İcra yolu ile haczedilmiş malların satın alınması caiz midir?
Alacaklının hakkının korunması açısından borçlunun mallarının satılması gerekebilir. Peygamberimiz (s.a.s.) borcunu ödeyemeyen Muaz b. Cebel’in malını borcu karşılığında satmıştır (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 48). Halife Hz. Ömer de hac yolunda ticaret yaparken iflas eden bir kimsenin kalan mallarının, alacaklıları arasında taksim edilmesine hükmetmiştir (Muvattâ, Vasiyet, 8).
Bu uygulamaları esas alan İmam Ebû Yûsuf, İmam Muhammed, İmam Mâlik ve İmam Şâfiî, alacaklıların talepte bulunmaları halinde hâkimin müflis borçluyu haczedebileceğini söylemişledir (Merğinânî, el-Hidâye, III, 285, Mecelle, md. 998).
Haczedilen malın, değerinin çok altında satılması halinde ise; Hanefilerden İbn Âbidîn akdin fasit olacağını (İbn Âbidin, Reddü’l-muhtâr, V, 59), Şâfiî âlimlerden Nevevî ise geçerli olmakla birlikte bu malın satın alınmasının mekruh olacağını söylemiştir (Nevevî, Ravdatü’t-tâlibîn, III, 418; el-Mecmu’, IX, 162).
Şâfiî mezhebindeki ağırlıklı görüşe göre ise satışın rayiç bedelle yapılması gerekir. Müşteri çıkmazsa satış ertelenir (Şirbînî, el-Muğnî, II, 150). Gerektiğinde mal en uygun fiyat verene satılır (Hâşiyetü’l-Büceyremî ala Şerhi Menheci’t-tullâb, II, 410; Zekeriya el-Ensârî, Esne’l-Metâlib, II, 189).