• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Ramazanın Rahmet İkliminden Yararlanma

RAMAZANIN RAHMET İKLİMİNDEN YARARLANMA

  

قَدْأَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا:وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا:

 

     “Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.”  (ŞEMS SURESİ – 9/10. AYETLER)

 

     Sağlıklı bir topluma ulaşmanın yegâne yolunun, her yönüyle eğitilmiş olgun bireylerle sağlanacağı bilinen bir gerçektir. Bu nedenle Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de fertlere, manevi arınmayı gerçekleştirmelerini pek çok ayetiyle emretmiş ve huzurlu bir toplum oluşturmanın yolunun bu olduğunu ısrarla vurgulamıştır:

 

قَدْأَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا:وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا:

 

     “Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.” (ŞEMS SURESİ – 9/10. AYETLER)

     Kur’an-ı Kerim’in asıl gayelerinden biri de insanları kötü duygulardan arındırmak ve onların kalplerini birbirine kaynaştırmaktır. Her türlü kin, intikam, düşmanlık gibi başta bizzat insanın kendine zarar veren düşünceleri ortadan kaldırmak, onları kar gibi eritmek; bunların yerine adalet, sevgi, saygı, hoşgörüyü yerleştirmek ve neticede onları kardeş yapmak İslam’ın nihai hedefidir. Allah şöyle buyuruyor:

 

وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً مَّا أَلَّفَتْ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَـكِنَّ اللّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ:

 

     “Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.”  (ENFAL SURESİ – 63. AYET)

     İçinde bulunduğumuz Ramazan ayında emredilen oruç ve bu ayda yapacağımız diğer tüm güzel davranışlar, temelde bireyin arınmasını ve genel olarak toplumsal dayanışmayı ve kardeşliği sağlayan en önemli ibadetlerden biridir. Oruç, insanın beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik yoldur. İradenin güçlenmesinde oruç önemli bir yer işgal eder. Zira oruçlu iken başka zamanlarda terk edilmesi imkânsız gibi görünen birçok kötü ve zararlı alışkanlıklardan uzaklaşılabilmektedir.

     Oruç ayı Arapçada “ŞEHR-İ RAMAZAN” olarak geçmektedir. “ŞEHR” kelimesi, bir şeyi ortaya çıkarmak, parlamak gibi anlamlara gelir. Buna göre, insanın nefsini ve ruhunu parlatıp ortaya çıkarması anlamını taşır. Yani, insanın ruhunda manevi duyguların ışık saçması, ay gibi parlaması manasını ifade eder.

     Ramazan kelimesi ise çeşitli anlamlarının yanında, yeryüzünü toz ve pisliklerden temizleyen güz mevsimi yağmuru anlamına gelir. Bu yağmurun yeryüzünü yıkadığı gibi Ramazan orucu da müminlerin günahlarını yıkayıp, kalplerini kötü düşüncelerden temizlediği için bu ismi almıştır.

     Sözlükte, mutlak olarak insanın kendisini bir şey yapmaktan alıkoyması anlamına gelen savm (oruç), bir Kur’an kavramı olarak müminin ibadet amacıyla imsak vaktinden iftar vaktine kadar kendisini yeme, içme ve cinsel ilişkiden alıkoyması demektir.

     İrade zayıflığının insanı birçok kötülüklere sevk ettiği bir gerçektir. Hatta zayıf iradeli insanlar, rüzgârın önündeki yaprak gibi sağ sola savrulur. Hayatlarında başarıyı yakalama şansları çok düşüktür. İnsanı hâkimiyeti altına alarak ona esaret hayatı yaşatan içki, kumar, sigara gibi zararlı alışkanlıklardan kurtulma ve bilinçlenme provası olan oruç, başka hiçbir motivasyonun gerçekleştiremeyeceği kazanımları sağlar. İşte oruç, iradeyi güçlendirmek için en güzel egzersizdir. Oruç, insanı iç dünyasına, öz benliğine döndürmektedir. Oruç sayesinde insan, kendi düşünce ve davranışlarının genel bir değerlendirmesini yapar. Hata ve eksiklerini tespit etme imkânı yakalar. Allah'a ve insanlara karşı sorumluluklarını gözden geçirir. Rabbi katında iyi bir kul, insanlar nazarında ise saygın bir şahsiyet olmanın yollarını arar.

     İslam’ın beş temel esasından biri olan orucun nefis terbiyesinde ve ıslahındaki rolü asla inkâr edilemez. Oruçlu insan, kötü söz ve davranışlarını terk ettiği gibi, yenilmesi ve içilmesi meşru olan her şeyi de Allah istediği için terk eder. Bu durum, insanın tamamen ruhi terbiyesi ve eğitimi ile ilgili bir husustur. Gerektiğinde mahrum kalma ve istediğini yapamamanın getireceği sıkıntıyı aşmanın yollarını öğrenir. Bu psikolojik eğitimin başarılı bir biçimde sonuçlanmasına işaret ederken Hz. Peygamber (SAV) dikkatimizi şu şekilde çekmektedir:

     “Biriniz oruçlu iken çirkin, kötü ve kaba söz söylemesin. Birisi oruçlu kimse ile kavga etmek, tartışmak ve dövüşmek isterse, ona “Ben oruçluyum, ben oruçluyum” desin.”

     Orucun sadece yeme-içmeyi terk etmekten ibaret olmadığını, bunun ötesinde büyük manevi kazanımlar elde edildiğini, oruçlu olduğumuz şu zaman diliminde bizzat yaşayarak idrak etmekteyiz. Aksi takdirde oruç, insanı kötü söz, eylem ve davranışlardan uzaklaştırmıyor, edep ve ahlakını güzelleştirmiyorsa amaçlanan hedefe ulaşılamamış demektir. Bu durumda iç dünyamıza bir zenginlik kazandıramadığımız gibi, oruçtan beklenen sevaba da ulaşamayız. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmuştur:

     “Kim yalan sözü ve yalan ile iş yapmayı bırakmazsa, Allah’ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.”

     Bu nedenle oruçlu insan; yalan, gıybet, iftira, hile, aldatma, her türlü kötü söz ve davranışlardan uzak, bütün sosyal ilişkilerinde, söz ve sözleşmelerinde, iş ve işlemlerinde dürüst ve dosdoğru olmalıdır. Bu durum bütün oruç tutanlar için göz önüne getirildiğinde, halk arasında “ON BİR AYIN SULTANI” diye tanımlanan Ramazan Ayı’nın Müslüman bir toplum için ne kadar büyük bir huzur kaynağı olduğu fark edilecektir. Belki de hiçbir ayın Kur’an-ı Kerim’de bu ay kadar övülmemesinin ve ayrıntılı bir şekilde özelliklerinden bahsedilmemesinin sebeplerinden birisi de, bu ayın huzur ortamının sağlandığı meleklerin dahi oruç tutanlara gıpta ile nazar ettiği bir ay olmasıdır.

     Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem ateşinden kurtuluş olan Ramazan ayı, ilahi rahmetin müminlerin gönüllerini doldurduğu müstesna bir aydır. Bu ayda Müslümanların yerine getirdikleri fıtır sadakası, zekât ve diğer mali yardımlar, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı ve kardeşlik duygularını en üst seviyeye çıkarır. Ayrıca iftar sofralarına davet edilen muhtaç insanların yüzlerindeki mutluluğu görmek kadar güzel bir şey olamaz. İbni Abbas (RA)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerife göre, Hz. Peygamber (SAV)’in en cömert davrandığı ve muhtaçları en fazla koruyup gözettiği ay bu aydır.

     Hz Peygamber (SAV)’in:

     “Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan orucunu tutarsa, Allah o kimsenin geçmiş günahlarını bağışlar.”

     Müjdesine erebilmek için, rahmet iklimi bu ayda nefsimizi kötü duygulardan arındırdığımız gibi etrafımıza da her türlü maddi-manevi desteği vermeye çalışalım.

 

KAYNAK : DİYANET AYLIK DERGİ         EKİM - 2005

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi18
Bugün Toplam874
Toplam Ziyaret5019889
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI