Tarih boyunca tüm insanlığın ihtiyaç duyduğu barış, adalet ve merhamet bizim yolumuzun olmazsa olmazlarıdır. Yolumuz İslam, tavrımız barıştan yanadır. İşimiz adaletten, ilişkimiz merhametten yanadır. Ne var ki hayatın akışı gereği ister istemez hasımlarımız da olacaktır. Onlarla amansız mücadelenin kaçınılmaz olduğu zamanlar gelip bizi bulacaktır. Bugün olduğu gibi...

Zaten hayat, bu çirkin yüzünü hiç saklamamıştır. Dünya kurulalı böyledir. Habil ve Kabil, bunun ilk şahitleridir. Mücadele insan var oldukça bitmeyecektir. Hayat aynı yataktan akıp gitmektedir. Hasımlarımızla mücadelede başarılı olmak için haklı olmak yetmez, aynı zamanda güçlü olmak da gerekir. Maddi güç, manevi güçle yedeklenmelidir. "Gücünüz yettiğince kuvvet hazırlayın" ilahi buyruğu tüm zamanlar için geçerlidir.

Bilgi düzeyi, istihbarat ağı, teknolojik gelişim, ekonomik güç hasımlarla mücadelede belirleyici araçlardır. Bunlar fert bazında, toplum nezdinde ve devlet çapında tartışmasız sahip olunması gereken unsurlardır. Şu kadarı var ki güç olarak görülen bu değerler, ahlak, adalet ve merhamet eksenli olmak zorundadır.

Ahlaktan, adaletten ve merhametten soyundurulmuş güç, güç değil, başa beladır. Böyle bir güç, fert için beladır; onu militanlaştırır. Toplum için beladır; toplumu kitleselleştirir ve kaosa sürükler. Devlet için beladır; devleti devlet olma vasfından uzaklaştırır ve örgüte dönüştürür. Salt güç, zulümden başka ne üretebilir ki? Değer eksenli güç ise zulümlere kalkandır. Adil, ahlaklı ve merhametli olan güçlü olmalıdır. Güçlü olan da adil, ahlaklı ve merhametli olmalıdır. İş bu kıvam tutturulursa böyle bir kuvvetin önünde hangi hasım durabilir? Hangi zulüm kendine alan bulabilir?

Hasımları susturacak, zulümleri durduracak güce kavuşmak volümü yüksek nutukla, ayakları yere basmayan hamasetle olacak şey değildir. Akıl ister. Emek ve hikmet ister. Feraset ve basiret ister. İrade ve kararlılık ister. Fertleri geliştirmek, ilimle irfanla donatmak, enerji israfına sebep olacak modern tuzaklardan onları korumak gerekir.

Toplumu değerler üzerinde yükseltmek, ahlak ve erdem sahibi kılmak ve toplumu eritici fitnelere karşı korunaklı hale getirmek gerekir. Devlet tarihsel köklerine bağlı kalmalı, milli ve manevi kimliğini bozmadan iyi organize olmalıdır. Dışarıdan nüfuz edebilecek muhtemel enfeksiyonlara karşı kendini korunaklı hale getirmelidir. Millete hizmet hakka hizmettir düsturunu kalıcı kılmalıdır.

Fertler, kabiliyetleri doğrultusunda topluma ve devlete katma değer oluşturacak imkânlara kavuşturulmalıdır. Toplum, her biri bütünün bir parçası olarak görülmeli ve birlikte yaşama bilinci tesis edilmelidir. Devlet, fertlerin ve toplumun enerjisini zayi etmeden adalet, ahlak ve merhametle bu enerjiyi organize edip yönetmelidir.

Gelinen noktada devletimizin ve milletimizin işin farkında olması oldukça sevindiricidir. Bu doğrultuda açıklanan niyetler, kurumsal planda alınan cesaretli kararlar ve korkusuzca atılan ciddi adımlar gelecek adına bizi umutlandırmaktadır. Bugün çok uluslu hesapların merkezine şanlı ordumuz ince planlarla dalabilmişse. Bölgede emelleri olan mihrakların defterini dürmeğe adım adım ilerliyorsa. Devlet millet kaynaşmasının oluşturduğu güç sayesindedir.

Yeniden başlamaya takatin kalmadığı durumlar vardır. Devletimiz ve milletimiz bu takate her zaman sahip olduğunu göstermiştir. Her şey yeniden başlıyor. Hasımlara karşı yürütülen şanlı mücadelemiz daima zaferle taçlansın. Gazi ve şehitlerimiz incinmesin.