DUANIN ADABI
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء:
“Ey Rabbim, beni dosdoğru namaz kılmakta berdevam et. Zürriyetimden de (böyle namaz kılanlar yarat). Ey Rabbimiz, duamı kabul et.” (İBRAHİM SURESİ 40. AYET)
Dua, kulun ihtiyaçlarını Allah’a arz etmesi ve O’na kulluğunu dile getirmesidir. Bu yalvarıp yakarmaların makbul olması ve icabet makamına süratle ulaşması, dua ile alakalı edeplerin yerine getirilmesine ve sünnete uygun biçimde niyaz edilmesine bağlıdır. Bu öneminden dolayı duanın adabını anlatacağız.
Peygamberimiz (SAV), duada sözü az ve manası öz olan kelamla yalvarmayı severdi. Duanın ruhu ihlâs, salih ameller ve salâvat-ı şerife okunması duanın kanatlarıdır. Samimi bir kalple yapılan dualar makam-ı icabete yükselir. Bu hususu şu hadis açıklar:
أدعواالله وأنتم موقنون بالإجابة واعلموآأن الله لايستجيب دعآءمن قلب غافل لاه.
“Kabul edileceğine yakinen inanmış olduğunuz halde Allah’a dua edin. Gafil kalpten kopup gelen hiçbir duayı Allah’ın kabul etmeyeceğini iyi bilin.” Ne söylediğini bilemeyecek derecede gafil bir kalple, uykuda sayıklayan bir kimsenin mırıldanması gibi, yapılan dua icabet makamına ulaşamaz. Yaptığı duanın şevki ile kalbi sarsılmalı, vücudu sarmalı, gözleri nemlendirmelidir.
Bir hadislerinde Peygamberimiz (SAV), şöyle buyuruyor:
من ارادأن تستجاب دعوته وأن تكشف كربته فليفرج عن معسر.
“Kim duasının kabul olunmasını, gam ve kederinin açılıp dağılmasını dilerse, darlık çekene karşı elini açsın.” Bir Müslüman din kardeşine yardımcı olduğu müddetçe Allah da onun yardımcısıdır. Kişi mümin kardeşinin kederini giderir ve onun önündeki sıkıntıyı kaldırırsa Allah ta o kulunun duasını kabul eder.
Duanın adaplarından biri de istediği şeyin hemen verilmesini beklememektir. Sabırla ve güvenle beklemelidir. Bir kedi avını yakalayabilmek için saatlerce çıkacağı deliğin önünde bekler. Müslümanlar da Rabbinin rızasını, teslimiyet anlayışı içinde beklemelidir.
Bir hadislerinde Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:
يستجاب لأحدكم مالم يعجل يقول دعوت فلم يستجب لى.
“Birinizin duası, dua ettim de kabul olunmadı diyerek acelecilik yapmadığı müddetçe kabul olunur.”
Duanın hepsi kıymetlidir ama gizli yapılanı daha değerlidir. Cemaat halinde yapılan dualarda, halkın âmin demelerine vesile olacak bir sesle dua edilebilir. Kimsenin bulunmadığı yerde niyazda bulunacak kimse, kendi işiteceği kadar yavaş bir sesle yalvarmalıdır. Gizli ve yavaş sesle yapılan duanın kıymetini Peygamberimiz (SAV) şöyle açıklıyor:
دعوة فىالسرتعدل سبعين دعوة فىالعلانية.
“Gizli olarak veya kimsesiz yerde yapılacak bir dua, açıkta yapılan yetmiş duaya denktir.”
Bazı haller, zamanlar ve mekânlar, duanın daha çabuk kabul olunmasına vesile olur. Bu hususları Peygamberimiz (SAV) şöyle açıklar:
أقرب مايكون العبدمن ربه وهوساجدفأكثرواالدعآء.
“Kulun Rabbine manen en yakın olduğu hal, secdede bulunduğu sıradır. Secdede duayı çok yapın.” Kulun başı secdeye inince manevi âlemde derecesi yükselir. O kul tevazu ve kulluk şuuruyla başını yere koydukça, Allah onun mevkiini yükseltir ve duasını kabul eder.
Bir diğer hadis şöyledir:
“Kalbiniz incelip duygulandığında dua etmeyi ganimet bilin. Çünkü bu rahmet-i ilahinin inmesine işarettir.” Kalbin rikkati, zahiri bir sebep bulunmadığı zaman, ilahi füyüzatın kalbe akışının eseridir. Bu hali, kendinde müşahede eden bir mümin, bu tecelliyi ganimet bilmeli ve Allah’a niyazda bulunmalıdır.
Duanın kabulüne hız kazandıracak zamanlardan birini de şu hadis ifade eder:
ألدعآءلايردبين الأذان والإقامة.
“Dua ezanla ikamet arasındaki zamanda geri çevrilmez.”
Sözü edilen kıymetli zamanlardan biri de Cuma günüde gizlenmiş bir zaman dilimidir. Bu vakti yakalayabilmek için o gün fırsat buldukça Allah’a niyazda bulunulmalıdır.
Bir hadisinde Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurur:
فىالجمعة ساعة لايوافقهامسلم وهوقآئم يصلىيسءل خيراإلآأعطاه.
“Cuma gününde bir zaman vardır. Müslüman namaz kılarken o zamana tesadüf edip bir hayır istemeye dursun, Allah onu kendisine verir.”
Kıymeti yüksek ve değeri yüce zaman ve mekânlarda dördünü açıklayan bir hadis-i şerifi arz edelim:
تفتح أبواب السمآءويستجاب الدعآءفىأربعة مواطن:عندإلتقآءالصفوف فىسبيل الله وعندنزول الغيث وعندإقامة الصلاة وعندرؤية الكعبة.
“Şu dört vakitte gök kapıları açılır ve yapılacak dua kabul olunur: Allah yolunda yapılan savaşta saflar karıştığı zaman, yağmur yağarken, namaza doğrulduğunuz sırada ve Kâbe görüldüğü vakit.”
Yapılacak duaların evvelinde veya sonunda Peygamberimiz (SAV)’e salât-ü selam okunmazsa, o dua icabet makamına ulaşamaz. Şu hadis bunu teyit eder:
إن الدعآء موقوف بين السمآء والأرض لايصعدمنه شئ حتىتصلىعلىنبيك (صعلم)
“Dua, Peygamberine (SAV) salât-ü selam getirene kadar gökle yer arasında tutulur. Ondan hiçbir şey makam-ı icabete yükselemez.”
Hadis-i şeriflere dayanarak duanın adabını, duaların kabul olunacağı zaman ve mekânları arz ettik. Bunlara ilaveten İslam âlimlerinin tetkik ve tahkiklerine müsteniden duanın makbul olmasının şartlarını anlatalım:
1-) Yemede, içmede ve giyinmede haramdan sakınmak: Haram yiyecek ve içecekler, kalbi karartır ve ağzı kokmuş bir hale getirir. Kapkara olmuş bir kalple, kokmuş ve kirlenmiş bir ağızla yapılacak bir dua Allah tarafından kabul olunmaz. Bu durumu şu hadis-i şerif belgeler:
عن أبىهريرة رضىالله عنه قال:قال رسول الله(صعلم)إن الله طيب لايقبل إلاطيباوإن الله أمر المؤمنين بمآأمربه المرسلين فقال: يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحاً إِنِّي بِمَاتَعْمَلُونَ عَلِيمٌ:يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ
وَاشْكُرُواْ لِلّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ:ثم ذكرالرجل يطيل السفزأشعث أغبريمديديه إلىالسمآءيارب يارب ومطعمه حرام ومشربه حرام وملبسه حرام وغذي بالحرام فأنىيستجاب لذالك.
“Ebu Hüreyre (RA) rivayetinde Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor: Ey insanlar! Allah Tayyib (noksan sıfatlardan münezzeh)tir. Ancak Tayyib olanı kabul eder. Allah, peygamberlere neyle emrettiyse müminlere de onunla emretmiştir de şöyle buyurmuştur: “Ey Rasüller, temiz ve helal olan şeylerden yiyin, güzel amel ve işlerde bulunun. Çünkü ben, ne yaparsanız hakkıyla bilenim.” (MÜ’MİNUN SURESİ – 51. AYET) “Ey iman edenler! Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin madden ve manen en temiz olanlarından yiyin.” (BAKARA SURESİ – 172. AYET) Peygamberimiz (SAV) bu noktayı beyan etti ve sonra bir adamı misal olarak zikretti ve şöyle dedi: Uzun bir sefere çıkar, saçları dağılır, üstü başı tozlanır. Ellerini semaya uzatarak YA RABBİ, YA RABBİ diyerek dua eder. Hâlbuki yediği haramdır, giydiği haramdır ve haramla gıdalanmıştır. Bu kimsenin duası nasıl kabul olunur?”
Bir diğer hadis-i şerif şöyledir:
من إشترىثوبابعشرة دراهيم وفيه درهم حرام لم يقبل الله له صلوة مادام عليه.
“Bir kimse on dirheme bir elbise satın alsa ve içinde bir dirhem haram bulunsa, o elbise üzerindeyken kıldığı hiçbir namazı Allah kabul etmez.” Haram bir elbiseyi giymiş haldeyken eda edeceği farz, vacip ve nafile namazlar kabul olunmadığı gibi, bu kişinin duası da niyazı da makbul olmaz.
2-) Halisane bir kalple dua etmek
3-) Temiz bir elbise giymek ve abdest almak
4-) Dua ederken kıbleye dönük olarak ve diz üstü oturarak dua etmek
5-) Duadan önce nafile namaz kılmak veya hayırlı bir iş yapmak
6-) Duaya başlarken Allah’a hamd-ü sena, Peygamberimiz (SAV)’e salâvat-ı şerife okumak
7-) Allah’a yalvarırken huşu ve tezellül içinde olmak
8-) Huzur-u kalple dua etmek
9-) Duasında nazikâne bir ısrarla yakarışını tekrarlamak
Allah, şartlarına ve adabına uygun dua etmekte yardımcımız olsun ve keremiyle dualarımızı kabul buyursun.
KAYNAK : KÜRSÜDEN MÜMİNLERE VAAZLAR MEHMET EMRE