• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Veda Hutbesi ve Getirdiği İlkeler

VEDA HUTBESİ

(9 Zilhicce l0 /8 Mart 632 Cuma)

Hz. Peygamber'in, hicri 10. yılda yaptığı Veda Haccı'nda sayıları yüz on dört bini bulan hacıya hitaben irad ettiği hutbedir.

Hz. Peygamber bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha haccedemeyeceğini bildirip vefatının yaklaştığını ima ettiği, sonraki gelen günler de onun bu sözlerini doğruladığı için bu hacca Veda Haccı, bu hac esnasında irad ettiği hutbeye de Veda Hutbesi adı verildi.

Veda Hutbesi her ne kadar tek bir hutbe imiş gibi kabul edilmekteyse de, gerçekte bu hutbe, Arafat’ta, Mina’da ve bir gün sonra yine Mina'’a olmak üzere arafe günü ile bayramın birinci ve ikinci günlerinde parça parça irad edilmiştir. Değişik yer ve zamanda irad edildiği için de hutbe, birçok kişi tarafından birbirinden farklı şekillerde rivâyet edilmiş; kişinin ya da grubun duyduğunu diğerleri işitmediğinden, hutbenin tamamının biraya toplanmasında bu farklı rivâyetlerden yararlanılmış ve daha sonraki yıllarda bu üç ayrı yer ve zamanda buyurulan hutbe tek bir hutbe olarak bir araya getirilmiştir.

الحمد لله نحمده ونستعينه ونستغفره ونتوب إليه، ونعوذ بالله من شرور أنفسنا ومن سيئات أعمالنا من يهده الله فلا مضل له ومن يضلل فلا هادي له، وأشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له وأشهد أن محمداً عبده ورسوله.

Allah'a hamd olsun. O'nu över, O'na şükrederiz. O'ndan medet umarız. O'ndan bağışlanma dileriz, tevbe ederek O'na ita­ate yöneliriz. Nefislerimizin kötülük telkin­lerinden ve kötü ameller işlemesinden Al­lah'a sığınırız. Allah kime doğruyu göste­rirse, kimse onu hak yoldan uzaklaştıra­maz.

Kimin de hak yoldan uzaklaşmasına özgürlük tanırsa, kimse ona doğruyu gös­teremez. Tek Allah'tan başka tanrı olma­dığını, ilahlığında, otoritesinde, mülkün­de, tasarruflarında ortağı bulunmadığını kabul ve tasdik ederim. Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğunu kabul ve tasdik ederim.

أوصيكم عباد الله بتقوى الله وأحثكم على طاعته وأستفتح بالذي هو خير.

Ey Allah'ın kulları, size Allah'a sığın­manızı, emirlerine yapışmanızı, günahlar­dan arınmanızı, azabından korunmanızı öğütlerim. Size tekrar tekrar, O'na itaati tavsiye ederim. Sözlerime hayırlı olanla, O'nun izni ve yardımıyla başlıyorum.

أما بعد أيها الناس اسمعوا مني أبين لكم فإني لا أدري لعلى لا ألقاكم بعد عامي هذا في موقفي هذا.

Ey İnsanlar! Beni dinleyin, size bazı açıklamalar yapacağım. Bu yıldan sonra, bir daha burada sizinle buluşup buluşamayacağımı bilemiyorum.

 

Can ve Mal Emniyeti

أيها الناس! إن دمائكم و أموالكم وأعراضكم وابشاركم حرام عليكم إلي أن تلقوا ربكم كحرمة يومكم هذا , في شهركم هذا في بلدكم هذا إلا بحقها

Ey İnsanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşa­ma hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz, vücut bütünlü­ğünüz Rabbinizle buluşacağınız güne ka­dar bu ayınızda, bu beldenizde, bu günü­nüzün saygıya, korunmaya layık olduğu gi­bi, saygıya ve korunmaya layıktır, doku­nulmazdır. Ancak İslam'ın belirlediği cezalar müstesnadır.

 

Adalet - Zulüm

 

ألا واسمعوا مني تعيشوا. ألا لا تظلموا, ألا لا تظلموا, ألا لا تُظلموا ألا هل بلغت؟ اللهم اشهد!

Benim sözlerimi iyi dinleyin ki, huzurlu yaşamaya devam edesiniz. Sakın haksızlık yapmayın ve zulmetmeyin. Sakın baskı, zulüm ve işkenceye alet olmayın. Sakın zulme boyun eğmeyin. Haksızlığa rı­za göstermeyin. İyice anlatabildim mi?

Allah'ım, Sen de şahit ol.

 

Hesap Verme Şuuru:

 

أصحابي إنكم ستلقون ربكم غدا فيسألكم عن أعمالكم. ألا هل بلغت؟ أللهم اشهد!

Ashabım! Siz Rabbinizin huzuruna varacaksınız, size işlediğiniz bilinçli amellerin hesabını sorulacak. İyice tebliğ edebildim mi?

Allah'ım, Sen de şahit ol!

 

Ticaret Ahlakı:

 

أيها الناس اتقوا الله ولا تبخسوا الناس أشيائهم ولا تعثوا في الأرض مفسدين.

Ey İnsanlar, Allah'a sığının, emirlerine yapışın, azabından korunun. İnsanların mallarını eksik teslim etmeyin, değerlerini düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını kötülemeyin, haksız rekabet yap­mayın, aldatarak, hile yaparak, fırsat kollayarak, gasp ederek insanların haklarını zayi etmeyin, zayiine sebep olmayın. Ül­kede, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmakta ve küfürde ileri git­meyin.

 

Emanete Riayet:

 

أصحابي فمن كانت عنده أمانة فليؤدها إلي من ائتمنه عليها. ومن أهدى لكم فكافئوه. الزعيم غارم والدين مقضي.

Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, bu emaneti sahibine versin. Size hediye verene hediye ile karşılık verin. Kefil borçlu gibidir. Borcun ödenmesi gerekir.

 

Kavmiyetçilik:

 

لا تأتوني بأنسابكم وأتوني بأعمالكم فأقول للناس هكذا ولكم هكذا.

Soyunuzdan sopunuzdan medet umarak benim yanıma yaklaşmayın. İşlediğiniz bi­linçli amelleri vesile ederek yanıma gelin. Ben bütün insanlara da, size de aynı şey­leri söylüyorum.

 

Faiz:

وإن ربا الجاهلية موضوع و إن الله عز وجل قضي أول ربا يوضع ربا العباس بن عبد المطلب لكم رؤوس أموالكم لا تظلمون ولا تظلمون. قضي الله انه لا ربا و إن أول ربا ابدأ به ربا عمي العباس بن عبد المطلب.

Cahiliye döneminin faizli alışverişleri kaldırılmıştır. Yüce Allah, kaldırılan ilk fa­izin, Abbas b. Abdilmuttalib'inki olmasını emretmiştir. Ancak ana paralarınız sizindir. Ne siz haksızlık edebilirsiniz, ne de haksız­lığa uğratılacaksınız. Allah, faizli alışverişin yapılmayacağını icrası kesin hüküm haline getirdi. Kaldıracağım ilk faiz amcam Ab­bas b. Abdilmuttalib'in faizli alış verişlerindeki faizdir.

Can ve Mal Emniyeti:

 

أيها الناس هل تدرون في أي شهر أنتم. وفي أي يوم أنتم. وفي أي بلد أنتم. (قالوا: في يوم حرام. وبلد حرام. وشهر حرام).

Ey İnsanlar! Hangi ayda, hangi günde, hangi ülkede olduğunuzu biliyor musu­nuz?

(İnsanlar, ‘saygıya layık korunan bir günde, dokunulmazlığı olan ülkede ve bir ayda', dediler.)

أيها الناس! فان دمائكم و أموالكم وأعراضكم وابشاركم عليكم حرام كحرمة يومكم هذا في شهركم هذا في بلدكم هذا إلي أن تلقوا ربكم إلا بحقها.

Ey İnsanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşa­ma hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz, vücut bütünlüğü­nüz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün saygıya, korunmaya layık olduğu gibi, saygıya ve korunmaya layıktır, dokunul­mazdır. Ancak İslam'ın koyduğu sorumluluk gereği uygulanan gerekçeli karara da­yalı cezalar müstesnadır.

 

Kan Davaları:

ألا كل شيء من أمر الجاهلية تحت قدمي موضوع إلي يوم القيامة.

Ashabım! Şunu belirteyim ki, Cahiliye dönemindeki bütün kan, su ve mal dava­ları, kıyamet gününe kadar şu ayaklarımın altındadır.

أصحابي إن دماء الجاهلية موضوعة وان أول دم نبدأ به دم عامر(إياس) بن ربيعة بن الحارث بن عبد المطلب. كان مسترضعا في بني سعد فقتلته هزيل.

Kıyamet gününe kadar Cahiliye döneminde var olan kan da­vaları kaldırılmıştır, kaldıracağımız ilk kan davası, Amir (İyâs) b. Rebîa b. el-Hâris b. Abdülmuttalib'in kan davasıdır. O Sa'd b. Leysoğulları'nda süt anneye verilmiş bir çocuktu. Hüzeyl, onu öldürdü.

ألا هل بلغت؟. (قالوا: نعم). اللهم اشهد! فليبلغ الشاهد الغائب

İyice tebliğ edebildim mi?

(İnsanlar; ‘elbette tebliğ ettin', dediler)

-Allah'ım Sen de şahit ol! Burada bulu­nanlar sözlerimi bulunmayanlara iletsin.

 

Kabe ve Hacılara Hizmet:

 

وان مآثر الجاهلية موضوعة غير السدانة والسقاية

Kâbe hizmetkarlığı ve hacıların su ihtiya­cını karşılama dışında cahiliye devrinin hükümet görevleri kaldırılmıştır.

 

Kısas:

والعمد قود وشبه العمد ما قتل بالعصا والحجر وفيه مئة بعير. ومن زاد فهو من أمر الجاهلية.

Kasten adam öldürmenin cezası, kısas­tır. Kasten öldürmeye benzeyen cinayet, sopa ve taşla öldürmedir. Diyeti, yüz deve­dir. Kim daha fazlasını isterse, o İslam'ı benimsemeyen Cahiliye dönemini özleyen biridir.

أعدي الأعداء علي الله قاتل غير قاتله ضارب غير ضاربه. ألا هل بلغت؟ اللهم اشهد!

En büyük Allah düşmanı, kendisine herhangi bir kastı olmayan birini sebepsiz yere öldürendir, kendisine el kaldırmayana sebepsiz yere vurandır.

İyice tebliğ edebildim? Allah'ım, Sen de şahit ol!

 

Cezanın Şahsiliği:

 

أيها الناس لا يجني جان إلا علي نفسه ولا يجني والد علي ولده ولا ولد علي والده.

Ey İnsanlar! Sizi uyarıyorum, herkes yal­nızca kendi işlediği suçtan sorumludur. Suçlu evlattan dolayı baba sorumlu tutula­maz, suçlu babadan dolayı evlat da sorum­lu tutulamaz.

 

Şeytanın Tuzakları:

 

أما بعد أيها الناس إن الشيطان قد يئس أن يعبد في أرضكم هذه، ولكنه قد رضي أن يطاع فيما سوى ذلك مما تحرقون من أعمالكم فاحذروه على دينكم،

Ey İnsanlar! Şeytan, sizin bu toprakla­rınızda kendisine tapınılmasından ümit kesmiş bulunuyor. Ancak, bunun dışındaki önemsiz gördüğünüz davranışlarda, ara­nızda çıkardığı fitne fesatla sizi birbirinize düşürdüğünde sözünün dinlenmesinden hoşnut olacaktır. Dininizde sebat ederek, dininize sahip çıkarak, şeytanın, şeytan tıynetli ahlaksız azgınların, şeytani düzen­lerin vesvesesinden, daleveresinden kendi­nizi koruyun.

Yalan Yemin:

 

يا أيها الناس لا تألوا علي الله فانه من تألي علي الله أكذبه الله.

Ey İnsanlar, yalan yere Allah'ın adını anarak yemin etmeyin. Yalan yere Allah adına yemin edenin yalanını Allah açığa çıkarır.

 

Haram Aylar ve Savaş Hükümleri:

 

أيها الناس! ألا وان الزمان قد استدار كهيئته يوم خلق السموات والأرض. إن عدة الشهور عند الله اثنا عشر شهرا منها أربعة حرم. ثلاثة متواليات وواحد فرد ذو القعدة وذوا لحجة والمحرم ورجب مضر الذي بين جمادى وشعبان.

Ey İnsanlar! Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki düzenli sistemine girerek seyrediyor. Ayların sayısı, on ikidir. Dört tanesi, savaşın haram olduğu aylar­dır. Bunlardan üçü birbiri peşinden gelir. Biri tektir. Bunlar Zilkade, Zilhicce, Mu­harrem ve Cumade'l-ahire ile Şaban ara­sındaki Mudar kabilesinin adını koyduğu ay Recep'tir.

(إن عدة الشهور عند الله اثنا عشر شهرا في كتاب الله يوم خلق السموات والأرض منها أربعة حرم ذلك الدين القيم فلا تظلموا فيهن أنفسكم وقاتل المشركين كافة كما يقاتلونكم كافة واعلموا أن الله مع المتقين. إنما النسئ زيادة في الكفر يضل به الذين كفروا يحلونه عاما ويحرمونه عاما ليواطؤا عدة ما حرم الله فيحلوا ما حرم الله زين لهم سوء أعمالهم والله لا يهدي القوم الكافرين) (التوبة 36- 37).

Allah'ın, gökleri ve yeri yarattığı gün, Levh-i Mahfuz'da tesbit ettiği kayıtlarda, Allah katında, ayların sayısı on ikidir. On iki aydan dördü savaşın haram olduğu ay­lardır. İşte bu haram aylarla ilgili hüküm, insanlığı, insani değerleri ve düzeni ayakta tutan dinin, medeniyetin, zamanla değiş­meyen tabii hukuk kurallarını içeren şe­riatın hükmüdür. Bu aylarla ilgili Allah'ın koyduğu yasakları çiğneyerek kendinize, birbirinize zulmetmeyin.

İlahlığında, otoritesinde, mülkünde, ta­sarruflarında, Allah'a ortak koşan Müşrik­ler nasıl size karşı topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlara karşı topyekün savaşın. Bilin ki, Allah kendisine sığınıp, emirlerine ya­pışarak günahlardan arınıp, azaptan koru­nanlarla, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görev­lerinin bilincinde olan müminlerle, müttakilerle beraberdir.

Saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Al­lah'ın savaşı haram kıldığı ayları erteleyerek, yerlerini değiştirerek, on iki aya ay ilave ederek, hileli takvim düzenlemek, ke­sinlikle Allah'ın sene ve aylarla ilgili koy­duğu hükmü inkarda ileri gitmektir.

Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Al­lah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkarda ısrar edenlerin, kafirlerin, bu yüzden hak yol­dan uzaklaşmalarının, dalaleti tercihlerinin önü açılır. Erteleyerek, değiştirerek ilave ettikleri aydaki savaşları, bir yıl helal ve meşru, bir yıl haram sayarlar. Allah'ın ha­ram kıldığının sayısına uydursunlar da, Al­lah'ın haram kıldığını helal ve meşru kılsın­lar, isterler. Onların bilinçli kötü amelleri kendilerine süslenip güzel gösterilmiştir. Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumlu­luk bilincini şuur altına iterek örtbas edip, küfürde, nankörlükte ısrar eden bir kavme doğru yolu gösterme lütfunda bulunmaya­cak, başarı nasip etmeyecektir. (Tevbe, 9/ 36-37).

كانوا يحلون صفر عاما ويحرمون المحرم عاما فذلك النسئ. اللهم اشهد!

Onlar bir yıl, Safer ayını helal sayıyorlar, bir yıl Muharrem'i haram sayıyorlardı. Nesî (yıla ekleme), işte budur. Allah'ım, Sen de şahit ol!.

 

Kadın Hakları:

 

أيها الناس! إن نسائكم عليكم حقا ولكم عليهن حق. لكم عليهن أن لا يواطئن فرشكم غيركم ولا يعصينكم في معروف ولا يدخلن أحدا تكرهونه بيوتكم إلا بإذنكم ولا يأتين بفاحشة

Ey İnsanlar! Kadınlarınızın sizler üze­rinde hakları, sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız vardır. Sizin onlardaki hakkınız, minderinize sizden başkasını oturtmama­ları, meşru tavsiyelerinizde size karşı çık­mamaları, hoşlanmadığınız kişileri izniniz olmadan eve sokmamaları, kötü söz söyle­memeleri kötü fiil ve davranışta bulunma­malarıdır.

فان فعلن فان الله قد أذن لكم أن تعضلوهن وتهجروهن وتضربوهن ضربا غير مبرح فان انتهين وأطعنكم فعليكم رزقهن وكسوتهن بالمعروف.

Şayet bunları yaparlarsa, Allah onları engellemenize, sıkıştırmanıza yatak­larında tek başlarına bırakmanıza ve hafif­çe, incitmeden vurmanıza izin vermiştir. Bun­lardan vazgeçer ve size itaat ederlerse, meşru, örfe uygun ölçüler içerisinde rızıklarını ve giyimlerini sağlama sorumluluğunuz var.

واستوصوا بالنساء خيرا فإنهن عندكم عوان لا يملكن لأنفسهن شيئا وإنكم أخذتموهن بأمانة الله واستحللتم فروجهن بكلمة الله. فان أطعنكم فلا تبغوا عليهن سبيلا.

Kadınların iyiliğini isteyin, durum­larının iyileşmesi için çaba sarf edin. Çünkü onlar müşterek hayatın gereği kendileri adına bir şey yapma gücüne ve imkanına sahip olmayan, sizinle birlikte yaşamak mecburiyetinde olan hayat arkadaşlarınızdır. Siz onları Allah'ın emaneti olarak aldı­nız. Allah'ın emri ve hükmüyle onlarla iliş­kiyi helal edindiniz. Eğer haklarını ararlar, sorumluluklarına riayet ederlerse onlara tavır takınmanıza, cezalandırmaya hakkı­nız yoktur.

 فإن خفتم نشوزهن فعظوهن واهجروهن في المضاجع واضربوهن ضربا غير مبرح ألا وان حقهن عليكم أن تحسنوا إليهن في كسوتهن وطعامهن.

Onların serkeşliğinden ve şid­dete başvurmasından endişe ederseniz, onlara öğüt verin ve yataklarınızı ayırın. Aşırı gitmeden hafifçe vurun. Onların yi­yeceği ve giyimi konusunda cömertçe her türlü iyilik ve ihsanda bulunmanız, onların haklarıdır.

فاتقوا الله في النساء واستوصوا بهن خيرا ولا يأذن في بيوتكم إلا بعلمكم و إذنكم واعقلوا. ألا هل بلغت؟ اللهم اشهد!

Kadınların haklarına riayet ko­nusunda Allah'ın emirlerine yapışın, aza­bından korunun, onların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi için çaba sarf edin. Hanımlarınız, sizlerin izni ve bilgisi olmadıkça, evinizin mali imkanlarını cömertçe harcamasınlar. Sözlerimi iyice anlayarak hatırınızda tutun. İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen de şahit ol!

 

Köleler ve Cariyeler:

 

أيها الناس! فأوصيكم بمن ملكت أيمانكم فأطعموهم مما تأكلون وألبسوهم مما تلبسون وان أذنبوا فكلوا عقوباتهم إلي شراركم ولا تؤذوهم لا تعذبوهم.

Ey İnsanlar! Meşru şekilde sahip oldu­ğunuz, köle ve cariyelerinize,  bağlı işçilerinize ha­yırla muameleyi size tavsiye ederim. Sof­ranızda bulunanları ölçü alarak onların ka­rınlarını doyurmanızı, giydiklerinizi ölçü alarak onların giyimlerini sağlamanızı tav­siye ederim. Affetmeyi düşünmediğiniz bir suç işledikleri takdirde aranızda aynı cins­ten suç işleyenlere uyguladığınız cezaları ölçü alınız. Onlara işkence etmeyiniz, onları cezalandırmayınız.!


Eşitlik:

 

أيها الناس! اسمعوا قولى واعقلوه تعلمن أن كل مسلم أخ للمسلم إنما المؤمنون إخوةلا يحل لامرئ مال أخيه إلا عن طيب نفسه منه ولا يغشه ولا يخونه ولا يغتابه وسأخبركم من المسلم, المسلم من سلم الناس من لسانه ويده

Ey İnsanlar! Sözlerimi iyi dinleyin, iyi muhakeme edin. Bütün ırklara mensup Müslümanların, Müslümanların kardeşi ol­duğunu bilin. Bütün müminler kardeştir. Kimseye, gönül rızası olmadıkça, kardeşi­nin malı helal değildir. Sakın haksızlık etmesin, hile yapmasın, haince davranma­sın.

Müslümanın kim olduğunu size anlata­yım mı? Müslümanların, dilinden ve elin­den zarar görmediği kişidir.

والمؤمن من أمنه الناس علي أموالهم وأنفسهم والمهاجر من هجر الخطايا والذنوب والمجاهد من جاهد نفسه في طاعة الله

Müminin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların mallarına ve canlarına za­rarı dokunmayacağından emin olduğu ki­şidir.

Muhacirin kim olduğunu size anlatayım mı? Kötülükleri ve günah işlemeyi terk eden kişidir.

Mücahidin kim olduğunu size söyleye­yim mi? Allah'a itaat yolunda nefsiyle mücadele eden kişidir.

والمؤمن حرام علي المؤمن كحرمة هذ اليوم لحمه عليه حرام أن يأكله بالغيبة يغتابه وعرضه عليه حرام أن يظلمه ووجهه عليه حرام أن يلطمه وأذاه عليه حرام أن يدفعه. ألا هل بلغت؟ اللهم اشهد!

Bu günün dokunulmazlığı gibi, müminin mümine zarar vermesi haramdır. Etini yeme mesabesinde olan müminin mümini gıybeti de haramdır. Namus ve haysiyetine zarar vermesi de haramdır. Müminin yü­züne tokat vurmak da mümine haramdır. Onu itip kakarak incitmesi de haramdır.

İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen şahit ol!

 

İslama Davet:

 

أيها الناس ألا إن الأرض لله ولرسوله إنما أمرت أن أقاتل الناس حتى يقولوا لا اله إلا الله فاني رسول الله. و إذا قالوها عصموا مني دمائهم وأموالهم إلا بالحق وحسابهم علي الله ولا تظلموا أنفسكم.

Ey İnsanlar! Yeryüzü Allah ve Rasûlüne aittir. İnsanlar, 'Allah'tan başka ilah yok­tur' deyip, benim Allah'ın Rasûlü olduğu­mu kabul edinceye kadar, insanlarla mücadele etmem, savaşmam emredildi. İn­sanlar kelime-i tevhidi söyleyince, kan­larını, canlarını ve mallarını korumuş olur­lar. Ancak İslam'ın koyduğu sorumluluk gereği uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır. Ahiretteki hesapları ise Allah'a aittir. Kendinize, birbirinize haksızlık etmeyin!

İki Emanet Kuran ve Sünnet:

أيها المؤمنون! فلا ترجعن بعدي كفارًا يضرب بعضكم رقاب بعض فاني تركت فيكم ما إن تمسكتم به لن تضلوا أبدا أمرا بينا: كتاب الله وسنة نبيه فاعملوا بهما وعترتي أهل بيتي. ألا هل بلغت؟ اللهم اشهد!

Ey Müminler, benden sonra küfre dön­meyin, birbirinin boynunu vuran kafirler haline gelmeyin. Size, sımsıkı sarıldığınız sürece asla hak yoldan uzaklaşmayacağınız apaçık dinî, ilmî, idari, siyasi kuralları içe­ren Allah'ın kitabı Kur'ân'ı ve Rasûlü'nün sünnetini bıraktım. Bunlarla amel ediniz, davranışlarınıza Kur'ân ve sünneti yan­sıtınız. Bir de soyumdan yakınlarımı, Ehl-i beytimi bıraktım.

İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen şahit ol!

Eşitlik:

أيها الناس إن ربكم واحد و أباكم واحد الناس في الإسلام سواء. كلكم لآدم وآدم من تراب إن أكرمكم عند الله اتقاكم وليس لعربي علي عجمي ولا لعجمي علي عربي ولا لأسود علي الأحمر ولا لأحمر علي الأسود فضل إلا بالتقوى.

Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız bir­dir. İslam'da insanlar eşittir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem de toprak­tan yaratıldı. Allah katında en değerliniz, en çok Allah'a sığınanız, emirlerine yapışa­nınız, günahlardan arınanınız, azabından korunanızdır. Bir Arab'ın, Arap olmaya­na, bir başkasının Arab'a, bir siyahın bir kızıl deriliye, bir kızıl derilinin bir siyaha, takvanın dışında bir üstünlük sebebi yok­tur.

(يا أيها الناس إنا خلقناكم من ذكر وأنثي وجعلناكم شعوبا وقبائل لتعارفوا إن أكرمكم عند الله اتقاكم إن الله عليم خبير) (الحجرات 13).

"Ey iman edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle idare etme­niz, karşılıklı olarak, İslami kurallarla örtüşen milletlerarası teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alış­verişinde bulunmanız, birbirinize iyiliği tav­siye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerli­niz, en üstününüz, en çok Allah'a sığınanı­nız, emirlerine yapışanınız, en çok günah­lardan arınıp azaptan korunanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgür­lüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrana­nınız, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden haberdardır." (Hucurat, 49/13.)

أيها الناس اسمعوا وأطيعوا وان أمر عليكم عبد حبشي مجدع ما أقام فيكم كتاب الله عز وجل ألا هل بلغت؟ اللهم اشهد! (قالوا : نعم) قال:فليبلغ الشاهد الغائب.

Ey İnsanlar! Görünürdeki organları kesil­miş bir Habeşli bile başınıza getirilse, size Allah'ın kitabındaki hükümleri uyguladığı sürece, dinleyin ve itaat edin.

İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen de şahit ol! (İnsanlar, ‘evet' dediler) Burada bulunanlar, sözlerimi bulun­mayanlara iletsinler.

 

Son Peygamber:

 

أيها الناس! ألا كل نبي قد مضت دعوته إلا دعوتي. فاني قد ذخرتها عند ربي إلي يوم القيامة فان الأنبياء مكاثرون فلا تخزوني ولا تسودو وجهي

Ey İnsanlar! İyi dinleyin! Bütün peygam­berlerin daveti geçmişte kalmış, görevleri sona ermiştir. Yalnızca benim davetim ve görevim devam etmektedir. Ben insanların ihtiyacı sebebiyle Rabbimin katında davetimi, görevimi kıyamet gününe kadar muhafaza ettim. Ben önceki ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim. Beni mahcup etmeyin, yüzümü kara çıkarma­yın.

Bidat ve Hurafeler:

 

ألا واني مستنقذ أناسا ومستنقذ مني أناس فأقول يا رب أصحابي فيقول: انك لا تدري ما أحدثوا بعدك. ألا واني فرطكم علي الحوض.

İyi dinleyin, bir kısım insanlar için elim­den bir şey gelmezken bir kısmını kurtaracağım. Ya Rabbi ashabım, diyeceğim. Ba­na, ‘Senden sonra din adına neler icat et­tiklerini bilmiyorsun', buyuracak. Ben cen­netteki havuz başında sizi bekleyen öncünüzüm.

 

Miras:

 

أيها الناس! إن الله قد أدي كل ذي حق حقه و إن الله عز وجل قسم لكل إنسان نصيبه من الميراث فلا يجوز لوارث وصية ولا تجوز وصية في أكثر من الثلث والولد للفراش وللعاهر الحجر ومن كفر نعمة مواليه فقد كفر بما انزل الله علي محمد.

Ey İnsanlar! Allah, her hak sahibinin hakkını, her varisin, mirastaki payını belirlemiştir. Varise vasiyet yapılamaz. Vasiyet terekenin üçte birini de geçemez. Çocuk meşru eşe aittir. Zina edenin hak sahipliği söz konusu değildir. Hamisinin, amirinin, ortağının, işvereninin, efendisinin sağladı­ğı imkanlara nankörce davranan, Allah'ın Muhammed'e indirdiği Kur'ân'ı inkar edi­yor demektir.

من ادعى على غير أبيه أو تولي غير مواليه فعليه لعنة الله والملائكة والناس أجمعين لا يقبل منه صرف ولا عدل.

Babasından başkasına men­subiyet öne süren veya efendisinden başkasını veli edinen, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetine uğrasın. Böylesinin ne azabı geri çevrilir, ne ceza yeri­ne fidye alınır.

 

Rasûlullah’a İttiba:

 

أيها الناس وإياكم والغلو في الدين. فإنما أهلك من كان قبلكم الغلو في الدين.خذوا مناسككم فاني لا أدري لا أحج بعد حجتي هذه ألا ليبلغ الشاهد الغائب فلعل بعض من يبلغه أن يكون أوعي له من بعض من سمعه فانه رب مبلغ أسعد من سامع.

Ey İnsanlar! Dinde aşırılıktan sakının. Sizden öncekileri kesinlikle dinde aşırılık­ları helak etmiştir. Hacdaki amelleri, dav­ranışları benden öğrenin. Bu seneden sonra bir daha haccedip edemeyeceğimi bile­miyorum. Bu öğütlerimi burada bulunan­lar bulunmayanlara ulaştırsın. Öğütlerimin ulaştırıldığı bazı kimseler burada dinleyenlerden daha iyi anlayarak, daha iyi mu­hafaza edebilirler, nice kimseler uygulaya­rak daha mutlu olabilirler.

أيها الناس! رحم الله امرأ نضر الله وجهه سمع مقالتي فوعاها فرب حامل فقه لا فقه ورب حامل فقه إلي من هو أفقه منه.

Ey İnsanlar! Allah sözlerimi işitip de bel­leyene, rahmetini merhametini ihsan et­sin. Allah yüzünü ağartsın. Mana yüklü sözlerimi anlamadan ezberleyen birçok in­san var. Derin manalar içeren sözlerimi bilen birçok insan, kendisinden daha yük­sek anlayış sahiplerine bu sözlerimi ulaş­tırsın.

واعلموا أن القلوب لا تغل علي ثلاث إخلاص العمل لله ومنا صحة أولي الأمر وعلي لزوم جماعة المسلمين فان دعوتهم تحيط من ورائهم.

Üç vasfa, üç davranışa sahip olan;

-Samimiyetle Allah rızası için dinî görev­lerini yerine getiren,

-Müslüman idarecilere samimi davranan ve itaat eden,

-İslam toplumunun birliğini ve bütünlüğü­nü koruyan müminlerin İslam'a hıyanet etmeyeceğini, kalplerinden İslam'ı atma­yacağını bilin.

Bütün müminler gelecek nesilleri, İslam ile şereflenmemiş insanları İslam'a davet ederek İslam'ı tebliğ ve davet görevini yeri­ne getirmelidirler.

ألا لا نبي بعدي ولا امة بعدكم فاعبدوا ربكم وأقيموا خمسكم وصوموا شهركم وأطيعوا ولاة أمركم، تدخلوا جنة ربكم

Benim dışımda benden sonra peygam­ber görevlendirilmeyecektir. Sizin dışınız­da ümmet de olmayacaktır. Rabbinizi ilah tanıyın, candan Müslümanlar olarak Rabbinize teslim olun, saygıyla Rabbinize kulluk ve ibadet edin. Rabbinizin şeriatine boyun eğin, adabına, erkanına riayet ederek beş vakit namazı aksatmadan aşikare kılın. Vicdanı, serveti, sosyal bünyeyi arındıran, berekete vesile olan zekatı verin. Ramazan orucunu tutun. Yöneticilerinize itaat edin ki Rabbinizin cennetine girersiniz.

أيها الناس وانتم تسألون عني غدا فما انتم قائلون؟

قالوا: نشهد انك قد بلغت و أديت و نصحت

اللهم اشهد، اللهم اشهد، اللهم اشهد!

والسلام عليكم ورحمة الله وبركاته

Ey İnsanlar! Yarın Beni size soracaklar. Ne dersiniz? Peygamberlik görevimi yeri­ne getirdim mi? Vazifemi yaptım mı?

(Orada bulunanlar, ‘evet yemin ederiz ki, tebliğ ettin, bize tavsiyelerde ve öğütlerde bulundun, böylece şehadet ederiz' dediler).

-Şahit ol ya Rabbi, şahit ol ya Rabbi, şahit ol ya Rabbi...

Size selam ve selamet diliyorum, Al­lah'ın rahmet ve bereket ihsanını niyaz ediyorum.

 

Veda Hutbesinin Toplum Hayatına Getirdiği Prensipler:

 

İncelendiği zaman Veda Hutbesinde Hz. Peygamber'in başlıca şu noktalara değindiği görülür:

 

Her işte daima Allah'a hamd-ü sena etmek gerekir.

Nefis, insanı her zaman şerre yöneltmek ister. Bu sebeple nefislerin şerrinden de Allah'a sığınmak lâzımdır.

Can, mal ve ırz kutsaldır. Yaşama hakkı tabii bir haktır. Irz, şeref, haysiyet, hürriyet ve mülkiyet saldırıdan korunmuş haklardır.

Câhiliye gelenekleri kaldırılmıştır. İnsanlar alışa geldikleri kötü şeyleri körü körüne yapmaktan vazgeçmelidirler.

Faiz haramdır.

Kan davası gütmek haramdır.

Emânetler yerlerine verilmelidir. Emânete hıyanet edilmemelidir.

Küçük büyük önemli-önemsiz her işte şeytana uymaktan sakınılmalıdır.

Kadınların ve erkeklerin karşılıklı hak, vazife ve sorumlulukları vardır. Kadınlara nezâketle davranılacaktır.

Hem kadın hem de erkekler zinadan şiddetle kaçınacaklardır.

Köle ve hizmetçilere iyi davranılacaktır.

Bütün Müslümanlar kardeştir. Her türlü sınıf farkları ve ayrıcalıklar kaldırılmıştır. Üstünlük fazilet iledir.

Zulümden sakınmak gerekir, halkın malı haksız yere yenemez, birine ait bir şey sahibinin izni olmadıkça başkası için helâl olmaz.

Müslümanlar birbirleriyle savaşmaktan sakınacaklardır.

Allah'ın Kitâb'ına ve Peygamber'in sünnetine uyanlar asla sapıklığa düşmezler.

İslâm sadeliğinden ayrılmamak, aşırılıklara sapmamak gerekir.

Hak Teâlâ'ya ibadet olunacak; beş vakit namaz kılınacak, oruç ayında oruç tutulacak, Hz. Peygamber'in tavsiyelerine uyulacaktır. Bunları hakkıyla yerine getirenlerin mükâfatı cennettir. 

http://www.insanveislam.org/

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam458
Toplam Ziyaret5072532
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI