• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Nail ÇAM
nailcam09@hotmail.com
İSLAMIN İLK YILLARINDA NAMAZ ABDESTSİZ Mİ KILINIYORDU?
24/03/2018

Namazın şartlarından biri olan hadesten taharetin çeşitleri olan abdest, gusül ve teyemmüm âyetleri Medenî’dir. Namaz ise Mekke döneminde yerine getirilen bir ibadettir. Her ne kadar beş vakit namaz, İsrâ gecesi farz kılınmış olsa da bundan önce sabah güneş doğmadan ve akşam güneş batmadan önce (Ğafir, 55) 2’şer rekatlı iki vakit namaz kılınıyordu. (Müzeni) 

Benî Müstalik/Müreysî gazvesinde (h.5/626) abdest, gusül ve teyemmüm (Maide, 6 veya Nisa, 43) emredilmiştir. 5 vakit namaz ise İsrâ gecesi (hicretten 1.5 yıl önce 620) farz kılınmıştır. Daha öncesinde ise Müzzemmil suresinde (1-7) Hz. Peygambere gece namazına kalkması emredilmiştir.

Hz. Peygambere, islamın ilk yıllarında namazın emredilmiş olup; abdest, gusül ve bunlardan bedel teyemmümün daha sonraları  emredilmiş olması akla namazlar, uzun bir süre abdestsiz mi kılındı? sorusunu getirmektedir.

Âlimler, taharetsiz kılınan namazın sahih olmayacağı görüşünden hareketle abdestin, Mekke’de sünnetle (vahy-i gayr-i metluvv) farz kılınarak Medine’de Kur’ânla mı te’yid edildiği; Medine’de, Kur’anla (vahy-i metluvv) mı farz kılındığı ya da şer’u men kablene ile mi sabit olduğu hususlarında İhtilâf etmiştir. Zira ibadetler tarihi, Hz. Muhammed ile başlamış olmayıp önceki şeriatlerde de abdest, gusül, namaz, oruç gibi ibadetler talep edilmişti.

Ulemâ, bu soruların cevabı için taharet ve namaz âyetlerinin nüzul ve uygulama sürecini değerlendirmeye tabi tutmuş ve şunları söylemişlerdir. (Hâfız Suyûtî, el- İtkân) 

1. Emrin nazil olup (talebin nüzûlü/hukûkî metnin yayımı) uygulamanın daha sonra başlaması. (Zerkeşi, el-Burhân) 

Örneğin: Zekat, Mekke’de emredilmiş (Müzzemmil, 20), fakat uygulaması Medine’de (En’am, 141; Bakara, 43; Tevbe, 60) olmuştur. Kıtal/savaş, Mekke’de meşru kılınmış (Müzzemmil, 20), fakat Medine’de uygulanmıştır. Fussilet 33. Ayetin müezzinler hakkında nâzil olduğu söylenmiş, fakat ezan Medine’de meşru kılınmıştır. A’la 14 ve 15. Ayetlerin Fıtır sadakası hakkında olduğu söylenmiştir. Bazıları demiştir ki: Bu görüş, te’vil edilemez. Zira Mekke’de oruç, bayram ve zekat yoktu. Beğavi bunun mümkün olduğunu, zira emrin önce uygulamanın daha sonra olmasının mümkün olduğu söylemiştir.

2. Nüzûlün (hukûkî metnin oluşumunun) uygulamadan sonra olması. (Mevcût bir uygulamanın gelen taleple meşrûlaştırılması)

Cuma namazı, Mekke’de iken kılınmaktaydı; fakat Cuma namazını emreden âyetler (Cuma, 9-11) Medine’de inmiştir. Amel ediliyor olmasına rağmen bunu te’yîd eden ayetin inmesinin hikmeti, uygulamanın metluvv olması içindir. (İbn Abdilber) Tevbe 60’da zekatın sarf yerleri bildirilmiştir. Aslında bunlar, önceden biliniyordu. Zira zekat, erken dönem bir sure olan Müzzemmil suresinde vardı, fakat uygulamada yoktu. Böylece metluvv oldu ve uygulama te’kid edildi. (İbn Hassâr) İsradan önce sabah güneş doğmadan ve akşam güneş batmadan (Ğafir, 55) 2’şer rekatlı iki vakit namaz kılınıyordu. (Müzeni) 

Abdest  ve gusül de namazla birlikte Mekke’de farz kılınmış, fakat abdest, gusül ve teyemmüm âyeti (Maide, 6; Nisâ, 43) Medine döneminin sonlarında inerek uygulama te’yid edilmiştir. Şu rivayetler bu görüşü te’yid etmektedir. Hz. Peygamberin kızı Fatıma, Kureyş’in babasını öldürmek için ahitleştiğini duyunca babasının yanına ağlayarak girmiş O (sav), bana abdest alacağım su getirin demiştir. (Hâkim, Müstedrek)

Ahmed ve Taberânî’nin rivayetine göre  ise Cebrail (as), Nur dağında ilk vahyi getirdiğinde Hz. Peygambere abdesti öğretmiştir. Fetret-i vahiy sona erip Müddesir suresini getirdiği zaman öğrettiği görüşü de vardır. Bu söylenenlere göre abdest, Mekke’de biliniyordu, fakat Medine’de farz kılınmıştır.

