Dr. Nail ÇAM
nailcam09@hotmail.com
VÂRİSE (MİRASÇIYA) VASİYYET
02/11/2018 Kendisine vasiyette bulunulan vâris, yani mirasçı, kendisinde vasiyette bulunulan ve mirasçılık gibi iki vasıf toplamış olur. Vârise vasiyetin câiz olup olmadığında fukahâ ihtilâf etmiştir. Fukahânın görüşlerini, üç başlıkta ele almak mümkündür. 1. Zâhirîler, Şâfiîlerden Müzenî ve Mâlikîlerin meşhur görüşlerine göre: Vârisler onaylasa da onaylamasa da vârise vasiyyet aslen câiz değildir. (İbn Hazm, Muhallâ, 9/316; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, 3/43; Şîrâzî, Mühezzeb, 2/451; Desûkî, Hâşiyetu’d-Desûkî, 4/427; Haraşî, Şerhu Muhtasari Halîl, 8/171). Ancak vârisler bunu mûrislerinden/miras bırakandan kendilerine kalan malda, kendilerince bir atiyye/hediye olarak verirlerse lafız, kabûl ve kabz’daki hibe şartlarına ihtiyaç duyulur. Eğer, vâris olmayan birine vasiyyet olunmuşsa, vasiyette bulunanın ölmesiyle bu kişi varis olacağından vasiyyet yine geçersiz olur. Bu görüşün istidlâl yönü şöyledir: a) Sizden birine ölüm (emareleri) geldiği zaman, eğer mal bırakıyorsa ana-babaya ve akrabalara vasiyette bulunmak ona farz kılındı” (Bakara, 180) âyetindeki vasiyyet emri, Nisa 6’daki miras ayetiyle neshedilmiştir. Buhari’nin, İbn Abbâs’tan yaptığı rivâyette: “Mal, çocuğun; vasiyyet, ana-babanındı. Allah, kişinin sevdiği kişi için vasiyette bulunması emrini neshetti. Erkeğe, iki bayan payı; ana-babanın her birine 1/6; kadına 1/8 ve 1/4; kocaya 1/2 ve 1/4 pay verdi”, denilmiştir. b) Ebû Umâme hadîsinde, “Allah, her hak sâhibine hakkını vermiştir. Vârise vasiyet yoktur” denilmiştir. (Ahmed, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce) c) Hakkı veren, Allah’tır. Vârisin, Allah’ın Rasûlünün dili ile iptal ettiği bir şeye onay vermesi câiz değildir. Ancak bunu hibe olarak verebilirler. Çünkü kendi mallarıdır. (İbn Hazm, Muhallâ, 9/316) d) Kişi, kendisine fayda yönünden kimin daha yakın olduğunu veya olacağını bilemez. (Nisa, 11) Bu nedenle, vasiyyet uygun olmaz. 2. Hanefîler, Şâfiî ile Hanbelilerin azhar görüşü, Zeydiyye ve Mâlikîlerin meşhur olmayan görüşlerine göre: Vasiyyette aslolan, vasiyyyetin vâris için câiz olmamasıdır. Ancak bir şahış, vârise vasiyette bulundu ise bu vasiyyetin sıhhati vârislerin iznine bağlıdır. Hepsi onay verdi ise geçerlidir; bir kısmı onay verip bir kısmı onay vermediyse onay verenlerin hissesinde geçerlidir. Onay vermeyenlerin hissesinde geçerli değildir. Onay, vasiyet edenin ölümünden sonra olmalıdır. Vârislerin mûrisin isteğini onaylaması, vasiyetin geçerliliğine mâni olan hakkından vazgeçmesi olarak kabul edilir.(Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâî, 7/337; Serahsî, Mebsût, 7/175; Şâfiî, Ümm, 4/121; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, 3/43; İbn Kudâme, Muğnî, 6/418; Desûkî, Hâşiye, 4/427; Ahmed el-Murtazâ, el-Bahru’z-Zehâr, 6/309) Vârise vasiyette bulunulduğunda diğer mirasçılar onaylamadıysa, vasiyyet câiz olmaz. Bu konuda ulema arasında hilâf yoktur. İbn Munzir ve İbn Abdilber dedi ki, ilim ehli bunda icmâ etmiştir. (İbn Kudâme, Muğnî, 6/58) Vasiyyet, 1/3’ten fazla ise câiz olmaz. 1/4 gibi daha azı câiz olur. Vârise de vasiyyet câiz olmaz. Eğer vârisler paylarına razı ise câiz olur. (Fetâvâ Lecnetu’d-Dâime, 16/317) Sa’d b. Ebî Vakkas hadîsinde, vasiyyetin 1/3 hududunda olması istenmiştir. 1/3 çoktur. (Buhârî, Müslim) İbn Abbas şöyle demiştir: Keşke insanlar vasiyeti, 1/3’ten 1/4’e düşürse. Çünkü Rasûlullah, 1/3, 1/3 çoktur veya büyüktür, buyurdu. (Müttefekun aleyh) Mal, Allah’ındır; insan mala, Allah adına sahip olandır. Haksız vasiyette bulunan ve bu şekilde mal sahibi olan günahkardır, ğasıptır. Bu görüşün istidlâl yönü şöyledir: a) “Geri kalan vârisler onaylamadıkça, vârise vasiyyet yoktur.”(Dârakutnî); “Mirasçıların onaylaması hariç, varise vasiyyet câiz değildir.” (İbn Abbas) b) Yasak, mirasçıların kendi hakları ile ilgilidir. İcâzetleri ile vasiyyet câiz olur. Çünkü icâzet, haklarını düşürmeğe ve yasağı kaldırmaya razı olmaları anlamına gelir. c) Vârise yapılan vâsiyyette icâzetin önemsenmemesi, lehine vasiyette bulunulan kişinin tercih edilmesinden dolayı tüm mirasçılar arasına düşmanlık girmesi, hasede sebep olması ve sıla-ı rahmi kesmesi nedenleri ile varislere eziyet olur. Bu nedenle vasiyyetin sıhhati için hepsinden zararı def etmek adına diğer varislerin icâzeti zarûridir. Şahsın vâris veya vâris olmayan olarak itibara alınma vakti, ölüm anıdır vasiyyet anı değil. Çünkü vasiyyet ölümden sonra yürürlüğe girmektedir. Bir kişi kardeşine vasiyyette bulunsa ve vasiyette bulunanın vasiyyet anında bir oğlu olsa; önce vasiyette bulunan sonra vasiyette bulunulan ölse vasiyyet sahîh olmaz. Çünkü kendisine vasiyette bulunulan kardeş, ölüm anında vasiyet edenin vârisi olmuştur. Şayet kardeşine vasiyette bulunsa ve vasiyette bulunanın vasiyet anında oğlu olmasa da vasiyetten sonra bir oğlu doğsa ve daha sonra vasiyette bulunan ölse vasiyyet sahîh olur. Çünkü kardeş, sayrûret nedeniyle oğulla hacb oluştuğu için bu durumda mirasçı değildir. 3. İmâmiyye’nin görüşüne göre: Vârise vasiyyet câizdir; yabancıya yapılan vasiyette olduğu gibi 1/3 hududunda olduğu sürece diğer varislerin icâzetine gerek yoktur. Bakara, 180. âyette varis olsun veya olmasın yakınlara vasiyette bulunmak emredilmiştir. Vasiyyette, sıla-i rahmi gözetmek vardır. Bu nedenle vasiyyet, müstehaptır. Hz. Peygamber, Veda haccında: “Ey insanlar, Allah her vârise mirastan nasibini takdir etmiştir. Vârise, 1/3’ten daha fazla vasiyyet câiz olmaz. Çocuk firâşa aittir, zinakara mahrumiyet vardır buyurmuştur.” (Muknia, 670; Şerîf Murtaza, intisâr, 597-99; Tûsî, Mebsût, 4/61 ve 3/41; Muhtasaru’n-Nâfi, 189; Ravzatu’l-Behiyye, 2/55) Bu görüşün istidlâl yönü: a) Bakara, 180 âyeti umûmiyet bildirir. b) Vârise ve yabancıya vasiyyetin câiz olduğu anlaşılan mutlak rivâyetler vardır. Dahası, vârise vasiyyetin câiz olduğunu bildiren sarîh rivâyetler vardır. Bu rivâyetlerden biri şudur: Ebû Ca’fer’e, vârise vasiyyetten sorulmuş, o da câizdir demiş ve Bakara 180. âyeti okumuştur. (Sadûk, 4/144) Bu konuda şianın icmâı oluşmuştur. c) Vârise vasiyyet, akrabalara bir ihsandır. Allah, her ihsanı aklen ve sem’an güzel saymıştır. Yakın ve uzak kişi ayırımı da yapmamıştır. Hayatta iken vermek ile vasiyet etmek arasında da fark gözetmemiştir. d) Cumhûrun rivâyet ettiği ve vârise vasiyyetin olmadığını bildiren hadisler sâbit değildir. Bu hadisler zayıf olmakla birlikte kesin bilgi değil de zann bildirir. Zan bildirenin, kesin bilgi bildiren Allah’ın kitabını neshetmesi câiz değildir. Teâruz anında Allah’ın kitabına uymak, hadise uymaktan daha evladır. e) Nesh var, kavli kabul edilemez. Çünkü nesh, teâruz olduğunda ve ikisinin mucebi ile amel yapılamadığında olur. Vasiyyet ayeti ile miras ayetleri birbirine münafî değildir. Her ikisi ile de amel câiz ve geçerlidir. Sonra, eğer âyet munsûh olsa idi Kur’ân onu “müttakilere bir hak olarak” lafzı ile te’kid etmezdi. Vârise vasiyyetin diğer mirasçıların icâzeti ile câiz olduğunu söyleyen ikinci görüştekiler, 1/3 hududunda kaldığı sürece varise vasiyyetin mutlak olarak câiz olduğunu söyleyen üçüncü görüştekilere şöyle itiraz etmişlerdir: Bakara, 180’ deki vasiyyet emri, Nisa, 6 veya miras ayetleri ile neshedilmiştir. Buna karşılık üçüncü görüştekiler onlara şöyle cevap vermiştir: Bakara 180. âyette ref olunan, sadece vücûbiyettir. Vücûbiyet kaldırılınca yerine cevaz geçer. Buna göre, vücup nesholunsa bile bu cevazın neshini gerektirmez. Buna göre, “vârise vasiyyet yoktur” hadisi, .... “vasiyyet farz kılındı” âyetindeki vücubiyeti nefyeder; cevazı değil. Yani, miras ayetleri inmeden önceki vücubiyet ortadan kalkar. Özet: 1. Birinci görüştekiler, vârise vasiyyeti mutlak olarak câiz görmez. Eğer mirasçılar onaylarsa bu, onların hibesi olur. Onay veren ile kendisine vasiyet yapılanda, hibe eden ve hibe edilende bulunması gereken şartlar aranır. Bu görüştekilere göre, kendisine vasiyyet edilenin mirasçı olmaması vasiyetin sıhhat şartıdır. 2. İkinci görüştekilere göre, vârise vasiyyet sahîhtir, fakat geçerli değildir; varislerin onayına bağlıdır. Eğer onaylarlarsa, câizdir; onaylamazlarsa batıldır. Bu demektir ki, kendisine vasiyet edilenin varis olmaması neffaz (geçerlilik) şartıdır; sıhhat şartı değil. Böylece vasiyetin sahih, fakat gayr-ı nafiz olduğu anlaşılmış olur. 3. Üçüncü görüştekilere göre vasiyyet, yabancıya sahih olduğu gibi varisler onay vermese de 1/3 hududunda olduğu sürece varise de sahihtir. Varislerin onaylaması sıhhat veya geçerlilik şartı değildir. Geçen görüşler arasındaki hilafın sonucu: - İkinci görüşe göre, vasiyyet sahîh olduğunda ve mirasçılar onu onayladığında murisin vasiyyeti geçerli olur; hibe şartlarını sağlamasına ihtiyaç yoktur. Kabzdan önce olsa bile onaylayanın onaydan dönme hakkı yoktur. - Birinci görüşe göre ise vasiyyet batıldır; mirasçılar vasiyyeti onayladığı zaman onay, hibe sayılır ve bundan dolayı hibe şartları aranır. - Üçüncü görüşe göre ise vasiyyet sahîh sayılır; vârislerin icâzetine ve hibe şartlarına ihtiyaç kalmaz. Bu itibarla vasiyyet geçerli sayılır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
NAMAZ KIRAATİNDE TEKNOLOJİK CİHAZ KULLANMAK - 10/12/2020 |
Farz ve nafile namazlarda yazılı bir metinden, cep telefonundan, PC’den vs. okuyuşta bulunmak câiz midir? Sorusuna cevap bulunabilecek bir yazı. |
NİÇİN KULLUKTA BULUNMALIYIZ? - 22/07/2020 |
Allahın cenneti ve cehennemi olmasa veya farz-ı muhal asiler cennete, itaatkârlar cehenneme girecek olsaydı bile, Allah ibadete layık olduğu için ibadet edebilmektir kulluk. |
GENÇ KUŞAKLARI KENDİ EMEKLERİMİZLE HELÂK ETMEYELİM - 13/05/2020 |
Önce iman! Eyleme sevketme düşüncesi ile yaptığımız işler imansızlığa götürmesin gençlerimizi. Yanlış taktik neticede bizi, imansızlık ve inançsızlık için çaba sarfedenlerle aynı ligde top koşturuyor olmak gibi bir duruma sokabilir. |
ALLAH’TAN KORKULUR MU? - 04/05/2020 |
Korkunç, çirkin, zararlı, şerli ve kötü olan şeyden korkulur. Türkçede kullandığımız şekliyle korkuyu bu gibi etkenler doğurur. Havfullah, haşyetullah ve takvallah korkuyla ne kadar ve nasıl ilintilidir? |
İKİ ASLI, EKİNİ VE NESLİ HELAK ETMEK - 27/04/2020 |
Bakara 205. Âyet... Bir zihniyetin portresi.. |
CUMA MÜSTAKİL BİR NAMAZ MIDIR? - 20/03/2020 |
Eski ulemamızın bahis mevzuu yaptığı; fakat günümüzde sorgulanmadığı, gündem yapılmadığı ve dillendirilip yazılmadığı için pek bilinmeyen esaslı bir mevzuuyu ele alıp değerlendirmeyi size bıraktık. |
İNSANIN İNSANA SECDE ETMESİ - 10/03/2020 |
Açıklanmaya ve izaha muhtaç olan bir rivayetti. Zira bu rivayet hakkında çok tartışmalar olmuş ve olmaktadır. Rivayetin senedi sahih olsa da metin tenkidi yöntemi ile anlamaya ve yorumlamaya çalıştık. |
POZİTİF DÜŞÜNCE (TEFÂÜL) - 23/12/2019 |
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Her çığlığı aleyhte sanmayın! Belki o, müjde verecek; belki de sizi uyandıracak da tehlikeden kurtaracaktır. |
YABANCI BİR KADINLA MUSÂFAHA YAPMAK - 02/10/2019 |
Dört mezhebin, yabancı bir kadınla musafaha yapmanın hükmü hususunda söylediklerini ve hükümlerine dayanak aldıkları akli ve nakli gerekçeleri ifade etmeye çalıştım. |
Devamı |