Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM?
08/06/2019 Müslüman anne-babaların çocuklarına karşı en büyük sorumluluğu, onları İslam ahlâkı üzere terbiye etmektir. Bu aynı zamanda onlar için bırakacağı en büyük mirastır. Hz. Peygamber, "Hiçbir anne-baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır." buyurmuştur. (Tirmizî, Birr, 33) Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu işten aslen anne-baba sorumludur. Bu yüzden İslâm geleneğinde anne-baba mürebbî olarak isimlendirilir. Terbiye, ebeveynin aslî görevidir. Bu görevin bilincine sahip bütün anne-babalar, Allah'ın en kıymetli emaneti ve en sevimli nimeti olan çocuklarını güzel ahlâk üzere yetiştirme gayretiyle kendilerine hep şu soruyu sorarlar: "Çocuklarımın terbiyesi için ne yapmalıyım?" Elbette bu soru masum bir arayışın alametidir fakat İslamî terbiyeyle alakalı doğru cevabın sorusu, "Ne yapmalıyım?" değil, "Ne olmalıyım?"dır. Zira çocuk terbiyesi, ancak bu sorunun doğru cevabını içselleştirenlerin başarabileceği ağırlıkta bir iştir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap: 1- Çabuk ol! Bu sebeple ebeveynin, çocukların olumsuz hallerine karşı "çocuktur yapar..., büyüyünce düzelir.., bırakalım çocukluğunu yaşasın.." gibi umursuz yaklaşımları, tam bir sorumsuzluk örneğidir. 2- Sabırlı ol! Bu arada, ebeveyni sabırsızlığa sürükleyen bazı dış faktörleri de gözardı etmemek gerekir. Meselâ, sosyal çevrenin ve mevcut eğitim sistemin dayattığı çocukları akranlarıyla kıyaslama ve hatta yarıştırma anlayışı, bu etkenlerden biridir. Bu anlayışın tesirinde kalan anne-babalar, sürekli kendi çocuklarını başkalarının çocuklarıyla kıyaslama gafletine düşerler. Hatta birçok anne-baba, bu durumu şahsileştirip bizzat kendisini bu anlamsız yarışın içine dâhil etmektedir. Oysa ebeveynin görevi çocuklarını terbiye etmektir, onları birer yarış atı gibi yetiştirmek değil. Şahsen böyle bir tutumunun çocuğa hiçbir fayda sağlamayacağı kanaatindeyim. Dahası, kabiliyetleri farklı çocukların mukayesesi, onlarda özgüven kaybına bile sebep olabilir. Bundan şiddetle sakınmak gerekir. Her çocuğun yetenek ve ilgisi farklıdır. Ebeveyne düşen bu farklılığı farkederek onlara mizaçlarına uygun tutum ve davranış geliştirmek ve özgün kişilikli, bireyler olmalarına imkân sunmaktır. 3- Sâlih ol! 4- Örnek ol! Oysa iyi bir insan yetiştirmenin en etkili yolu, kazanılması veya terkedilmesi istenilen şeyler konusunda yaşayan örnek olmaktır. Meselâ anne-babasından hiç yalan veya kötü söz duymamış bir çocuk, yalan ya da kötü söz söylemeyi kendisine yakıştıramayacaktır. Birgün yalan söylemek zorunda kalsa bile vicdanı bu kötü fiilini asla onaylamayacaktır. Nitekim yaptığının kötü olduğuna kani olması bile yeterli bir değerdir. Bu çerçevede erkek çocukların babayla, kız çocukların da anneyle özdeşim kuracağı unutulmamalıdır. 5- Arkadaş ol! Disiplin sağlamak adına çocukların üzerinde bir amir, patron otoritesi kurmaya çalışmak ve sürekli buyurgan bir tavır sergilemek genellikle yanlış kabul edilir. Çünkü böyle bir tavır, çocuğun ebeveynden uzaklaşmasına sebep olur. Günümüz dünyasında muhafazakar ailelerin çokça karşılaştığı sorun bu olsa gerek. Bir takım yersiz kaygılarla (ki bu kaygıların büyük bir kısmı yanlış din anlayışlarından kaynaklanır) çocuklar üzerinde otorite kurmaya çalışmak, o çocukları büyüdükçe ailesinden uzaklaştırmaktadır. Üstelik uzaklaştığı yerin (ailenin) kendisi için ne denli hayatî bir değer taşıdığının farkında bile olmadan.. Hatta kaçıp gittiği yerin (sokağın) kendisi için hangi tehlikeleri barındırdığını idrak edecek olgunluğa bile ermeden... Diğer taraftan ebeveynler, anne-baba olmakla arkadaş olmak arasındaki denklemi çok iyi kurmalıdır. Aslolan anne-baba misyonunu da ihmal etmeden onlarla arkadaş olabilmektir. Zira çocuklar, arkadaşa olan ihtiyaçtan çok ebeveyne ihtiyaç duyar. Çocuklar, başkaca arkadaşlar bulma imkanına sahip olsalar da asla başkaca ebeveynleri olmayacaktır. Hiçbir arkadaş, şefkatli ve merhameti bir babanın/annenin yerini dolduracak değildir.. 6- Müşfik ol! Hz. Peygamber, "merhamet etmeyene merhamet edilmez" buyurur. Bu hadis, malum ve meçhul fiillerin yer değiştirmesiyle şöyle de okunmuştur: "Merhamet görmeyen merhamet edemez." Böyle bir okuma, merhametin öğrenilen bir haslet olduğuna işaret etmektedir. Çocukların hatalarına şiddetle mukabelede bulunmak yerine onları merhametle anlayıp şefkatle düzeltmeye çalışmak daha etkili ve olumlu sonuçlar doğuracaktır. Hz. Peygamberin hurma ağacını taşlayan çocuğa yaklaşımı ve Hz. Enes'e hiç kızmaması bunun en dikkat çekici iki örneğidir. Nitekim ilişki ve iletişimdeki merhamet, evlerdeki rahmet ve bereketin de kaynağıdır. 7- Müste'în ol! Çocuk terbiyesi gerçekten çetin ve büyük bir iştir. İnsanın, kendi nefsine karşı bile tam bir tasarruf kudreti bulamazken bir başkasını mânen şekillendirmeye çalışması gerçekten zorlu bir görevdir. Anne ve babanın en fazla yardıma muhtaç olduğu bu yolda Allah'ın yardımı olmadan muvaffak olmak kimin haddine! Kalpler O'nun elindedir. Hidayet edecek olan yalnız O'dur. Allah, çocuklarımızı sûreten güzel yarattığı gibi, sîreten de güzelleştirsin. Rabbim bizi ve çocuklarımızı namaz kılanlardan eylesin.. Onları, bizi ve anne-babamızı cehennem azabından âzat kılsın.. Selam ve dua ile.. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021 |
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır |
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020 |
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir. |
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020 |
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir. |
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020 |
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir.. |
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020 |
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir. |
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019 |
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur |
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019 |
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki? |
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019 |
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir. |
EN BÜYÜK MİRAS - 05/01/2019 |
İnsan çalışır, çabalar, kazanır ama kazancının pek azını kendisi yer. Hak vâki' olup da dünya denen bu misafirhaneden göç ederken, kazancından tükettiğinin belki kat kat fazlasını çocuklarına (vârislerine) bırakır. |
Devamı |