ALLAH SEVGİSİ[1]
Gerçek mü’min için en mühim haslet ve en büyük devlet, Allahu Teâlâ’yı sevmek ve O’nun tarafından sevilmektir; erişilecek mertebelerin en yükseği budur. Hayatın bütün çabaları bu gayeye ulaşmak için olmalıdır. Öğrenilen ilimler insanda bu şuuru uyandırmamışsa boşa çekilmiş bir emek ve mânevî bir vebal demek olur.
Okumaktan mâna ne:
Kişi Hakk’ı bilmekdür.
Çün okudun bilmezsin,
Hâ bir kuru emekdür.[2]
Allahu Teâlâ’yı sevmek, sebepsiz ortaya çıkmaz, onun tahakkuku için bazı şartlar vardır, kişinin böyle bir sevgiye ermesi için, mânevî birer zehir demek olan günahları terk etmesi, isyan ve tuğyandan yüz çevirmesi, yönünü Hakk’a dönmesi gerekir ki buna tevbe adı veriliyor.
Daha sonra Allah’ın kimleri sevdiğini öğrenmek, O’nun sevdiği ve razı olduğu fiillere yönelmek icap eder. Âşikârdır ki kişide dînen merdut olan ahval ve ef’al var iken Yaradan’ın onu sevmesi olacak şey değildir. Sevgi için itaat şarttır.
Nitekim şair şöyle diyor:
تعصي الإله وأنت تظهر حبه
هذا محال في القياس بديع
لو كان حبك صادقاً لأطعته
إن المحب لمن يحب مطيع
Ta’sî’l-İlâhe ve ente tuzhiru hubbehû
Hâzâ muhâlün fi’l-kıyâsi bedîu
Lev kâne hubbuke sâdıkan le-eta’tehû
İnne’l-muhibbe limen yuhibbe mutîu.
“Hem O’nun sevgisinden dem vuruyor hem de Allah’a isyan ediyorsun. Ömrüme ant içerim ki bu mantıkça açık bir hatadır. Sevmen gerçek olsa idi muhakkak O’na itaat ederdin, zira seven sevdiğine itaatkâr olur.”[3]
Allah’ın nasıl kulları sevdiği, kimleri sevmediği Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinde zikredilmiştir.
Bunlara kısaca bir bakış dahi genel bir hükme varmak için yeterli olsa gerektir:
A- Allahu Teâlâ’nın sevdiği kullar
1. Resûlullah’a (sas.) itaat edenler (Bk. 3/Âl-i İmrân, 31).
2. Tevvâbîn: Çok tevbekâr olanlar (Bk. 2/Bakara, 222).
3. Mutatahhirîn: Çok temizlenenler (Bk. 2/Bakara, 222).
Muttahhirîn: Günahlardan ve pisliklerden paklananlar (Bk. 9/Tevbe, 108).
4. Sâbirîn: Sabrediciler (Bk. 3/Âl-i İmrân, 146).
5. Muksıtîn: Tam adaletle hareket edenler (Bk. 5/Mâide, 42, 49/Hucurât, 9, 60/Mümtahine, 8).
6. Müttekîn: Takva ile hareket edenler, haksızlıktan sakınanlar, ahde vefa edenler (Bk. 3/Âl-i İmrân, 76, 9/Tevbe, 4 ve 7).
7. Mütevekkilîn: Allah’a tevekkül eden, O’na dayanıp güvenenler (Bk. 3/Âl-i İmrân, 159).
8. Muhsinîn: İyi iş yapanlar, Allah’ı görüyormuşçasına kulluk edenler, iyi ahlâkla hareket edenler (Bk. 2/Bakara, 195, 3/Âl-i İmrân, 134 ve 148, 5/Mâide, 13 ve 93).
9. Mukâtiller: Allah yolunda kale gibi tek bir saf hâlinde savaşanlar (Bk. 61/Saff, 4).
B- Allahu Teâlâ’nın sevmediği kullar
1. Mu’tedîn: Haddi aşıp taşkınlık yapanlar (Bk. 2/Bakara, 190, 5/Mâide, 87, 7/A’râf, 55).
2. Ferihîn: Şımaranlar (Bk. 28/Kasas, 76).
3. Müstekbirîn: Kibrinden hakkı kabule yanaşmayanlar (Bk. 16/Nahl, 23).
4. Müfsidîn: Bozgunculuk çıkaranlar (Bk. 5/Mâide, 64, 27/Neml, 77).
5. Müsrifîn: İsrafçılar (Bk. 6/En’am, 141, 7/A’raf, 31).
6. Zâlimîn: Zulümkâr olanlar (Bk. 3/Âl-i İmrân, 57 ve 140, 42/Şûrâ, 40).
7. Muhtal, fahûr: Çok böbürlenip kurum satanlar (Bk. 4/Nisâ, 36, 31/Lokmân, 18, 57/Hadîd, 23).
8. Hâinîn: Hainlik edenler (Bk. 8/Enfâl, 58).
Havvân, esîm: Çok günahkâr ve çok hain (Bk. 4/Nisâ, 107).
Havvân, kefûr: Çok hain ve nankör (Bk. 22/Hacc, 38).
9. Kâfirîn: Kâfirler (Bk. 3/Âl-i İmrân, 32, 30/Rûm, 45).
Keffâr, esîm: Çok günahkâr, çok kâfir (2/Bakara, 276).
Sevgili öğrencilerime hayatlarında, yukarıda çizmeye çalıştığım çerçeve içinde yaşamalarını tavsiye eder, muvaffakiyetler ve ebedî mutluluklar dilerim.
[1] Merhum Prof. Dr. M. Es’ad Coşan
[2] Yûnus Emre Dîvânı, II, 148.
[3] İmam Şâfiî’ye ait olan şiir için bk. Ebû Abdullah Muhammed b. İdris b. Abbas eş-Şâfiî, Dîvânu’l-İmâmi’ş-Şâfiî (el-Cevherü’n-nefîs fî şi’ri’l-İmâm Muhammed b. İdrîs) (thk. Muhammed İbrahim Selim), Mektebetü İbni Sînâ, Kahire ts., s. 96.