DOĞRULUK VE DÜRÜSTLÜK
Yard. Doç. Dr. Nusrettin BOLELLİ
Doğru olmaktan maksat, sözde, davranışlarda, iş ve eylemlerde doğru ve dürüst olmaktır. Ayrıca esnaf ve sanatkârların alış-verişlerinde ve yaptıkları işlerde dürüst olmaları da doğruluk kapsamına girer.
Bütün iş ve davranışlarda, dînimizin emirlerine uymakla hâsıl olan güzel ahlâktan biri de doğruluktur. Doğruluk, insanların söz, iş ve davranışlarda dürüst olmasıdır. Özü ve sözü doğru olan insanlar, güvenilir ve sevilen kimselerdir. İnsan niyetinde, ibâdetlerinde, iş ve davranışlarında doğru olmalı ve bundan hiç ayrılmamalıdır.
Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerim’in bir çok âyetinde doğruluğu ve doğru kimseleri överek şöyle buyurmuştur:
Nisa suresi :
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَيَجْمَعَنَّكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِۜ وَمَنْ اَصْدَقُ مِنَ اللّٰهِ حَد۪يثًا۟ ﴿87﴾
87- Allah ki ondan başka hiç bir ilah yoktur. Elbette sizi kıyamet günü toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. “Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir.” (Nisa suresi, 87)
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقًّاۜ وَمَنْ اَصْدَقُ مِنَ اللّٰهِ ق۪يلًا ﴿122﴾
122- İman edip salih amelleri işleyenleri ise altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız, onlar, orada ebedi olarak kalacaklardır. Bu Allah’ın gerçek va’didir. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır? . (Nisa suresi, 87).
Hud suresi:
فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ وَمَنْ تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْاۜ اِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ ﴿112﴾
112. Emr olunduğun gibi dosdoğru ol!. (Hud sures,i 112)
Bakara suresi
قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَٓا اَذًىۜ وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَل۪يمٌ ﴿263﴾
263- İyi (güzel ve tatlı ) bir söz ve bağışlamak ardından eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah Ganidir (Hiç bir şeye muhtaç değildir), Halimdir (yumuşak davranandır.) . (Bakara suresi, 263)
Nisa suresi
وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَٓاءِ وَالصَّالِح۪ينَۚ وَحَسُنَ اُو۬لٰٓئِكَ رَف۪يقًاۜ ﴿69﴾
69- Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar (dosdoğru olanlar), şehitler ve salih kimselerle beraberdirler. Onlar, ne güzel arkadaştır! . (Nisa suresi, 69)
Mâide suresi
قَالَ اللّٰهُ هٰذَا يَوْمُ يَنْفَعُ الصَّادِق۪ينَ صِدْقُهُمْۜ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ ﴿119﴾
119. Allah buyurur ki : “Bugün, doğru söyleyenlerin doğrulukları kendilerine fayda vereceği bir gündür. Onlara altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennetler vardır. Allah, onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte en büyük kurtuluş ve kazanç budur. (Maide suresi, 119)
Tevbe suresi
يَا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ينَ ﴿119﴾
119. Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber olun. (Tevbe suresi, 119)
Ahzab suresi
لِيَجْزِيَ اللّٰهُ الصَّادِق۪ينَ بِصِدْقِهِمْ وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِق۪ينَ اِنْ شَٓاءَ اَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُورًا رَح۪يمًاۚ ﴿24﴾
24. Çünkü Allah, sözünde duranları, sadakatları sebebiyle mükafatlandıracak, münafıklara da dilerse, azab edecek yahut da tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz ki Allah, «Gafur’dur» çok bağışlayandır, «Rahim’dir» çok merhametlidir. (Ahzab suresi, 23)
اِنَّ الْمُسْلِم۪ينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِت۪ينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِق۪ينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِر۪ينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِع۪ينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّق۪ينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّٓائِم۪ينَ وَالصَّٓائِمَاتِ وَالْحَافِظ۪ينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِر۪ينَ اللّٰهَ كَث۪يرًا وَالذَّاكِرَاتِ اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا ﴿35﴾
35. Şüphesiz müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü’min erkekler ca mü’min kadınlar, ibadete devam eden erkekler ve ibadete devam eden kadınlar, (sözünde ve hareketlerinde doğru olan erkekler ve doğru olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, Allah’tan korkan erkekler ve Allah’tan korkan kadınlar, zekât ve sadakalarını veren erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar için Allah, mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. (Ahzab suresi, 35)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَد۪يدًاۙ ﴿70﴾ يُصْلِحْ لَكُمْ اَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظ۪يمًا ﴿71﴾
70. Ey iman edenler! Allah’dan korkun ve doğru söz söyleyin.
71. Ki (Allah) işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resülüne itaat ederse büyük bir başarıya ermiş olur. (Ahzab suresi, 70-71)
Zümer suresi
فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللّٰهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ اِذْ جَٓاءَهُۜ اَلَيْسَ ف۪ي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِر۪ينَ ﴿32﴾ وَالَّذ۪ي جَٓاءَ بِالصِّدْقِ وَصَدَّقَ بِه۪ٓ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ ﴿33﴾ لَهُمْ مَا يَشَٓاؤُ۫نَ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ ذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الْمُحْسِن۪ينَۚ ﴿34﴾ لِيُكَفِّرَ اللّٰهُ عَنْهُمْ اَسْوَاَ الَّذ۪ي عَمِلُوا وَيَجْزِيَهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ الَّذ۪ي كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿35﴾
32. Artık Allah hakkında yalan uydurandan ve kendisine «Hak» geldikten sonra onu yalanlayan kimseden daha zalim kim vardır? Kafirler için cehennem de yer mi yok?
33. Doğruyu getirene ve onu tasdik edenler ise onlar takva sahiplerinin ta kendi-leridir.
34. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte iyilik yapan ve güzel davrananın mükâfatı budur.
35. Çünkü Allah, onların yaptıkları günahların en kötüsünü bile bağışlayacak, onları, yaptıkları amellerin en güzeli ile mükâfatlandıracaktır. (Zümer suresi, 32,33,34,35)
* Muhammed suresi:
21- Allah’a karşı dürüst ve samimî davransalardı, elbette kendileri için çok daha iyi olurdu. ( Muhammed suresi, 47/21)
13. Şüphe yok ki, “ Rabbimiz Allah’tır!” diyen, sonra da dosdoğru olanlar için ne korku vardır, ne de üzüntü. İşte onlar cennetliktirler, yaptıklarının karşılığı olarak orada ebedî olarak kalacaklar. (Ahkaf suresi, 13-14)
Nebe suresi
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلٰٓئِكَةُ صَفًّاۜ لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَابًا ﴿38﴾
85. Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın. (Hud suresi, 85).
Mutaffifin suresi:
Doğruluk hakkında bazı hadisler:
عنالنبيصلّىاللهعليهوسلمقال: (إنالصّدقيهديإلىالبرّ،وإنالبرّيهديإلىالجنّة،وإنالرجل ليصدقحتىيكونصديقًا،وإنالكذبيهديإلىالفُجور،وإنالفُجوريهديإلىالنار،وإنالرجل ليكذب،حتىيكتبعنداللهكذابًا.
-Doğruluğa yapışın, çünkü doğruluk iyiliğe götürür, doğruluk ve iyilik (sahipleri) de cennettedir. Yalandan sakının, çünkü yalan kötülüğe götürür, yalan ve kötülük (sahipleri) de cehennemdedir.
-Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluğu yapışın, çünkü kurtuluş doğruluktadır.
-Yalan sözden ve yalan yere yemin etmekten sakının!
-Yalandan sakının, çünkü yalan bir tarafta, iman da bir taraftadır. Yalan ile iman bir arada bulunmaz.
– حدثنابشربنمحمد: أخبرناعبدالله: أخبرنامعمر،عنهمَّامبنمنبه،عنأبيهريرة،عنالنبيصلىاللهعليهوسلمقال : ( إياكموالظن،فإنالظنأكذبالحديث،ولاتحسسوا،ولاتجسسوا،ولاتحاسدوا،ولاتدابروا،ولاتباغضوا،وكونواعباداللهإخوانًا(.
-Birbirinize haset (kıskançlık) etmeyiniz. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birbiriniz hakkında kötü zandan bulunmaktan kaçınınız. Birbirinizin eksikliğini ve kusurunu görmeye çalışmayınız. Birbirinizin gizli hallerini ve gizli hayatını araştırmayınız. Menfaat yarışına girmeyiniz. Birbirinize küsmeyiniz. Ey Allah’ın kulları hepiniz kardeş olunuz!
