İSLÂM’IN EKONOMİK HAYATA GETİRDİĞİ TİCARİ VE AHLÂKİ PRENSİPLER [1]
I KONUNUN PLÂNI
A. GİRİŞ
B. İSLÂM’DA TİCARETE VERİLEN ÖNEM
C. TİCARÎ VE AHLAKÎ PRENSİPLER
1- Müşteriyi Aldatmamak:
2- Yalan Yere Yemin Etmemek:
3- Hileli Ölçüp Tartmamak:
4- İhtikâr (Spekülasyon) Yapmamak:
5- Müşteriye İyi Davranmak:
6- Müşteri Kızıştırmamak (Neceş)
7- Malları Pazar Dışından Karşılayarak Üretici ve Tüketicilere Zarar Vermemek:
8- Ticari İşlemleri Kayıt Altına Almak:
D. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
II. KONUNUN AÇILIMI VE İŞLENİŞİ
Bu vaazda İslam’ın ticarete verdiği önem vurgulanarak, İslâm’ın ekonomik hayata getirdiği ticarî ve ahlakî prensipler ana hatlarıyla anlatılacaktır. Konuyu işlerken ilgili ayet ve hadisler okunup açıklanacak ve aşağıda özet sunumda işlendiği şekilde konu ele alınıp değerlendirilecektir. Sonunda genel bir değerlendirme yapılıp, ulaşılan sonuçlar cemaate maddeler halinde derli toplu bir şekilde sunulacaktır.
III. KONUNUN ÖZET SUNUMU
İslam’da ibadetler yalnızca namazla, oruçla sınırlı değildir. Yüce Allah’ın hoşnut ve razı olduğu bütün söz, fiil ve davranışlar geniş anlamda ibadet kapsamındadır. Bu bağlamda, kişinin yoldan bir taşı kaldırması veya yoldaki bir çukuru onarması, yükünü sırtına alamayan birisine destek vermesi, araca binemeyen hasta, yaşlı ve özürlülere yardımcı olması ibadet olduğu gibi;[2] kazancını helâl yoldan elde etmesi, İslâmî prensiplere uygun olarak ticarî ve iktisadî davranışlarda bulunması, iş ve icraat yapması[3] da ibadettir. Kısaca hayatın bütün alanlarını geniş anlamda ibadet kapsamına alan İslam; ticareti de ibadet olarak değerlendirmiş; bunun gerçekleşmesi için ticari hayatta uyulması gerekli ahlaki prensipler getirmiştir.
Şüphesiz helâl ve meşrû bir ticaret yapabilmek için ticari prensipleri, diğer bir ifadeyle ticaret ahlâkını öğrenmek şarttır.
1- Müşteriyi Aldatmamak:
Tacir, dürüstlüğü ve doğru sözlülüğü ile müşteriye güven vermelidir. Rasulullah (s.a.v.) doğru sözlü ve güvenilir tüccarı
: "التاجرُ الصَّدوقُ الأمينُ، مع النَّبيِّين والصِّدِّيقينَ والشُّهداءِ"
“Doğru sözlü ve güvenilir tüccar (ahirette) peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle beraber bulunacaktır”[4] hadisiyle övmüştür.
Müşterinin gafletinden veya bilgisizliğinden faydalanıp, sağlam ve kullanılışlı olmayan bir malı ona satmak İslâm ahlakıyla bağdaşmaz. Nitekim bir gün peygamberimiz (s.a.v.) Pazarı dolaşırken tahıl satan birisinin yanına gelmiş, elini buğday yığınına daldırmış, altının ıslak olduğunu görünce sormuş: “Nedir bu?”. Satıcı: “Yağmur yağmıştı, ondan dolayı ıslandı” diye cevap verince; Rasulullah: “Niçin o ıslak tarafı halkın görebilmesi için üste getirmedin?” diye sert bir şekilde mukabelede bulunduktan sonra: "من غشنا فليس منا"“Bizi aldatan bizden değildir”[5] buyurmuş ve;
وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ بَاعَ مِنْ أَخِيهِ بَيْعاً، فِيهِ عَيْبٌ، إِلاَّ بَيَّنَهُ لَهُ
“Kusurlu bir malı, ayıbını söylemeden satmanın bir Müslüman’a helâl olmayacağını”[6] kesin bir şekilde belirtmiştir.
2- Yalan Yere Yemin Etmemek:
Ticari maksatla veya başka maksatla yalan söylemek, yalan yere yemin etmek, Allah’ın yüce adını onun haram kıldığı hususlarda kullanmak, basit menfaatler için insanları “vallahi, billahi... vs.” diyerek, “Allah (ın adı) ile aldatmak”[7], daha sonra yaptıkları “yeminlerini az bir bedele satmak...” büyük günahlardandır. “Kıyâmet gününde Yüce Allah bunlarla konuşmayacak, yüzlerine rahmet nazarıyla bakmayacak, onları temize çıkarmayacaktır. Ve onlar için çok acıklı bir azap olacaktır.[8]
Peygamberimiz bir hadislerinde;
" ثلاثة لا يكلمهم الله يوم القيامة، ولا ينظر إليهم، ولا يزكيهم، ولهم عذاب أليم" قال فقرأها رسول الله صلى الله عليه وسلم ثلاث مرار. قال أبو ذر: خابوا وخسروا. من هم يا رسول الله؟ قال" المسبل والمنان والمنفق سلعته بالحلف الكاذب".
Kıyamet günü, Allah’ın kendileriyle konuşmayacağı, yüzlerine rahmet nazarıyla bakmayacağı ve kendilerine azap edeceği bu kimseleri açık ve net bir şekilde ifade ediyorlar. Bunlar: “Elbisesini kibirle yerlerde sürüyen, yaptığı iyiliği başa kakan ve yalan yere yemin ederek ticaret malını fâhiş bir fiyatla satmaya çalışanlardır.[9]
3- Hileli Ölçüp Tartmamak:
Ölçme ve tartma konusunda dürüst davranmak, hile yapmamak, eksik ölçü ve tartı ile satış yapmaktan sakınmak, Kur’an-ı Kerim’in bir çok âyetinde Müminlere emredilmektedir.[10]
Toplumları temelinden sarsan, çöküş ve yıkılışlarına sebep olan ahlaksızlık türlerinden biri de ölçü ve tartıda haksızlık yapmaktır.[11] Nitekim Kur’an-ı Kerim, Hz. Şuayb’ın peygamber olarak gönderildiği “Medyen-Eyke” halklarını helake götüren sebeplerden biri olarak ölçü ve tartıda hile yapmalarını gösterir.[12]
4- İhtikâr (Spekülasyon) Yapmamak:
Bir ticari emtiayı (malı) pahalanması gayesiyle stoklayıp piyasaya arzını geciktirmek anlamına gelen ihtikar; fiyatların yapay bir şekilde yükselmesine ve normal piyasa seviyesinin üzerine çıkmasına sebep olur. İhtikâr yapmak, özellikle temel ihtiyaç maddeleri söz konusu olduğunda toplumun zarar görmesine sebebiyet verdiği gibi, uzun müddet devamı halinde de sosyal ve iktisadi bunalımlara yol açabilir.[13] “Karaborsacı ne fena bir kuldur; fiyatların düştüğünü öğrenince üzülür, yükseldiğini duyunca da sevinir”[14] hadis-i şerifi, bu tip kimselerin ruhi durumunu ve insanlık bakımından düştüğü seviyeyi açık bir şekilde ifade etmektedir.[15]
5- Müşteriye İyi Davranmak:
Alış-verişte alıcı ve satıcı birbirine iyi davranmalıdır. Bakara sûresi 280. âyetinde yüce Allah:
وَإِن كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ إِلَى مَيْسَرَةٍ وَأَن تَصَدَّقُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ “Eğer borçlu darlık içindeyse ona eli genişleyinceye kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır” buyurarak satıcının, gerektiğinde müşterisinin lehine bazı özel durumlarda fedakarlıkta bulunmasının kendi hayrına olacağını vurgulamaktadır
Peygamberimiz de;
رحم الله رجلا، سمحا إذا باع، وإذا اشترى، وإذا اقتض “Satarken ve alırken, borcunu isterken ve öderken kolaylık gösteren kimseye Allah merhamet eylesin”[16] hadisiyle Allah’ın rahmet ve sevgisinin birbirine iyi davranan alıcı ve satıcıların üzerine olması için dua etmiştir.
6- Müşteri Kızıştırmamak
Çoğunlukla malın fiyat ve sürümünü arttırmaya yönelik bir hîle şeklinde ortaya çıkan neceş; bu yönüyle haksız rekabet çeşitlerinden biri sayılmaktadır. Şöyle ki, bir pazarlık esnasında satıcı ile anlaşmalı olan üçüncü bir kişi (veya kişiler) sanki alıcıymış gibi devreye girerek gerçek müşterinin verdiğinden daha yüksek bir fiyat teklif etmek suretiyle onu yanıltır. Böylece talip olduğu malı başkasına kaptırmak istemeyen ilk teklif sahibi ister istemez daha yüksek meblağ ödemek zorunda kalabilmektedir. Bu durum pazarlık halindeyken olabileceği gibi akdin kesinleşmesinden sonra da vuku bulabilmektedir.[17]
İşte serbest rekabet ortamını zedeleyip haksız rekabete yol açan, kardeşlik ilişkilerini zedeleyen ve bir rantiye sınıfı oluşturarak tüketicinin zarar görmesine zemin hazırlayan bu tür muameleler Hz. Peygamber tarafından yasaklanmış;[18] “Bir malı alıyor görünerek kıymetini (değerini) artırmayınız”[19],
، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يبيع حاضر لباد، ولا تناجشوا، ولا يبيع الرجل على بيع أخيه:
“Neceş yapmayın. Bir kimse kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın”[20] gibi hadislerle Müslüman tüccarın bu tür olumsuz davranışlardan sakınması gerektiği vurgulanmıştır.
7- Piyasaya Arz Edilmeden Önce Dışarıdan Malları Karşılayarak Üretici ve Tüketicilere Zarar Vermemek:
İslâm dini karaborsayı yasakladığı gibi, fiyatların sun’î olarak yükselmesine sebep olan simsarlığı da yasaklamıştır.[21]
Hz. Peygamber (s.a.v.), şehre dışardan mal getirenlerin yolda karşılanarak ellerindekinin ucuza kapatılmasını menetmiş; böylelikle üretici ve tüketicilerin zarar görmelerini önlemiştir.[22] Bir hadislerinde: “Şehirli, köylü adına satış yapmasın. İnsanları kendi hallerine bırakın, Allah onları birbirlerinden rızıklandırır”[23] buyurmuştur.
8- Ticari İşlemlerin Kayıt Altına Alınması:
Ticari hayatta görülen kötü ilişkilerin ve olumsuz sonuçların nedenlerinden biri de tarafların antlaşma maddelerini açıklıkla yazmamalarıdır.[24] İslâm, ölçü ve tartıda dürüst davranılmasını, taraflar arasında iyi niyet ve güvenin kurulmasını istemekle beraber; alış veriş ve borçlanma işlemlerinin yazılmasını da tavsiye etmiştir: Kur’an-ı Kerim’de:
فَاكْتُبُوهُ بِدَيْنٍ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى ُ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا تَدَايَنتُم “Ey inananlar, belli bir süreye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın””[25] buyrulması, ticari işlemlerin kayıt altına alınmasının önemine işaret etmektedir.
O halde Müslüman işadamının (tüccarın) kişisel menfaatlerini düşünüp koruması onun en doğal hakkı olmakla beraber; özgürlüklerinden, yasal ve doğal haklarından yararlanırken, başkalarına zarar vermekten de kaçınması gereklidir. Ayrıca, hak ettiğinden daha fazlasını kazanmaya talip olmamalı, işçilerinin haklarını tam ve zamanında ödemeli ve müşterilerine de makul fiyattan mal satmalıdır. İş ilişkilerinde dürüst olmalı, yanıltıcı ve aldatıcı reklam kampanyalarından sakınmalı, verdiği sözü tutmalıdır. Ekonomik gücünü bir baskı ve tahakküm aracı olarak kullanmamalıdır. Kısacası Müslüman bir iş ve ticaret adamı her şeyiyle emniyet ve güven insanı olmalıdır.
Not: Bu konuda şu âyetlere bakılmalıdır: 2-Bakara: 188, 198, /275, 282, 283 ;Nisâ: 29 Hacc:28; Nûr:37; Cuma:10-11; Müzzemmil:20; Fatır:12; Rûm: 46; Neml:40; Fâtır:5; Âl-i İmrân:77;En’âm:152; İsrâ:35; Mutaffifîn:1-7; Şuarâ:181-183; Hud: 84-95; Şuara:176-189; Rahmân:9; İsrâ:35; A’raf:185....
Yine şu hadislerden de yararlanılabilir: Buhârî Nefekât: 1; Büyû:15, 19, 26 ; Müslim, İman, 164, 117, 171; Müsakat 131 Ebû Dâvûd, Büyû, 50; Tirmizi, Büyû; 4, 9; İbn Mâce; Ticârât, 1, 45;Dârimî, Buyû: 8 ;Ahmed b. Hanbel, Müsned, Çağrı Yay. 2. Bsk., III, 466; IV, 141; Buhârî, Büyû: 60; Müslim, Büyû: 13 ;Buhârî, Büyû, 58, 64, 70; Müslim, Büyû: 11.
V. YARARLANILABİLECEK DİĞER BAZI KAYNAKLAR
1. Bu konuda Diyanet İlmi Dergi’nin Ocak-Şubat-Mart 2003, cilt 39, sayı 1 de Dr. Muhlis AKAR’’ın “İslamın Ekonomik Hayata Getirdiği Ticari ve Ahlaki Prensipler” adıyla yayınlanan makalesinden yararlanılabilir.
2. Komisyon; İlmihal II, İsam Yay. İstanbul 2002, sh. 342-343.
3. Yunus, Vehbi YAVUZ; Çalışma Hayatı ve İslâm, Tuğra yay. İst.1992, sh. 26.
4. Günenç, Halil; İslâm’da Ticaret, F.F.K. Kültür Yay. İstanbul, Trs., sh. 9-10. 5.Hayreddin KARAMAN ; Günlük Hayatımızda Helâller Haramlar, Nesil Yay. İstanbul 1987, sh. 74-75;
[1] Not : Bu vaaz projesi Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Dr. Muhlis AKAR tarafından hazırlanmıştır.
[2] Hamdi DÖNDÜREN; Delilleriyle Ticaret ve İktisat İlmihali, ErkamYay, İstanbul 1993, s,8
[3] Döndüren; a.g.e., s, 8, 9; Bk: Buhârî Nefekât: 1; Büyû: 15
[4] Tirmizi, Büyû; 4; İbn Mâce; Ticârât, 1
[5] Müslim, İman, 164; Ebû Dâvûd, Büyû, 50
[6] İbn Mâce, Ticârât: 45
[7] Fâtır: 35/5
[8] Âl-i İmrân: 3/77
[9] Müslim, İman: 171
[10] Bk. En’âm: 6/152; İsrâ: 17/35; Mutaffifîn: 33/1; Şuarâ: 26/181-183
[11] Akar, Muhlis; Kur’an-ı Kerim’e Göre Toplumların Helak Oluş Sebepleri ve Şekilleri (Yayınlanmamış Yük.Lisans Tezi), İstanbul 1986, s,73-75
[12] Bk. Hud: 11/84-95; Şuara: 26/176-189; Rahmân: 55/9; İsrâ: 17/35; A’raf: 7/185; Mutaffifin: 83/1-7
[13] Kallek; a.g.e., sh.56
[14] Zebîdî, Sahih-i Buhârî Muht. Tecrid-i Sarih Terc. Diyanet İşleri Bşk. Yay. VI / 449
[15] Celâl YENİÇERİ; İslâm İktisadının Esasları, Şamil Yay. İstanbul 1980, s,285.
[16] Buhârî, Büyû: 16
[17] Cengiz KALLEK; Devlet ve Piyasa, Bilim ve Sanat Vakfı yay, İstanbul 1992, s.30-33, 115
[18] Kallek; a.g.e, s,116
[19] Buhârî, Büyû: 60; Müslim, Büyû: 13
[20] Buhârî, Büyû, 58, 64, 70; Müslim, Büyû: 11.
[21] Bekir Ali BİLGİÇ; İslâm’da Kazanç Sistemi ve Çalışma Hayatı, s,.84, 120
[22] Kallek; a.g.e., s.67
[23] Buharî, Büyû: 58, 64; Müslim, Büyû: 20; Ebu Davud, Büyû: 40; Tirmizi, Büyû, 17-18
[24] Mannan, M. A.;a.g.e., sh. 273
[25] Bakara: 2/28