3. Talebin nüzulü (hukûkî metnin yayımı) ile uygulamanın aynı anda başlaması

Bunun örneği çoktur. Hamr’ın haram kılınması ve orucun farz kılınması ile birlikte uygulamanın başlaması gibi..

Not: Namaz ayetiyle (Mâide, 6) ilgili ihtilaflardan biri de her namaz için abdestin vacip olup olmadığıdır. Denilmiştir ki vâcip olan, abdest mevcut olsa bile her namaz için abdest almaktır. Denilmiştir ki vâcip olan, abdest olmadığında abdest almaktır. Yine denilmiştir ki abdestli iken abdest almak menduptur/sünnettir.

Hz. Peygamber her namaz için abdest alırdı, fakat Mekke’nin fethi günü bu adetine aykırı davranmış ve 5 vakit namazı tek abdestle kılmıştır. Hz. Ömer sorunca: “teammüden yaptım”, demiştir. Yani insanlar, her namaz için abdesti vacip sanıp meşakkate düşmesinler diye Hz. Peygamber böyle yapmıştır. Hayber’de de böyle yapmıştır.

NETİCE

Bu yazıda ifade edilenler, hükümlerin teşrî sürecini ve keyfiyetini anlama imkânı verecek mâhiyettedir. Görüldüğü üzere, 

1) Hukûkî mevzûat yayımlanmış, fakat uygulama ileriki bir tarihte başlatılabilmiştir.

2) Hz. Peygamberin sünneti veya önceki Şerîatler ile sâbit olan yani uygulamadaki bir durum vahiy ile tanınabilmiştir.

3) Hukûkî mevzûatın yayımı ve uygulama, eş-zamanlı olarak yürürlüğe girebilmiştir.

4) Hz. Peygamber bir mübeyyin olarak, âyetlerin/mevzûatın uygulamasındaki yanlış anlaşılmaya veya yoruma açık mevzûları açıklığa kavuşturmuştur.



2531 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

NAMAZ KIRAATİNDE TEKNOLOJİK CİHAZ KULLANMAK - 10/12/2020
Farz ve nafile namazlarda yazılı bir metinden, cep telefonundan, PC’den vs. okuyuşta bulunmak câiz midir? Sorusuna cevap bulunabilecek bir yazı.
NİÇİN KULLUKTA BULUNMALIYIZ? - 22/07/2020
Allahın cenneti ve cehennemi olmasa veya farz-ı muhal asiler cennete, itaatkârlar cehenneme girecek olsaydı bile, Allah ibadete layık olduğu için ibadet edebilmektir kulluk.
GENÇ KUŞAKLARI KENDİ EMEKLERİMİZLE HELÂK ETMEYELİM - 13/05/2020
Önce iman! Eyleme sevketme düşüncesi ile yaptığımız işler imansızlığa götürmesin gençlerimizi. Yanlış taktik neticede bizi, imansızlık ve inançsızlık için çaba sarfedenlerle aynı ligde top koşturuyor olmak gibi bir duruma sokabilir.
ALLAH’TAN KORKULUR MU? - 04/05/2020
Korkunç, çirkin, zararlı, şerli ve kötü olan şeyden korkulur. Türkçede kullandığımız şekliyle korkuyu bu gibi etkenler doğurur. Havfullah, haşyetullah ve takvallah korkuyla ne kadar ve nasıl ilintilidir?
İKİ ASLI, EKİNİ VE NESLİ HELAK ETMEK - 27/04/2020
Bakara 205. Âyet... Bir zihniyetin portresi..
CUMA MÜSTAKİL BİR NAMAZ MIDIR? - 20/03/2020
Eski ulemamızın bahis mevzuu yaptığı; fakat günümüzde sorgulanmadığı, gündem yapılmadığı ve dillendirilip yazılmadığı için pek bilinmeyen esaslı bir mevzuuyu ele alıp değerlendirmeyi size bıraktık.
İNSANIN İNSANA SECDE ETMESİ - 10/03/2020
Açıklanmaya ve izaha muhtaç olan bir rivayetti. Zira bu rivayet hakkında çok tartışmalar olmuş ve olmaktadır. Rivayetin senedi sahih olsa da metin tenkidi yöntemi ile anlamaya ve yorumlamaya çalıştık.
POZİTİF DÜŞÜNCE (TEFÂÜL) - 23/12/2019
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Her çığlığı aleyhte sanmayın! Belki o, müjde verecek; belki de sizi uyandıracak da tehlikeden kurtaracaktır.
YABANCI BİR KADINLA MUSÂFAHA YAPMAK - 02/10/2019
Dört mezhebin, yabancı bir kadınla musafaha yapmanın hükmü hususunda söylediklerini ve hükümlerine dayanak aldıkları akli ve nakli gerekçeleri ifade etmeye çalıştım.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam930
Toplam Ziyaret5019945
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI