• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
İHLÂS, NİYET ve MAKSAD
22/11/2018

İnsan, sorumluluklarını, sadece Allah emrettiği için ve yalnız Allah'ın hoşnutluğunu kazanma arzusuyla yerine getirmelidir. Bu hâl, İslamî literatürde "ihlâs" kavramıyla ifade edilir ki ihlâs; doğru, samimi, katışıksız, dupduru olmak anlamlarına gelir ve daha çok niyetle alakalı bir kavramdır. İhlâs; niyette safiyet, fikirde istikamet ve eylemde samimiyettir. Dolayısıyla ihlâs, kişinin meşru bir ameli işlerken kalbini süflî gayelerden arındırarak tam bir teslimiyet ve ilahî gayeye muvafakatle yalnız Allah'a yönelmesini ifade eder. 

Buradan hareketle ihlâsın; doğrudan amel ile değil, o amelle varmak istenilen maksadla alakalı bir vasıf olduğunu söyleyebiliriz. Bu yönüyle ihlâs da iman gibi kalbin amelidir ve insanın diğer bütün amellerinin mahiyetini, kıymetini belirleyen en temel etkendir. Bu sebeple İmâm Şâtıbî, ihlâsı “kulun maksatlarıyla, Allah’ın maksatlarının örtüşmesi” yahut “Allah’ın kula muamelesindeki maksatlarını kavrayıp bunları kendisinin de maksadı haline getirmesidir” şeklinde tanımlar. Nitekim Kasas Suresi 77. ayet de bu manaya işaret etmektedir: “...Allah’ın sana iyilik (ihsan) yaptığı gibi sen de iyilik yap (ihsanda bulun)...” Allah'ın kullarına ihsanını idrake sevkeden bu ayet aynı zamanda ihlâsın ve dindarlığın idrakle alakalı bir durum olduğuna işaret eder.

İnsanın dindarlığının Allah katındaki değeri ihlâsı iledir. Allah, insana kalbî eğilimlerine göre değer verir. Hz. Peygamber (sav), bu gerçeği "O, sizin suret, şekil ve dış görünüşlerinize değil, kalblerinize ve amellerinize (kalbi temayüllerinize) bakar" diye haber vermiştir (Müslim, Birr, 33).

Esasen insanın bütün yapıp ettikleri, kalbinde taşıdıklarının yansımasıdır. Eskilerin bu durumu anlatan güzel bir sözü var: "Küpün içinde ne varsa dışına o sızar." Bu yüzden herhangi bir amelin ifasında kalpteki niyet, amelin niteliğinden daha önemlidir. Amele anlam ve değer katan şey kişinin kastıdır/niyetidir. Tabi bu genellemenin istisnalar barındırdığına dair bir şerh düşmek de gerekir. Meselâ niyetin iyi/doğru olması, amelin makbul olması için her zaman yeterli olmaz; aynı zamanda amelin de meşru olması gerekir. Ve bazen niyet iyi, amel gayr-ı meşru; bazen de amel meşru, niyet kabih/kötü olabilir. O halde ihlâsa ulaştıracak makbul denklem, niyetin iyi, amelin meşru olmasıdır. Yani iyi niyetle amel arasında intibak olmasıdır. Zira intibak yoksa nifak var demektir. Nifak olan yerde ise ihlâstan söz etmek mümkün değildir. İhlâssız hiçbir amel, görünürde meşru ve güzel olsa bile, makbul ve muteber sayılmaz. Hz. Peygamber, "Kişi, insanların gözünde cennetliklerin işi gibi iş yapar, oysa o cehennemliktir. Yine kul insanların gözünde ateş ehlinin amelini yapar, hâlbuki o, cennet ehlindendir. Ameller ancak sonlarına göre değerlendirilir," buyurarak amellerin niyet ve maksatla ilişkisi bağlamında değerlendirileceğini haber vermiştir. (Buharî, Rikâk, 33). Bu da ihlâsla alakalı bir durumdur. İhlâssız amel, insana dünyevî kazanç sağlıyormuş gibi görünse bile uhrevî mükâfat temin etmekten uzak ve gayr-ı ahlâkîdir.

Dolayısıyla bir önceki hadiste Allah'ın (rahmet) nazarına mazhar olan unsurlardan kalp ve amel her ne kadar ayrı ayrı zikredilmişse de ihlâstan yoksun ve art niyetle dolu bir kalbin tezahürü olan amelin, görünürde meşru olsa bile, ilahî nazara mazhar olmayacağı açıktır. Zira İslam ölçülerine göre ameller, ancak hâlisâne bir niyet ve niyetin şer'î maksatla muvafakati (ihlâs) ölçüsünde değer kazanacaktır. 

Diğer yandan ihlâs yoksunluğu, insanı en büyük düşmanı olan şeytan karşısında da savunmasız bırakacaktır. Çünkü şeytan, ancak ihlâssız kimseler üzerinde hâkimiyet kurabilir. Bu husus Kur'an'da şöyle ifade bulur: “İblis, Yâ Rabbi dedi, beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki ben de dünyada onlara günahları süsleyeceğim ve ancak senin ihlâsa erdirdiğin kulların müstesnâ, onların hepsini azdıracağım!..” (Hicr, 15/40-42). Bu durumda denebilir ki insanoğlundan kimilerinin azgınlık, sapkınlık ve günahkârlık halleri, ihlâs mahrumiyetinin neticesidir.

İhlâslı insan, dini yalnız Allah'a has kılarak kalbi bulandıracak şeylerden uzak durur. Böylelikle hem şeytanın tasallutundan ve saptırmalarından korunur hem de bütün davranışları, ancak idrakine erilmiş bir dindarlığın tezahürü olur.

Allah, kalplerimizi ihlâsa erdirsin..



3195 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi17
Bugün Toplam1525
Toplam Ziyaret5020540
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI