• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Zekatın Fıkhî Yönü

ZEKATIN FIKHÎ YÖNÜ

 

I. Konunun Planı

A. Zekât vermekle yükümlü olan kimsede bulunması gereken şartlar

B.  Malda bulunması gereken şartlar

C.  Nisap Miktarları

D. Temel İhtiyaçlar

E.  Alacakların Zekâtı

F.  Zekât verilecek kimseler

G. Zekât Verilmeyecek Kimseler

H. Zekatın Sahih Olmasının Şartları:

İ. Fıtır Sadakası

II. Konunun Açılımı ve İşlenişi

Zekât vermekle yükümlü olan kimsede bulunması gereken şartlardan başlanır. Malda bulunması gereken şartlar da açıklanır. Nisap ne demek olduğu ve  miktarları anlatılır.         Temel İhtiyaçların neler olduğu izah edilir. Alacakların zekâtı  verilirken esas alınacak sınıflandırma vurgulanır. Zekât Kimlere Verilir ? Kimlere Verilmez ? açıklanır. Fıtır Sadakası ve kimlerin mükellef olduğu açıklanır.

III. Konunun Özet Sunumu

Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için müslüman, akıllı, buluğ çağına erişmiş olması ve hür olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla nisap miktarı mala sahip olması gerekir.

Zekâta tabî mallar Kur’an-ı Kerim’de, altın ve gümüş (Tevbe 9/34), tahıllar ve meyveler (En’am 141), ticaret ve benzeri işlerden elde edilen kazançlar (Bakara 2/276), madenler ve benzeri yer altı servetleri (Bakara 2/276) ve diğer mallar (Tevbe 9/103; Zâriyât 51/19) şeklinde belirlenmiştir.

Genel olarak malların zekâtı kırkta bir oranındadır. Ancak tarım ürünlerinde masraflı olup olmamasına göre yirmide bir veya onda bir oranındadır. Hayvanlarda ise özel olarak hayvanın cinsine göre ayrı ayrı belirlenmiştir.

Havâic-i asliyye, temel ihtiyaçlar demektir. Bir fıkıh terimi olarak zekata tabi olmayan temel ihtiyaç maddeleri manasına gelmektedir.

Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.           Esasen asli ihtiyaçlar, zaman, muhit ve durumun değişmesiyle değişir ve gelişir.

Nisap, dini bir kavram olarak, zekât, sadaka-i fıtır, kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür.

Zenginliğin asgari sınırı olan nisap Hz. Peygamber tarafından gösterilmiştir. Bu asgarî sınırlar, bir açıdan o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir.

Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para, ticaret malı, 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur.

Zekât verilecek kimseler: Zekât Tevbe suresinin 60. ayetinde belirtildiği gibi fakirlere, miskinlere, borçlulara, yolda kalmışlara, Allah yolunda olanlara, kalbi İslâm’a ısındırılanlara, esir ve kölelikten kurtulmak isteyenlere verilir. Zekât bunların tamamına taksim edilebileceği gibi, bunlardan bir veya bir kaçına da verilebilir. Zekât anne, baba, büyükanne ve büyükbabalara, çocuklara ve torunlara verilemez. Aynı şekilde gayrimüslim ile zengine de verilmez.

Zekât Verirken Şu Sırayı Gözetmeli: Önce kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyze, sonra diğer akraba ve komşular, bunlardan sonra mahallesinde ve oturduğu memleketteki fakirler. Aldığı zekât parasını günah yolunda harcayacak veya israf edecek olan kimselere değil, gerçek ihtiyaçları için harcayan fakirlere vermek daha iyidir.

Zekât Verilmeyecek Kimseler Şunlardır: 1) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara, 2) Oğluna, oğlunun çocuklarına,kızına, kızının çocuklarına ve bunlardan doğan çocuklara, 3) Zenginlere, 4) Müslüman olmayanlara, 5) Karı-koca birbirlerine.

Zekatın Sahih Olmasının Şartları: 1.Zekatın niyet edilerek verilmesi şarttır. Ancak fakire bunun zekat olduğunu söylemek gerekmez. 2.Temlik yani zekatın fakire, onun malı olması ve istediği gibi tasarruf etmesi  için verilmesidir.

Fıtır sadakası (Fitre), Ramazan bayramı sabahında, dinen zengin olan her hür müslümanın kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu çocukları için vermesi vacip olan sadakadır.

Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka nisap miktarı mala sahip olan bir Müslüman dinen zengin sayılır. Nisap, 80.18 gr. altın veya bunun karşılığıdır.

Zekat alabilecek kimselere, her şahıs için bu miktarlardan biri veya kıymeti verilirse fıtır sadakası ödenmiş olur. Ancak ideal olan, kişinin kendi geçim standardını esas alarak, adam başına bir kişiyi sabah-akşam doyuracak miktarı vermesidir.

        
IV. Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Ayetler
          

 خُذْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِم بِهَا

“Servet sahiplerinin mallarından zekat al. Zekat onların mallarını temizler, vicdanlarını arıtır”. [1]

وَهُوَ الَّذِي أَنشَأَ جَنَّاتٍ مَّعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا أُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ  مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ كُلُواْ مِن ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَآتُواْ حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ

“O, çardaklı, çardaksız olarak bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (herbiri) birbirine benzer ve (herbiri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşürünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez”.[2]                    

Konu ile ilgili  faydalanılabilecek diğer ayetler ise şunlardır: Tevbe, 9/60 ; Zariyat, 52/19.

V. Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Hadisler

قال رسول اللّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: قَدْ عَفَوْتُ لَكُمْ عَنِ الخَيْلِ وَالرَّقِيقِ فَهَاتُوا صَدَقَةً الرِّقَةِ مِنْ كُلِّ أرْبَعِينَ دِرْهَماً دِرْهَمٌ، وَلَيْسَ في تِسْعِينَ وَمِائَةٍ شَىْءٌ. فَإذَا بَلَغَتْ مِائَتَيْنِ فَفِيهِمَا خَمْسَةُ دَرَاهِمَ.

"Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: "Sizi (ticarî olmayan) atın ve kölenin zekâtından affettim. Öyle ise gümüş paralarınızın zekâtını verin. Bunun her kırk dirhemine bir dirhem vereceksiniz. Ancak yüz doksan dirheme zekât düşmez. İkiyüz dirheme ulaştı mı beş dirhem verilecektir" [3]       

قالَ رسُولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: "‏ فِيمَا سَقَتِ الأَنْهَارُ وَالْغَيْمُ الْعُشُورُ وَفِيمَا سُقِيَ بِالسَّانِيَةِ نِصْفُ الْعُشْرِ ‏"‏

"Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Nehir ve yağmur sularının suladığı şeylerden (zekât olarak) öşür (onda bir) alınır. Hayvanla sulananlardan öşrün yarısı (yirmide bir) zekât alınır".[4]

عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَهُ إِلَى الْيَمَنِ فَقَالَ ‏"‏ خُذِ الْحَبَّ مِنَ الْحَبِّ وَالشَّاةَ مِنَ الْغَنَمِ وَالْبَعِيرَ مِنَ الإِبِلِ وَالْبَقَرَةَ مِنَ الْبَقَرِ ‏"‏

"Resûlullah (s.a.v.) Yemen'e gönderirken kendisine  demiştir ki: "Zekât olarak hububâttan hububât al, davardan koyun al, deveden erkek veya dişi bir deve (baîr) al, sığırdan da bir sığır al".[5] كَانَ

كانَ رسولُ اللّهُ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَأْمُرُنَا أَنْ نُخْرِجَ الصَّدَقَةَ مِنَ الَّذِي نُعِدُّ لِلْبَيْعِ ‏.‏

"Resûlullah (s.a.v.) satmak üzere hazırladığımız şeyden zekât vermemizi emrederdi" [6]

قال رسولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: ‏"‏ لاَ تَحِلُّ الصَّدَقَةُ لِغَنِيٍّ وَلاَ لِذِي مِرَّةٍ سَوِيٍّ‏

          "Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Sadaka, ne zengine ne de sakatlığı olmayan güçlüye helâl değildir" [7]


Fıtır Sadakası

فَرَضَ رسولُ اللّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم زَكَاةَ الْفِطْرِ صَاعاً مِنْ تَمْرٍ أوْ صَاعاً مِنْ شَعِيرٍٍ عَلى كُلِّ عَبْدٍ أوْ حُرٍّ صَغِيرٍ أوْ كَبِيرٍ ذَكَرٍ أوْ أُنْثَى مِنَ المُسْلِمِينَ

"Resûlullah (s.a.v.) sadaka-i fıtrı müslümanlardan büyük- küçük, kadın-erkek, her bir hür ve köle üzerine bir sa' hurma veya bir sa' arpa olarak farz kıldı".[8]


VI. Yararlanılabilecek Bazı Kaynaklar

1.  D.İ.B.Yayını, Kur’an Yolu, I-IV, İlgili ayetlerin tefsiri.          

2. Prof.Dr. M.Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail L. Çakan, Doç Dr. Raşit Küçük, Riyazü’s-Salihîn Peygamber Efendimizden Hayat Ölçüleri, II/398-408, Erkam Yayınları, İstanbul 1997

3. Canan, Prof Dr. İbrahim, Kütüb-ü Sitte Muh. Terc. Ve Şerhi, VII, 319-434, Akçağ Yayınları, Ankara 1987.

4. TDV, İSAM, İlmihal, I, 419-510.


[1] Tevbe, 9/103.

[2] En’âm, 6/141.

[3] Tirmizî, Zekât, 3, (III, 16); Ebû Dâvud, Zekât, 5, (II, 232).

[4]  Müslim, Zekât, 2, (I, 675); Ebû Dâvud, Zekât 12, (II, 253)

[5] Ebû Dâvud, Zekât 12, (II/254); İbnu Mâce, Zekât 15, (I, 580)

[6] Ebû Dâvud, Zekât 3, (II, 212)

[7] Tirmizi, Zekât 23, (III, 42); Ebü Dâvud, Zekât 24, (II, 286)

[8] Buhârî, Zekât 70- 78, (II, 138); Müslim, Zekât 4, (I,677)     

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam939
Toplam Ziyaret5019954
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI