Doç. Dr. Durak PUSMAZ
Trakya Üniv. İlahiyat Fak. Em. Öğr. Üyesi
KUR’AN’DA KUSUR ARAYANIN HALİ PERİŞAN OLUR
02/12/2018 Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim şöyle tarif edilmiştir: “Kuran; Hz. Muhammed’e (sav) indirilen, ondan tevatür yoluyla nakledilen, mushaflarda yazılı olan, okunmasıyla ibadet edilen ve insanların benzerini getirmekten aciz kaldığı Allah kelamıdır.” Kur’an’ın bu tarifteki iki özelliğine kısaca temas etmek istiyoruz: 1- Kur’an’ın tevatürle sabit olması Bunun anlamı, yalan üzere birleşmeleri mümkün olmayan çok sayıda kimse tarafından nakledilmiş olması demektir. Kuran’ın bütün ayetleri tevatürle sabit olup nesilden nesle böyle gelmiştir. Nitekim Kur’an’ın en uzun suresi olan Bakara suresinin hemen ikinci ayetinde Kur’an kendisini şöyle tanıtır: “Bu, kendisinde hiç şüphe olmayan bir kitaptır.” Kur’an’ın, “kendisinde hiç şüphe olmayan bir kitap” oluşunu üç şekilde anlamamız mümkündür: a- Kur’an’ın Allah tarafından indirilmiş olduğunda hiç şek ve şüphe yoktur. b- Kur’an’ın, günümüze kadar hiçbir tahrif ve değişikliğe uğramadan sapasağlam gelmiş olmasında hiçbir şüphe ve tereddüt yoktur. c- Kur’an’ın kendisinde şüpheli hiçbir şey yoktur, her şey apaçıktır, ayan beyandır. 2. Mushaflarda yazılı olması Kuran’ın bir özelliği de, inmeye başladığı andan itibaren, ezberlenmesinin yanında yazı ile de tespit edilmiş olmasıdır. Hz. Muhammed (sav) inen Kuran ayetlerini vahiy kâtiplerine yazdırırdı. Kur’an’ın isimlerinden biri de kitaptır. Kitap, “yazmak” anlamında olup, Kur’an’ın yazı ile tespit edilmiş olduğunu ifade eder. Oysa diğer ilahi kitaplar zamanla tahrife, değişikliğe uğramış, peygamberlere indiği şekliyle günümüze kadar gelememişlerdir. Onun için çoğu müsteşrikler “Kur’an Araştırmaları” adı altında, Kur’an’da tahrif ve tebdile uğramış bir şey bulabilme çabası içerisindedirler. Prof. Muhsin Demirci Bey bu konuda merhum Muhammed Hamidullah’tan bizzat dinlemiş olduğu bir olayı şöyle anlatıyor: “1975 yılında Hamidullah Hoca Erzurum Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde Kur’an Tarihi dersleri verirken, Almanya’da 1920’li yıllarda bir Kur’an Araştırmaları Enstitüsünün kurulduğundan söz etmişti. Rahmetli hocamız söz konusu enstitüde yaklaşık 30 ya da 40 bin Kur’an nüshasının üzerinde çalışma yapıldığını, aşağı - yukarı on küsur yıl bu çalışmanın devam ettiğini, sonra da sessiz sedasız bu enstitünün kapatıldığını söylemişti. Ancak kendisi yapılan bu faaliyetin sonucunu merak ettiği için söz konusu enstitünün direktörüyle görüşmek üzere talepte bulunmuş, uzun bir çabanın sonunda randevu alarak gidip bu zatla görüşmüş. Görüşme esnasında ilgili şahıs Hocaya: “Biz Kur’an’da bir tahrif var mı, yok mu, bunun araştırmasını yapmak üzere bu kadar yıl mesai harcadık, fakat sonuçta gördük ki bazı Kur’an nüshaları arasında ufak tefek yazım farklılıkları dışında onda herhangi bir tahrif mevcut değilmiş.” (Kur’an’ı Anlama Yolunda Kuramer Konferansları, I, 363-364” Gerçekten durum çok ilginç: 1- Almanya gibi bir yerde Kur’an Araştırmaları Enstitüsü kuruluyor. 2- 30 veya 40 bin Kur’an nüshası bir araya getiriliyor. 3- Sayısını bilemediğimiz, onlarca araştırıcı bu nüshalar üzerinde on küsur sene çalışıyor. 4- Gaye, kendi kutsal kitaplarındaki tahrifat gibi Kur’an’da da tahrifat bulmak. 5- Netice Kur’an’da bir tahrifatın olmadığı, Kur’an metninin orijinal olduğu anlaşılıyor. 6- Gâşiye suresinin 2-5. ayetlerinde: وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌ تَصْلَى نَارًا حَامِيَة تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ “Birtakım yüzler o gün eğilmiş, zelil düşmüştür. Çalışmış fakat boşuna yorulmuştur. O nedenle de kızgın bir ateşe girerler, kızgın bir menba’/kaynaktan sulanırlar.” buyrulduğu gibi onlar boşuna çalışıp didinmişlerdir. 7- Emekleri boşa gitmekle kalmamışlar, cehennemin kızgın ateşini boylamışlardır. Allah’ın kitabında kusur arayanların hali böyle olur. Ha bu, onlara bir ders olsun da bir daha böyle lüzumsuz ve tehlikeli işlere kalkışmasınlar. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İLİM, KÖLEYİ KRAL MERTEBESİNE YÜKSELTİR - 14/12/2018 |
İLİM, KÖLEYİ KRAL MERTEBESİNE YÜKSELTİR |
CANLARINI VE MALLARINI CENNET MUKABİLİNDE SATANLAR - 27/11/2018 |
CANLARINI VE MALLARINI CENNET MUKABİLİNDE SATANLAR |
HERKES KENDİ AKLINI BEĞENİR - 17/11/2018 |
HERKES KENDİ AKLINI BEĞENİR |
KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE SAVMAK - 13/11/2018 |
KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE SAVMAK |
HZ. EBU BEKİR’İN YÜKSEK ZEKÂSI VE İNCE ANLAYIŞI - 11/11/2018 |
HZ. EBU BEKİR’İN YÜKSEK ZEKÂSI VE İNCE ANLAYIŞI |
BÜTÜN İNSANLAR TAKVA İLE MUHATAP - 09/11/2018 |
BÜTÜN İNSANLAR TAKVA İLE MUHATAP |
MUTTAKİLER CÖMERTTİRLER - 06/10/2018 |
Muttakiler çok cömert kimselerdir, mallarını Allah yolunda harcamaktan zevk alırlar. Kur’an-ı kerimde onların bu cömertliklerine yer yer atıfta bulunulur. |
ÖYLE YEMİN OLMAZ - 08/06/2018 |
İslam dini sadece insanlarla Yaratıcı arasındaki münasebetleri tanzim eden bir din değil, aynı zamanda insanların birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarının olduğunu belirten, sosyal yönü de olan bir dindir. |
YOLUN EĞRİSİ DE VAR - 03/06/2018 |
YOLUN EĞRİSİ DE VAR |
Devamı |