğitimi modeli önermedikçe, yapılan bu tip ithamlar ahlakî olmaz. |
SÜNNET Mİ GELENEK Mİ? - 16/06/2020 |
Şunu da söylemeliyim ki kitap ve sünnet dinin kaynaklarıdır, gelenek ise dinin kaynağı değil, "kitap ve sünnetin nasıl yorumlamalıyız" sorusunun cevabıdır. Tenkide açık olmak kaydıyla, bu günkü sorunlarımızın çözümü için umut vaad etmektedir. |
KUR’AN-I ANLAMAK MÜMKÜN MÜ? - 03/08/2019 |
Eğer Kur’an-ı anlamaktan kasıt muradı ilahiye tekel uygulamak ya da muradı ilahiyi anlama ameliyesini yöntemsiz kılmak ise böyle bir anlama mümkün değildir ve faydalı da değildir. |
SORU SORMAK SANATTIR YA DA KISSADAN HİSSE - 16/07/2019 |
Aynı zamanda kıssanın kendisi zaten bir hisse barındırır. Onun için sen kıssayı anlat, isteyen hissesini alır. |
AHLAK EĞİTİMİ ÜZERİNE - 10/07/2019 |
Sonuç olarak genel geçer bir ahlaki sisteme sahip olmadığımız gibi, eskileri bir kenara atmayı aydınlanmacılık kabul eden hastalıklı bir zihinle de karşı karşıyayız. |
HANGİ NİMET DAHA BÜYÜK? - 21/05/2019 |
“En büyük nimet hangisi?” derlerse, “bana küçüğünü söyle ki ben de büyüğünü söyleyeyim” demelisin. |
EĞİTİM ÜZERİNE NOTLAR - 06/05/2019 |
Eğitim bir toplumun en önemli eylemidir. Onun için gündemden hiç düşmemeli. Yükseköğrenim, çok acilen yüksek lise olmaktan çıkarılmalı. |
Devamı |