• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Talip AKBAŞ
takbas5@hotmail.com
AMMAR
08/01/2020

"Hadi Ammar, hadi Ammar, durma
Ebabiller sana kanat çırparlar."
(
Ömer Karaoğlu)

Ammâr bin Yasir Mekkeye sonradan gelmiş, yoksul bir ailenin çocuğudur. Annesi Sümeyye, cariyedir. Babası Yasir ise Kureyş'e mensup değildir. Bu da demek oluyor ki onun bu şehirde dikili bir ağacı olmadığı gibi yaslanacağı bir gücü de yoktu. Yani ne malı, ne mülkü, ne de sosyal çevresi vardı. Servet tutkusuna kapılmış ve çokluk yarışına müptela olmuş bir toplumda yaşamak onun en büyük talihsizliği idi. Mekke'de olup da atalar dinine aykırı düşecek bir hal içine girmek öyle kolay bir şey değildi. Ammar için de elbette kolay olmayacaktı. Fakat o, kendisine ağır bedeller ödetecek bir tercihin eşiğinde gelgitler yaşıyordu. Kuranın çekim alanına girmesiyle beliren ve tüm benliğini sarıp sarmalayan hissiyatın eteklerine tutunuyordu.

Putperest bir toplumda yaşamasına rağmen Ammar, hayatının hiçbir döneminde putlara ilgi duymamış, onlara iltifat etmemişti. Bir şekilde Hz. Peygamberin rahmet rüzgârı onu da katmıştı önüne. Mekke semalarını parıldatan, yorgun gönüllere şifa saçan vahiyden çok etkilenmiş ve o ilahi sesin peşine düşmekten kendini alamamıştı. Peygamberle tanışma arzusu onu ziyadesiyle heyecanlandırmıştı. Tabi o vakitler Peygamberle tanış olmanın ağır bedeli vardı. Tek dünyalı müşriklerin etrafa terör saçtığı günlerin yaşanmasına ne kalmıştı ki şunun şurasında. Zulüm ve işkencenin ayak seslerini işitiyordu Ammar. Hatta meselenin kendisi ile sınırlı kalmayıp, ailesini de kapsayacak çapta olduğu aşikârdı. Ammar'ın endişesi davranışlarını da etkiliyordu. Hz. peygambere olan ilgisini açık etmemesi de işte bundandı.

Hz. peygamberin Erkam'ın evinde olduğunu öğrenmişti. Birçok sahabenin yetiştiği bu ev, Kâbe'ye yakın bir konumdaydı ve genç bir sahabeye aitti. Ama evin ötesinde bir işleve sahipti. Dalını budağını yontup muhteşem bir esere dönüştüren atölye gibiydi adeta. Burası insan atölyesiydi dense yeriydi. Öyle ki buraya köle olarak giren özgürlük fedaisi olarak çıkıyordu. Eşkıya olarak giren evliya olarak çıkıyordu. Şirkin bütün unsurlarıyla giren, muvahhit olarak çıkıyordu. Ammar'da bu dönüşümden nasibine düşeni almıştı. Cariyenin çocuğu olarak girdiği Erkam'ın evinden güçlü bir şahsiyet olarak çıkmıştı. Akşamın karanlığı ile oradan ayrılan Ammar, gece gizlice kendi evine gitmişti. Sayısı kırkı henüz bulmayan yepyeni bir topluluğun ferdi olmuştu. İman ailesinin değerli bir üyesi olan Ammar, bundan sonra çok şey yaşayacaktı. Çünkü Ammar güçsüzdü. Çünkü Ammar bir cariye çocuğuydu. Çünkü Ammar artık Müslüman'dı.

