Birlikte Yaşama Sanatı: Toplumsal Bütünlük
İnsanı yaratan Allah'tır. Bir tek nefisten yaratılmış, ondan (yani aynı nefisten) de eşi yaratılmıştır. İnsanın serencamı bu çiftlerden birçok erkek ve dişi yaratılmıştır. Zaman içinde çoğalan kabilelere ve boylara ayrılmıştır. Farklı coğrafyalarda yer tutarak yeryüzünün muhtelif yerlerine dağılmıştır insanoğlu. Bu hakikatler kuranda şöyle anlatılır.
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَث۪يراً وَنِسَٓاءًۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ي تَسَٓاءَلُونَ بِه۪ وَالْاَرْحَامَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَق۪يباً ﴿١﴾
"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir." Nisa, 4/1.
Şehirler kuran, medeniyetler inşa eden insanoğlu çok büyük bir nüfus artışı yaşamaktadır. Bugün artık şehirlerde, sitelerde birlikte yaşanır olmuştur. Ortak alan kullanımı her geçen gün daha da çoğalmaktadır. Birlikte yaşamak yeni sorunlar doğurduğu gibi yeni sorumluluklar da doğurmaktadır. İnsana ait ne kadar farklılık varsa o farklılıkları ile bir arada yaşama anlayışını geliştirmelidir. Farklılıklar, tanışma ve bilişme sebebi olarak görülmelidir.
İnsanın Farklı Yaratılmasının Sebebi..
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık..." Hucurat, 49/13.
وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفٖينَ
"Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı. (Fakat) onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler." Hud, 11/118.
وَمِنْ اٰيَاتِهٖ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافُ اَلْسِنَتِكُمْ وَاَلْوَانِكُمْ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِلْعَالِمٖينَ
"O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır." Rum, 30/22.
İnsanlar Eşittir
Her insan dünyaya gelirken eşit gelir. Ağlayarak gözlerini açtığı dünyasında aile ve sosyal çevrenin kucağında büyür, gelişir. Rengi, ırkı, inancı, dili, kültürü işte içine doğduğu çevrede oluşur. Kişinin, hangi renkte olacağına hiçbir katkısı yoktur. Hangi ırka mensup olacağı insan iradesinin ötesindedir. Ana dili ve kültür çevresi kendi tercihi değildir. Kendi tercihi olmayan bu değerlerden habersiz olduğu gibi hakkında herhangi bir bilgisi de yoktur. Öyleyse her şeyin bilgisine sahip olana teslim olmak insanca bir tavır, akıllıca bir iştir.
Kendisini içinde bulduğu bu çevre, kişinin dünyasının şekillenmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Bilgili-cahil, zengin-fakir, patron-işçi, Arap-Acem, şehirli-köylü gibi değer ölçütleri insanların koyduğu ölçütlerdir. Bunlar üstünlük vasfı olarak kabul edilemez. Yaratılış bakımından eşit olan insan, bu eşitliği sadece takva alanında bozabilir. Takvaca üstün olan, Allah katında üstündür. Üstünlük takvadadır. Bunu da yalnız Allah bilir. Kimin takvaca üstün olduğu ameller insanın önüne konduğunda öğrenilecektir. Dolayısıyla üstünlük yarışı veya anlayışı izafidir. Hakikat değeri yoktur. Konuyu gelin kurandan birlikte okuyalım.
Üstünlük Yarışı İzafidir.
اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰیكُمْ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ خَبٖيرٌ
"...Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır." Hucurat 13
اَلنَّاسُ بَنُو أدَمَ وَخَلَقَ اللَّهُ أدَمَ مِنْ تُرَابٍ
"...İnsanlar Âdem'in çocuklarıdır. Ve Allah Âdem'i topraktan yaratmıştır." Tirmizi, Tefsir, 49.
Peygamberimiz (s.a.v.) bu gerçeği, insanlık tarihine altın harflerle kazımış, Veda Hutbesi'nde şöyle dile getirmiştir:
أيها الناس! إنَّ رَبَّكم واحِد! وإنّ أَبَاكمْ وَاحِد! كلّكمْ لِآدَمَ، وَآدَمُ مِنْ ترَاب! أَكْرَمُكمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتقَاكمْ. إنَّ اللَّه عَلِيم خَبِير. لَيْسَ لِعَرَبِيٍّ عَلَى عَجَمِيٍّ فَضْلٌ إِلاّ بِالتَّقْوَى. أَلاَ هَلْ بَلَّغْتَ؟ اَلَّلهمَّ اشْهَدْ!)).
"Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız birdir. Hepiniz Âdemdensiniz. Âdem ise topraktandır. Allah katında Üstünlük ancak takva iledir. Muhakkak ki Allah her şeyi bilir. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi? Şahit ol Allah'ım." İbn Hanbel, V, 411.
İnsanlık Aynı İstikametin Yolcuları, Müslümanlar Aynı Kıblenin İnsanlarıdır. Bir ve Beraber Olabilmeyi Becermelidir.
Yüce Allah, insanoğlunu Darüsselam'a yani barışa çağırıyor.
وَاللّٰهُ يَدْعُٓوا اِلٰى دَارِ السَّلَامِۜ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ
"Allah esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir." Yunus, 10/25.
Birlikte yaşamanın en önemli çimentosu barıştır. Barışı bozmak isten ise şeytandır. Barışın olmadığı yer şeytanın iktidar olduğu yerdir.
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِى السِّلْمِ كَافَّةً وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبٖينٌ
"Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır." Bakara, 2/208.
Müslüman olmak sorumlu kılar insanı. Bu sorumluluklarından biri de diğer Müslümanlarla kardeş olmasıdır. Kardeşlik hukukunun doğurduğu sorumluluktan kaçamaz Müslüman. Efendimiz, bizim anlayabileceğimiz üslupta şöyle sesleniyor:
المُؤمِنُ لِلمؤمنِ كَالبُنْيَان يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضاً
"Müminin mümine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir." Nesâî, Zekât, 66.
مَثَلُ المُؤْمِنِينَ في تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعاطُفِهِمْ مَثَلُ الجَسَدِ إذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالحُمَّى.
"Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar." Buhârî, Edeb, 27.
المُسْلِمُ أخُو المُسْلِمُ لاَ يَخْذُلُهُ وَلاَ يَكْذِبُهُ وَلاَ يَظْلِمُهُ.
إنَّ أحَدَكُمْ مِرْآةُ أخِيهِ، فإن رَأى بِهِ أذَى فَلْيُمِطْهُ عَنْهُ.
"...Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Her biriniz, kardeşinin aynasıdır, onda bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin." Müslim, İman, 3/95.
Toplumsal Bütünlüğün Unsurları
1. İman ve Sevgi
Yaratan birdir. Yaratılan hatırını yaratandan alır. Salt İnsan olmak saygı ve sevgiyi gerektir. Allah için gösterilen saygı ve gene Allah için duyulan sevgi imanla doğrudan ilgilidir. Bu sebeple sevmeyi beceren kişi imanın tadına varan kişidir. İmanı kemal noktasına ulaşan kişidir.
Peygamberimiz, (sav) konuyu şöyle ifade eder:
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ أَحَبَّ فِي اللَّهِ وَأَبْغَضَ فِي اللَّهِ وَأَعْطَى لِلَّهِ وَمَنَعَ لِلَّهِ فَقَدِ اسْتَكْمَلَ الإِيمَانَ "Kim Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir, Allah için vermezse imanı kemale erdirmiştir." Ebu Davud, Sünnet, 16.
عنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ " ثَلاَثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلاَوَةَ الإِيمَانِ أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا، وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لاَ يُحِبُّهُ إِلاَّ لِلَّهِ، وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِي الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِي النَّارِ "
“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” Buhari, İman, 9.
لَا تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلَا تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا أَوَلَا أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيْءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ أَفْشُوا السَّلَامَ بَيْنَكُمْ
"Allah'a yemin ederim ki; sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek iman etmiş olamazsınız. Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey öğreteyim mi? Aranızda selamı yayınız." Müslim, İman, 81.
« لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ »
"Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.(imanın tadına eremez)" Buhârî, Îmân 7.
2. Kalplerin Telifi
Toplumsal bütünlüğün önemli unsurlarında biri de kalptir. Kalpler ise Allahın elindedir.
وَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْۜ لَوْ اَنْفَقْتَ مَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعاً مَٓا اَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ اَلَّفَ بَيْنَهُمْۜ اِنَّهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
Müminlerin kalplerini uzlaştıran Allah'tır. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir." Enfal, 8/63.
Toplumsal bütünlük kuramayan, birlikte yaşamayı beceremeyen cahiliye toplumu param parça olmuştu. O parçacıklardan, tabir yerinde ise insan kırıntılarından yepyeni bir toplum inşa edildi. Dip yapmış insanlardan kardeşini kendine tercih eder hale getiren Allah'tır. Bu büyük devrim, onun nimeti sayesinde gerçekleşmiştir. Onun nimeti olan kitap ve sünnet bugün de vardır. Aynı şeyi yine yeniden gerçekleştirecek potansiyele sahiptir. Onun nimeti sayesinde asabiyet, ateşi söndürülmüş kardeşlik tesis edilmiştir.
Paramparça olmuş kalplerin telif edilmesi kaynaşması kuranda şöyle anlatılır.
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّهِ جَميعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ اِذْكُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِه اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ ايَاتِه لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
"Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz." Al-i İmran, 3/103.
"Allah'ın ipi, O'nun tarafından belirlenen hayat tarzıdır. O bir "ip"tir, çünkü müminlerin Allah'la ilişkilerini sağlam tutar ve aynı zamanda onları birbirlerine bağlayıp, bir toplum halinde birleştirir. "Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın" ifadesi, Müslüman'ların Allah'ın yoluna en büyük önemi vermeleri, dini, tüm ilgilerinin merkezi yapmaları ve onu yaymak için güçlerinin sonuna kadar çabalayıp, ona hizmette işbirliği yapmaları gerektiği anlamına gelir. Bu ipi gevşettikleri ve onun ana prensiplerinden uzaklaştıkları anda bölücülükten şikâyet etmeye başlayacaklar ve daha önceki peygamberlerin kavimleri gibi bölümlere ve alt bölümlere ayrılacaklardır. Bunun bir sonucu olarak, geçmiş peygamberlerin ümmetleri bu dünyada da, ahiret'te de rezil olmuşlardır." Tefhimül Kuran, Ali İmran, 103. Ayetin Tefsiri
3. Kuran-ı Kerim
وَاَطيعُوا اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلَاتَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ ريحُكُمْ وَاصْبِرُوا اِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرينَ
"Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." Enfal, 8/46.
4. İbadetler
Ezanın çağrısına kulak verip Allah için bir araya gelenler, aynı kıbleye yönelenler hedef birliği oluştururlar. İnfak emrine boyun eğen müminler yepyeni gönül köprüleri kurarlar. İbrahim'in (as) davetine icabet edip hacca gidenler, evrensel kardeşliğin, büyük kaynaşmanın lezzetini alırlar. Daha başka ibadetlerin başka başka faydaları vardır. Bütün ibadetler, millet olarak bir ve beraber olduğumuzu bize yaşatarak öğretir.
5. İkardeşlik Bilinci
İman ve İslam şemsiyesi altında olan herkesi kardeş kılar dinimiz. Kardeşlik insanın insafına, tercihine bırakılmamıştır. Bizzat Allah kurmuştur kardeşlik hukukunu. Bu hukuku bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz." Hucurat, 49/10.
6. Geçmiş Milletlerden Ders Almak
Kardeşlik hukuku çerçevesinde iman ve istikamet birliği kuramayan nice kavimler ve nice medeniyetler yok olup gitmişlerdir. Nuh, Hud, Salih, Lut, Şuayb vb. nice toplumlar toplumsal bütünlüğünü kuramamanın sonucunu acı bir şekilde yaşamışlardır. Kuran bu kıssaları anlatırken çok dikkat çeken bir ifade kullanılır.
وَيَا قَوْمِ لَا يَجْرِمَنَّكُمْ شِقَاق۪ٓي اَنْ يُص۪يبَكُمْ مِثْلُ مَٓا اَصَابَ قَوْمَ نُوحٍ اَوْ قَوْمَ هُودٍ اَوْ قَوْمَ صَالِحٍۜ وَمَا قَوْمُ لُوطٍ مِنْكُمْ بِبَع۪يدٍ
"Ey Kavmim! Bana karşı olan düşmanlığınız, Nûh kavminin veya Hûd kavminin, yahut Salih kavminin başına gelenin benzeri gibi bir felaketi sakın sizin de başınıza getirmesin. (Ve unutmayın ki) Lût kavmi sizden uzak değildir." Hud, 11/89.
Bu ayet bugün bize aynı uyarıyı yapıyor. Tüm canlılığıyla bugüne hitap ediyor. Bununla aynı sonucun yaşanma ihtimaline işaret ediyor. Dikkatli olunmasını istiyor. Hayatı yaratılış amacı doğrultusunda kardeşçe paylaşmayı beceremeyenler düşman tarafından paylaşılmaktan kurtulamazlar.
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذٖينَ تَفَرَّقُوا وَاخْتَلَفُوا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَاُولٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌ
"Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır." Ali İmran, 3/105.
Toplumsal Bütünlüğü Sarsan Anlayışlar
İnsanların birlikte yaşamalarını zora sokan belli anlayış ve davranışlar vardır. Bunlardan fert ve toplum bazında korunduğu sürece birlikte yaşamak her zaman mümkündür. Adalet ve merhamet nazarıyla çevresine bakabilen kişiler, bütünlüğü sarsacak tutumlardan uzak durabilmeyi başarırlar. Fert ve toplumun sakınması gereken yıkıcı, parçalayıcı duygu ve davranışların bir kısmını şöyle sıralayabiliriz.
1. Adalet Duygusunun Kaybolması
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِۘ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُواۜ اِعْدِلُوا۠ هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۘ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿٨﴾
"Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." Maide, 5/8.
2. İlişkilerinde Bencil, Kibir Ve Gurur Hastalığına Kapılmak
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ
"Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez." Lokman, 31/18.
وَاقْصِدْ ف۪ي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَۜ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَم۪يرِ۟
"Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!" Lokman, 31/19.
3. Kendini Üstün Ve Ayrıcalıklı Görmek
إِنَّمَا هَلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ أَنَّهُمْ كَانُوا يُقِيمُونَ الْحَدَّ عَلَى الْوَضِيعِ وَيَتْرُكُونَ الشَّرِيفَ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ أَنَّ فَاطِمَةَ فَعَلَتْ ذَلِكَ لَقَطَعْتُ يَدَهَا
"Nasıl oluyor da bazı kimseler, Allah'ın kanunu karşısında aracı olmaya kalkışıyorlar. Sizden öncekilerin mahvolmasının sebebi şudur: İçlerinden asil, ileri gelen birisi hırsızlık yapınca, onu serbest bırakıyor, zayıf ve fakir bir kimse hırsızlık yapınca, onu cezalandırıyorlardı. Allah'a yemin ederim ki Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da cezasını verirdim." Buhari, Hudud 11.
4. Haset Ve Kin Beslemek
نْ أَبِي هُرَيْرَةَ (ض) أَنَّ رَسُولَ اللهِ (ص) قَالَ : إِيَّاكُمْ وَ الْحَسَدَ فَإِنَّ الْحَسَدَ يَأْكُلُ الْحَسَنَاتِ كَمَا تَأْكُلُ النَّارُ الْحَطَبَ
Peygamberimiz(sav) şöyle buyurdu: ''Haset (kıskançlıktan) sakınınız. Çünkü ateşin odunu yediği(yakıp bitirdiği) gibi kıskançlık da iyi amelleri yer bitirir.'' Ebu Davut, Edep, 44.
5. Sorumsuz Davranmak
اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًىۜ ﴿٣٦﴾
"İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder." Kıyamet, 75/36.
6. Kaba, Katı ve Sert Davranmak
فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ لِنْتَ لَهُمْۚ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَل۪يظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الْاَمْرِۚ فَاِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّل۪ينَ ﴿١٥٩﴾
"Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever." Ali İmran, 3/159.
« مَنْ لا يرْحَم النَّاس لا يرْحمْهُ اللَّه »
"İnsanlara merhamet göstermeyen kimseye Allah da merhamet etmez." Buhârî, Edeb 18.
7. Zararlı, Yıkıcı Ve Bölücü Faaliyetlerde Bulunmak Veya Destek Olmak
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّٰهَ عَلٰى مَا ف۪ي قَلْبِه۪ۙ وَهُوَ اَلَدُّ الْخِصَامِ ﴿٢٠٤﴾
"İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah'ı şahit tutar. Hâlbuki o düşmanlıkta en amansız olandır." Bakara, 2/204.
وَاِذَا تَوَلّٰى سَعٰى فِي الْاَرْضِ لِيُفْسِدَ ف۪يهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ ﴿٢٠٥﴾
"O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez." Bakara, 2/205.
8. Kötülük Peşinde Olmak
إِنَّ مِنْ شَرِّ النَّاسِ مَنِ التَّقَهُ النَّاسُ لِشَرِّهِ
"İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir." Muvatta, Hüsnü'l Hulk, 1.
9. Günahları Yaymak ve Teşvik Etmek
اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحِبُّونَ اَنْ تَش۪يعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌۙ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ ﴿١٩﴾
"İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz." Nur, 24/19.
