İLİ : GENEL
TARİH : 19.05.2017
GERÇEK ÖZGÜRLÜK: ALLAH’A KULLUK
Aziz Müminler!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz, şöyle buyuruyor: “Rabbiniz Allah’tır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin. Güvenilip dayanılacak tek varlık O’dur.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Şu üç haslet vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır: Allah ve Resûlü’nü her şeyden çok sevmek. Sevdiği kimseyi yalnızca Allah rızası için sevmek. Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar ona dönmeyi ateşe atılırcasına korkunç görmek.”[2]
Kıymetli Kardeşlerim!
Yüce dinimizin en büyük gayesi, bizleri Allah’a imanla yüceltmektir. O’na kullukla, ubudiyetle özgürleştirmektir. Zira inancımıza göre asıl özgürlük, sadece Allah’a kul olmaktır. Asıl hürriyet, kula kul ve esir olmaktan kaçınmaktır. Asıl irade, nefsin hevâ ve heveslerine, istek ve arzularına, şehvet ve tutkularına teslim olmaktan sakınmaktır.
Kardeşlerim!
İman, en büyük özgürlüktür. Mümin, ruhu özgür olan kişidir. Zira mümin, sadece Rabbinin huzurunda boyun eğer. Asla kula kulluk etmez. Bilir ki; Allah’tan başkasına boyun eğmek, kula kulluk etmek köleliktir. Mümin, kendisini fani şahsiyetlere değil, bâkî hakikatlere adar. Hak ve hakikate karşı kör, sağır ve dilsiz kesilmez. İyiyi ve doğruyu göremeyecek kadar kalbini ve iradesini köreltmez. Kalbinde hiçbir sevgiyi Allah ve Resûlü’nün sevgisinden daha üstün tutmaz. Bilir ki; başka sevgileri Allah ve Resûlü’nün sevgisine üstün tutmak, bütün kötülüklerin başıdır. Allah’a ortak koşmaktır. Allah’a ortak koşmak ise en büyük zulümdür.[3]
Aziz Müminler!
Mümin, yalnızca Allah’ın hoşnut olacağı işlere yönelmeye gayret eder. Bilir ki; O’nun gazabına neden olacak tercihlerde bulunmak özgürlüğü zedelemektir.
Mümin, dünyanın geçici nimetlerine, aldatıcı zevklerine esir olmaz. Bilir ki; heva ve hevesinin esiri olmak, özgürlüğü yitirmektir.
Mümin, varlıkların en şereflisi olarak yaratıldığının farkında olan kişidir. Bilir ki; bu şerefini ebedileştirecek olan imanıdır. Müminin hayat rehberi, doğru ile yanlışın, hak ile batılın, günah ile sevabın ayırt edicisi olan Yüce Kur’an’dır. Müminin yol göstericisi, insanlığın yegâne önderi olan Rahmet Peygamberidir. Allah nezdinde mümini değerli kılan Allah’ı tefekkür eden bir akıldır. Allah’ın sevgi ve rızasını en üstün tutan bir gönüldür. Salih amellerle geçirilmiş bereketli bir ömürdür.
Aziz Kardeşlerim!
Ne yazık ki bugün, maddenin manaya öncelendiği, türlü reklam ve söylemlerle zihinlerin örselendiği bir dünyada yaşıyoruz. Heva ve heveslerin körüklendiği, tahrik edildiği bir zaman diliminden geçiyoruz. Daha çok kazanıp daha çok tüketmenin özendirildiği böylesi bir dünyada şüphesiz ki asıl sermayemiz, imanımızdan kaynaklanan özgürlüğümüzdür. Asıl kazancımız, imanımızdan neşet eden kanaatkârlığımızdır. Asıl servetimiz, imanımızın hayata yansıması olan salih amellerimizdir. Asıl üstünlüğümüz, inancımızın ve değerlerimizin farkında oluşumuzdur.
Kardeşlerim!
Hutbemi bitirmeden önce kulluğumuzun, ubudiyetimizin tezahür mekânlarından olan camilerimizle ilgili bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Milletimizin yardım elini dünyanın dört bir yanına ulaştırma gayretiyle hizmet eden Türkiye Diyanet Vakfımız, sizlerin yardımlarıyla geçmişten günümüze ülkemizde ve gönül coğrafyamızda çok sayıda cami inşa etmiştir. Bugün de inşaatı devam eden Kıbrıs Hala Sultan Camii, Kırgızistan Bişkek Camii, Arnavutluk Tiran Merkez Camii, Cibuti Sultan II. Abdülhamit Han Camii ve Külliyesi için ülkemiz genelindeki camilerde yardımlarınıza müracaat edilecektir. Yüce Rabbimiz, yaptığınız ve yapacağınız bütün yardımlarınızı kabul eylesin. Bizleri “Her kim Allah için bir mescit inşa ederse, Allah da ona cennette benzeri bir köşk ihsan eder.”[4] hadisinin müjdesine nail olanlardan kılsın. Camilerimizi kalplerimizin imarına, birlik ve beraberliğimizin pekişmesine, izzet ve onurumuzun yücelmesine vesile eylesin.
Hutbemi bir âyet mealiyle bitirmek istiyorum: “(Resûlüm!) De ki: ‘Eğer kulluğunuz, ubudiyetiniz olmasa Rabbim size ne diye değer versin’ ”[5]
[1] En’âm, 6/102.
[2] Müslim, Îmân, 67.
[3] Bakara, 2/54, 57; A’râf, 7/177; Hûd, 11/101.
[4] Müslim, Zühd, 44.
[5] Furkân, 25/77.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü