ALLAH TEALA’NIN RAHMET NAZARINDAN UZAK OLAN KİMSELER
إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَناً قَلِيلاً أُوْلَـئِكَ لاَخَلاَقَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ وَلاَ يُكَلِّمُهُمُ اللّهُ وَلاَ يَنظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ:
“Muhakkak o kimseler ki, Allah’ın ahdini ve yeminlerini az bir şey karşılığında değiştirirler. İşte onlar için ahirette bir nasip yoktur. Allah onlarla konuşmaz ve kıyamet gününde onlara bakmaz ve onları temize çıkarmaz ve onlar için elem verici bir azap vardır.” (ALİ-İMRAN SURESİ – 77. AYET)
İnsanı Cenab-ı Hakk’ın rızasına ve rahmetine yaklaştıran hayırlı ve faydalı işler bulunduğu gibi Yüce Rabbimizin nazar-ı rahmetinden ve afv–ı ilahisinden uzaklaştıran fiiller de vardır. Böylesine elim bir mahrumiyete mahkûm olmak istemeyen bahsedeceğimiz çirkin davranışlardan son derece sakınmalıdır.
Rahmetine sınır tayin edilemeyen Allah Teala rızasını emirlerinde gizlemiş azabını yasakladığı şeyler içinde bulunduğunu haber vermiştir. Son derece değerli bulunan Allah rızasına talip kişiler Yüce Halikımızın emirlerini ifaya çalışmalı azab-ı ilahiden kurtulmayı arzu eden müminler nelerden sakınacağını bilmeli ve ictinab etmelidir. İlahi hükümlerin mübelliği ve akılların mürşidi bulunan Peygamberimiz Hz MUHAMMED (SAV) engin merhameti sebebiyle biz ümmetlerini uyarmakta ve Allah’ın mağfiretinden ve rahmetinden uzaklaştıracak işleri bir bir haber vermektedir. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:
ثلاثةلاينظرالله إليهم يوم القيامة:ألعاق لوالديه،والرءة المترجلة المتشبهة بالرجال والديوث وثلاثة لايدخلون الجنة:ألعاق لوالديه،وامدمن من الخمر،والمنان بمآأطى.
“Üç (sınıf) kimse vardır ki kıyamet günü Allah onlara (rahmet nazarı ile) bakmaz: Ebeveynine isyan eden (evlat) kendisini erkeklere benzetmeye özenen kadın ve hanımını kıskanmayan (erkek). Üç kimse de (azabını çekmedikçe) cennete giremez: Baba ve annesine asi olan (kimse) devamlı içki içen ayyaş verdiğini başa kakan görgüsüz (insan).”
Allah Teala’ya ibadet ve itaat vazifesinin peşinde anne ve babaya saygı ve hürmet davranışı gelmektedir. Onların İslami ölçülere uygun bulunan emirlerine isyankâr tavır takınmak Cenab-ı Hakk’ın gazabını tahrik eder. Yüce Rabbimiz Kitab-ı Kerim’inde:
وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئاً وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً:
“Allah’a ibadet edin O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya iyilik edin.”
(NİSA SURESİ – 36. AYET) emrini vermiş ve
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ:
“Bana ve ana-babana şükret” (LOKMAN SURESİ 14. AYET) buyurmuştur. Bu kadar açık ve seçik ilahi emirleri görmezlikten gelen kimse Allah Teala’nın rahmet nazarından mahrum kalır.
Kadın giyinip kuşanmada ve diğer davranışlarında kendini erkeklere benzetmekten sakınmalıdır. Bunun aksine olan bir hareket erkekle kadının arasındaki mesafenin kapanmasına sebep olur. Bu yersiz yakınlık kadının haysiyetinin örselenmesine yol açabilir.
Eşini kız kardeşini yabancı erkeklerin mütecaviz bakışlarından ve saldırılarından kıskanmayan kimse bu haysiyetsiz davranışının cezasını Allah Teala’nın rahmetinden mahrum kalmakla çekmiş olur. Bir insan düşününüz: Cenab-ı Hakk’ın rızasından mahrum ve rahmet nazarından uzak kalırsa onu kim kurtarabilir ve ahiret hayatında kim mesut edebilir?
İçki ve sarhoşluk verici diğer maddeler kişinim sağlığını ahlakını ve itikadını bozar. Müskiratın bağımlısı haline gelen bir ayyaş İslamî İnançları ayakaltına almış ahlak binasını yıkmış ve Cenab-ı Hakk’ın kula bir emaneti olan sağlığını tehlikeye düşürmüş olur. Bu kadar değerli mefhumları görmez hale gelen bir şahıs rahmet-i ilahi nazarından mahrum kalmış olur.
İyilik yapmak İslamî bir haslet ve insani bir meziyettir. Onun sevabını sıfıra indirecek bir davranış vardır: Yaptığı iyiliği ihsanda bulunduğu kimsenim başına kakmak… Allah yapacağımız bir iyiliğin değersiz bir hale gelmesini önlemek için bizleri uyarmaktadır:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُبْطِلُواْصَدَقَاتِكُم بِالْمَنِّ وَالأذَى كَالَّذِي يُنفِقُ مَالَهُ رِئَاء النَّاسِ وَلاَ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْداً لاَّ يَقْدِرُونَ عَلَىشَيْءٍ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ:
“Ey İnananlar! Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarf eden kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma ve eza etmekle boşa çıkarmayın. Onun durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir, üzerine bol yağmur yağdığında onu cascavlak bırakır. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkâr eden kimseleri doğru yola eriştirmez.” (BAKARA SURESİ – 264. AYET)
HADİS-İ ŞERİF:
ثلاثة لاينظر الله إليهم يوم القيامة:ألمنان عطاه،والمسبل إزاره خيلآء،ومدمن الخمر.
“Üç (sınıf) kimse vardır ki kıyamet günü Allah onlara (rahmet nazarı ile)bakmaz: Verdiğini başa kakan görgüsüz, kibirlendiği için elbisesini (ayak topuklarından aşağıya kadar) uzatan ve devamlı şarap içen kimseler.”
Erkeklerin giydiği elbise avret mahalli olan yerleri kapayacak durumda olmalı fakat topuklardan aşağıya kadar uzanmamalıdır. Böyle bir teşebbüs büyüklük taslama fikrinden kaynaklanırsa neticesi daha endişe vericidir ki Allah’ın nazar-ı rahmetinden uzak kalmaya sebep olur. Kişi pazara arz ettiği bir malı daha çabuk veya değerinden yüksek bir paha ile satabilmek için Allah adına yemin ederek malına sürüm sağlamak veya müşteriyi kandırmak yolunu tutarsa çok süfli bir suç işlemiş ve kendini rahmetten uzaklaştırmış olur.
Peygamberimiz (SAV)’in bizleri uyaran bir diğer hadis-şerifleri de şöyledir:
عن أبىذر،عن النبى(صعلم)قال:ثلاثة لايكلمهم الله يوم القيامة ولا ينظر إليهم ولا يزكيهم ولهم عذاب أليم.فقلت:من هم؟يارسول الله!فقدخابواوخسروا.قال:ألمسبل إزاره،والمنان عطاه,والمنفق سلعته بالحلف الكاذب.
“Üç (sınıf) kimse vardır ki Allah onlarla (kulum diyerek) konuşmaz onları (affedip) temize çıkarmaz onlara (rahmet nazarı ile) bakmaz: (Bu kimseler) Zina eden ihtiyar çok yalancı hükümdar ve büyüklük taslaya (rak çalışmaya) n fakir.”
Zina suçu hayâsızlığın çok adi bir örneğidir. Nesli bozan ve karıştıran yuva yıkımına sebep olan ve kadınlar sınıfının müşterek haysiyetinin çiğnenmesine yol açan zina gençler için büyük bir günah hele ihtiyarlar için daha büyük bir cürümdür. Ağarmış saçından utanmayan ve Allah’tan hayâ etmeyen böyle bir kimse mağfiretten ve rahmetten uzaklaşmış olur.
İnsanları idare mevkiinde ve başkanlık makamında bulunan hükümdarın dürüstlük örneği olması ve yalandan son derece sakınması gerekir. Milletin fertlerini yalanla kandıran ve bu yolla dünyevi bir itibar ve prim sağlamaya alışan yalancı hükümdar rahmet ve mağfiretten uzak kalmış olur. Böyle bir davranıştan medet uman hükümdara karşı mümin tebaanın uyarıcı hareketinin değerini tespit ve tescil eden Peygamberimiz (SAV) bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyuruyor:
أحب الجهادإلىالله كلمة حق تقاتل لإمام جآءر.
“Allah’a göre cihadın en sevimlisi zalim hükümdara karşı söylenen hak (ve hakikat ifade eden) kelimedir.”
Cenab-ı Allah kötü hasletlerden şahıslarımızı din kardeşlerimizi ve neslimizi muhafaza buyursun.
KAYNAK: KÜRSÜDEN MÜ’MİNLERE VAAZLAR MEHMET EMRE