10. Ayıp Ve Kusur Araştırmak ve İfşa Etmek
إِنَّكَ اِنْ اتَّبَعْتَ عَوْرَاتٍ النَّاسِ اَفْسَدْتَهُمْ اَوْ كِدْتَ اَنْ تُفْسِدَهُمْ
"İnsanların gizli hallerini araştırırsan ya aralarına fesat sokmuş olursun ya da aralarında neredeyse fesat çıkmasına sebep olursun." Ebu Davud, Edeb, 37.
11. Küçümsemek, Hor Ve Hakir Görmek
بِحَسَبِ اِمْرِئٍ مِنَ الشَّرِّ اَنْ يَحْقِرَ اَخَاهُ الْمُسْلِمَ
"Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak kendisine yeter." Müslim, Birr, 32.
12. İçinde Yaşadığı Toplum Bireylerine Sırt Çevirmek
لاَ تَبَا غَضُو ا وَلاَ تَحَاسَدُ وا وَلاَ تَدَابَرُو اوَكُونُوا عِبَا دَاللِّهِ إ خْوَا ناً وَ لاَ يَحِلّو لِمُسْلِمٍ أَ نْ يَهْجُرَ أ خاَ هُ فَوْ قَ ثَلاَ ثِ لَياَ لٍ
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Birbirinize buğz etmeyin, birbirinize hased etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; Ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz." Buhari, Edep, 57, 62.
13. Asabiyet Hastalığına Tutulmak: Irk, Din, Mezhep, Meşrep vs.
« إنَّ اللَّهَ تَعَالَى أَوْحَى إلَيَّ أَنْ تَوَاضَعُوا حَتَّى لَا يَبْغِيَ أَحَدٌ عَلَى أَحَدٍ ، وَلَا يَفْخَرَ أَحَدٌ عَلَى أَحَدٍ »
Resûlullah (sav) buyurur ki; Allah Teâlâ bana:
"Birbirinize karşı öylesine alçak gönüllü olun ki, hiç bir kişi diğerine karşı haddi aşıp zulmetmesin. Yine hiç bir kimse, bir başkasına karşı böbürlenip üstünlük taslamasın" diye vahyetti." Ebu Davut, Edep, 40.
Ebu Zer (ra) bir tecrübesini şöyle anlatır:
Bir kere ben Bilal'i, anasından dolayı ayıplamıştım da, Muhammed (sav) bana buyurdu ki; Ey Ebu Zer! Onu sen anasından dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki sen, içinde henüz cahiliyye ahlakı barındıran birisin! Buyurdu. Bunun üzerine ben yanağımı yere koyup, Bilal, ayağıyla basmadıkça yanağımı yerden kaldırmayacağım" dedim. Sahihi Buhari Tecrid-İ Sarih Tercemesi, C, 1/ 42,
"İslâm, Câhiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır ..." Buharî, Ahkâm, 4.
14. Küskünlük ve Kırgınlık
"Bir müslümanın, din kardeşini üç gün üç geceden fazla terkedip küs durması helâl değildir: İki müslüman karşılaşırlar biri bir tarafa öteki öbür tarafa döner. Halbuki o ikisinin en iyisi önce selâm verendir." Buhârî, Edeb, 62,
مَنْ هَجَرَ اَخَاهُ سَنَةً فَهُوَ كَسَفْكِ دَمِهِ
"Müslüman kardeşine bir sene küs duran kimse, onun kanını dökmüş gibidir." Ebu Davud, Edeb, 47.
Yüce Rabbim kendi rızasına uygun işleri hayatımıza aktarmayı nasip eylesin. Rızasına uygun düşmeyen eşten, işten, arkadaştan bizi uzak eylesin. Sıratı müstekıme ters düşen, içinde hayır olmayan işlerde Allah bizi başarısız kılsın. Başladığımız her türlü hayırlı işlerimizde bizi başarılı kılsın. Kendi dışımızdaki tüm Müslümanlara karşı sevgi muhabbet ve kardeşlik duyusu bahşetsin. Allah bizi kardeşlik hukukunu zedeleyecek düşünce ve davranışlardan muhafaza eylesin. Kul hakkını gözeten, dünya ve ahret mutluluğunu elde edenlerden eylesin. Vatanımızı, bir ve beraber eylesin. Milletimizi her daim kaim eylesin.
Tallip AKBAŞ / Vaiz