Yeryüzündeki düzensizliklerin bir sebebi de insanoğludur. Bu düzensizliklerin bir tanesi de çevre kirliliğidir.
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُم بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
“İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada denizde fesat meydana geldi”[1]
إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ
“Allah tevbekar olanları, titizlikle temizliğe riayet edenleri sever”[2]
******
وَإِذْ بَوَّأْنَا لإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لاَ تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ
Bir zamanlar İbrahim'e Beytullah'ın yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi eş tutma; tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, rükû ve secdeye varanlar için evimi temiz tut.[3]
Rasulullah buyurdular ki:
اَلطُّهُورُ شَطْرُ الْإِيمَانِ
Temizlik, imanın yarısıdır.[4]
******
Rasulullah buyurdular ki:
إِنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ يُحِبُّ الطَّيِّبَ، نَظِيفٌ يُحِبُّ النَّظَافَةَ، كَرِيمٌ يُحِبُّ الْكَرَمَ، جَوَادٌ يُحِبُّ الْجُودَ، فَنَظِّفُوا - أُرَاهُ قَالَ - أَفْنِيَتَكُمْ وَلَا تَشَبَّهُوا بِالْيَهُودِ
“Allah güzeldir, güzel olan şeyleri sever; temizdir, temiz olan şeyleri sever; ikram sahibidir; ikram edenleri sever; cömerttir, cömert olanları sever. Siz de evleriniz gibi -zannedersem avlularınızı dedi- temiz tutunuz. Yahudîlere benzemeyiniz.”[5]
******
Muhammed İkbal şöyle demiştir:
İslam aslında temizlik dinidir. Müslümanların çevresinde bir pislik görülüyorsa bu pislik Müslümanlıktan değil, Müslüman’dan geliyordur.
Müslümanlıkta temizlik hem gaye, hem de vasıtadır. Namazdan maksat ruh temizliğidir. Ama namazdan öncede çevre temizliği, beden temizliği, üst baş temizliği şarttır.
Hadis ve Fıkıh kitaplarımız “Kitabü’t-Tahare” temizlik bölümüyle başlamaktadır.
Namazdan önce abdest alınması gerektiği Kur’an’da şöyle bildirilmektedir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ فاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَينِ وَإِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُوا
“Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin.
وَإِنْ كُنْتُمْ مَرْضَى أَوْ عَلَى سَفَرٍ أَوْ جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا
Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin.
فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ مِنْهُ مَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَـكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz”[6]
Rasulullah buyurdular ki:
لَا يَقْبَلُ اللهُ صَلَاةً بِغَيْرِ طُهُورٍ وَلَا صَدَقَةً مِنْ غُلُولٍ.
"Allah temizlik olmayan namazı kabul etmez, hıyanetle kazanılan paradan verilen sadakayı da kabul etmez."[7]
Rasulullah buyurdular ki:
اِتَّقُوا اللَّعَّانَيْنِ
“Çok lanet ettiren iki şeyden sakının.”
قَالُوا: وَمَا اللَّعَّانَانِ يَا رَسُولَ اللهِ؟
Kendisine: - Bu çok lanet ettiren iki şey nedir, ey Allah'ın Rasûlü? diye sordular, Peygamberimiz şöyle buyurdu:
الَّذِي يَتَخَلَّى فِي طَرِيقِ النَّاسِ، أَوْ فِي ظِلِّهِمْ
“İnsanların yoluna ve gölgesine (gölgelendikleri yere) büyük abdest yaparak kirletenlerdir.”[8]
Rasulullah buyurdular ki:
يُمِيطُ الْأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ صَدَقَةٌ
“İnsanlara eziyet verici şeyi yoldan kaldırmak sadakadır.”[9]
******
İslam’ın ilk dönemlerinde Araplar çevre temizliğine riayet etmezler, yerlere tükürür, hatta camilerde bile ibadet esnasında bu gibi hareketlerde bulunurlardı. Peygamberimiz bu kötü adetten son derece tiksinirdi. Bir defa Peygamberimiz yerin böyle kirletildiğini görmüş, son derece hiddetlenmiş yüzü kızarmıştı. Bunun farkına varan bir kadın, hemen ortalığı temizlemişti.
Bunun üzerine Peygamberimiz: “Ne iyi oldu” buyurdu.
Peygamberimizin mescidi muntazam silinir, süpürülürdü. Ebû Hureyre anlatıyor:
Ümmi Mihcen adında bir kadın Peygamberimizin mescidini süpürürdü. Vefat etti (fakat öldüğünü Peygamberimize bildirmediler.) Peygamberimiz kadını göremeyince:
“Kadın ne oldu?” diye sordu.
Öldü, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:
“Bana ölümünü haber vermeli değil miydiniz?” buyurdu. Sonra da kabrinin başına varıp ona dua etti.[10]
Rasulullah bir heyet gönderirken onlara şu tavsiyede bulundular:
إِنَّكُمْ قَادِمُونَ عَلَى إِخْوَانِكُمْ، فَأَصْلِحُوا رِحَالَكُمْ، وَأَصْلِحُوا لِبَاسَكُمْ، حَتَّى تَكُونُوا كَأَنَّكُمْ شَامَةٌ فِي النَّاسِ، فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْفُحْشَ، وَلَا التَّفَحُّشَ
Sizler kardeşlerinizin yanına varıyorsunuz. (Onların yanına vardığınız zaman) binek hayvanlarınızı güzelleştirin ve güzel elbiseler giyininiz. Öyle ki halk içinde (vücuttaki) "ben" gibi olunuz. Çünkü Allah çirkinliği ve isteyerek çirkinleşmeyi sevmez.[11]
Ebû-Ahvas anlatıyor: “Ben perişan bir kıyafetle Peygamberimizin huzuruna geldim. Peygamberimiz beni o halde görünce:
“Malın yok mu?” diye sordu. Ben:
“Var” dedim, Peygamberimiz;
“ Neyin var?”, dedi. Ben:
Devem var, koyunum var, atım var, hizmetçim var, dedim. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle dedi:
فَإِذَا آتَاكَ اللَّهُ مَالًا فَلْيُرَ أَثَرُ نِعْمَةِ اللَّهِ عَلَيْكَ، وَكَرَامَتِهِ
“Mademki Allah sana varlık verdi, Allah’ın bu nimet ve ikramı üzerinde görünsün.”[12]
Rasulullah saçları darmadağınık bir adam gördü. Yanındakilere şöyle diyerek memnuniyetsizliğini dile getirdi:
أَمَا كَانَ يَجِدُ هَذَا مَا يُسَكِّنُ بِهِ شَعْرَهُ،
"Bu adam saçlarını düzeltip tertibe sokacak bir şeyi bulamadı mı?"
Derken, o sırada bir diğer adam gördü, bunun da üstü başı kirliydi. Bunun hakkında da:
أَمَا كَانَ هَذَا يَجِدُ مَاءً يَغْسِلُ بِهِ ثَوْبَهُ
"Şu adam elbisesini yıkayacak bir su bulamıyor mu?" diye söylendi."[13]
Rasulullah buyurdular ki:
بَرَكَةُ الطَّعَامِ اَلْوُضُوءُ قَبْلَهُ وَالْوُضُوءُ بَعْدَهُ
"Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonraki yıkamalardadır."[14]
******
Hz. Aişe anlatıyor: Peygamberimizin zamanında Medine'nin çevresinde bulunan insanlar Cuma namazına gelirlerdi. Sırtındaki yün elbiseleri toz toprak içinde olurdu ve bedenlerinden ter kokusu çıkardı. Bir defa Peygamberimiz benim yanımda iken bunlardan bazıları huzuruna geldi. Peygamberimiz onların bu durumundan rahatsız oldu ve şöyle buyurdu:
لَوْ أَنَّكُمْ تَطَهَّرْتُمْ لِيَوْمِكُمْ هَذَا
Bari bugün (için olsun) yıkansanız (da öyle Cumaya gelseniz).[15]
İbn Abbas anlatıyor: Peygamberimiz iki kabrin yanından geçiyordu, şöyle buyurdu:
إِنَّهُمَا لَيُعَذَّبَانِ، وَمَا يُعَذَّبَانِ فِي كَبِيرٍ، أَمَّا أَحَدُهُمَا فَكَانَ لَا يَسْتَتِرُ مِنَ الْبَوْلِ، وَأَمَّا الْآخَرُ فَكَانَ يَمْشِي بِالنَّمِيمَةِ
“Bunlar azap görüyorlar. Hem de azap görmeleri büyük bir şey için değildir. Biri idrardan sakınmaz, iyice temizlenmezdi. Diğeri de koğuculuk eder gezerdi."[16]
Peygamberimiz buyuruyor:
الْفِطْرَةُ خَمْسٌ - أَوْ خَمْسٌ مِنَ الْفِطْرَةِ - الْخِتَانُ، وَالْاِسْتِحْدَادُ، وَتَقْلِيمُ الْأَظْفَارِ، وَنَتْفُ الْإِبِطِ، وَقَصُّ الشَّارِبِ
“Fıtrat beştir (insanın yaratılışı gereği beş âdete riayet etmesi gerekir): “Sünnet olmak, etek traşı olmak, koltuk altlarını temizlemek, tırnakları kesmek ve bıyıkları kısaltmak.”[17]
Enes b. Malik anlatıyor:
وُقِّتَ لَنَا فِي قَصِّ الشَّارِبِ، وَتَقْلِيمِ الْأَظْفَارِ، وَنَتْفِ الْإِبِطِ، وَحَلْقِ الْعَانَةِ، أَنْ لَا نَتْرُكَ أَكْثَرَ مِنْ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً
“Bıyık kısaltmak, tırnak kesmek, koltuk altlarını yolmak ve kasıkları traş etmek hususunda bunları kırk geceden fazla bırakmamamız, bize süre olarak tayin edildi.”[18]
Rasulullah buyurdular ki:
لَوْلَا أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّتِي لَأَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ صَلَاةٍ
Ümmetime meşakkat olmayacağını bilseydim her abdest alış sırasında misvak kullanmayı emrederdim.[19]
******
Rasulullah buyurdular ki:
اَلسِّوَاكُ مَطْهَرَةٌ لِلْفَمِ مَرْضَاةٌ لِلرَّبِّ
"Misvak ağızı temizler, Rabbi hoşnut eder"[20]
Peygamberimiz diş temizliğine de çok önem verirdi. Hz. Aişe'ye, Peygamberimiz evine girdiği vakit ilk ne yapardı? diye sorulunca Hz. Aişe; “Misvaklanırdı” cevabını vermiştir.[21]
******
Peygamberimiz dişlerini temizlemeyenleri gördüğünde de; “Size ne oluyor da dişleriniz sararmış olduğu halde yanıma geliyorsunuz? Misvak kullanınız” diyerek uyarırdı.
Diş çürüğü ve dişeti hastalıklarının sadece ağzı değil, bütün vücudu etkiler. Ağızdaki rahatsızlıklardan biri de ağız kokusudur. Sebepleri, dişeti hastalıkları, diş çürüğü, solunum ve sindirim sistemi hastalıkları, sinüzit vb. hastalıklardır. Ağız kokusu, insanın sosyal olmasını engeller, insan ilişkilerini yürütememesine ve insan çevresinden uzak durmaya iter.
Diş çürüğü ve dişeti hastalıkları, bölgesel ve bedensel hastalıklara neden olur. Ağızdaki çürük, kan yoluyla bütün vücuda (kalp, böbrekler, eklemler, sindirim sistemi vs.) yayılabilir ve hastalıklara yol açabilir. Bunların tedavisi de hem maddi hem de manevi yönden kayıplara yol açar. Bu yüzden, hiç bir zaman ağız ve diş sağlığının aksatılmaması, her zaman iyi bakım yapılması gereklidir.
[1] Rum, 41.
[2] Bakara, 222.
[3] Hacc, 22/26.
[4] Darimi.
[5] Tirmizi.
[6] Maide, 6.
[7] Müslim.
[8] Müslim.
[9] Buhari.
[10] Buhari.
[11] Ebu Davud.
[12] Ebu Davud.
[13] Ebu Davud.
[14] Ebu Davud.
[15] Buhari.
[16] Buhari.
[17] Müslim.
[18] Müslim.
[19] Müslim.
[20] Buhari.
[21] Müslim.