-Büyüklerine saygı, küçüklerine şefkat ve merhamet göstermeyen bizden değildir.
-Kendiniz için istediğiniz şeyi Müslüman kardeşin için de istemedikçe olgun
mümin olamazsınız.
-Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin.
-Merhamet edene, Allah merhamet eder. Yerdekilere merhamet edin, Allah da size merhamet etsin.
Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.(Hz Ebu Hüreyre (ra)245 (Raâmuz el-ehadis)
* Dört özelliğe sahip olanlar kârdadır: Bunlar, doğruluk,hayâ, güzel huy ve şükürdür. ( İbn Abbas)
-İnsanların en hayırlısı, ahlakı en güzel olandır.
* Çocuklarınıza mutlaka doğru söyleyin. Bilin ki onlar bir kere yalanınızı yakalarlarsa, bir daha size güvenmezler.
* Ne olursa olsun doğru konuş, doğruluk ve dürüstlükten ayrılma. Dünyada hiçbir şey, menfaat için yalan söylemeye değmez.
* Her doğruyu söylemek zorunda değilsin, fakat söyleyeceğin şey mutlaka doğru olmalıdır.
Peygamberimiz Ebu Zer el-Giffâriye nasihatta bulunarak şöyle buyur-muştur:
-Sana Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Zira o korku, bütün işlerinin zinetidir. Sana Kur’an okumanı, Allah’ı zikretmeni tavsiye ederim. Zira o, senin gökte (melekler tarafından) anılmana sebeptir, yeryüzünde ise senin için nurdur. Sükutunun (susmanın) uzun olmasını tavsiye ederim. Ancak hayır söz müstesna. Zira bu sükut, şeytanı senden uzaklaştırır ve din işinde sana yardımcı olur. Çok gülmekten de sakın. Çünkü o, kalbi öldürür ve yüzün nurunu giderir. Cihâda devam et. Çünkü o, ümmetimin ruhbanlığıdır. Miskinleri sev ve onlarla düşüp kalk. Kendinden aşağıdakine bak, yukarıdakine bakma. Zira, sana Allah’ın verdiği nimetleri küçümsememen için bu hal daha uygundur. Seninle alakayı kesseler bile, akrabanı ziyaret et. Acı da olsa hakkı (doğruyu) söyle. Allah yolunda kınayanların kınamasından korkma. Kendi nefsin hakkında bildiğin şeyler, insanlardan seni alıkoysun. Yaptığın şeylerde onlara üstünlük taslama. Şu üç hasletin bulunması, kişiye ayıp olarak yeter; Kendi kusurlarını bilmeden başkasının kusurlarını görmesi, aynı hal kendisinde de olduğu halde başkalarında utanılacak hal görmesi ve arkadaşına eziyet etmesi. Ey Ebu Zer! Tedbir gibi akıl, (şüpheli şeylerden) sakınmak gibi vera’ (Allah korkusu), güzel huy gibi de şeref yoktur. (Hz Ebu Zer (r.a) 157)
* Allah’a inandım de, sonra dosdoğru ol (dosdoğru yürü) . ( Sahih-i Müslim)
–Kimseden bir şey istememeyi taahhüt (garanti) edene, Ben Cenneti taahhüt ederim.
Doğruluk İle İlgili Hadisler:
* Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.
* Doğrularla beraber olun.
* Yalan sözden kaçının.
* Beni Rabbim en güzel şekilde terbiye etti.
(Buharî, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105; Ebu Davud, Edeb 80; Tirmizî, Birr 46; İbn Mâce, Mukaddime 7, Duâ 5; (Riyazu’s-sâlihîn, trcm. VI,497)
Hülâsa
Efendimizin buyurduğu gibi: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan sorumlusunuz.” Yâni başta Cumhurbaşkanı, baş-bakan, Vali, Kaymakam, müdür, komutan, asker, polis, İdarece, âmir, memur, öğretmen, öğrenci, aile reisi, ev hanımı, esnaf ve komşuların birbirlerine karşı doğru, dürüst ve düzgün davranmaları gerekir.
Bu konuyu biraz açıklayarak şöyle diyebiliriz:
1.Vali, vilayetindeki memurlarına karşı âdaletli davranmalı. Onlara eşit tarzda muamelede bulunmalıdır.
2.Kaymakam, kazasındaki memurlarına karşı âdaletli davranmalı. Onlara eşit tarzda muamelede bulunmalıdır.
3. a) Âmir, mahiyetindeki memurlara karşı âdaletli davranmalıdır. Onlara haksızlık etmemeli. Görev dağıtımın eşit olarak yapmalıdır.
b) Devlet malını, kendi şahsî işlerde kullanmamalı.
4. Öğretmen, öğrencilerine karşı; derste ve notlarda eşit ve âdil davranmalıdır.
5. Öğrenci, verilen ödevleri zamanında yapmalı. Başkasının yaptığı ödevin fotokopisini veya internetten konuyla ilgili bilgileri alıp bunları ödev olarak vermemelidir. Vatana ve millete faydalı olan hizmetler yapmalıdır.
6. Aile reisi, aile fertlerine eşit muamelede bulunmalı, onların kimseye muhtaç olmamaları için var gücüyle çalışmalıdır.
7. Ev hanımı, ev eşyalarını ve malını korumalı. Çocuklarının ahlaklı olarak yetiş-melerini sağlamalıdır. Kocasının izni olmadan evinden kimseye bir şey vermemeli.
8. Komşu, komşusunun malını ve aile fertlerini kendi malı gibi korumalı. Komşusuna her türlü yardımda bulunmalı ve destek olmalıdır.
Allah, bizi doğruluk ve dürüstlükten ayırmasın. Hepimize vatanı, milleti ve insanlık için faydalı ve yararlı hizmetler yapan kullarından eylesin.
BİBLİYOGRAFYA
Kur’a-ı Kerim,
Ahmed b.Hanbel, el-Müsned, I-VI, İstanbul, 1984.
‘Aynî, Bedreddîn Ebû Muhammed Mahmud b. Ahmed (ö. 855/ 1451) , ‘Umdetu’l-kârî şerhu Sahîhi’l-Buhârî, I-XX, Beyrut, trs.
Buhârî, Muhammed b. İsmail, el-Câmi’u’s-sahîh, I-VIII, İstanbul, 1984,
Ebû Dâvud, Süleyman b. Eş’as es-Sicistânî, es-Sünen, I-IV, İstanbul, 1984.
Encyclopaedia of Religion and Ethics, Newyork, 1937.
İbn Hacer el-‘Askalânî Şihâbuddin, Fethu’l-Bâri şerhu Sahihi’l-Buhârî, I-XIV, 1402/1982.
İbn Mace, Ebu ‘Abdillâh el-Kazvinî, es-Sünen, I-II, Thk.M.Fuad ‘Abdulbâkî, Kahire, 1952.
İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, I-III, İstanbul, 2005.
İslâm Ansiklopedisi, I-XIII, İstanbul 1978(1988.
Kehhâle, Ömer Rıza, A‘lâmunnisâ, I-V, Beyrut, 1982.
Komisyon, el-Mu’cemu’l(müfehres li elfâzi’l-ehâdisi’n(Nebevî, I-VIII, İstanbul, 1982(1988.
Mehmet Dağ ve Hıfzurrahmân, İslâm Eğitim Tarihi, Ankara, 1974.
el-Meydânî, Ebu’l-Fadl Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhim en-Neysâburî, Mecme’u’l-emsâl, I-II (thk. Na’im Hüseyin Zerzur), Beyrut, 1988.
Mustafa Taşçı, Nesillerden Nesillere Armağan Sözler Hazinesi, Düşünce Kitabevi, İstanbul, 2004.
Muzaffer Coşkun, Yıldız Cümleler ve Unutulmaz İbretli Sözler, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1984.
Müslim b. Haccâc el-Kuşeyrî, el-Cami’u’s-sahîh, I-VIII, thk. M. Fuad ‘Abdulbâkî, İstanbul, 1981.
Nesâî, Ebu ‘Abdirrahmân Ahmed b. Şu’ayb, es(Sünen, I-VIII, Beyrut, trs.
Şâmil, İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 1986.
Şerif Benekçi, Örnekli Açıklamalı Atasözleri, Damla Yayınevi, İstanbul, 1995.
Tirmizî, Ebu ‘İsâ, el-Câmi’u’s-sahîh, I-X, İstanbul, 1987.
Zirikli, el-A’lâm, I-VIII, Beyrut, 1984.