Hastalıklara karşı iki tür yaklaşım vardır. Bunlardan biri, hastalanmadan evvel tedbir almak ki buna modern tıp, koruyucu hekimlik der. Diğeri ise hastalık kapıya dayandığında tüm tıbbi imkânlar kullanılarak tedavi olmaktır. İslam, hastalıklara karşı koruyucu önlem almayı önceler.

Kuran, kalbin hastalığından, kalbin katılaşmasından hatta taş kesilmesinden söz eder. Kalp hastalığına koruyucu önlem olarak birçok reçetenin yanında Kuran okuma önerilir. Kalp katılığını Kuran tilaveti ile gidermeyi hiç denediniz mi? Telkinin, zikrin, nasihatin insan üzerindeki etkisini hemen herkes tecrübe ile bilir.

En büyük zikir, en etkili telkin ve en kalıcı nasihat hiç şüphesiz Kuran'dır. Kuran okumanın üç farklı şekli vardır. Bunlar tilavet, kıraat ve tertil şeklinde yer alır hayat kitabımız Kuran'da. Tilavet, dilin; kıraat, aklın; tertil ise kalbin okuması olarak değerlendirilir dilciler tarafından. İşte bu üç aşama yani dilden akla, akıldan kalbe intikali gerçekleştirilen okuma, kalbin kararıp katılaşmasını önleyecektir. Kuran, işte böyle (kalbin katılaşmasını) önleyici özelliğe sahiptir.

Kuran okuma sürecinde dil, üzerine düşeni yerine getirir; akıl, onu anlama çabası gösterir ve kalp, anlaşılan hakikati tasdik ederek imana dönüştürür. Bu bağlamda Kuran'ın şu ayetini hatırlamamız yerinde olacaktır. "Onlara Kur'an'ın ayetleri okunduğu zaman bu okunanlar onların imanını artırır." (Enfal, 2).

Kalbin sükûn bulması, itminana ermesi, ancak Allah'ın zikri ile mümkün olacaktır. Bugün yorgun düşen gönüllerimizin, katılaşan kalplerimizin, üzerimizi saran pısırıklığımızın, kalbi hastalıklarımızın ilacı, şifa kaynağımız Kuranla ilişkimizi istenilen kıvama kavuşturmaktır.

Okuyup anlayıp yaşamakla sorumlu olduğumuz Kuran ayetleri ile tanışmadan ömrümüzü tüketmeyelim. Hiç olmazsa namazlarda okuduğumuz ayetlerin anlamıyla buluşmadan kabre girmeme çabasında olmalım. Kaldı ki bu bir tavsiye değil bizzat rabbimizin emridir. "Kur'an'ı tertil üzere oku." (Müzzemmil, 4) Bu ilahi emre karşı duyarsız kalmak bir Müslüman'a yakışmayan eksikliktir.

Her gün bir cüz Kuran okumayı prensip haline getirmek hatta bugün ayın kaçı ise o cüzü okumak ve anlamını tefekkür etmek insanın manevi yaşamı üzerinde derin tesirler oluşturacaktır. Çocuklarıma şu tavsiyede bulunurum hep. Her gün bir cüz Kuran okuyun. Bugün ayın kaçı ise -örneğin bugün ayın on dördü- Kuran'ın on dördüncü cüzünden gücünüz yettiği kadarını okuyun. Sakın günü boş geçmeyin.

Onlara bu tavsiyeyi yaparken ben de her güne bir cüz Kuran okumayı heyecanla yapmaya çalışıyorum. Bugün ayın on dördü idi ve on dördüncü cüzü okudum. Bu okuma yönteminden siz okurlarımın da istifade edeceğine inanıyorum. Her gün yeni bir imkân? Her gün yeni bir başlangıç? Her güne yeni bir okuyuş? Zaten buyurmuyor mu Allah Resulü (s.a.s.) "İki günü eşit olan ziyandadır."

Bu okuma yapıldığında duyu organları bütün kirlerden arınacak ve tarifi imkânsız bir manevi haz elde edilecektir. Fert ve toplum bazında gerçek huzurun ilahi vahye yürek kapılarımızı açmaktan geçtiğini bilmem hatırlatmaya gerek var mı? Bu temel gerçeğin dışında huzur aramanın beyhude bir çaba olduğunu bilmeyenimiz var mı?

İman etmenin, salih amel işlemenin ve güzel ahlak sahibi olmanın kaynağı olan Kuran'dan yüz çevirip ziyanda olanlardan olmayalım.