İslam dinini tercih edenlere karşı Ebu Cehilin uyguladığı üç farklı yöntem vardı. Bunlardan ilki; Eğer Müslüman olan kişi güçlü ise itibarını sarsmak için onu akıl kıtlığı ile itham ederdi. Toplum nezdinde değersizleştirmenin tüm araçlarını devreye alırdı. İkincisi; Müslüman olan kişi eğer ticaretle uğraşan biri ise: Onu malını yok etmekle ticaretini bitirmekle tehdit eder, baskılamak suretiyle cezalandırma yolunu seçerdi. Üçüncüsü; Müslüman olan kişi eğer zayıf ve güçsüz biri ise: Başkalarını ona karşı tahrik eder ve olmadık eziyet ve işkenceler yapardı.

Ammar, üçüncü yöntemin kurbanı olarak seçilmişti. Acı ve işkence, onun günübirlik yaşadığı şeydi artık. Kızgın kumlar üzerinde kavurucu işkenceler bir yana, ailesi gözü önünde hunharca katlediliyor acı üstüne acı yaşıyordu. Bunaltıcı işkence seansları altında inliyor, inancından geri adım atmıyordu. Bir seferinde, Allah Resulü işkence altında ki Ammar'ın yanına uğrar ona dua eder, sabır telkin der ve onu müjdeler. Ammar için bu ziyaret muazzam bir direnme gücüne dönüşür.


Yine dayanılmaz bir işkence ile baş başa kalmıştır Ammar. Kızgın kumlara yatırılıp kör kuyuya sarkıtılarak putları övmesi ve peygamberi yermesi karşılığında bağışlanacağı söylenmişti. Onların istediğini yapmak zorunda kalan Ammar, müşriklerin elinden kurtulur ve huzura gelir. Başından geçenler onu yeterince sarsmıştır. Hz. Peygamber; "Neyin var ey Ammar sen neyi saklarsın bizden, sıkıntın nedir?" der. Derin bir mahcubiyetle ve yutkunarak olup biteni baştan sona anlatır. Hz. Peygamber; Ey Ammar bunları söylerken kalbin hangi durumdaydı? Der. Ammâr: "Ey Allah'ın Rasulü! Kalbim, imanın verdiği duygularla dopdolu ve dinim hususunda da demirden daha sağlamdı!"


Hz. Peygamber Ammâr'ı teselli eder ve benzer bir durumla karşılaşması halinde yine aynı yolu takip etmesini tavsiye eder. Bunun üzerine Nahl suresinin 106. Ayeti nazil olur. Böylece ayetin inzali ile Hz. Peygamberin tavsiyesi onaylanmış ve Ammar'ın yüreğine su serpilmiştir.


Ammar, evini mescide çeviren ailesi ile evinde gizlice ibadet eden ilk sahabe olma unvanına sahip bir mücadele adamıdır. " Ondan kalan hatıra şu ki; Mümin olmak zora talip olmaktır. Mümin kalabilmek bedel ödemeyi göze alabilmektir. Mümin olarak ölebilmek büyük bir bahtiyarlıktır. Mümin olanlara, mümin kalanlara ve mümin olarak ölenlere selam olsun.

 

 



2523 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

MÜSLÜMANLARIN TEMSİL SORUNU VE GELECEK PERSPEKTİFLERİ - 13/11/2024
Müslümanların Temsil Sorunu ve Gelecek Perspektifleri
ORTALIK KOÇTAN GEÇİLMİYOR - 04/12/2023
Ortalık Koçtan Geçilmiyor
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR - 25/09/2023
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR
KULLUK ÖZGÜRLÜK MESELESİDİR - 14/03/2023
Kulluk Özgürlük Meselesidir
53. YILA GİRERKEN - 14/01/2023
53. Yıla Girerken
TÜKETİM İSTASYONU YILBAŞI - 28/12/2022
Tüketim İstasyonu Yılbaşı
YAKINLAŞMA ANAFORU - 18/10/2022
Yakınlaşma Anaforu
GÖNLÜN EN KIYMETLİ İSTİFADESİ - 25/09/2022
Dede-Torun
EKONOMİYİ ETKİLEYEN DÖRT TERİM - 15/09/2022
Ekonomiyi Etkileyen Dört Terim
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi40
Bugün Toplam829
Toplam Ziyaret5019844
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI