MÜSLÜMANIN MÜSLÜMANA KARŞI SORUMLULUĞU
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ:
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.” (HUCURAT SURESİ – 10. AYET)
Ebu Hüreyre (RA) rivayet etmiştir: “Rasülüllah (SAV) şöyle buyurdu:
“Birbirinize haset etmeyiniz, alış-verişte birbirinizi aldatmayınız ve birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birbirinizin bitmek üzere olan pazarlığını bozmayınız. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir: Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, ona hor bakmaz.” (Üç kere mübarek göğsüne işaret ederek:) Takva işte buradadır. Bir kimse Müslüman kardeşine hor baktığı zaman, işte kötülüğün bu kadarı ona yeter. Müslüman’ın, Müslüman’a kanı, malı, ırzı haramdır.”
BU HADİS-İ ŞERİFTEN ALACAĞIMIZ HİKMET VE İBRETLER:
Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. 1400 küsur sene evvel bu hükmü İslâm Dini koymuş ve “LÂ İLAHE İLLALLAH, MUHAMMEDÜN RASÜLÜLLAH” diyen bütün insanları kardeşlik bayrağı altında toplamıştır.
İslâmiyet, bu kardeşliğin korunmasını, devamını ve kuvvetlendirilmesini istemekte, bunun çare ve imkânlarını göstermekte; bilakis kardeşlik bağını gevşetici ve kopartıcı sebepleri ortaya koyup, onlardan şiddetle sakındırmaktadır.
İslâm kardeşliğinin devamı için Müslümanların, birbirlerinin hak ve hukukuna karşılıklı ola/ak saygılı olmaları şarttır. Peygamber efendimiz (SAV), Bir Müslüman’ın diğer Müslüman’a karşı görevi bulunduğunu bildirmiş ve bunları şöyle sıralamıştır:
“1-) (Selam vermek ve) verilen selâmı almak,
2-) Ölünce cenazesine katılmak,
3-) Davete (bir mazereti yoksa) icabet etmek,
4-) Aksırana “Yerhamükellah” (Allah sana merhamet etsin) demek,
5-) Hastalandığı zaman ziyaret etmek.”
Din kardeşleri arasında samimiyet, sevgi ve muhabbet, İs-lâmda esastır. Kendisi için sevdiğini din kardeşi için de sevmek, kendisi için sevmediğini din kardeşi için de sevmemek, imanın olgunluğundandır.
Peygamberimiz (SAV) Efendimiz buyuruyorlar:
“Sizden biriniz, kendisi için sevdiği şeyi (mümin) kardeşi için de sevinceye kadar olgun mümin olamaz.”
Rasülüllah (SAV)’in şu Hadis-i şerifi de cidden ibrete şayandır:
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız; ben size bir şey öğreteyim de eğer onu yaparsanız sevişirsiniz; Aranızda selâmı yayınız.”
Böylece Allah’ın Rasülü (SAV), olgun müminlerin yaşayışlarını ne de güzel canlandırıyor:
“Birbirini sevmekte, birbirine acımakta, birbirini korumakta müminler bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir organı hastalanınca, diğer organları uykusuzluk ve acı ile dertlenir.”
MÜMİNLER BİRBİRLERİNE DOST VE YARDIMCIDIRLAR
Müminlerin, birbirlerinin dertleriyle dertlenmeleri, sevinçleriyle sevinmeleri, birbirlerine karşı şefkat ve merhametle davranmaları, İslâm Dini’nin ana hedeflerindendir.
Allah’ın buyruklarından birkaçını örnek olarak sunalım:
وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْعَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ:
“İyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın.” (MAİDE SURESİ – 2. AYET)
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ:
“Muhammed (SAV), Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar kâfirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidirler.” (FETİH SURESİ – 29. AYET)
Müslümanlar arasında kardeşlik bağlarını kuvvetlendiren İslâm Dini, bu bağı zedeleyici ve zayıflatıcı sebepleri bir bir saymış ve bunlardan kaçınmayı emretmiştir. ÖRNEK OLARAK:
1-) Kin ve hasedi yasak etmiştir. İzahı durumunda bulunduğumuz ilk hadis-i şerifin en başında, haset yer almaktadır: “ Birbirinize haset etmeyiniz...”
Başkalarındaki nimeti çekememek, kıskanmak ve yok olmasını istemek manasına gelen haset, en çirkin ve en tehlikeli ruhi hastalıklardan biridir. Haset eden kişi, aslında Allah'ın bahşettiği nimetin düşmanıdır. Her şeye hükmetme gücüne sahip olan Cenab-ı Hakk’ın hükmüne ve takdirine karşı gelmekte, mülkün hakiki sahibi olan O Yüce Allah’ın kısmetine razı olmayıp itiraz etmektedir.
Haset edenin kötülüğünden Allah’a sığınmamızı yine Bizzat Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’in “Felak Suresi”nde tavsiye buyurmaktadır:
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ:مِن شَرِّ مَا خَلَقَ:وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ:وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ:وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ:
1-) “De ki; “Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbime.”
2-) “Yarattığı şeylerin şerrinden.”
3-) “Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden.”
4-) “Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden.”
5-) “Ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden.”(FELAK SURESİ – 1/5. AYETLER)
Haset, şeytanın sıfatıdır. Şeytan, bu çok kötülenmiş sıfatı yüzünden Hz Âdem (AS)’ı kıskanarak ona secde etmemiş ve ebediyen Yüce Allah’ın huzurundan kovulmuştur.
Rasülüllah (SAV) Efendimiz ne güzel buyurmuşlar:
“Bir kulun kalbinde iki şey birleşmez: İman ve haset.”
2-) Müslüman’ın, Müslüman’a karşı kin ve düşmanlığı haram kılınmıştır. Açıklaması üzerinde bulunduğumuz ilk Hadis-i Şerifte Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:
“Birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinize dargın durmayınız...”
Sulh ve sükûn, sevgi ve saygı, muhabbet ve kardeşlik dini olan İslam’da buğzun, nefretin, kin ve düşmanlığın elbette yeri olmayacaktı ve elbette bunlar kesin olarak haram kılınacaktı. İslâm’da “EL-HUBBU FİLLAH, VEL-BUĞZU FİLLAH” vardır. Yani sevgi ve saygı Allah için, nefret ve düşmanlık da Allah için olur. Her şeyi Allah rızası için yapmak, imanın gereği ve olgunluğudur.
Peygamberimiz (SAV) buyuruyor ki:
“Üç haslet vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır:
1-) Allah ve Resulü, kendisine dünya ve dünyadaki her şeyden daha sevgili olmak,
2-) Bir kimseyi yalnız Allah için sevmek,
3-) Küfre dönmeyi, ateşe atılmayı ne kadar sevmezse o kadar sevmemek.”
Sevgi ve kardeşlik dini olan İslam’da dövüşmek, sövüşmek ve küsüşmek gibi düşük ve çirkin hareketlerin yeri yoktur. Bir mümin, eğer elinde olmayan sebeplerle bir din kardeşine darılırsa, bu dargınlığı uzayıp gidemez. En fazla üç gün zarfında barışması şarttır. Aksi takdirde büyük sorumluluk altında kalır. Nitekim Peygamberimiz (SAV) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur:
“Bir kişinin din kardeşini üç günden fazla küs bırakması helâl değildir. Bir halde küslük ki, iki mümin birbirleriyle karşılaştıkları zaman birisi yüzünü şu tarafa çevirir, öbürü öte tarafa çevirir. Hâlbuki iki müminden hayırlı olanı, şu önce selâm verendir.”
3-) Düşmanlığa yol açacak, dargınlığa sebebiyet verecek, kalp kıracak her türlü davranış haramdır: Müminin, mümine karşı kötü düşüncesi alay, zulüm, hakaret, haksızlık, hile, yalan, zarar-ziyan v.b... Bunları hem Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim, hem de Hz Peygamber (SAV)’in sünneti, kesin olarak yasaklamıştır."
Bahsimize konu teşkil eden Hadis-i Şerifin son cümlesi, bütün bu yasakları özetlemiştir:
“Müslüman’ın her şeyi: kanı, ırzı ve malı haramdır.”
Müslümanların kardeş olarak yaşayabilmeleri, ancak helali helal, haramı haram bilip, birbirlerinin haklarına saygılı olmaları ve birbirlerine karşı olan insani vazifelerini yerine getirmeleriyle mümkündür. Bu ise her ferdin, İslam’ın çizdiği yolda yürüyüp, ruhen yücelmesiyle olur.
Kur’an-ı Kerim’in:
كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ:
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız.” (ÂLİ – İMRAN SURESİ – 110. AYET)
Diye övdüğü Müslümanlar, bu yüce hasletleriyle cihana örnek olmuşlar ve pek az zaman içinde ülkeler fethederek, maddi manevi başarıya ulaşmışlardır.
KAYNAK : DİYANET AYLIK DERGİ NİSAN - 1993