• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Aile Hayatında Bilinmesi Gereken 9 Görev

AİLE HAYATINDA BİLİNMESİ GEREKEN 9 GÖREV

 

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئاً وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَبِذِي الْقُرْبَىوَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُوراً:

“Allah’a ibadet edin ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışa, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”   (NİSA SURESİ – 36. AYET)

 

Ayet-i Kerimede uygulanması gereken on emir yer almaktadır. Şimdi kısaca bunların neler olduğuna bakalım:


1-)  ALLAH’A İBADET ETMEK VE O’NA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAMAK: 

Bu, Allah’ın gönderdiği peygamberleri aracılığı ile insanlara duyurduğu ilk emirdir. Allah’a yapılan ibadetin makbul olması için o ibadete başkasının ortak edilmemesidir. Çünkü Allah, ortaklıktan münezzehtir, yücedir. Eşi, dengi ve ortağı yoktur. O’nun eşi ve ortağı olduğunu sanan ve O’ndan bir şey isterken başkasını aracı yapan, hem derin bir sapıklığa düşmüş hem de O’na büyük bir günah ile iftira etmiş olur. Onun için O’na ibadete başkasını ortak kılmak, affetmeyeceğini bildirdiği büyük bir günahtır.


2-)  ANA-BABAYA İYİLİK ETMEK: 

Allah, kendisine ibadetten sonra ikinci derecede kişinin var olmasının sebebi olan anne ve babasına saygılı davranılmasını emrediyor. Kişiye en yakın olan ve onun için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan anne ve babasına karşı saygı görevini yapmayan kimseden başkasına saygı göstermesi beklenemez. Anne-babaya karşı değil saygısızlık, ÖF bile demeyi Allah yasaklıyor. Peygamberimiz (SAV)’in şu sözü bu konuda her şeyi açıklıyor: “Allah’ın rızası, anne-babanın rızasındadır. Allah’ın gazabı, anne-babanın gazabındadır.”


3-)  AKRABAYA İYİ DAVRANMAK:
 

Dinimiz bütün insanlara hatta hayvanlara iyi davranılmasını emreder. İnsanlar içerisinde iyilik yapılmasını emrettikleri kimseler sıralanırken akraba ikinci sırada yer alır. Akrabanın görüp gözetilmesi dini terim olarak  “SILA-İ RAHİM” olarak ifade edilir. Dinimiz sıla-i rahime büyük önem vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

 

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَازَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيراً وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيباً:

“Ey müminler! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde gözetleyicidir.”  (NİSA SURESİ – 1. AYET)      


Peygamberimiz (SAV) de şöyle buyurmuşlardır: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin; Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse sıla-i rahimde bulunsun.”


Peygamber (SAV)’in bir seferinde, bedevinin birisi önüne geçip bindiği devenin yularını tuttuktan sonra: “Ey Allah’ın Rasülü, beni cennete koyacak bir ameli bana haber verir misiniz?” dedi. Orada bulunanlar: “Buna ne oluyor, buna ne oluyor?” demeye başladılar. Peygamberimiz (SAV): “Ne olacak, ihtiyacı var ki soruyor.” dedikten sonra, bedeviye şu cevabı verdi: “Allah’a ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmaz, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, yakınlarını ziyaret edersin. (İşte bunları yaparsan cennete girersin) Artık deveyi bırak.”


Enes (RA) de Peygamberimiz (SAV)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Rızkının bol olmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse akrabasını görüp gözetsin.”


Allah Teala’nın insan için takdir buyurduğu ömür ne artar ne de kısalır. Bu ve benzeri hadisler sadakanın ve güzel işlerin ömrü arttıracağını ifade eder. Bu artma, bizim anladığımız anlamda bir artma değildir. Allah, insanların yapacakları ibadetleri ve güzel işleri ezelde biliyor. Bunun için bunların güzel işleri sebebiyle ömürlerini arttırarak takdir buyuruyor. Yoksa ezelde takdir edilmiş ömürleri, sonradan yapacakları ibadet ve güzel işleri sebebiyle arttırılacak değildir.


Allah Teala’nın hakkımızdaki takdirini bilmediğimiz için Peygamberimiz (SAV)’in tavsiyelerine uymamız yerinde olacaktır.


Akrabadan muhtaç olanlara yardım etmek, sıla-i rahmin kapsamı içindedir. Zekât ve fitrelerimizi öncelikle akrabadan muhtaç olanlara vermemiz, bu mali ibadetlerimizin daha çok kabulüne vesile olacaktır. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor: “Yoksula bir şey vermek sadakadır. Akrabaya bir şey vermenin ise iki sevabı vardır. Biri sadaka sevabı diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır.” Bir başka hadiste de: “Sadakanın en kıymetlisi, içinde düşmanlık hisleri taşıyan fakat bunu açığa çıkaramayan akrabaya verilen sadakadır.”


Böyle bir akrabaya verilecek sadaka, hiç şüphe yok ki, onun içinde sakladığı düşmanlık hislerinin ortadan kalkmasına ve düşman gördüğü akrabaları ile dost olmasına sebep olacaktır. Peygamber (SAV), hayır yapmak isteyen kimselere, akrabalarını hatırlatarak bu hayrın onlara yapılmasının daha çok sevap olacağını ve Allah’ı daha çok memnun edeceğini bildirdi.

Enes (RA) anlatıyor: “Ebu Talha (adındaki sahabe) Medine’deki Ensar’ın en zenginlerindendi. En sevdiği mal da Mescid-i nebevi’nin karşısındaki BEYRAHA denilen bahçesi idi. Peygamberimiz (SAV) zaman zaman o bahçeye girer ve tatlı suyundan içerdi. Ebu Talha,

 

لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍفَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ:

“En sevdiğiniz maldan sadaka vermedikçe iyiliğe erişemezsiniz.” (ALİ - İMRAN SURESİ – 92. AYET) mealindeki ayet nazil olunca, kalkıp Peygamber (SAV) Efendimize geldi: “Ey Allah’ın Rasülü! Allah Teala: “En sevdiğiniz maldan Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz.” buyuruyor. En sevdiğim mal Beyraha adındaki hurmalıktır. Onu Allah rızası için sadaka ettim. Allah katında onun hayrını ve ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah’ın Rasülü! Allah sana nasıl ilham ederse öyle yap.” dedi. Peygamberimiz (SAV): “İyi yaptın, senin için karlı bir maldır. Sözünü dinledim. Ben onu akrabana vermeni uygun görüyorum.” buyurdu. Ebu Talha: “Uygun gördüğün gibi yap Ey Allah’ın Rasülü” dedi ve bahçeyi akrabasıyla amca çocukları arasında taksim etti.


Abdullah b. Mes’ud (RA)’ın eşi Zeynep Es Sakafiyye (RA)’nın rivayetine göre Peygamberimiz (SAV): “Ey kadınlar topluluğu, zinetlerinizden olsun sadaka verin.” buyurdu. Ben de eşim Abdullah b. Mes’ud’a: “Sen fakir bir adamsın, mali durumun iyi değil. Peygamberimiz (SAV), sadaka vermemizi emrettiler. Peygamberimiz (SAV)’e git te sor, eğer senin ve çocukların harcadığım para sadaka yerine geçiyorsa size, geçmiyorsa başkalarına vereyim.” dedim. Eşim Abdullah’ın kendin git sor demesi üzerine Peygamberimiz (SAV)’e gittim. Bir de baktım ki Ensar’dan aynı maksatla gelmiş bir kadın da kapıda durmaktadır. Peygamberimiz (SAV) heybetli idi. Önümüze Bilal çıktı. O’na: “Peygamberimiz (SAV)’e git te kapıda iki kadın bekliyor, sizden kocalarına ve terbiyelerinde bulunan yetimlere harcadıkları sadaka yerine geçer mi? diye soruyorlar de fakat bizim kim olduğumuzu söyleme dedik. Bunun üzerine Bilal Peygamberimiz (SAV)’in yanına girdi ve ondan sordu. Peygamberimiz (SAV): “Onlar kimlerdir?” buyurdu. Bilal de: “Ensar’dan bir kadın ile Zeynep’tir.” Peygamberimiz (SAV): “Zeynep’lerin hangisi?” buyurdu. Bilal: “Abdullah b. Mes’ud’un eşi.”cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (SAV): “Onun için iki sevap vardır. Birincisi akrabalık sevabı, diğeri sadaka sevabı.” buyurdu.”


Sıla-i Rahmim en güzeli, akrabadan muhtaç olanları ziyaret ederek onlara yardım etmek ve geçim darlıklarını hafifletmektir. Sıla-i Rahim görevini ihmal etmek, Allah’ın rahmetinin üzerimizde kesilmesine sebeptir. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor: “Rahm, Arş’a tutunmuş, akrabalık Arş’ın Rabbine sığınmış ve şöyle demiştir: Beni görüp gözeteni Allah gözetsin, benimle ilgiyi kesenden de Allah rahmetini kessin.”


Bir adam Peygamberimiz (SAV)’e sordu: “Ey Allah’ın Elçisi, benim yakınlarım var. Ben onları ziyaret ederim, onlar bana gelmezler. Ben onlara iyilik ederim. Onlar bana kötülük ederler. Ben onlara yumuşak davranırım, onlar bana kaba davranırlar.” Peygamberimiz (SAV): “Eğer dediğin doğru ise sen onlara sıcak kül yediriyor gibisin. Sen böyle davrandığın sürece, Allah Teala sana yardımcı olur ve seni onlardan korur.”


Hadiste geçen “Onlara sıcak kül yediriyor gibisin” ifadesi bir benzetmedir. Peygamber (SAV), kişinin akrabasına karşı bu örnek davranışı karşısında, onların çirkin davranışlarından ötürü başlarına gelecek elem ve ıstırabı, sıcak kül yiyenin ıstırabına benzetmiştir.


Yine Peygamberimiz (SAV): “Akrabadan gelen iyiliğe misliyle karşılık veren tam anlamıyla akrabasına sıla etmiş değildir. Gerçek sıla, kendisiyle ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir.” buyurmuştur.


İnanmış olan kimse artık bu ayet ve hadisler karşısında akrabaları ile ilgiyi kesemez. Onları rahatsız edici ve kabul edilemez davranışları karşısında bile onlara iyilik etmek ve yardımda bulunmak durumunda olmalıdır. Çünkü Hz Ali (RA) Peygamberimiz (SAV)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Dünya ve ahiret ahlaklarının en güzelini sana bildireyim mi? Seninle alakanı kesenle ilgilenmen, sana vermeyene vermen ve sana zulmedeni affetmendir.”


4-) YETİMLERE İYİ DAVRANMAK: 

Dinimiz, toplum fertlerinin birbirleriyle yardımlaşmalarını öngörürken, yoksulları görüp gözetmeyi, öksüzleri kendi çocuklarımız gibi koruyarak eğitip yetiştirmemizi tavsiye eder. Peygamberimiz (SAV): “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir yetimi görüp gözetmeyi, eğitip yetiştirmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette şöyleyiz (beraberiz).” buyurarak şehadet parmağı ile orta parmağını işaret etmiştir. Öksüzler bize Allah’ın emanetidir, onların anası da babası da biziz. Onların görüp gözetilmesi, eğitilip yetiştirilmesi ve topluma yararlı birer insan haline getirilmesi bizim insanlık görevimizdir.


5-)  YOKSULLARA YARDIM ETMEK: 

İnsanların durumları eşit değildir. Bir kısmı varlıklı iken bir kısmı yoksuldur. Bir kısmının sağlığı iyi olduğu halde bir kısmı hasta ve sakattır. Toplum halinde yaşayan insanların birbirleriyle yardımlaşmaları dinimizin emridir. Varlıklı, zengin insanlar, toplum içindeki yoksul insanları soruşturmalı ve onlara yardım etmelidir. Peygamberimiz (SAV) Efendimiz şöyle buyuruyor: “Yoksulları arayın ve onlara yardım edin. Siz ancak fakirleriniz sayesinde (düşmanlara karşı) yardım görür ve rızıklanırsınız.”

     
6 - 7)  KOMŞUYA İYİ DAVRANMAK: 

Toplu yaşayışta ailemizden sonra haklarına en çok riayet etmemiz gerekenler, yan yana yaşadığımız komşularımızdır. Ayet-i Kerimede komşular yakın ve uzak olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Yakın komşu, evi yakın olana denilebileceği gibi akrabadan olan komşuya da denir. Uzak komşu da ya evi uzak olan veya akrabadan olmayan veya Müslüman olmayan komşudur. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor: “Komşu üç kısımdır: Birincisinin üç hakkı vardır: Komşuluk hakkı, yakınlık hakkı, İslamiyet hakkıdır. (Bu yakınlığı olan Müslüman komşudur.) İkincisinin iki hakkı vardır: Komşuluk hakkı, İslamiyet hakkı. (Bu Müslüman olan komşudur.) Üçüncüsünün de bir hakkı vardır ki, Müslüman olmayan komşudur.”


Görülüyor ki, komşu tabirinde Müslüman, Müslüman olmayan dost, düşman, zararlı, faydalı, yakın, uzak istisnasız bütün komşular dâhildir. Demek ki Müslüman, yakınında bulunan her kim olursa olsun herkesle iyi geçinecek ve İslamın güzelliklerini yaşayarak gösterecektir. En etkili nasihat budur. Dinimiz komşu haklarına büyük önem vermiştir. Bu önemi Peygamberimiz (SAV) Efendimiz bu önemi şu hadisleriyle açıklamıştır: “Cebrail (AS) bana komşu hakkında o kadar tavsiyelerde bulundu ki, ben, komşuyu komşuya varis kılacak sandım.”


Ebu Zerr (RA) diyor ki: Dostum Peygamberimiz (SAV), bana şöyle vasiyet etti: “Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy, sonra da komşu ailelerine bak, onlardan muhtaç olanlara münasip bir pay ayır.”  buyurdu.


Ebu Hüreyre (RA)’in rivayetinde Peygamberimiz (SAV): “Ey Müslüman kadınlar! Komşuya verilen veya komşudan alınan hediyeyi paça dahi olsa az görmeyin.” buyurmuştur.


Ebu Şureyh El-Huzai, Peygamberimiz (SAV)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Allah’a ve ahiret gününe inanan komşusuna iyi davransın, Allah’a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden hayır söylesin veya sussun.”


Ebu Hüreyre (RA)’den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmuştur: “Vallahi inanmamıştır, vallahi inanmamıştır, vallahi inanmamıştır.” Kim inanmamıştır ey Allah’ın Rasülü? Diye sordular. Peygamberimiz (SAV): “Komşusu kötülüğünden emin olmayan kimse inanmamıştır.” buyurdular.


Yine Ebu Hüreyre (RA)’in rivayetinde, bir adam Peygamberimize: “Ey Allah’ın Rasülü, falan kadın çok nafile namaz kılar, çok sadaka verir ve çok nafile oruç tutar, ancak diliyle komşularına eziyet eder.” dedi. Peygamberimiz (SAV): “O kadın cehennemdedir.” buyurdu. Adam sözüne devamla: “Ey Allah’ın Rasülü, falan kadın da az nafile oruç tutar, az nafile namaz kılar ve kendi eliyle hazırladığı keş’den bir miktar sadaka verir, ama komşularına eziyet etmez.” dedi. Peygamberimiz (SAV): “O kadın cennettedir.” buyurdu.


Komşularımıza karşı görevlerimiz şunlardır: Komşuların haklarına saygılı olmak, onları söz ve davranışlarımızla incitmemek, sevinç ve üzüntülerini paylaşmak, dert ve sıkıntılarını gidermeye çalışmak, gerektiğinde yardım etmek, ödünç vermek, hediyeleşmek, hastalandıklarında ziyaret etmek, ölenin cenazesine katılmak ve baş sağlığı dilemek.


Özet olarak; kendimiz için sevip istediğimiz şeyleri onlar için de sevip arzu etmek, kendimize yapılmasını arzu etmediğimiz şeyleri onlara reva görmemek ve yapmamak.


Bu bölümü Enes b. Malik (RA)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifle bitirelim: “Yanı başındaki komşusu aç olduğunu bildiği halde karnı tok olarak yatan kimse bana iman etmiş değildir.”


8-)  YANINDAKİ ARKADAŞA İYİ DAVRANMAK: 

İyi davranılması gerekenlerden biri de yanındaki iş arkadaşı ve meslektaşıdır. Mümin herkesle iyi geçinir, herkesin haklarına saygılı olur ve kimseyi kırıp incitmez. Özellikle birlikte çalıştığı, her gün yüz yüze baktığı arkadaşına daha iyi davranır. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor: “Allah katında dostların hayırlısı, arkadaşlarına iyi davranan, komşuların hayırlısı da komşularına hayrı dokunandır.”


9-)  ELLERİMİZİN ALTINDA BULUNANLARA İYİ DAVRANMAK: 

Ayet-i Kerime’de kendilerine davranılması emredilenlerin onuncusu: yanımızda çalıştırdığımız insanlar ve hizmetimizde bulunanlardır. Onların ücretlerini zamanında ve eksiksiz ödemek ve onları üzecek davranışlardan sakınmaktır. Enes b. Malik (RA) diyor ki: “Peygamberimize (SAV) on sene hizmet ettim. Bir defa olsun bana (canı sıkılıp ta) öf demedi, niçin böyle yaptın diyerek azarlamadı. Böyle yapsaydın da demedi.”

İşte ayet-i kerimede yer alan on emir kısaca bunlardır. Bu on emri yerine getirenler, getirmeye çalışanlar Allah’ın sevgili kullarıdır. Allah’ım! Bizi bu kullarından eyle… AMİN!!!

 

KAYNAK : DİYANET AYLIK DERGİ

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam1089
Toplam Ziyaret5020104
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI