"Az sadaka çok belayı def eder" hadisi ete kemiğe bürünmüş karşımızda duruyor. Bu sözün hiç eskimediğini, aşınmadığını gördüm. Canlılığını ve güncelliğini koruduğuna şahitlik ettiğimde bunun ancak peygamber sözü olabileceğine öylesine kanaat ettim ki kaynağına bakma ihtiyacı bile duymadım.

Ülkemiz, milletimiz ateş çukurunun kenarından çekilip alınmıştır. 15 Temmuz gecesini silah seslerinin arasında Vatan Emniyet Müdürlüğü'nün önünde "alçak" uçuşların gölgesinde geçirdim. İlk anda on yedi şehit verdiğimiz Saraçhane, evimize çok yakın bir yerdeydi ölümleri zulümleri seyrettik.

O gece yaşananlara baktığımda bu işin nasıl geri püskürtüldüğünü "az sadaka çok belayı def eder" sözü ile izah edebildim zihin dünyamda. Devletimiz son yıllarda öylesine işler yapar oldu ki, ben bu yapılanları sadaka olarak görürüm.


Yetimlere sahip çıkması sadaka değilde nedir?
Yaşlılara dul kadınlara maaş bağlanması sadaka değilde nedir?
Özürlü ve yatalak hastaların bakımını yapan hasta yakınlarına maaş vermesi sadaka değilde nedir?

Dünya mazlumlarının umudu olmak, hiç bir ayırım gözetmeden herkesin imdadına koşmak, dünya devletleri arasında en çok yardım eden devlet olmak başka nasıl okunabilir?

Ülkesini umudunu kaybeden mültecilere kapılarını hesapsız açan ülke olma ünvanı, Türkiye'nin ve bu milletin şerefle taşıdığı ünvandır. Ve hiç bir iş boşuna değildir. Allah "iyiliğin ödülü iyilikten başka nedir ki?" buyurur Rahman Suresi'nde.


Ensar muhacir ruhunu yaşanır kılan, sofrasında her daim bir kaşıkta Suriyeli, Filistinli kardeşine ayıran milletin kurda kuşa yem edilmeyeceğine inanırım. Öyle de oldu... Ellerini oğuşturan hainler Türkiye'nin sadece hapishanelerini işgal edebildiler.

Milletin şanlı direnişi, emniyet mensuplarının kahramanlıkları, silahlı kuvvetlerin içindeki vatan sever kesimin boyun eğmemesi hayasız akını durdurmuştur. Bütün bunlara öncülük eden, cesaretlendiren, risk alarak halkı (çok yerinde bir kararla) sokağa davet eden, yasak hava sahasını kullanarak, işgal edilmiş havaalanına yani ateşin tam ortasına uçan Koca Reis, bağrından çıktığı milletinin ateş çukurunun kenarından çekip alınmasında liderliğini bir kez daha göstermiştir. Allah ondan razı olsun onu her daim tüm yaratılmışların şerrinde korusun. Katından ona güç ve kuvvet versin.

40 yıldır muhabbet fedaileri diyerek halkın maddi manevi değerlerini, umudunu devşiren hain yapı, içindeki zehri kusmuş zulüm feaileri oldukları anlaşılmıştır. Sapkınlıkları sonucu binerce insanı orta yerde bırakmıştır. Etekleri tutuşan ihanet şebekesinin başı, gavurun hizmetkarı olduğunu ‘beni Türkiyeye vermeyin ben ömrüm boyunca sadece batıya hizmet ettim' diğerek göstermiştir. Maske düşmüş gerçek niyet ortaya çıkmıştır.

......

Bu topraklarda kabirler, mezarlıklar hep değer gören bakımı ihmal edilmeyen yerlerdir. Çünkü bu toprakların medeniyet anlayışında insan değerlidir, ölüsüne de saygı göstermek esastır. Şehir mezarlığı, köy mezarlıklığı, asri mezarlık, kimsesizler mezarlığı gibi isimlerle bir çok mezarlığı olan bu topraklar ne yazıkki artık milletine devletine ihanet edenler mezarlığı ile de tanışmış bulunuyor. Bu, altın nesil diğerek yola çıkan hareketin, ihanet şebekesine dönüşmesinin resmidir. Bu mezarlık onlara dünyada vurulan zillet mührüdür. Ahirette ise daha başka zillet onları beklemektedir.